İngiliz Diplomat: Erbil'e yönelik saldırıların amacı bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır

İngiltere'nin Irak Büyükelçisi Stephen Hitchen İran'ın Erbil'e yönelik füze saldırısına ilişkin yaptığı açıklamada, “Ağır bir saldırıydı. Pervasızcaydı ve tamamen adaletsizdi. Bu nedenle İngiltere'nin Kürdistan hükümeti ve halkıyla dayanışmasını ifade etmek için ilk 24 saat içinde Erbil'e gitmenin önemli olduğunu hissettim” dedi.

İngiliz Diplomat: Erbil'e yönelik saldırıların amacı bölgeyi istikrarsızlaştırmaktır
İngiltere'nin Irak Büyükelçisi Stephen Hitchen Rûdaw TV’nin ana haber spikeri Şaho Emin’in sorularını yanıtladı:
 
Ben buradayken, Kürdistan Bölgesi halkı hâlâ İran'ın füze saldırılarının şokunu yaşıyordu ve Erbil'den buraya kadar ekibimle birlikte yaşanan bu şoku konuşuyorduk. Şunu sormak istiyorum; saldırıdan bir gün sonra sizi Erbil’e götüren neden neydi?
 
"Dün Erbil'i ziyaret ettim, bir yandan camide taziyelerimizi iletmek istedik ve bunu da yaptık. Bir yandan da bu zor zamanda Kürdistan liderleriyle görüşüp Kürdistan halkıyla dayanışmamızı ifade etmek istememdi. Ağır bir saldırıydı. Pervasızcaydı ve tamamen adaletsizdi. Bu nedenle İngiltere'nin Kürdistan hükümeti ve halkıyla dayanışmasını ifade etmek için ilk 24 saat içinde Erbil'e gitmenin önemli olduğunu hissettim."
 
Sadece dayanışma amacıyla mıydı, daha fazlası değil miydi?
 
"İlk ziyaretimizin ilk 24 saatinde yaptığımız şey budur. Ben elbette büyükelçi olarak geldim, bu da o dayanışmanın göstergesidir. Benim oraya büyükelçi olarak gelmem kesinlikle bu dayanışmayı simgeliyor. Ama Kürdistan'la ilişkilerimiz uzun bir geçmişe sahip ve derindir. Askeri ve güvenlik işbirliği de dahil olmak üzere pek çok yönü var. İlk 24 saatte oraya gidip insanları görmek, onlarla konuşmak ve aileye başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyorduk."
 
Sayın Büyükelçi, Kürdistan Bölgesi Başkanı Neçirvan Barzani ile görüştünüz. Görüşmenizin içeriği hakkında bilgi edinmek istiyorum. Size göre nasıl geçti?
 
"Son bir kaç gün içerisinde ikinci kez görüşme şansına sahip olduğumuz için mutlu oldum. Onu Bağdat'ta gördüm, sanırım pazartesi gecesiydi. Dün de Erbil'de tekrar görüştük. Kürdistan Bölgesi Yönetimi liderleriyle yaptığım görüşmeler nasıl yararlısa Başkan Neçirvan Barzani ile yaptığım görüşmeler de her zaman yararlı oluyor. Başbakan şu anda burada değil ama Başkan Neçirvan'ın bu bölgede iyi bir tecrübesi var ve onu ne zaman görsem Kürtlerin, Irak'ın veya bölgenin durumu hakkında daha fazla bilgi sahibi oluyorum. Dolayısıyla bundan faydalanıyorum."
 
Irak ile Kürdistan Bölgesi arasındaki sorunların ve çekişmelerin çözümünde onun rolünü nasıl görüyorsunuz?
 
"Kesinlikle diğer liderlerle çok yakından çalışıyor. Bunu yapmak için çok iyi bir yeteneğe sahip olduğunu düşünüyorum. Başbakan Mesrur Barzani ile çok derin ilişkileri ve tecrübeleri var. Kürdistan içinde ve Bağdat'la birlikte doğru çözüme ulaşacak yeteneğe sahip olduklarından eminim."
 
