AK Parti Diyarbakır adayı Halis Bilden: Belediyede Kürtçe için de hizmet yapacağız

Türkiye’de gerçekleşecek 31 Mart Mahalli Seçimlerine az bir süre kala belediye başkan adayları arasında yaşanan rekabet de tüm hızıyla devam ediyor. Aday mı, parti mi, ideoloji mi hizmet mi? Anket şirketleri de çeşitli sorular sorarak seçim nabzını tutmaya çalışıyor. Rûdaw TV, AK Parti Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mehmet Halis Bilden’in seçim bürosuna giderek, sokağın tartıştığı konular ile ilgili sorular sordu.

Bir çok Diyarbakırlı Halis Bilden ismini ilk kez duyuyor. Nasıl oldu da AK Parti ismi duyulmayan bir kişiyi, yani sizi Diyarbakır’da aday gösterdi?

Tüm Diyarbakırlı hemşerilerimi selamlıyorum. Seçimler 31 martta olacak ve bu seçimlerin iyi geçmesini tüm kalbimle diliyorum. Bizler başarı için çalışıyoruz ve başarıyı yakalamak için var gücümüzle çalışıyoruz. İnancın olsun bazen günde 20 saat çalışıyorum. İlk ve ortaokulu Diyarbakır’da okudum. İmam Hatip’i burada, bu kentte okudum. Ben mimarım. İstanbul’da Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan büyükşehir belediye başkanı iken ben Pendik’te belediyede göreve başladım. Ahmet Bilgin de Diyarbakır’da seçimi kazanmıştı. Bilgin 1994’te seçimi kazandı, ben 96’da belediyede İmar Daire Başkanlığı görevini üstlendim. Çalışmamı 1999’a kadar burada sürdürdüm. Daha sonra Adana Büyükşehir Belediyesi’nde, Aytaç Durak bey ile çalıştım. Orada İmar Daire Başkanı oldum. Aytaç Durak belediyecilikte isim yapmış biri, halen hayatta. Daha sonra 2005 yılında Ankara’ya gittim. Tarım Bakanlığı’nda görev yaptım. Orada 8 yıl çalıştım. Daha sonra TİGEM Genel Müdürü oldum. TİGEM’in bünyesinde 30 büyük çiftlik vardı. Ben Diyarbakırlıyım. Tüm ailem burada, akrabalarım burada. Yabancı biri değilim, dışarıdan gelen biri değilim. Çınar’dan, Bağlar’a, Ofis’e kadar, her yerde akrabalarım, ailem var.

Belediye Başkanı olmanızı gerektirecek 3 önemli gerekçe sayabilir misiniz? Diyarbakırlılar neden Halis Bilden’e oy versin?

Mehmet Halis Bilden: İlkinden başlayayım. Çok güzel projelerim var. İkincisi ben iktidar partisi adayıyım. Üçüncüsü Diyarbakır çocuğuyum. Bir kişinin bir kentte belediye başkanı olabilmesi için muhakkak oralı olması gerekiyor. Ben de buralıyım. Diyarbakır çocuğuyum. Bugün Diyarbakır’ın 2 milyona yakın nüfusu var. Neden İstanbul’dan veya başka bir kentten aday getirip başkan yapalım? Ben tecrübeliyim. Kendimi çok geliştirdim. Belediye çalışmalarından tutun tarım bakanlığına kadar bir çok tecrübem var. Şimdiye kadar 55 ülke gezmiş ve 150 defa yurt dışında bulunmuş biriyim. Bunların hepsi tecrübe. İşte bu tecrübelerimi Diyarbakırlıların hizmeti için kullanmak istiyorum. 

Kazanırsanız Diyarbakır’da yapacağınız ilk iş ne olacak? Hangi proje?

Diyarbakır’da, memleketimizde bir çok insan işsiz. İşsizlik burada büyük bir sorun. İşsiz gençlere iş olanağı yaratmak istiyorum, istihdam alanları yaratmak istiyorum. Onlar için fabrikalar kuracağım.

Fabrika kurmak belediyelerin işi değil. Fabrika nasıl kuracaksınız?

Yüze yakın fabrikatör ve turizmci yatırım için Diyarbakır’a gelmek istiyor. Niye şimdiye kadar gelmiyorlardı? Çünkü olaylar vardı, terör vardı. Bu nedenle gelmek istemiyorlardı. Ancak şimdi Diyarbakır çok huzurlu bir kent. Buralara gelmek istiyorlar. Belediye başkanı olduğumda onları buraya getirteceğim. Çünkü hepsini tanıyorum. Onlara arsa tahsisinde bulunup fabrikaların kurulması için gerekli kolaylıkları sağlayacağım. Zemini biz oluşturacağız. Onlar sadece buraya gelip fabrikalar kuracak. Fabrikalar kurulduktan sonra 40-50 bin gence iş imkanı sağlamış olacağız. Öncelikle bu gençlerimizi iş ve meslek kollarında eğiteceğiz, usta haline getireceğiz ve onları bu fabrikalara yerleştireceğiz. Bu şekilde işsizliğin de önüne geçmiş oluruz.

