Londra Kürt Film Festivali ‘Benim Kürdistan’ım’ teması ile düzenleniyor

Bu yıl 12’ncisi gerçekleşecek olan Londra Kürt Film Festivali’nin (LKFF) ana teması ‘Benim Kürdistan’ım’. LKFF’nin 20’nci yılına özel olarak düzenlecenek festival yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle 16-27 Nisan arasında online gerçekleşecek.

Londra Kürt Film Festivali ‘Benim Kürdistan’ım’ teması ile düzenleniyor

12’nci Londra Kürt Film Festivali, 10 Kürt Film Festivali ile ortaklaşa bir şekilde düzenlenecek. Bu anlamda ilk “Global Kürt Film Festivali” özelliğini sahip olacak ve festival kapsamında birçok film izleyici ile buluşacak.

Londra Kürt Film Festivali Direktörü Ferhan Stêrk, 12’nci festivalin birçok yönüyle diğer festivallerden farklı olduğunu vurgulayarak, “Bu sayımızda biz iki ana başlık üzerinde bir çalışma yürüttük” dedi.

Festivalin temasına da değinen Ferhan Stêrk, Kürdistan coğrafyasında yaşanan bütün acı ve zulümlere rağmen “bizler zihnimizde hayal ettiğimiz Kürdistan ile temas kurmak ve Kürt sineması ile izleyiciye bu teması daha somut bir şekilde yaşamalarına yardımcı olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Londra Kürt Film Festivali Direktörü Ferhan Stêrk, Rûdaw’ın sorularını yanıtladı.

12’nci Londra Kürt Film Festivali ‘Benim Kürdistan’ım’ teması ile düzenlenecek. Bu temanın özel bir sebebi var mı, neye dikkat çekmek istediniz?

Bu yılki festivalin ana teması ‘Benim Kürdistanım’, bunun üzerinden izleyici ile gösterilen filmler arasında temas kurmak istedik. Kürdistan coğrafyasında yaşanan dram, siyasal kriz, savaşlar, göçler, sınırdışı etmeler, yaşanan bütün acı ve zulümlere rağmen bizler zihnimizde hayal ettiğimiz Kürdistan ile temas kurmak istiyoruz ve Kürt sineması, Kürt filmleri ile izleyiciye bu teması daha somut bir şekilde yaşamalarına yardımcı oluyoruz. Vermek istediğimiz mesaj tamamen her kişiye özel yani bulunduğu, yaşadığı her bölgede, her şehirde bu filmleri izleyerek Kürdistan ile bir temas kuracak ve başlık bu anlamda çok kişisel bir mesaj.

Benim Kürdistan’ım bu anlamda bizim için de çok önemli, çünkü Londra Kürt Film Festivali 20’nci yılını doldurdu. 12’nci festival düzenleniyor. Bizler de her zaman Londra’daki bir film festivali gözüyle Kürdistan’ı her bir gördük ve bu şekilde bir Kürt sineması canlandırdık.

Bizim ürettiğimiz temaların bu dönemin sosyolojisi ile, insan yaşam psikolojsi ile çok yakın bir bağı var ve bu anlamda bu her hangi bir tema değil. Dünyanın herhangi bir yerinde yaşayan bir Kürt bunu içselleştirip filmlerle temas kurabilecek.

Bu yılki festivalin öncekilerden farkı ne olacak ve diğer Kürt film festivalleri ile ortaklaşa gerçekleştirilmesinin sebebi ne?

Londra Kürt Film Festivali diasporadan ulusal bir formatla çalışan, ulusal sinemayı ön plana çıkaran bir vakıf. Londra Kürt Film Festivali 2012’den itibaren resmi bir vakıf hüviyetine ulaştı ve daha yeni ayakları yere basan bir ensntitü konumunda. Birçok yönüyle diğer festivallerden farklı. Bir taraftan Britanya film endistürisinin bir üyesi ve BFI tarafından destekleniyor. Aynı zamanda Kürdistan’ın diğer organisazyonları tarafından da destekleniyor. Kürdistan Bölgesel Yönetimi Britanya temsilciliği ile Kürt Demokratik Halk Meclisi tarafından da destekleniyor. Kürtlerin her yönüyle sahip çıktığı bir organizasyon. Çünkü bu anlamda doğrudan bir politik çalışmadan ziyade, yaptığı çalışmayı politik bir sonuç olarak değerlendiriyoruz. Dolayısıyla Londra Kürt Film Festivali bu anlamda daha sinema kimliğini koruyarak hem Kürtlere hem de Kürt olmayan diğer toplumlara Kürt sinemasının taşırılması çabası içinde. Bu Kürdistani kimliği ile kalmalı. Bizler gönüllü bir çaba içerisindeyiz. Sadece teknik ve profesyonel çalışanlar dışında herkes gönüllü bir emek içinde.