Sayın Büyükelçi, İngiliz Hükümeti 1991 yılında uçuşa yasak bölgenin ilan edilmesinde önemli bir rol oynadı ve 1990'lı yıllardaki çekişmelerde aracılık etti. Eskiden İngiliz hükümetinin bölgedeki rolü şimdi olduğundan çok daha fazlaydı. Kürdistan Bölgesi birçok sorunla karşı karşıyayken İngiliz hükümeti Kürdistan Bölgesi ile neden eskisi gibi çalışmıyor?
 
"İlişkimizin doğası değişir ama dostluğumuz istikrarlı kalır. Yani ilk altı ayda Kürdistan Bölgesi'ne 11-12 kez geldim, yani sık sık ziyaret ediyorum. Biz bu ilişkiyi çok ciddiye alıyoruz ve Londra'da siyasetçiler ve üst düzey yetkililerle yaptığım görüşmelerde Kürtleri çok yakından değerlendiriyoruz.
 
Ayrıca, diplomaside bir çok işin kamuya açık olmaktansa gizlice yapılmasının daha iyi olduğunu da söyleyebilirim. Bu nedenle yaptığımız her şeyi görmüyorsunuz çünkü hükümet ilişkilerinin doğası budur. Bence ilişkinin doğası değişiyor. Yani sizin de söylediğiniz gibi, 1990 ve 1991 yıllarına dönerseniz, uçuşa yasak bölgenin oluşturulmasında ABD ile birlikte Birleşik Krallık'ın da büyük payı vardı. O dönemin hükümeti tarafından soykırımla karşı karşıyaydınız. Yani bundan sonra gelen her şeyin aslında o adımdan itibaren başladığını düşünüyorum.
 
Açıkçası, 2003 operasyonun kendinizi koruma ve Irak Kürdistanı'nda Kürt halkının çıkarlarını dikkate alan bir hükümet kurma konusundaki konumunuzu güçlendirdi. Sonra 2014 yılında IŞİD döneminde geri döndük.
 
Sanırım artık çekişmeler ve sizin durumunuz da farklı. Ama dostluğumuz her zamanki gibi ve biz bunu farklı gösteriyoruz. Bağdat'ta olduğu gibi Erbil'de de hükümetinize ve dostlarımıza teknik yardım sağlıyoruz. Ancak yapmaya çalıştığımız şey Kürt halkını kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaktır, 1990'a, 2003'e, 2003'teki gibi geri dönmeyeceğiz. Biz Kürt halkının ve genel olarak Irak halkının Batı'nın yardımı olmadan parlamasını istiyoruz. Yani bizim yaptığımız, büyük bir askeri müdahaleden ziyade, perde arkasında teknik olarak yoğun bir işbirliğidir."
 
Açıklamalarınıza veya cevaplarınıza göre Kürt halkının kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı oldunuz ama sizce şu anda iyi bir konumdalar. Kürdistan Bölgesi Hükümeti güçlü duruyor mu?
 
"Hala birçok sorunla karşı karşıya kalacaklarını düşünüyorum. Bu çok açık ve ben bu sorunlardan memnun ve buna karşı tavırsız değilim. Ama 1990'daki durumu şimdikiyle kıyaslarsanız... elbette şu an mükemmel değil ve pek çok sorununuz var.  Ama artık geçmişe göre daha sorunlarınız daha fazla politik ve ekonomik sorunlar. Mevcut sorunları hafife almak istemiyorum ama Kürdistan Bölgesi ve elbette tüm Irak’ın önünde olumlu yönde bir yol olduğunu düşünüyorum."
 
