HDP'li Eşbaşkanları tutuklattığı belirtilen gizli tanık: 10 yıldır tutukluyum, ifade vermedim
2010 yılında gözaltına alınan ve örgüt üyeliği suçlamasıyla 26 yıl hapis cezasına çarptırılan Sedat Karadağ, ailesine gönderdiği mektupta kimseyle ilgili tanıklık etmediğini söyledi.
2010 yılında gözaltına alınan ve örgüt üyeliği suçlamasıyla 26 yıl hapis cezasına çarptırılan Sedat Karadağ, ailesine gönderdiği mektupta kimseyle ilgili tanıklık etmediğini söyledi.
Yüksekova Belediyesi Eş Başkanları Remziye Yaşar ve İrfan Sarı ile ilgili ifade verdiği iddiasıyla gündeme gelen Sedat Karadağ, ailesine gönderdiği mektupla daha önce bazı haber sitelerine düşen haberlerden ailesi aracılığı ile haberdar olduğunu belirterek, tanıklık yapmadığını savundu. Karadağ’ın mektubunu gazetecilerle paylaşan babası Sait Karadağ da bunun bir oyun olduğunu söyledi.
Oğlunun yaklaşık 10 yıldır cezaevinde olduğunu belirten Karadağ, “Oğlum gözaltı sırasında bir gözünü kaybetmiştir. Son zamanlarda gözaltına alınan birçok kişi oğlumun kendileriyle ilgili ifade verdiğini söyleyince durumdan haberdar olduk. ‘Sedat hakkımızda ifade vermiş, gizli tanıklık etmiş’ diyorlardı. Bu durum bazı haber sitelerinde de yayınlandı. Ben oğlumun böyle bir şey yapmayacağını zaten biliyordum ama durumu kendisine aktardığımızda kendisi de bu durumu kesin bir dille reddetti. Olayın kendi bilgisi dışında yapılan bir kumpas olduğunu söyledi. Ailemizle ilgili oğlumla ilgili ortaya atılan iddialar doğru olmadığı gibi bizleri de derinden üzmektedir. Bir Yüksekovalı olarak bu durumdan rahatsızım ve oğlum da gönderdiği mektupta kesinlikle gizli tanıklık veya diğer şekilde kimseyle ilgili ifade vermediğini beyan etmiş. Bu kumpasın araştırılıp ortaya çıkarılmasını istiyoruz. 10 yıldır cezaevinde olan bir kişi 3-5 yıl önceki olaylarla ilgili nasıl tanıklık edebilir ki? Buradan bile bunun bir kumpas olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Tüm duyarlı kesimlerden oğluma hukuki anlamda destek vermelerini ve bu oyunu boşa çıkarmalarını istiyoruz. Aile olarak Yüksekova halkının bu olayla ilgili bilinçli davranıp duyarlı olmalarını istiyoruz” dedi.
Karadağ'ın mektubu
Ailesine gönderdiği mektupta gözaltına alınıp tutuklandığı süreçten bahseden Karadağ, Eylül 2018’de kendisini yargılayıp hüküm veren mahkeme üyelerinin FETÖ’den yargılandıkları gerekçesiyle yeniden yargılama talebinde bulunduğunu belirterek, “Dilekçe içeriğinde, ihlal edilen haklarımı, asılsız delilleri, kısıtlanan haklarımı gerekçe gösterdim. Duruşmalarda yazılı ve sözlü aktarımlarımın tutanaklara geçmediğini aleyhimde beyanlarda bulunan şahıslarla yüzleşme talebim olmama rağmen yüzleşmenin yapılmadığını, yargılamada tarafsız, bağımsız ve adil davranılmadığını ve sonucunda da hak etmediğim halde üst sınırdan ceza verildiğini, yargılamalarımı yapan kişilerin FETÖ’cülük suçundan tutuklandığını dolayısıyla bu yargılamanın şaibeli olduğunu… Tutuklanmalarının yapılan yargılamalarına gölge düşürdüğünü, tüm bu sebeplerden kaynaklı yeniden adilce ve tarafsız ve bağımsız bir mahkeme heyetince yargılanmamın yolunun açılmasını ve yeniden yargılanmam gerektiğini bu dilekçelerimde talep ettim” ifadelerine yer verdi.
Mektubunda bu talep üzerine savcılığa çağrıldığını belirten Karadağ, savcılıkta aynı içerikte beyanlarını tekrarlayıp imza verdiğini söyleyerek, “2018 yılının Kasım ayında Hakkari’den geldiklerini iddia eden sivil giyimli memurlar gelerek, ‘Yaptığın yeniden yargılanma talebinden kaynaklı geldik. Şu formları doldurup imzalarını atacaksın’ dediler. Verilen formları okudum. Formlarda isim, soyisim, ana baba adı, doğum yeri ve tarihi, medeni hali, ikametgah adresi, cezaevine giriş tarihi, yargılandığım mahkeme, verilen ceza miktarı, cezanın onay tarihi ile Yargıtay ilam tarihi verilen formların iki tanesinde bu bilgiler vardı. Bunları doldurup imzalarımı attım. Diğer formlarda ise talebimi yazılı olarak yazıp altlarına da imzalarımı atmamı söylediler. Yeniden yargılanmamın neden gerekli olduğuna dair taleplerimi bu iki tutanağa yazıp imzalarımı attım. Gelen bu sivil memurların konumlarını görevlerini, bugünkü unvanlarını sordum, cevap vermediler. 2018 yılının Eylül ayında yazılı olarak yaptığım tüm başvurularım yasaldır, hukukidir. Yine 2018 yılının Kasım ayında gelip bana tebliğ edilen formlar da bu taleplerim doğrultusunda gelişti. Formlardan şüphelenmedim, doldurup imzalarımı attım. Ancak bu formların ve alınan imzaların akıbetini bilmiyorum. Hiçbir şekilde yeniden yargılanma, eski dosyayı açtırma olanağı da hakkı da tanınmadı. Sonrasında gelişen durum ise şudur:
2018 yılının Aralık ayının sonlarında evdekiler (bizim kendi öz ailemiz) bana bir durumu aktardı. ‘Sedat bazı Yüksekovalılar yanımıza geliyor, oğlunuz bizim hakkımızda ifadelerde bulunmuş. Bu sebeple mahkemeler bizi çağırıyor, biz Sedat’ı tanımıyoruz. Hiçbir suçumuz da yok. Sedat neden bize dair ifadeler vermiş’ şekilde yakınıyorlar. Ailem bu durumun doğru olup olmadığını sordu. Ben böylesi bir durumun içerisine girmediğimi kimseye dair ifade vermediğimi bunun araştırılmasını istedim” diye yazdı.
İtirafçı değilim
2019 yılının Şubat ayında SEGBİS aracılığı ile ifadeye çağrıldığını yazan Karadağ, mahkeme heyetinin kendisine, bazı kişiler hakkında ifade verdiğini söylediğini duyunca şok olduğunu ve bunu reddettiğini ifade ederek bu durumun ardı ardına devam ettiğini belirterek, “Tüm çağırılmalarımda da beyanlarımı tekrarladım. Kimseye dair beyanım yok. Kimseye dair suç duyurusunda bulunmadım, itirafçı değilim. Bu bir kumpastır, oyundur. Bundan haberdar değilim” dedim. Mahkeme heyetine benden imza almaya gelen memurların söz konusu imzaları hukuksuzca kullanmaları ihtimaldir dedim. Şubat ayından bu yana onlarca duruşmaya çağrıldım. Tanık sıfatıyla çağrılıyorum, ortada ifade yok, dosya yok. Çağrıldığım her mahkemede de ifadelerim nettir. Bunun bazı kirli ve karanlık ellerin çabasıyla oluşturulan yalanlar olduğu açığa çıkıyor. Ben 9,5 yıldır cezaevinde bulunuyorum. 9,5 yıldır hiç kimseye dair ifade vermedim. Buna ihtiyaç da duymadım. Gelişen bu durumlar sebebiyle hiç beklemeden dilekçeler sundum. Bu dilekçelerimi hangi kurumlara sunduğumu sunduğum dilekçeleri de detaylarıyla yazmak isterim
1- Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben Çıkış/İşlem nosu: 2019/1920’dir. Dilekçenin tarihi 12.02.2019.
2- Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığına – 12.02.2019 – 2019/1922
3- Van Cumhuriyet Başsavcılığına – 12.02.2019 –2019/1924
4- Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’ne 25.02.2019 – 2019/2618
5- Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına – 19.08.2019 – 2019-11013
6- Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına – 04.09.2019 – 2019-11714
7- Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına – 16.10.2019 – 2019-13282
8- Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığına – 18.11.2019 – 18.11.2019 (Hakkımda çıkan bir haber vardı belediye eş başkanları ile ilgili onunla ilgili ayrı ayrı dilekçe sundum)
Aynı konu ile ilgili HSK’ya da başvurdum. Araştırılmasını ve suçlu görevlilerin ortaya çıkarılmasını talep ettim. Hakkımda yanlış düşünenlere gerçeği ispat etmeye hazırım. Bu kirli oyuna bilgim, rızam olmadan nasıl dahil edildiğimi araştırmaya ve ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Bu oyun ve kumpaslarla karşı karşıya kalmak hem beni hem de ailemi yıprattı ve yıpratmaya da devam ediyor. Bunun halen yargıdan elini çekmeyen FETÖ’cülerin işi olduğuna inanıyorum” ifadelerine yer verdi.
Avukatların itirazı
Yerlerine kayyım atanan ve tutuklanan Yüksekova Belediye Eşbaşkanı Remziye Yaşar ve İrfan Sarı’nın avukatları mahkemeye sundukları itirazda, "S.K., Hakkari 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/39 Esas Sayılı 20.10.2016 tarihli duruşmasında tanık olarak dinlenmiş ve kimseyle ilgili bir teşhiste bulunmadığını, kolluğun baskı ve zorlamalarıyla bazı kağıtlara imza atmak zorunda kaldığını beyan etmiştir. Kaldı ki, başka bir suçtan hükümlü olan S.K. isimli şahsın, kendi menfaati için tanık sıfatıyla dinlenmesini gerektirecek hiçbir somut hukuki bir durum mevcut değildir" ifadelerine yer vermişlerdi.