Sosyolog Yaşar Abdulselamoğlu: Devlet Barzani'nin neyine?!

Sosyolog Yaşar Abdulselamoğlu: Devlet Barzani'nin neyine?!

Kürdistan'ın güneyi devletleşme yolunda önemli adımlar atarken, dünya ve bölge ülkelerinden destek yanında aleyhte tavır alanlar da var. Aleyhte tavır alanlar sadece Kürtlerin komşuları ve dünya devletleri değil. Devletleşmeye karşı çıkanlar ya da bunu yersiz bulanlar arasında bazı Kürtler de yer alıyor. Bas gazetesi yazarlarından ve Bulgaristan Sofia Üniversitesinde öğretim üyesi sosyolog Yaşar Abdulselamoğlu, Kürtler için devleti yersiz bulan ya da Güney'de kurulacak bir Kürt devletinin Barzani ailesinin mülkü olmaktan, diğer deyişle bir "Barzanistan" olmaktan öte gitmeyeceğini ileri sürenlere yanıt niteliğinde "Devlet Barzani'nin Neyine? başlıklı bir yazı yazdı.

Barzani istese Irak cumhurbaşkanı olur

Yaşar Abdulselamoğlu, Barzani'nin bir "Barzanistan" istemesi halinde şu anki durumun kendisi için daha elverişli olduğunu şöyle ifade ediyor: "Bu bir Barzanistan olacak.’ İddiaları var. Bu genellikle, Kürtler için devlet istemeyen Kürt partilerinden geliyor. Şu soruyu sormak gerekir; Barzani kendisi için ‘hükümranlık’ ve ‘saltanat’ istiyorsa, Güney Kürdistan’ın bugünkü hali Barzani için daha iyi değil mi? Kişisel hakimiyeti ya da ‘saltanatı’ önünde, istese, bir engel mi var? Yüzyıldan bu yana, en kötü zamanlarda dahi, Barzaniler bu bölgeye hüküm etmediler mi? Barzani devlet istemekten vazgeçse, Irak’ta, Bölge’de, Dünyada daha az etkin bir lider mi olur? İstese, Irak’ın Cumhurbaşkanı da olmaz mı?"

Devlet kurmak Barzani'nin zararına!

Abdulselamoğlu, mevcut iddiaların aksine devlet olmanın Barzani için avantajlı olmayacağını şöyle açıklıyor:

"Barzani devlet olmayı kendisi için istiyorsa, yanlış yapıyor. Devlet olmak, aslında, o ölçüde ‘özgür olmak’ da değil, devlet olarak Kürdistan uluslararası hukukun bölgedeki bir öznesi olacak, yüzlerce uluslararası sözleşmelerin, norm ve prensiplerine uymaya başlayacak, Barzani’nin kendisi, ‘geleneksel karizmanın güçlü otoritesinden’ istifade edebilecek biriyken ‘eşit haklı bir vatandaş’ olacaktır. ‘Değişmez liderken’ değiştirilebilecektir. ‘Parti ekonomileri’ yerini ulusal ekonomiye’, parti hukuku yerini devlet hukukuna, parti Peşmergesi yerini ulusal orduya bırakacaktır.

Devletsiz parti ya da ‘parti-devleti’ topluma hesap vermeden var olabilir. Kendi hukuku var,  kendisinin karşısında eşit yargılanacağı bağımsız bir yargıyı kabul edemez. Kürt partileri içinde devlet istemeyenler keyfi hukuk ve keyfi idarelerinin devam etmesini isterler."

Devletsizlik hukuksuzluktur

Devletsizliğin beraberinde hukuksuzluğu da getirdiğine değinen Abdulselamoğlu şöyle devam ediyor: 

"Partilerin hakimiyet alanları ile bölünen Kürt toplumunda siz hiç bir partinin idari hukuki uygulamaları yargılandığını gördünüz mü? Öldürme, katliam olaylarının sorgulandığına şahit oldunuz mu? İşlenen o kadar suçun hesabını kimse verdi mi? Parti-devlet hukuku totaliterdir, totaliter hukuk, hukuk değildir. Yargı, savunma, iddia makamı tümü, aynı kişiye, parti sekreterine bağlıdır.

Devlete dönüştürülemeyen erdem keyfi idareye dönüşür. Devlet toplumu inşa aracı olarak modern hukukun bir olgusudur. Kürtlerin bireysel ve kollektif hak ve özgürlüklerini istemek, onu  savunmak zorunlu olarak Kürtlerin devletleşmesi hukuku ile mümkündür. Bunun ötesi anarşi ve ‘eşkiya’ olarak görülmeyi kabul etmektir. Devletsizlik hiç bir yerde medeniyeti inşa etmedi, hukuksuzluğu ortadan kaldıramadı, cinayet ve suçu adi (normal) vaka haline getirdi."