Erbil Havalimanı sürekli Iraklı Şii milisler tarafından saldırıya uğruyor, söz konusu gruplar kendilerine İslami Direniş veya İslami savunma olarak adlandırıyor. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
"Bu saldırıların gerekçesi yoktur. Daha sonra Kürdistan Bölgesi'nde çeşitli saldırılarla karşılaştınız ve sanırım üç farklı türü var. İki gece önceki füze saldırısı, koalisyon güçlerinin bulunduğu Erbil'deki askeri üssünlerin hedef alınması ve Peşmerge'ye yönelik saldırılar. Bu saldırıların arkasında ortak bir tehdidin olduğu açıktır. Erbil'deki koalisyon askeri üssüne yapılan saldırılar tamamen haksızcadır.
 
IŞİD'le mücadele için Irak hükümetinin ve Kürt yetkililerin misafiri olarak buradayız. Gelip bu işin bitirilmesini konuşabiliriz ama biz Irak hükümetinin ve Kürt yetkililerin misafiriyiz ve 10 yıldır size yardımcı oluyoruz. Dolayısıyla bu saldırıların haksız olduğunu biliyoruz. Erbil'deki koalisyon askeri üssüne yapılan saldırıda can kaybı yoktu ama onları ciddiye almamız gerekiyor; Bunlar ciddi cinayet girişimleridir. Bunlar mesaj değil. Sadece bir taciz saldırısı değil. 25 kiloluk güçlü bir patlayıcı ile mesaj göndermezsiniz.
 
Bu, insanları öldürmeye yönelik ciddi bir girişimdir ve biz de buna bu şekilde yaklaşmalıyız. Dolayısıyla gelişmelere baktığımızda söz konusu saldırıların Kürdistan Bölgesi’ni istikrarsızlaştırmayı hedeflediğini düşünüyorum. Erbil de bu bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve bizlere karşı da meydan okuma planın bir parçasıdır."
 
Peki, Sizce Erbil Uluslararası Havalimanı'na yönelik saldırıları sınırlamak için alınabilecek önlemler var mı? Varsa nelerdir?
 
"Stratejik ve taktiksel boyutlarının olduğunu düşünüyorum. Taktik düzeyde Müttefiklerin kendilerini korumak için harekete geçtikleri açıktır. Yüksek kum bariyerlerinden tutun da teknik tedbirlerle kadar her yolu deneyebilirler. Bu bölgede de bu gerilimleri ortadan kaldırmaya çalışan daha geniş bir perspektif de var. Diplomatlar olarak asıl amacımız bölgedeki gerilimi azaltmaktır, bu da onlardan biri."
 
Erbil Havalimanı’na yönelik saldırıların güçleriniz üzerinde nasıl bir tehlike arz ettiğini düşünüyorsunuz?
 
"Gerçek bir tehlike. İnfilak edenler gerçek bombalardır. Bir geceden diğerine değişiyor. İnsansız hava araçlar güçlü bombalarla yükleniyorlar. Bu nedenle güçlerimiz ve dost müttefik güçler üzerinde gerçek bir tehlike vardır."
 
Erbil’de kaç askerinizin olduğunu dair bilgiyi bizimle paylaşabilir misiniz?
 
"Bu sayı her geçen gün değişiyor. Bugün size bir rakam verirsem bunun yarın değişme olasılığı var."
 
Bu günün sayısını verebilir misiniz?
 
"Birkaç yüz asker."
 
Acaba buradaki misyonları nedir?
 
"Çok sayıda görevleri var. Onlar IŞİD'e karşı misyonun bir parçası, bu yüzden buradalar. Yeniden eğitmek ve destek amaçlı buradalar. Birçok rolleri var. Televizyonda yaptıkları her şeyin ayrıntısına girmesem iyi olur. Ancak bunların hepsi müttefiklerle, Kürt yetkililerle ve Irak hükümetiyle koordineli olarak yürütülüyor."
 
Erbil Havaalanı’na ve Kürdistan'ın farklı yerindeki saldırılar konusuna geri döneceğim. Bu saldırıların uluslararası güvenlik güçleri için gerçek bir tehdit oluşturduğunu veya Kürdistan Bölgesi'ne gelmelerini rahatsız ettiğini mi düşünüyor musunuz?
 
