Türkiye'den sınırda operasyon hazırlığı
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk olarak 12 Aralık 2018’de Savunma Sanayi Zirvesi’nde yaptığı ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat’ın doğusuna gireceğine yönelik yaptığı açıklamadan bu yana sekiz ay geçti. Yapılan bu açıklamanın ardından dikkatler sınır hattına odaklandı. Birbiri ardına yaşanan hareketlilik özellikle Türkiye’nin sınır hattındaki ilçelerinden gözle görülür biçimde şekillendi.
Önce Urfa’nın sınır hattındaki ilçelerinden olan Akçakale, Suruç ve Ceylanpınar’da bulunan Suriyeli sığınmacıların barındığı çadır kentler boşaltıldı.
Daha sonra bu bölgelerin tamamı ‘Birinci ve İkinci derece Askeri Yasak Bölge’ ilan edildi. Ardından bölgeye askeri sevkiyat yapıldı. Yapılan bu sevkiyatların akabinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Fırat’ın doğusuna gireceklerinin sinyalini verdi.
İşte bu noktada Amerika Birleşik Devletleri (ABD) devreye girdi ve Türkiye ile Fırat’ın doğusu için masaya oturdu. Masadaki pazarlık konusu Türkiye’nin Rojava’ya girip girmemesi üzerine oldu.
Aylarca süren bu pazarlığın neticesinde, Türkiye ile ABD’nin Urfa’nın Akçakale ilçesinde ortak müşterek harekât merkezi oluşturmak, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Fırat’ın doğusuna ilk etapta 10 üs kurması, 15 kilometre derinliğinde bir güvenlik bölgesi inşası yönünde anlaşıldı.
Türkiye her ne kadar bu talepleri kabul etmiş gibi gözükse de, esas talebi Fırat’ın doğusunda kurulacak Güvenli Bölge’nin 32 ile 40 Kilometre derinliğinde olması şeklindeydi. Fakat bu gerçekleşmedi.
Türkiye’nin Suriye’ye sınırı 911 kilometre. Sınır hattının yaklaşık 500 kilometresi Halk Savunma Güçleri’nin (YPG) ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (DSG) kontrolünde. Fırat nehrinin doğusunda bulunan toprakların tamamı da bu güçlerin denetiminde.
Bu bölgedeki en önemli unsur petrol ve doğalgaz kaynakları. Tarıma elverişli toprakların büyük bir bölümünün oluşturduğu bu bölgede, aynı zamanda önemli barajlar ve su kaynakları bulunuyor. Ancak Türkiye’nin bu bölgeye girmek istemesinin esas nedeni, yeraltı kaynaklarından öte; Erdoğan’ın defalarca vurguladığı gibi bölgenin DSG’nin kontrolünde olması. Erdoğan’a göre bu bir tehdit ve bunun nedeni de, YPG’nin PKK ile aynı çizgide olması iddiası.
Rojava nüfusunun ağırlığını Kürtler oluşturuyor. Süryaniler, Hıristiyanlar, Araplar ve Türkmenler de yaşıyor.
Türkiye ile ABD’nin Ortak Harekât Merkezi’nin kurulduğu günden bu yana ABD ve TSK, Ceylanpınar’ın karşısında bulanan Serekaniye ile Akçakale arasında bulunan Gre Spi’ye yedi hava, iki kara devriyesi gerçekleştirdi. Her devriye öncesi sınırda olağanüstü hareketlilik yaşandı. Gerek havadan İnsansız Hava Araçları (İHA) ile olsun, gerekse karadan sınıra yığılan zırhlı araçlar ve ambulanslar ile önlemler alındı. En son karadan yapılan ortak devriye ise 24 Eylül tarihinde gerçekleşti.
Yapılan müzakereler, müşterek devriyeler ve Akçakale’de kurulan harekât merkezi, yaşanan soruna barışçıl çözüm bulunmuş gibi gözükse de, son bir haftada Ceylanpınar, Akçakale ve Viranşehir ilçelerindeki hareketlilik ise savaş hazırlıklarının başladığını gösteriyor. Bu durum sadece Türkiye tarafında değil sınırın öte tarafında bulunan ve DSG’nin kontrolündeki Serekaniye ve Gre Sıpi ilçelerinde de yaşanıyor.
