ABD'nin Kürt politikası ve Kürtlerin geleceği

Kürtler, bu yenidünya düzeninde aktif bir şekilde yer almaları için kendilerini buna göre hazırlamalı, kendilerini bu düzenin vazgeçilmezleri arasında tutmalıdırlar. Bunun için de her şeyden önce kendi evlerinde kendi kendilerini idare etme iradesine sahip olmalılar ki dışarıda kendilerine dayatılan baskı ve zorbalıkları kırabilsinler.

ABD'nin Kürt politikası ve Kürtlerin geleceği

Yahya Munis: Kürtler, bu yenidünya düzeninde aktif bir şekilde yer almaları için kendilerini buna göre hazırlamalı, kendilerini bu düzenin vazgeçilmezleri arasında tutmalıdırlar. Bunun için de her şeyden önce kendi evlerinde kendi kendilerini idare etme iradesine sahip olmalılar ki dışarıda kendilerine dayatılan baskı ve zorbalıkları kırabilsinler.

Bilindiği gibi I. Dünya Savaşı neticesinde İngiltere öncülüğünde Orta Doğu yeniden dizayn edilmiştir. Yöre Halkının hemen hemen hiçbir katkısı olmadan yeni haritalar çizilerek, halkının çoğunluğu aynı ırk, din ve kültüre sahip olmalarına rağmen onlarca devlet kurulmuştur. Bu emperyalist güçler kendi çıkarlarına uygun bir düzeni de bu yeni kurulan ülkelere dikte etmişler ve oluşturulan bu düzenle Orta Doğu yüz yıla yakın bir zamandır yönetilmektedir.

ABD eski düzenin tıkandığını, İngilizlerin kurmuş olduğu düzen ve çizmiş olduğu haritayla artık Orta Doğu halklarının kendi çıkarına uygun bir biçimde idare edilemeyeceğini anladı. Bundan dolayı bölgeyi bir yüz yıl daha kontrol altında tutabilmek için bölgenin eski mimarı İngilizleri de yanına alarak kendine göre bir şekillendirme ihtiyacını hissetti.

Bilindiği gibi şu anda ABD dünyanın hâkimi olan tek süper güçtür. Kendisi de bu dünya hâkimiyetini ilelebet sürdüremeyeceğini, 15 – 20 yıl zarfında ona bir rakibin çıkacağını bildiği için bazı tedbirler alarak dünyada yeni bir düzen kurma yoluna gitmektedir.

Kürtler, bu yenidünya düzeninde aktif bir şekilde yer almaları için kendilerini buna göre hazırlamalı, kendilerini bu düzenin vazgeçilmezleri arasında tutmalıdırlar. Bunun için de her şeyden önce kendi evlerinde kendi kendilerini idare etme iradesine sahip olmalılar ki dışarıda kendilerine dayatılan baskı ve zorbalıkları kırabilsinler.

Bu çerçevede Kürt öncelikle evinin içini tahkim etmek zorundadır. Türkiye’de gün geçtikçe girift hale gelen ve çözümsüz gibi görünüp Türkiye’deki tüm halkı umutsuzluğa sevk eden Kürt meselesinin anlaşılması, doğru ve hakkaniyetli bir çözüm için kanaatlerimi anlatabileceğim ve bu çerçevede çözüm önerileri sunmaya çalışacağım bir yazı dizisi yazmayı tasarladım.

Bu yazı dizisini, Kürt meselesinin yan kollarıyla beraber, yani Kürt meselesinin etkilediği ve etkilendiği tüm faktörleri dikkate alınması, bunların sebep, sonuç ve çözüm yollarını da siyasi, sosyolojik ve toplumsal gerçeklerini, bilimsel tarihi geçmişiyle beraber sahada pratiğini de göz önüne alarak irdelemek gerektiğine inanıyorum. Konunun tam ve net bir şekilde anlaşılması, çözüm yollarının da ortaya konulması için fotoğrafın tam netleşince kadar bu konudaki kanaatlerimi anlatmayı düşünüyorum.

Örneğin; olayın sıcaklığı nedeniyle ABD'nin 70 yıla yakındır fiilen yönettiği Ortadoğu’yu ismen de kendi markasıyla yeniden dizayn etmesinde, Kürlerin yeri, önemi ve görevi ne olabilir? Yani ABD'nin Kürt politikasını adeta matematiksel bir formülasyonla ortaya koymak gerekmektedir.

