ANALİZ/Afrin’e yönelik saldırıların arkasında başka bir plan mı var?
Ahmed Faik - KRD NEWS Haber Merkezi
ABD’nin Rakka Operasyonu için çekirdeğini YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerini tercih etmesi uzun zamandır ABD-Türkiye ilişkilerini hassaslaştıran önemli konu başlıklarından biri olarak gündemdeki yerini meşgul etmeye devam ediyor.
ABD’nin YPG’yi askeri, mali ve siyasi açıdan desteklemesinin önüne geçmek isteyen Türkiye, bölgede YPG’ye alternatif üretme çabalarını sürekli sıcak tuttu. Bu çalışmalar doğrultusunda 10 Bine yakın cihatçı unsuru bir araya toplayarak Özgür Suriye Ordusu bünyesinde Kilis’te silahlı eğitime tabi tutan Türkiye, askeri, siyasi ve mali olarak Özgür Suriye Ordusunun arkasında durmaya devam ediyor.
ABD silahları ve teknik desteği ile donatılmış YPG’lilerin Rakka Operasyonuna başlamaları ile birlikte tüm gözlerin Rakka’ya çevrildiği bir durumda Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusu ile Afrin kantonunda bulunan YPG güçleri arasında sık sık sıcak çatışmalar yaşandı.
Buna ek olarak, Afrin’in doğusunda ÖSO saldırıların Türk topçuları tarafından desteklenmesine ek olarak güneyde de El-Kaide ve Hayat Tahrir Şam gibi karışık cihatçı grupların YPG’ye yönelik saldırıları da eş zamanlı olarak başladı.
Türk ordusunun topçu desteği verdiği Özgür Suriye Ordusu ve El-Kaide’nin saldırıları ile karşı karşıya kalan YPG ise askeri olarak saldırılara karşılık verirken, siyasi olarak da PYD lideri Salih Müslim aracılığıyla bölgeye Rus askerini davet ederek yanıt vermeye çağırmakta.
Bölgede 2 gün önce Amerikan ordusuna bağlı bazı zırhlı birliklerin Afrin ile Kilis arasındaki sınır bölgesi ile Til Abyad’da devriye gezmelerinin ardından bölgeye Rus askerinin de çağrılmış olması; yeterince karmaşık olan Ortadoğu denklemini daha da karmaşık bir hale getirecek.
El-Kaide ve HTS gibi grupların güneyden, Türkiye destekli ÖSO gruplarının da doğudan Afrin bölgesinin belirli noktalarına saldırılar düzenlemesi ise elbet bir tesadüf olarak görülmemelidir.
Saldırıların yoğun olarak gerçekleştiği alanın güney-doğu ekseninde olması akıllara omurgasını El-Kaide militanlarının oluşturduğu ve kimi ülkelerce (Katar ve Türkiye) ılımlı İslamcı olarak adlandırılan grupların denetim alanlarına yönelik bir kara bağlantısı yaratma çabası olabilir. Bu ihtimal hiç de zayıf bir ihtimal olarak görülmemeli.
El-Kaide bağlantılı grupların İdlib’ten, Türkiye destekli ÖSO gruplarının da Afrin’in doğusundaki Tel Abyad, Tell Rifat, Seyh Issa, Harbul, Maranaz, Minak ve Ayn Daknah alanlarında saldırılarını yoğunlaştırması bölgede ÖSO ve El-Kaide bağlantılı gruplar arasında bir koridor açılmak istendiği şüphesini uyandırıyor.
Gerek El-Kaide yanlısı gruplar, gerekse de Türkiye destekli Özgür Suriye Ordusunun saldırılarını yoğunlaştırdığı alanlara harita üzerinde bakıldığında İdlib ile Azez’i birbirine bağlayan YPG denetimindeki alanların en kısasının 21 kilometre, en uzununun ise 26 kilometre olması stratejik olarak bir koridor açılması ihtimalini kuvvetlendiriyor.
Bununla birlikte ÖSO’ ve Türk topçusunun yoğun bombardımanına karşın Minak Askeri Havaalanına bomba bşr kenara, tek bir taşın dahi düşmemeiş olması bölgedeki El Kaide-Özgür Suriye koridorunu oluşturmanın en somut göstergelerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
İdlib’te kendisini Suriye Muhalefeti olarak tanıtan El-Kaide’ye Hay'at Tahrir Al-Şam (HTS) grubunun IŞİD sonrası kaybettiği nüfuzunu, siyasi ve askerini gücünü yeniden tesis etme şansı bulabilir.