Ahval'de yer alan habere göre, Ceylanpınar'da gözle görülür bir savaş hazırlığı var. İlçedeki Suriyeli sığınmacıların barındığı ve kısa bir süre önce boşaltılan çadır kent askerlere tahsis edilmiş durumda. Daha önce ilçenin Akrepli bölgesinde bulunan Devlet Su işletmeleri (DSİ) arazisinde ise zırhlı araçlar, tank ve panzerler konuşlandırtmış. Bu bölgenin yakınlarından dahi geçmek yasak. Özellikle gece saatlerinde otobüsler ile askeri personel sevkiyatı yapılıyor.
Öte taraftan ilçede ve sınır hattında askeri araçlar sık sık devriye turları atıyor. Sınır boyunca dikkatlerden kaçmayan bir diğer durum da ambulansların sınır hattında gidip gelmeleri.
Bir diğer hazırlık ta Ceylanpınar Devlet Hastanesi’nde yapılıyor. Bilindiği üzere kısa bir süre önce Sağlık Bakanlığı tarafından yaklaşık 11 kentten çok sayıda sağlık çalışanı sınırda görevlendirildi. Bakanlığın Valiliklere gönderdiği genelgeyle sağlık çalışanlarının bütün izinleri iptal edildi. Sınıra gönderilen sağlık çalışanları net olmamakla birlikte yaklaşık 100 kişinin Ceylanpınar’da olduğu kaydediliyor.
Konu ile ilgili Ahval’e konuşan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Eş Genel Başkanı Gönül Erten, sağlık personelinin yoğun olarak Urfa ve Mardin bölgesine yönlendirildiğini doğruladı.
Erten açıklamasında görevlendirmeler ile ilgili ellerinde net bir sayı olmadığını belirterek şunları söyledi:
“Kaç kişinin gittiği verisine ulaşamadık. Yaşananlar bir savaş hazırlığı mı diye sorulacaksa, Sağlık Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda net bir şekilde sınır dışı, Suriye’ye dönük bir operasyondan bahsediyor zaten. Bu operasyon kapsamında, özellikle Mardin ve Şanlıurfa bölgesine görevlendirmeler var. Belirlememiz bu yönde fakat onun dışında ambülâns, sayı ve teçhizatla ilgili bize net bir rakam verisi ulaşmadı. Bize ulaşan bilgilerde sağlık personelinin görevlendirme süresi nedir belli değil. Fakat Sağlık Bakanlığı’nın yazısında bir aylık bir tarih belirlemesi var. Bunlar da 20 Eylül ve 20 Ekim arası tarihler.”
Bölgeye giden sağlıkçıların konaklama durumu ile görevlendirme yapılırken belirlendiğini ifade eden Erten, hangi şehirde kaç kişinin konakladığı bilgisinin ellerinde olmadığını dile getirdi. Erten, “En son elimize ulaşan bilgiler doğrultusunda görevlendirme yazısının herkese tebliğ edildiği, bütün sağlık çalışanlarının yıllık izinlerinin süresiz iptal edildiği, izinde olan personelin de geri çağrıldığı şeklinde” dedi.
Konu ile ilgili konuşan Urfa SES Şube Eş başkanı Eylem Solar ise şunları söyledi:
“Bu bölgeye görevlendirilen sağlık çalışanlarının ağırlıklı olarak cerrahi branşlarda olduğunu biliyoruz. Özellikle, plastik cerrahi, beyin cerrahi, göğüs cerrahi. Profesör düzeyinde görevlendirmeler var.”
Solar ayrıca çok sayıda ambulansın ve Ulasal Kurtarma Ekibi’ne (UMKE) bağlı personelin Ceylanpınar, Viranşehir ve Akçakale’ye yollandığını bildiklerinin altını çizerek, ciddi bir hazırlığın olduğunu vurguladı.
Ceylanpınar Devlet Hastanesi kaynaklarından aktarılan bilgiler de; Ceylanpınar’a çok sayıda cerrah, uzman hekim, Acil Tıp teknisyeni (ATT) ve hemşirenin geldiği yönünde. Ceylanpınar’a görevlendirenler arasında yaklaşık 25 ambulans ve ambulans şoförü de var. İlçenin tek hastanesindeki yatan hasta bölümü de acil durumlar için boşaltılmış, kullanılmayan ameliyathane ise kullanılabilir duruma getirilmiş.
İlçede gözden kaçmayan bir diğer durum ise olası bir çatışma durumunda ilçenin merkezinde bulunan sınır hattına yapılan kum tepeleri.
Savaş söylemi ve hazırlığının işlerini durma noktasına getirdiğinin söyleyen Ceylanpınar Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkan Yardımcısı Veysi Yılmaz, olabilecek bir çatışma durumunda esnafın bankalardan çektikleri kredileri ödeyemez duruma geleceklerini ve iflas edeceklerinin altını çiziyor.
Yılmaz şöyle konuşuyor:
“Ceylanpınar’ın sınır ilçesi olması en büyük sıkıntımızdır. Ceylanpınar’a zaten hiçbir yatırım yok. 2011 yılından beridir Suriye’de yaşanan savaştan dolayı işlerimiz çok düştü. İlçede savaştan dolayı önce göçler başladı. Esnaf Sanatkârlar Odası’na kayıtlı 800 esnaf var. Bu esnafların en az 700’ü krediler ile ayakta duruyor. Ben Ceylanpınar’da 30 yıllık esnafım hiçbir yıl böylesine büyük bir çöküş yaşamadık. Son zamanlarda yaşanan askeri hareketlilikten dolayı ise, işlerimiz hepten durdu. Ceylanpınar’da geçen seneden bu yana olabilecek bir çatışma ve işsizlikten dolayı yaklaşık 850 ev göç etmiş durumda. İlçedeki çadır kentlerin kapatılmasıyla 600’e yakın çalışan başka şehirlere gönderildi.”
Suriye savaşının ilk başladığı yerlerden biri olan Ceylanpınar’ın karşısındaki Serekaniye, 2012 yılında Suriye rejiminden alınarak El Nusra kontrolüne geçti. Bu süreçte on binlerce Serekaniyeli Ceylanpınar’a geçmek zorunda kaldı. Bir insanlık trajedisine canlı tanıklık eden Ceylanpınarlılar, uzun bir süre yaşananların etkisinde kaldı. 2013 yılında yaşanan çatışmalardan dolayı beş Türkiye vatandaşı yaşamını yitirmişti. İlçede yer yer 2013 yılında yaşanan çatışmaların izlerine rastlamak hala mümkün.
İlçe sakinlerinden soyadını vermek istemeyen Ahmet Bey; Rojava’ya olası bir harekâtın en büyük mağdurlarının kendileri olacaklarını belirtiyor: “Çünkü sınıra sıfır konumdayız ve oradan gelebilecek bir taş bile bize değecek.” Ahmet Bey’in bir başka iddiası ise kendilerinin evlerinden çıkarıp başka bir şehre göç ettirilecekleri korkusu.
Yaklaşık altı yıldan bu yana YPG kontrolünde bulunan Serekaniye’de de durum, Ceylanpınar’dan farksız.
Özellikle Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) arazisi karşısında bulun Aziziye köyünde iş makineleri ile hendekler kazılıyor. YPG’lilerin zaman zaman şehir içinde mevzilerini güçlendirdikleri de gözlemleniyor. Amerikan askerleri ile ortak devriye atan YPG savaşçıları, sınırdaki nöbetçi sayılarını da artırmış durumda.
Rojava tarafından aktarılan bilgiler bu yönde. Serekaniye’de yaşayan ve ilçede çiftçilik yapan Musaf Cabbar, son bir ayda kente yüzlerce YPG’linin geldiğini söylüyor. Zırhlı araçların ve Amerikan askerlerinin yoğun bir şekilde ilçeye geldiğini belirten Cabbar, hastanelerde de hazırlıklar yapıldığını vurguluyor.