"Hayır, ben bu kadar uzaklaşmayacağım. Biz yakşalık 10 yıldır bu görevdeyiz. IŞİD'e karşı çok iyi ilerleme kaydettik. 10 yıl önce IŞİD sorunu ortaya çıktığında Irak'tan ayrılırken yaptığımız hataları yapmak istemiyoruz. Koalisyondan sonra da gelecekte görevimizi tamamlayıp bağlantı kurmak istiyoruz. Hiçbirimiz koalisyonun kalıcı olmasını istemiyoruz ama bir noktada bunu Irak'ta güçlü bir ortak güvenlik ilişkisine dönüştürmek istiyoruz. Çünkü IŞİD sorunu ortadan kalkmayacak ve bölgede uzun süre zor şartlarda yaşayacaksınız. Dolayısıyla Koalisyonun sona ermesi güvenlik ilişkilerimizin sonu geleceği anlamına gelmiyor. Akılıca olanı şu, onu bir şeyden diğerine nasıl dönüştüreceğimizdir."
 
Sayın Büyükelçi, Hamas ile İsrail arasındaki savaş başladığından beri Kürdistan Bölgesi'ne yönelik bu saldırılar arttı. Milis gruplarının Irak'ı Hamas ile İsrail arasındaki çatışmanın içine çekmeye çalıştığını düşünüyor musunuz?
 
"Hedeflerinin bu olup olmadığını bilmiyorum. Ancak bu uluslararası bir çatışmaya yol açabilir ve eğer İsrail'e karşı bir şey yaparlarsa bu gerçek bir felakat olur çünkü İsrail anında karşılık verecektir. O zaman da siz zor durumda kalacaksınız. Planları bu mu değil mi bilmiyorum ama milis olmaları ve Irak hükümetinin kontrolü dışında olmalarının sorunlarından biri de hükümetin savaşıp savaşmama kararını kaybetmesidir."
 
Peki. IŞİD, Irak ve Kürdistan Bölgesi'nden konuşalım istiyorum. IŞİD Irak ve Kürdistan'da fiilen hâlâ aktif mi? Irak hükümeti, "Hayır, tamamen zayıfladılar ve eskisi kadar tehlikeli değiller" diyor. IŞİD'in hâlâ Irak ve Kürdistan Bölgesi için büyük bir tehdit olduğunu düşünüyor musunuz?
 
"Bunun gerçek bir tehdit olduğunu düşünüyorum. Bunun varoluşsal bir tehdit olduğunu düşünmüyorum. 10 yıl önce hükümete tehdit oluşturuyordu ve Bağdat'taki hükümeti de yıkabilirdi, Erbil'deki hükümeti de yıkabilirdi. Duruma müdahil olmamızın nedeni de buydu. Irak halkı ve Peşmerge, IŞİD'i askeri açıdan yenilgiye uğratmak için büyük fedakarlıklar yaptı ama hâlâ iki yerde güç kaynakları var: Birincisi, Suriye’de yani sınır bölgelerinizde. Suriye hükümeti, Suriye hükümeti ülkenin tamamında otoritesi ve hakimiyeti yok. Bir anlamıyla Rusya Hava Kuvvetleri ile askeri olarak kontrol ediyor ama içeriden yönetmiyor. Bu işe yaramıyor, yani IŞİD'in size saldırmak için organize olabileceği yerler var. Artık stratejik derinliğe sahipler.
 
İkinci sorun da Irak sınırları içerisinde. Hâlâ tartışmalı bölgelerde kendilerini örgütleyebilecekleri yerler var. Uzun vadede karşılacakları zorluk ekonomik ve sosyal kalkınma olacağını düşünüyorum çünkü IŞİD, insanların dışlandığı ve hiçbir fırsatın olmadığı yerlerde büyüyor. Dolayısıyla IŞİD'le mücadelenin en güçlü aracı askeri veya güvenlik değil, ekonomik ve sosyaldir."
 