Her seçimde Diyarbakır tramvay projesi gündeme gelir, konuşulur ama sonra yapılmaz. Siz tramvay projesini yapacağınıza söz veriyor musunuz?

Sizin tramvay dediğinize ben tren diyorum. (gülüyoruz)… Beş altı yıldır tren projesi var ama bir türlü olmadı. İnşallah bana kısmet olur.

Tramvayı nerede yapmayı planlıyorsunuz?

Dağkapı’dan başlayacak, Ofis’e kadar gelecek. Oradan Koşuyolu Parkı ve oradan da Tesisler Bölgesi’ne kadar gidecek. Tesisler’den Dünya Kavşağı’na ve oradan da Araştırma Hastanesi’ne kadar gidecek. Güzergahın bir kolu böyle. İkinci kolu da Urfa Yolu’ndan Gozeli’ye kadar gidecek. Çünkü oralarda deprem konutları yapılıyor. Dört beş yıla kadar oraya 100-150 bin kişi yerleşecek.

Şimdiye kadar kimse tramvay projesini hayata geçiremedi, siz nasıl başaracaksınız?

Ben çalışkan biriyim, mutlaka yapacağım. İktidar partisi adayıyım. Tek derdim hizmet ve belediyecilik. Şimdiye kadar gelenlerin derdi belediyecilik değildi.

Bu proje büyük bir bütçe istiyor. Bu bütçeyi temin edebilecek misiniz?

Para konusunu şöyle hal edebiliriz. Ben bütçeden anlayan biriyim. Küçük bir bütçesini belediyeden karşılayacağız. Diğer büyük kısmını ise dünyadaki fonlardan elde edeceğiz. Dünyadaki hibelerden yararlanacağız. Diyarbakır’ın parasını bu projeye çok dahil etmeyeceğim.  Büyük projelerimiz için gerekli bütçeyi başta Ankara olmak üzere dünyadan karşılayacağız. Dünyanın bir çok yerinde krediler, olanaklar sağlanıyor. Taksit imkanı ile kredi alabiliyorsunuz. Dünya fonlarından yararlanmak gerekiyor. İnşallah ben bu konuyu hal edeceğim.  Hem de faizsiz bir şekilde. Biraz önce söyledim ya ben dünyayı tanıyan biriyim. Unutmadan şunu da söyleyeyim bizim bir tren rayı sistemimiz var zaten. Ergani’ye kadar gidiyor. Kent içinden Ergani’ye kadar. Bismil de öyle. Ben bu raylı sistemden faydalanacağım. Tramvayımız ile bu raylı sistemi birbirine bağlayacağız. Bu şekilde vatandaşlarımız Ergani’den Diyarbakır’a, Diyarbakır’dan Bismil’e kadar çok konforlu bir şekilde seyahat edebilecek. 

Diyarbakır için bir önemli proje daha var. Dünyada içinden nehir geçen çok az kent var. Diyarbakır’dan Dicle Nehri geçiyor. Partiniz ya da hükümet Dicle Vadi Projesi için söz vermişti. Ancak bu söz yerine getirilmedi. Sayın Galip Ensarioğlu da 2014’de yapılan yerel seçimlerde bu projeyi açıklamıştı ancak bir türlü olmadı. Siz bu projeyi yapacak mısınız?

İnşallah yapacağız. Silvan Köprüsü’nden, yani Fiskaya’nın yukarısından sonra yapacağız. Çünkü köprüden aşağıya doğru geldiğinizde Hevsel Bahçeleri var. Ve bu bahçeler UNESCO’nun dünya mirasları listesinde yer alıyor. Hiçbir şekilde buraya dokunamazsınız. Bi projeyi bir şekilde yapacağız ama Dicle Nehri’ndeki suyu yükselterek değil, set oluşturarak değil. Daha farklı, daha özgün, oralara zarar vermeden. Suyun akışını durdurmayacağız. Dicle Üniversitesi köprüsünden yukarıya doğru yapacağız. Kabe (Bağıvar) Bölgesi’nde de bu projeyi hayata geçireceğiz. Söylediğim iki yerde bu projeyi hayata geçirebiliriz.

Belediyecilik derken artık aklımıza deprem dirençli kentler geliyor. Depreme dayanıklı kentler. Maraş depremi ile 11 ilimiz büyük zarar gördü ve on binlerce insanımızı yitirdik. Artık insanlarımız deprem konusunu çok önemsiyor. Projelerinizde, yönetiminizde deprem için neler yapacaksınız?

Öncelikle evlerimizi sağlam yapacağız. Dicle Nehri’nden Karacadağ’a doğru gelen zemin kayalık ve taşlık. Sert bir zemine sahip. Bizler konutlarımızı bu bölgelerde inşa edeceğiz. Bağlar, Fiskaya, Şehitlik gibi bazı mahallelerde daha önceden yapılmış ama depreme uygun olmayan evler var. Oradaki halkımıza da sorarak, onlarla anlaşarak kentsel dönüşüm projesini hayata geçirebiliriz. Hiç kimseyi mağdur etmeden bunu yapabiliriz. Eğitim kurumlarından, okullardan, camilere, sosyal tesislere kadar oralarda yeni yerler inşa edebiliriz. Eskiyi yıkıp yerine depreme dayanıklı konutlar yapabiliriz. Ve bunu yaparken de en fazla 3-4 kat olacak şekilde hayata geçireceğiz.

Belediye bu devasa projeyi hayata geçirebilir mi? Bağlar çok büyük bir yer. Belediye’nin gücü bunu yapmaya yeter mi?

Belediyeler bir çok imkana sahip. Eğer bu imkanları halk için insanların için memleketin için kullanırsan paran bitmez. Para çok sorun değil. Önemli olan iyi çalışman, sağlam çalışman ve dürüst çalışman. Eğer amacın hizmet ise hükümet de Allah da sana yardım eder. Belediyelerin imkanı çok. Bu imkanları en iyi şekilde değerlendirirsek belediyenin gelirini de artırabiliriz.

Biraz da teknik konuların dışında konuşalım. Belediyecilik hizmetinde Kürtçe için Kürt dili için ne yapacaksınız? Siz Kürdsünüz, anneniz Kürd, babanız Kürd. Şehir Kürd.  Neler yapmayı planlıyorsunuz?

Kürt dili ile ilgili hiçbir sorun yok. Bakın ne güzel Kürdçe konuşuyoruz. AK Parti’den önce bu yoktu.

Kayyumlar gelir gelmez isimleri değiştirdi, levhaları indirdi…

Kayyumlar ayrı. Ben geldiğimde kayyumlar gidecek. Ben geldiğimde zaten kayyum kalmayacak. Onlar seçimle gelenler değil, zorunluluktan gelmiş kişiler.

Kürdçe hizmet yapacak mısınız?

Elbette yapacağız. Kürdçe çok hizmet yapacağım. Ben de Kürdüm. Diyarbakır da Kürd. Kürdçe zaten kültür, güzel bir dil. Kürdçe de Türkçe de Lazca da bizim zenginliğimiz.

Diyarbakır’da olduğumuz için Kürdçeden bahsediyoruz. Belediyede Kürdçe tiyatroya yer verecek misiniz? Kürdçe festivaller, konserler yapacak mısınız? Kürd edebiyatına hizmet edecek misiniz?

Mutlaka. Şimdi Kürdçe konuşuyoruz, Kürdçe yazıyoruz. Levhalarımız Kürdçe. Okullarda Kürdçe seçmeli dersler var. Ancak maalesef seçenler çok az. Herkes gidip Kürdçe seçmeli derslere başvursun istiyorum. Tüm bu imkanları sağlayan Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Onun döneminde serbest oldu. Bizler de kurslar açacağız (Kürdçeyi kastediyor). Dengbêjler çok önemli, onlar için büyük imkanlar sunacağız. Kürdler ve Türkler her yerde kardeştirler. Ayırım yapanlara karşıyız. Ayırımcılık yapanlara karşı dururuz. Bizler kardeşliğimizi daha çok pekiştirmek istiyoruz.

Şunu da sorayım; kayyumların atanmasını doğru buluyor musunuz?

Ben buna sevinmiyorum. Yani kayyumları doğru bulmuyorum.

Kazanamazsanız tekrar kayyum atanır mı?

Bilemiyorum. Ben sadece bir hedefe odaklanmışım; 31 Mart’a kadar seçimler için büyük bir enerji ile çalışmak. Ben kazanacağım. Bir aydır Diyarbakır’ın her yerini geziyorum. Millet beni sevdi. Ben kazanacağım ve başkan olacağım. /Rudaw