Öte yandan; Antep'ten Urfa istikametine askeri araç sevkiyatı sürüyor. Gece boyunca tank, zırhlı araç ve iş makinelerinin yer aldığı çok sayıda araç sınıra gönderildi. Yoğun güvenlik tedbirleri arasında sevkiyatı yapılan araçların, ABD ile ortak kara ve hava devriyesinin gerçekleştirildiği Urfa'nın Akçakale ilçesine konuşlandırıldığı öğrenildi.
Akçakale’nin hemen karşısında bulunan Gire Spi (Tel Abyad) YPG kontrolünde. ABD ile TSK’nin müşterek harekât merkezinin kurulduğu Akçakale’deki hareketlilik diğer ilçelere nazaran daha yoğun. Kısa bir süre önce boşaltılan Suriyeli sığınmacıların barındığı Geçici Barınma Merkezi zırhlı araç ve askeri personele tahsis edilmiş. Çadır kentin içinde bulunan okul binasının ise Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) tahsis edildiğine yönelik iddialar var.
Konu ile ilgili konuşan Akçakale’den ki Selim Düzgören, özellikle sınır boyu devriyelerin iki tarafta yoğunlaştığını, bınırın Türkiye tarafında ve Suriye tarafında Amerikan askerlerinin olduğunu belirtti. Düzgören, evinin sınıra yakın olmasından kaynaklı gece zırhlı araç seslerinde uyuyamadıklarını dile getirdi. Yaşananların ciddi bir savaş hazırlığı olduğunu söyleyen Düzgören, “Sınır hattında yaşayamıyoruz artık, evlerimizin bulunduğu bölge 1’nci derece askeri yasak bölge ilan edilmiş zaten ne satabiliyoruz ne de bir çivi çakabiliyoruz” diyerek evlerini bırakıp gideceklerini aktardı.
Düzgören ayrıca, ABD ve TSK’nin ortaklaşa gerçekleştirdikleri sınır ötesi kara ve hava devriyeleri günlerinde, Akçakale’nin zırhlı araç ve askerlerden geçilmediğin ifade etti. Suriye tarafındaki durum ile ilgili de Gre Spi’de daha önce sınır boyunca asılan YPG bayraklarının indirildiğini, oradaki hareketliliğin Türkiye tarafı gibi olmadığı şeklinde özetledi.
Akçakale’de yaşananları aktaran bir diğer yurttaş Salih Bey ise, Suriyeli sığınmacıların dahi yaşanan hareketlilikten ilçeyi tek ettiklerini söylüyor: “İlçenin girişinden, ilçenin içine ve sınıra kadar her 200 metrede bir askeri zırhlı araçları görmek mümkün. Sınıra yaklaşmak mümkün değil artık. Çünkü burada önlemler, hareketlilik daha yoğun. Akçakale’de üzerinde Amerika bayrağı olan zırhlı araçları sık sık görüyoruz. Aldığımız duyumlar olası bir operasyonda sınırdaki evlerin boşaltılacağı yönünde” diyerek kaygılarını ifade ediyor.
Akçakale Devlet Hastanesi’nde de olası bir Gire Spi operasyonu için hazırlıklar var. Hastane çalışanlarından ismini vermek istemeyen kişi, Akçakale’ye de Ceylanpınar’a olduğu gibi ağırlıklı ambulans gönderildiğini belirtti. İsmini vermek istemeyen kişi, onlarca doktorun hastanede görevlendirildiği belirterek , “Gelenler henüz hasta bakmıyor.” diyor.
Urfa’nın Kobane'ye sınır komşusu olan Suruç’taki hareketlilik ise Akçakale ve Ceylanpınar’a göre daha az. Suruç’tan Mehmet Solmuş, içlenin özellikle sınır köylerinde tankların ve askeri birliklerin beklediğini, Suruç merkezde ise bazen gece saatlerinde konvoy halinde askerlerin otobüslerle geçtiğini bildirdi.