Her kesin malumu olduğu gibi kuzey Kürdistan da ve Türkiye de Kürtlük kullanarak bilinçli bir şekilde ve belli bir proje çerçevesinde Kürt siyaseti tıkanmış ve kısırlaştırılmış durumdadır. Bu tıkanma ve kısırlaştırılmasının sebeplerini, sonuç ve çözüm yollarını irdeleyip Kürtlerin doğasına uygun yeni çözümler ortaya koymak gerekmektedir.

Pekâlâ, bunu yaparken nasıl bir yöntem uygulamak gerekir?

Her şeyden önce Kürt halkının tarihi geçmişi içerisinde toplumsal olarak yaşamış benzer olayları alıp şimdi cereyan eden benzer olaylarla karşılaştırıp,  ilerisi için ön görüde bulmak, çözüm için plan ve çalışma programları önermek, yol haritaları hazırlamak gereklidir.

Bunu yaparken Kürt toplumunun toplumsal sosyolojik yapısını inceleyip tasnif etmek gerekir.

Biz her şeyden önce bu konuda faydalı bir sonuca ulaşmak istiyorsak, konuya Kürt toplumunun sosyolojisini ve toplumsal yapısını tanımıyla başlamalıyız ki toplumu harekete geçirecek ve ayakları yere basan bir proje ortaya çıkarabilelim.

Genel olarak Kürt halkı toplumsal yapı olarak dört gruba ayrılır:

Birinci grup; Nitelikli olup, niceliği ( halkta tabanı-karşılığı ) olmayanlar. Bunlar Kürt aydınlarıdır (gerek çağdaş okullarda gerekse de medreselerde )  okumuş kişilerdir.

İkinci grup; Hem nitelik hem de niceliği olanlardır. Bunlar dini cemaat - tarikat önderleri olan Şeyhlerdirler.

Üçüncü grup; Nitelikli olmayıp fakat niceliği olanlardır. Bunlar, aşiret ağaları ile toplumda “Rispi” aksakallı- aristokrat-eşraf-kanaat önderleri olarak tarif edilebilen kişilerdir.

Dördüncü grup; Niteliği, niceliği ve topluma etkisi olmayan halk tabakasıdır.

Bu tasnife göre nasıl bir çalışma yöntemi gerektiğini, bu çalışma yönteminde belirlediğimiz toplumsal katmanların kendi konumlarına göre nasıl yer alması gerektiğini ve gönüllü olarak bu çalışmada sorumluluk yüklenip (adeta) ellerini taşın altında koymalarını sağlamak için yollar bulmak gerekmektedir.

Bilinmesi gerekir ki, Kürt meselesi sadece Kürtleri etkileyip Kürt siyasetini tıkamamış. Türk siyaseti de tıkanmış, adeta tüm Türkiye'nin siyasetini tıkadığı gibi Türkiye'de bir "beka" sorunun tartışma konusu olmasına sebep olmuştur. Bu doğrultuda ele alacağımız konulardan biriside, Türkiye de popüler olan "Türk milliyetçiği" gerçekten Türkiye'nin kurtuluşuna ve koruması için gerekli ve yararlımdır, yoksa Türklerin önüne konulmuş planlı bir tuzak mıdır?

Bununla beraber dindarların ağızlarında sakız gibi çiğneyip tekrarladıkları; "İslam ümmeti" daha fazla parçalanmamalı söylemlerine konu ettikleri ve şu anda mevcut olan "İslam ümmeti" gerçekten İslam ümmetimidir, yoksa İngiliz ümmetimidir?

İnşallah bu sonraki yazılarımızda bu konuyu bilimsel, mantıksal, belgesel ve adeta matematiksel bir formülle irdeleyip anlatmaya gayret göstereceğiz.

Allah'tan bir mani olmasa bu hafta itibariyle her hafta veya on günde bir bu konudaki kanaatlerimi yazmayı ve yayınlamayı düşünüyorum.

İnşallah bir sonraki yazımız ABD'nin Kürt politikası konusunda olacaktır.

Siz değerli okuyucularımdan ricam ve isteğim, okuyacağınız yazılar hakkında olumlu ya da olumsuz kanaatlerinizi tarafıma bildirmeniz beni ziyadesiyle memnun edecektir.

[email protected]