Tahir Elçi Vakfı'ndan 'Kürt sorunu' paneli

Tahir Elçi Vakfı'ndan 'Kürt sorunu' paneli

Tahir Elçi Vakfı tarafından Diyarbakır'da düzenlenen Kürt sorunu konulu panelin ilk gününde eşit vatandaşlık sorunu konuşuldu.

Diyarbakır’da Tahir Elçi Vakfı tarafından panel düzenlendi. "Eşit Vatandaşlık Sorunu" ve "Sokağa Çıkma Yasaklarından Bugüne" başlıkları altında 2 gün sürecek panelin ilk gün Akademisyen Sevilay Çelenk, Avukat Mahsuni Karaman, Gazeteci Gökçer Tahincioğlu ve Hak İnisiyatifi’nden Reha Ruhavioğlu konuşmacı olarak yer aldı. Panelde, Kürt sorunun yeninden ele alınması gerektiğini belirten Neşat Girasun, "Temmuz 2015'ten sonra Kürt meselesi, çözüm sürecinin sona ermesiyle başka bir düzleme evirildi. Biz de bu yeni durumda Kürt meselesini yeniden ele almak istedik” dedi.

Karaman: Vatandaşlık, Eşitlik Kavramıyla Ele Alınmalı

Mahsuni Karaman da vatandaşlık meselesinin kardeşlik kavramıyla değil eşitlik kavramıyla ele alınmasını gerektiğini söyledi. Bazen bunun bile yeterli olmadığını belirten Karaman, "Norm düzeyinde Anayasal eşitlik sağlayabilirsiniz ama pratik asli olandır. Örneğin Türkiye'de 1980 anayasası bile uygulanmıyor bugün” dedi.

Vatandaşlık kavramı üzerinde duran Karaman, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Vatandaşlığı salt vergi verme, askerlik yapma ve oy kullanma üzerinden kurgulayamazsınız. Genel bir takım temel hak ve hürriyetler üzerinden de kurgulayamazsınız. Kültürel, etnik ve dinsel farklılıkları gözetecek, bu farklılıkları maksimum düzeyde yaşayabilecek bir ortam da hazırlamak zorundasınız. Tüm bunları Anaysa’da anarak eşitleyemezsiniz. Çünkü bunun örnekleri de var, Yugoslavya Kardeşlik Birliği şeklinde başlamıştı, tüm etnik yapılar orada Anayasa’da belirgin bir şekilde vardı ama bugün itibariyle Boşnaklar, Hırvatlar, Kosavalı, Sırbistanlı’nın ne hale geldiği ortada."

Tahincioğlu: Cezasızlık Türkiye'ye Has Bir Sorun

Gökçer Tahincioğlu, cezasızlık politikasının Türkiye’ye has bir sorun olduğunu belirterek dosyalar üzerinden birçok hukuksuz işleyişe dikkat çekti. Tahincioğlu, "Adalete erişimin en önemli vatandaşlık ölçütlerinden biri olduğunu düşünüyorum. Türkiye'de bu konuda olumsuz birçok örnek var. Bir bölgede daha fazla olumsuz örnek var. Hukukçu veya güvenlik uzmanı bile olmadan çözülebilecek birçok çocuk ölümleri aydınlatılmadı. Ya da 1990'lı yıllarda bölgede JİTEM eliyle gerçekleştirilen köy ve kent boşaltmaları ve katliamları dosyalarının çoğu zaman aşımı ile sonuçlandı" dedi.

Çelenk: Eşitlik, Direnme Zemini ve Hakkı Verir

Akademisyen Sevilay Çelenk de kendi diline erişimi engellenen kişinin, hayatının her alanında dezavantajlı olduğunu ifade ederek bu durumu dilin düşmanlaştırılması meselesi olduğunu söyledi.

Çelenk, “Kürtçe sahidende böyle bir yasağın ötesine geçen bir durum. Kürt siyasetinin düşmanlaştırılması, Kürt siyasetçilerin tutuklanması, atanan kayyumlarla birlikte bütün süreçlerle düşmanlaştırmayı görebiliyorsunuz. Eşitlik direnme zemini ve hakkı verir. Kardeşlik bu duruma imkan vermiyor” diye konuştu.

Ruhavioğlu: Türke Hak Olanı, Özne Kürt Olunca Kabul Etmiyorlar

Reha Ruhavioğlu da Kürt sorununun etnik bir sorundan çok etnopolitik bir sorun altını çizerek "Kürt meselesi yüzyıllık mesele, etnopolitik mesele. Kürt meselesi çok daha uluslararası bir mesele. Sorunun çözümünde Türkiye, askeri çözüme başvuruyor yine. Türkiye neyi inkar neyi kabul ettiyse ulus devlet mantığıyla yaptı. İslam algısı ulusçuluk lehine değişti. Türke hak olan şeyi özne Kürt olunca kabul etmiyorlar. Bütün siyasi fraksiyonlar tek renge dönüşüyor Kürt meselesinde” dedi. Kürtlerin haklarının örtülmeye çalışıldığını belirten Ruhavioğlu, ancak bundan sonuç alınamayacağını söyledi.