Londra Kürt Film Festivali bu 12’nci sayıda özellikle diğer 10 Kürt Film Festivali ile ortaklaşarak Kürt Film Endüstrisi için de bir zemin yaratma çabası içinde. Biz bunu sürekli konuşuyoruz. Londra’da 20 yıldır böyle bir gelenek ve kültür var ve biz neden bunu diğer festivaller ile de paylaşmayalım. Yoğun bir destek ve tartışmadan sonra böyle bir birliktelik ortaya çıktı, biz de Londra’dan, diasporadan Kürdistan’ın her yerindeki diğer film festivalleri ile, ABD’den Rusya’ya, Barselona’dan Hamburg’a kadar diğer festivallerle Kürt Film Endüstrisi üzerine düşüncelerimizi zenginleştimeye çalışıyoruz.

Festival kapamında hangi tür filmler izleyici ile buluşacak?

Bu yıl, 12’nci Kürt Film Festivali’nde, Global Kürt Film Festivali dediğimiz bu sayımızda biz iki ana başlık üzerinde bir çalışma yürüttük. İlki, Kürt Klasik Filmleri; burada başlangıç olarak Yılmaz Güney’i esas alarak 2000’den günümüze kadar son 20 yılda yapılan filmler için yoğun ve derin bir araştırma yaptık ve yaklaşık 200 filmden oluşan bir liste hazırladık. Ve 100’den fazla Kürt yönetmeni ile yoğun bir çalışma ve diyalog içerisine girdik. Kürt film klasikleri bu festivalin ana gövdesi, çünkü geçmişte üretilen filmlerin bir çoğu hala ulaşılabilir değil ve insanlar bunları kaliteli izleyebilecek bir mecraya sahip değil. Bu anlamda yaptığımız çalışma, Kürt ulusal film arşivine de hizmet ediyor. Zaten böyle bir projemiz de var; oluşturmak istediğimiz arşivi ileride dijital bir forma dönüştürmek için de çabamız olacak. Diğer başlık da son iki yılda yapılan yeni filmler. Bu şekilde filmler iki başlık altında sunulacak ve Kürt klasik filmleri ‘En İyi İzleyici’ ödülüne layık görülecek. İzleyiciler tarafından oylanarak verilen bir ödül. Bu sene ilk defa bir izleyici ödülü verilecek. Son iki yılda yapılan filmler de yedi ayrı ödül için yarışacak. Bu ödüllerimiz, En İyi Uzun Metraj Filmi bu ödülümüzün adı Roja Zer, bu ödülü ilk defa veriyoruz ve Kürt sinemasını teşvik edecek bir ödül olmasını temenni ediyoruz.

Bu festivalin Kürtlerin durumu ile ilgili özel bir mesajı veya projesi var mı?

Kürtlerin yaşadığı yurtsuzluk, devletsizlik ve sınır bağlamında içinde bulunduğumuz sosyo politik durum sinemaya yansıyor. Bizler ister istemez filmlerin içeriği ve onların kimliği ile yönlendiriliyoruz. Festival de bu şekilde yapılan filmlerle ortaya çıkıyor. Örneğin, Rojava Kürdistan’ında yapılan filmler veya o bölge ile ilgili yapılan filmler Kürtlerin direnişi, özgürlük ve kadın mücadelesini daha çok esas alan filmler. Tabi yabancı yapımcılar tarafından Kürtlerle ilgili yapılan birkaç film bu anlamda bizim programımıza girdi. Ama son dönem genç Kürt yönetmenler daha çok belgesel çalıştılar. Çünkü anlatılması, belgelenmesi gereken birçok hikaye var. Bunlardan bir tanesi, Ezidilerin yaşadığı dram, Ezidi katliamı ve bununla ilgili yapılan belgeseller var. Daha lokal, insana indirgenmiş, insanı anlatan filmler var. Bir tanesi; Bekar Evi. Bir Alman yönetmen tarafından çekilen İstanbul’daki bir grup Kürt işçinin hikayesini anlatan bir film. Veysi Altay’ın belgeselleri bu anlamda faili meçhulleri, kayıpları anlatan belgeseller. Kazım Öz’ün dört filmi de bu festivalde yer alacak. Yaklaşık 40 yönetmenden 40 klasik film ve kısa belgesel, uzun metraj ve animasyon olmak üzere 60 yeni film var. Birçok kişiye de yer vermeye çalıştık. Çünkü her deneyim, girişim Kürt sineması için büyük bir gelişim ve bu filmlere festivalde yer açmak, onları desteklemek anlamına da geliyor. İzleyiciler her türden filmi izleyebilecek.

Yeni tip koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle 12’nci Londra Kürt Festivali online gerçekleşecek. Sizce bu süreç bu proje ve festivaller için fırsat veya avantajlar da sunuyor mu?