Çalışanların maaşlarının ödenmediği, petrol ihracatının durdurulduğu, Süleymaniye, Halepçe ve Kürdistan'ın diğer bölgelerindeki birçok okulun hala kapalı olduğu Kürdistan Bölgesi'ndeki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bütün bunlar pek çok ekonomik soruna yol açtı.
 
"Durumunuzun çok zor olduğunu biliyor ve Kürt halkıyla duygularımı paylaşıyorum. Durum zor ve bunu hafife almıyoruz. Dört beş ay önce maaşlarla ilgili olarak kamuoyuna bir açıklama yaparak bu konunun hızla çözülmesini umduğumuzu ve Irak'ın neresinde olursa olsun her memurun ay sonunda maaşını almayı hak ettiğini söylemiştik. Ben de ay sonunda maaşımı bekliyorum ve hükümet için çalışan herkes de öyle. Bunun için çok eleştirildim, meşru müdafaa olduğunu düşündüler. Bunu söyledim çünkü devlet memurlarının maaşlarını ödeyemez hale gelmişse bu durum sonuçta Kürdistan Bölgesi'nin ve Irak'ın istikrarını tehdit edecektir. Bunun ciddi bir sorun olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla iş istikrara gelince, uzun bir tarihin ardından bu ülkeye ilgimizin olduğunu düşünüyorum, bu yüzden bu açıklamayı kamuoyu ile paylaştım. Son günlerde bunun hızlandırıldığını düşünüyorum. Umarım bu soruna kalıcı bir çözüm bulabiliriz."
 
Kürdistan Bölgesi parlamento seçimleri şu ana kadar iki kez ertelendi. Sorum şu; Kürdistan Bölgesi'nin devlet demokrasisi ve kurumsal yönlerine ilişkin değerlendirmeniz nedir?
 
"Seçimin mümkün olan en kısa sürede yapılmasını istiyoruz. İngiltere ile Kürdistan Bölgesi'ndeki durumun farklı olduğunu biliyoruz. Siz yeni bir demokrasiye sahipsiniz bizim ise derin bir demokrasi geçmişimiz var. Dolayısıyla seçimlerin önüne çıkan birçok krizle karşı karşıya kaldınız ve seçimlerle ilgili çeşitli zorluklar yaşandı. Ancak yeni bir demokrasinin bu seçim yolunda devam etmesi gerekiyor. Geçici bir şey olmaması gerekiyor, kalıcı bir rutin olmalıdır. O yüzden en kısa zamanda seçimlerin yapılmasını umuyoruz.
 
Biz karmaşıklıkları anlıyoruz. Seçimler olmadan hükümetin meşruluğu konusunda her zaman şüphelerin olacağını düşünüyorum. Artık eminim ki Kürt halkı hâlâ hükümeti meşru görüyor ama seçimlerle birlikte bu herkes için yenilenmiş olacaktır."
 
Sayın Büyükelçi, İngiliz hükümeti Peşmerge güçlerini birleşmesi için aktif olarak çaba harcıyor. Siz bu süreci nasıl görüyorsunuz? Süreçten memnun musunuz, değil misiniz?
 
"Bunun karışık bir tablo olduğunu söyleyebilirim. Geçmişte dört yıllık bir program vardı ve ilk yıldan bu yana süreç karmaşıktı. Biz Bakan Şoriş İsmaili'nin bakanlığa dönmesi konusunda memnuniyetimizi ifade etmiştik. Açıkçası bu iyi bir gelişme. Ben Peşmerge'nin askeri güçten daha önemli olduğunu düşünüyorum. Peşmerge Kürt halkının sembolüdür. Kürt halkının birliğinin simgesi haline gelebilir. Bir 70'inci ve 80'inci Tugayların  birleşmesini çok destekliyoruz ve gelecekte de bunu görmek istiyoruz. Malumunuz süreç yavaş ilerledi. Artık daha iyi bir yerde olduğumuzu düşünüyorum. Kürdistan Bölgesi'ndeki taraflar arasında daha yüksek bir birlik görmeyi umduğumuz gibi, bunun da önümüzdeki yıllarda hızlanmasını hepimiz umuyoruz."
 
