Kürtler elinizin körünü istiyor!
Bir süredir Ege’de bir sahil beldesindeyim. Biraz kafa dinleyip, yeni kitabım üzerinde çalışmayı amaçlamıştım, ama nafile!
Bulunduğum sitede ve gittiğim her yerde, Diyarbakırlı olduğumu duyunca verilen tepkiler daha ilk haftadan beni bunalttı. Bu yazıyı bulunduğum yerdeki komşularım ve esnafın hiç değilse bir kısmı okur umuduyla yazıyorum.
Öncelikle sevgili komşularım sizlerin Kürt arkadaşınız olup olmadığını inanın hiç merak etmiyorum. Kürtlerin çoğunluğunun da böyle şeyleri merak ettiğini sanmıyorum.
O nedenle sizlerden ricam lütfen “benim de Kürt arkadaşlarım var” lafını artık gömüvermeniz. Mesela benim de yüzlerce Türk arkadaşım var ama size sürekli bunu söyleme ihtiyacı hissetmiyorum.
Bir diğer duymaya tahammül edemediğim şey “Hiç Kürtlere benzemiyorsunuz” cümlesi. Bu şekilde bana övgü yaptığınızı düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Ben bunu kendime ve parçası olduğum halka karşı hakaret olarak algılıyorum.
Hayalinizdeki Kürt nasıl bir şeydir bilmiyorum ama hayallerinizi yıktığım için inanın üzülemeyeceğim.
Abinizin, dayınızın ya da teyzenizin bir Kürtle evli olup olmaması da inanın beni ilgilendirmiyor. Ya da “Kürt kökenli” akrabalarınız olması veya sizin kökenlerinizde de Kürtlük olup olmamasının ilgilendirmediği gibi. Ama tabi “Kürt kökenli” ve “Bölge kökenli” laflarının sinir katsayımı artırdığını gizleyemeyeceğim.
Bizim bir ismimiz var sevgili komşularım, oldukça basit, tek heceli, kolay da: Kürt efendim, Kürt.
Sevgili komşularım, sizlerden sık sık gelen “Kürtler ne istiyor?” sorusu beni yapış yapış nemli bu yaz günlerinde bunalıma sokuyor, yapmayın etmeyin lütfen.
Cezaevlerine şöyle bir bakın kimlerle dolu, Kürtlerin seçimle gelen belediye başkanları nerede diye bir sorun kendinize.
Kürt çocuklar neden anadillerini bilmeden büyüyorlar bir düşünün. Bunu da düşünemiyorsanız eğer, boşaltılan binlerce köye götüreyim sizi.
Niye boşaltıldılar, kim yaktı bu köyleri bir sorun. Bu kadar verimli bir coğrafyaları varken Kürtler neden mevsimlik işçi oldular, neden gelip sizin çöpünüzü toplamaktalar bir Kürt işçiyle konuşun.
Bu ülkede televizyonda anasının ninnisini söylemek için 20 saniye neden izin ister bir Kürt şarkıcı düşünün. Samsun’da “domuz avına çıkmıştık” diyerek öldürülen Kürt mevsimlik işçi Perihan Akın’ın resmine bakın, kendinizi Perihan’ın çocuklarının yerine koyun.
Girin internete 7 bin yıllık memleketim Sur’a yapılana bir bakın, yetmediyse Cizre bodrumlarına uzanın.
Her gün televizyonlarda aşağılanan, hakaret edilen bir halkı düşünün ve bu halka yapılan her türlü zulmün “terör” adı altında kapatıldığını.
Daha geçen ay Batman caddelerinden kaldırılan “pêşî peya” (önce yaya) yazısına bakın, bu yazıdaki “terörü” bulmaya çalışın.
Ne diyeyim sevgili komşularım, “Kürtler ne istiyor?” sorusunun cevabını 40 yıldır bulamamışsanız, sizlere tek bir cevap verebilirim ancak: Kürtler elinizin körünü istiyor.
Ahval Nurcan Baysal