Pandemi tabiki gerçek anlamda bir festival yapma isteğimizin önünde bir engel. Ancak biz bu engeli avantaja çevirmek istedik. Onun için 10 festival ile online ve profesyonel bir platform, VOD üzerinden bu gösterimleri yapıyoruz. Pandemi olmasaydı 10 festivalle bu ortaklığı gerçekleştiremez bu kadar filmi bu platformda gösteremezdik. Bu kadar arşive ulaşıp bu kadar insanla temas kuramazdık. Bu anlamda pandeminin iyi yanı da var ve bunu elimizden geldiği kadar Kürt sineması lehine çevirmeye çalıştık. Ve Kürt sinemasının yeni teknolojileri, dijital dünyayı daha iyi kullanıyor olması, buna yakın temaslar kurması bizim için son derece önemli. Biz de bunu öğrendik, online dünyada, ne tür programların, güvenlik sorunlarının, kalitenin, profesyonel sunumun olması gerektiği konusunda bir tecrübeye ulaştık ve elimizden gelenin en iyisini Global Kürt Film Festivali için hazırladık. Umarım izleyiciler de bunu beğenir.

Londra Kürt Film Festivali 20’nci yılında 12’nci festivali düzenliyor. Bu festivalin Kürt kültür, sanat ve sineması açısından önemi nedir?

Sinema bir toplumun gelişim göstergesidir. Bir toplum ne kadar çok gelişirse sosyal, politik, ekonomik ve diğer yönleriyle, sinema da gelişir. Bu anlamda sinemamızın bulunduğu yer toplumumuzun bulunduğu yerdir aynı zamanda. Sinemanın manevi ve ruhsal anlamda çok zengin olduğunu, büyük bir motivasyonu olduğunu düşünüyorum. Her gün yeni Bahmanlar, Yılmaz Güneyler, Huner Selim, Hışam Zaman, Kazım Öz, Hüseyin Karabey, Şevket Emirler ortaya çıkıyor ve bu gençlerin hepsi bir gelecek. Bizim hikayemizi bizim dilimizle anlatacak başka da gençler de yok. Bu dili ve kültürü sinema formatıyla anlatmanın ne kadar önemli ve zengin bir değer olduğunu anlamamız gerekiyor.

Kendi toplumsal farkındalığımızı sinema üzerinden yaratmamız gerekiyor. Tabiki hikayelerimizi dışarı pazarlıyoruz ama bunu içte de pazarlamamız gerekiyor. Yani Kürtlerin kendilerinin de bu filmleri izlemesi gerekiyor. Onun için şu anki platforma Kürdistan’da ücretsiz bir şekilde erişilebilecek. Örnek vermek gerekirse, Cizre’de yapılan bir film 2 yıl sonra Cizreli halk ile buluşabiliyor. Ya da Rojava’da yapılan bir film bir yıl sonra oradaki halkla buluşabiliyor. Bizim filmlerimizi önce bizlerin izlemesi gerekiyor ki insanlar film hakkında düşünce ve eleştirilerini dile getirebilsin ve bundan etkilenebilsin. Sinema ile bu etkileşimi, teması kurmamız gerekiyor. Bunu bir eleştiri olarak sunmuyorum tabiki, benim yıllar sonunda edindiğim tecrübe bu. Ve ümit ediyorum buna dönük, daha içe ve samimi bir konsantrasyon içerisinde oluruz. Kürt sanat ve kültürü çok özel, çünkü farkettikçe, öğrendikçe, tattıkça kültürümüzü, dilimizi daha çok seviyorum. Ve bütün insanların bu zenginliği tatmalarını istiyorum ve bunu sinema ile yapabileceklerini düşünüyorum. 

Festival kapsamında verilecek ödüller:

 Mehmet Aksoy En İyi Uzun Metraj Belgesel Ödülü, Yılmaz Güney En İyi Kısa Kurmaca Film Ödülü, Rojazer En iyi Uzun Metraj Kurgu Filmi Ödülü, LKFF Onursal Film Ödülü, En İyi Kısa Belgesel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu Filmi Ödülü, En İyi Erkek Oyuncu Filmi Ödülü, En iyi İzleyici Ödülü.

Organizasyon içerisinde yer alan 10 Kürt film festivali:

Amed Kürt Film Festivali, Rojava Uluslararası Film Festivali, Süleymaniye Uluslararası Film Festivali, Rêtaw Film Komünü, Barcelona Kürt Filmleri Festivali, Hamburg Kürt Film Festivali, Los Angeles Kürt Filmleri Festivali, Mezopotamya Film Festivali, Moskova Kürt Filmleri Festivali, New York Kürt Film ve Kültür Festivali.

Rudaw