İngiltere Güvenlik Bakanı'nın, İngiltere'deki uyuşturucu kaçakçılığı ve insan kaçakçılığını görüşmek üzere Kürdistan Bölgesi ve Irak'a yaptığı ziyaretin ardından, bu ziyaretin sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
"Çok iyi. Bakan Tugenhat'ın ziyareti sırasında İçişleri Bakanı Sayın Reber Ahmed ile mutabakat imzalaması bizim için olumlu bir adım oldu. Gerçek ve güçlü işbirliklerine devam etmek istiyoruz. Anlamak yeterli değil. Bunun gerçek çalışmalarla da ilgisi var. Toplumunuzda yeni bir uyuşturucu sorunuyla karşı karşıyasınız ama bu bizim için eski bir sorun. Bu yüzden deneyimlerimizden ve hatalarımızdan ders alacağınızı umuyorum. Açıkçası, uyuşturucuyla mücadelede yıllar içinde hatalar yaptık ve umarım Kürt yetkililer de bizim deneyimlerimizden hem olumlu hem de olumsuz dersler çıkarırlar. Ayrıca insan kaçakçılığı konusunda da bu bizim üzerinde dikkatle çalıştığımız bir konu. İnsanlara daha iyi bir yaşam vaat ederek karşılığında onlardan para alarak daha sonra yüz üstü bırakmak hoş bir durum değil. Bu üzerinde çalıştığımız bir konu."
 
Sayın Büyükelçi, Iraklı ve Kürt genci her yıl, ay veya hafta İngiltere'ye kaçak yollarla göç ediyor. Söz konusu insanların Britanya'daki geleceği ne olacak?
 
"Bana bu soruyu sorduğun için teşekkürler. Bu röportajı izleyen ve kaçakçılara para ödemek isteyen herkese buradan seslenmek istiyorum. Size söylenenlere inanmamanız gerekiyor. Bir yere ulaşmak için çok para ödüyorlar ve çoğu insan istenilen yere ulaşamıyor. Pek çok insan oraya ulaşamıyor. Kaçakçılar onlara ihanet ederek dürüst davranmıyorlar. Bu çok tehlikeli bir yoldur. Yol boyunca birçok insan ölüyor. Birçok insan boğuluyor. Bu kaçakçılar insanları sömürüyor, yalan vaatlerde bulunuyor ve daha iyi bir hayal kuran gençler istedikleri umutlara ve hedeflere ulaşamıyor. Böyle düşünenlere şunu söylüyorum: Bunu Yapmayın.
 
Pek çok Kürt farklı zamanlarda İngiltere’ye geldi ve şu anda Birleşik Krallık'ta büyük bir Kürt topluluğu var; bunların çoğu 1980'li ve 1990'lı yılları arasında geldi. Saddam tarafından soykırıma uğratıldıkları ve inanılmaz derecede baskıya maruz kaldıkları için sığınma almışlar. Ben şu anda Kürdistan Bölgesi'nde ya da Irak'ta her şeyin mükemmel olduğunu söylemiyorum ama insanların soykırıma uğradığı 1980'li ve 1990'lı yıllardan çok farklı."
 
Peki söz konusu mültecilerin geri dönüşüne ilişkin planınız nedir? Irak ve Kürdistan Bölgesi Hükümetlerinden bunları iade etmelerini talep ettiniz mi?
 
"Ayrıntılara girmeyeceğim çünkü bu konu üzerinde yakından destek veriyoruz ve Erbil ile Bağdat'la sürekli görüşme halindeyiz."
 
Peki ya cevapları?
 
"Sanırım onlara sormanız gerekecek. Onlarla görüşme halindeyiz. Olumlu ama ayrıntılara girmek istemiyorum."