Robert Fisk'den Batı'ya sert DSG, IŞİD ve Esad eleştirisi

Robert Fisk'den Batı'ya sert DSG, IŞİD ve Esad eleştirisi

İngiltere merkezli The Independent Gazetesi'nin yazarı Robert Fisk, Suriye savaşı hakkında şu ana kadar söylenen her şeyin yanlış olduğunu yazdı.

Fisk, Türkiye'nin Suriye müdahalesine kadar Suriye Demokratik Güçleri (DSG) tanımının sorgulanmadığını, Amerikalılar tarafından ihanete uğramalarının ardından da birden bire 'Kürt güçler'e dönüştüklerini belirtti ve aslında her zaman Kürt güçleri olduklarını belirtti. 

Fisk'in yazısının satır başları şöyle:

"Savaşların beklentilerimiz ve planlarımızdan çok farklı biteceği uzun zaman önce kanıtlandı. Çünkü, II. Dünya Savaşı'nı 'kazanmamız', Amerikalıların Vietnam Savaşı'nı kazanabilecekleri ya da Fransa'nın Cezayir'deki düşmanlarını yenilgiye uğratabilecekleri anlamına gelmiyordu. Yine de, kimin iyi adam ya da yok etmemiz gereken canavarlar olduğuna karar verme konusunda eski hatalarımızı yineliyoruz.

Çünkü, Saddam'dan, Kaddafi'den ve Esad'dan nefret ediyoruz, tiksiniyoruz ya da onları şeytanlaştırıyoruz - onların koltuklarından edilmeleriyle un ufak olmuş topraklarımızın üzerinde özgürlüğün yeniden ışıyacağına kati biçimde inanıyoruz. 

Çocukça ve toy bir yaklaşım.

Saddam'ın ölümü, Irak'a hayal dahi edilemeyecek acılar getirdi. Kaddafi'nin öldürülmesi de Libya'da. Esad'ın iktidardan edilmesine gelince, Suriye savaşının en büyük galibi olarak çıktı. Yine de onun gitmesi gerektiğinde ısrar ediyoruz. Suriye rejimi, bu kanlı savaştan, Ortadoğu'daki bir devletin en güvenilir süper güç müttefiki ile canlı çıktı: Kremlin.

Suriye savaşı konusunda senaryolar, politik konuşmalar 'düzenleyenler'in hepsi başından itibaren yanıldılar.

Beşar gitmeliydi. Suriye ordusu kaçağı on binlerce kişiden oluşan Özgür Suriye Ordusu Esad ailesini iktidarı bırakmaya zorlayabilirdi. Ve elbette, batı tarzı demokrasi ve sekülarizm ortaya çıkar - aslında Baas partisinin kurucu ilkeleriydi - yeni ve liberal bir Arap devletinin temellerini oluştururdu! Şimdilik, Batı'nın isyana desteğinin gerçek sebeplerinden birini bir kenara bırakacağız: İran'ın tek Arap müttefikini yok etmek.

Şimdilerde Nusra adını alan El Kaide'nin sahaya çıkışını öngöremedik. Doğu çöllerinden IŞİD'in bir cin gibi ortaya çıkabileceğini hayal dahi edemedik. 

Bugün hala, Suriye'nin 'ılımlı' direnişinin nasıl olup da IŞİD'in ölüm makinesine dönüştüğünü yeni yeni anlıyorum. Bazı İslamcı gruplar (hepsi değil) başından beri oradaydı. 2012 yılından itibaren Humus'taydılar. 

Rusya'nın cesaretlendirmesiyle, Suriye 2011 isyanından önce yürüttüğü role geri dönüyor. 

Bu bizim Batı'da o zamanlar hayal ettiğimiz şey değildi, o dönemlerde Şam'daki elçilerimiz Suriye sokaklarındaki rejim karşıtı gösterileri teşvik ediyordu, aslında, göstericilere, Esad hükümeti ile konuşmamaları, müzakere etmemeleri bile söyleniyordu.

Ancak, onlar, Ortadoğu'da korku ve güvensizlik tohumu eken gözü dönmüş iki unsurun bizim farazalarımızı paramparça ettiği günlerdeydi: Donald Trump ve IŞİD."

Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz