Nizamettin Taş: Türkiye'deki yapılacak olan referanduma ilişkin
Türkiye'deki yapılacak olan referanduma ilişkin açıklamalarda bulunan Nizamettin Taş, "Kürtler referandumda kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kararlarını vermeliler" dedi.
PWD lideri Nizamettin Taş, K24'te yayımlanan Basi Roj (Günün Konusu) programının konuğu olarak tecrübeli gazeteci Cemal Batun'un sorularını cevapladı. Türkiye'de 16 Nisan'da yapılacak olan referanduma ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulunan Taş, "Kürtler referandumda kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kararlarını vermeliler" dedi.
Kürdlerin, Ulusalcı ve solcu Türklerin bakış açısıyla olaylara bakmamaları gerektiğini ifade eden PWD lideri referandum ile ilgili şunları ifade etti.
Kürtleri hayır ve evet oyununun içine sokmak yanlış bir yaklaşım olur. Burada bizim tartışmamız gereken olay sistemdir. İki sistemin çatışmasına tanıklık edeceğiz. İki sistem mücadele etmektedir. İlk sistem için Kemalistler, ulusalcılar ve solcular ve şovenistler başarısı için mücadele etmektedirler. Bu sistem 1923 yılından beri süre gelen sistemin devamı için uğraş vermektedirler. Ak parti, Mhp ve yandaşları da başkanlık sitemini getirtmek için uğraşacaklardır.
Kürtler her ikisini de tartmalı ve ona göre karar vermelidir. Olaya duygusal değil de ulusal çıkarları çerçevesinde yaklaşmalıdır. Ulusalcıların savunduğu sistemde şeyh Sait, Dersim, Ağrı ve en son PKK'nin sürdürdüğü isyanlar ve direnişler vardır. Bu sisteme karşı halkımız büyük mücadeleler verdi ve bu uğurda katliamlardan, sürgünlerden geçti, zindanlarda çürütüldü.
Kürtleri 90 yıldır tanımayan bu sisteme karşı görkemli direnişler sergilenmiştir. En son PKK'nin çıkışı da bu sistemi yıkmak amaçlıdır. PKK'nin bu sistem değişikliğine karşı duruşu çok ciddi bir çelişkidir. 40 yıldır bu sistemi kaldırmak için savaşacaksın, değiştirme fırsatı doğduğunda ise karşısında duracaksın, bu çok ciddi bir çelişkiyi ifade etmektedir. HDP'nin hayır kampanyası yürütmesi var olan sistemin devamını istemesi anlamına gelir. Sebep ne olursa olsun, neyi öne sürer ise sürsün bu yaklaşım kendisi ile çeliştirmektedir. Hayır diyorsun var olan sistemi koruyorsun anlamına gelir.
Siyasette niyet ve sebepler esas alınmaz. Diktatörlüğe karşıyız, tek adamcılığa karşıyız ya da kişinin hükümdarlığına onay vermiyoruz diyebilirsin ama bu şu gerçeği ortadan kaldırmaz. Sen yıllarca savaşıp yıkmak istediğin ve değiştirmek için büyük bedeller ödediğin sistemin yaşaması ve devamı için çalışıyorsun. Halkımızdan yada mücadele boyunca gerillalardan on binlercesi bu sistemin yıkılması için savaştı, bu sistem 90 yıl boyunca Kürtlerden çok şey götürdü. Bu sistemin devamını istemek hem PKK hem de HDP kendi amacına ters hareket etmesi anlamını taşır. Kürtlerin hiçbir çıkarı bu sistemin devamında ve savunulmasında yoktur.Diğer sistemde ise akp ve mhp ittifakı var ve mhp şoven bir partidir ve Kürtlere karşı durmaktadırlar ve sonuna kadarda savaşmaktadır, dün böyle idi bugünde öyledir yarında bu şekilde olacaktır. Onların yaklaşımlarında bir değişiklik olmayacaktır.
Kürtlerin önünde iki seçenek var
Kürt sorunu çözümünde ise Kürtlerin önünde 2 yol olduğunu vurgulayan Nizamettin Taş, sözlerini şöyle sürdürdü; Şayet Kürt sorununu şiddet ve silah ile çözmeyi düşünüyor isen bunun tek yolu vardır o da silahlı mücadele ve savaştır. Askeri olarak gücün yetiyor ise düşmanı Kürdistan'dan kovar ve devletini ilan edersin. Başta HDP olmak üzere tüm Kürdistan partileri sorunu demokratik yollarla çözmek istediklerini dillendirmektedirler. Ulusal sorunların çözüldüğü dünya örneklerine baktığımızda tek bir yöntemin başarılı olduğu görünmektedir. Oda diyalog ve müzakeredir. Var olan sistemde diyalog ve çözüm gelişmeyeceği yaşadığımız tarih bize gösterdi. Çünkü üniter devlet; Tek millet, tek bayrak, tek dil ve tek ulus söylemini olmasa olmaz olarak kabul ediyor. Ve bu sistemde Kürt sorunun çözümü olmayacağı açığa çıkmıştır.
Başkanlık istemlerinde yönetim sistemi ya federal ya da eyalet sistemi ile olmaktadır. Amerika ve Almanya bu şekilde yönetilmektedir. Kürt sorununun çözümü de ancak bu sistem ile olabilir. Bir gün Kürt sorunu için diyaloğ gelişir ise o zaman Türkiye'de ya federal sistem yada eyalet ile yönetiliyor anlamına gelir. Şiddet dışında Kürt sorununu çözmek istiyor isen isteyeceğin sistem bu olmalıdır. Kürtler olaya bu şekilde yaklaşmalıdır. Eğer referandumdaki 18 maddeye bakacak olursak Kürtler için hiçbir şey olmadığını göreceğiz. Ancak şayet referandumda evet kazanır ise hükümet mecburen yeni yasalar çıkaracaktır. Eyalet veya federal sisteme geçeceklerdir. Bunun başka yolu yok.
Referandumda Evet'in çıkması halinde Kürt sorununun çözülmeyeceğini vurgulayan PWD lideri, Kürt sorununun çözülmesi için yeni kanunlar anaysa değişikliği ve sistem değişikliğinin devamı olan eyalet veya federal sisteme geçilmek zorunda olduğunu belirtti.
Eyalet sisteminde vali, belediye, emniyet müdürü ve savcıyı halk seçer. Şu anlama gelir bu sistemde Kürtler valiyi, belediye başkanını emniyet müdürünü ve başsavcıyı oyları ile seçecek ve bu mevkiler Kürtlerin eline geçecektir. Vergilendirmeyi eyalet kendi çıkaracağı yasalara göre düzenler. Bunlar Kürt sorununun çözümünde stratejik adımlardır. Ve ancak başkanlık istemi ile bunlar olabilir.
Eğer bizler olaya dar ve düz mantık ile bakarsak, duygusallığa bağlar isek ve en önemlisi de Türk solcularının ve ulusalcılarının ve Kemalistlerinin söylemleri ile hareket ederek işte Erdoğan diktatör olacak, tek adamcılık olacak, mhp ile ortaklık yapıyor söylemleri biz Kürtlerin söylemi olmamalı ve bu bizim sorunumuz değildir. Bu Türklerin sorunudur, bizim değil nasıl çözerlerse çözsünler bizi ilgilendirmemektedir. Bizim için esas olan Kürt sorununu çözecek sistemin gelmesi için uğraşmaktır.
Referandumda ne sonuç çıkarsa çıksın şayet yarın Kürt sorununun çözümünü istiyor isek tekrardan başkanlık sistemin gelmesini isteyeceğiz.
Akp ve mhp ittifakı seçimlere kadardır.
Kürt sorununu çözmeyen bir Türkiye hiçbir zaman istikrara kavuşamaz
Nizamettin Taş, sözlerinin devamında şunları belirtti; Şeyh Sait ve dersim isyanlarından sonra Kürtlerde ciddi kırılmalar yaşandı ve 60-70 yıl Kürdistan sessizliğe büründü. Hendek savaşı ve sonrasında yaşanan 5-6 bin kayıp yeni bir kırılma yaratması beklenirken güney Kürdistan ve Başkan Barzani'nin duruşu Kürt halkının küzeyde canlılığını korumasını sağlıyor.
Seçimlerde 80 millet vekili çıkarıldı şayet doğru yaklaşılsaydı, ulusalcıların, Kemalistlerin ve solcuların oyununa gelmeselerdi şimdi hükümet ortağı HDP idi. Selehattin (Demirtaş) cezaevinde değil başbakan yardımcısı idi. Bu kadar ölüm, yıkım ve zindana atmalar 10-15 yıllık bir kırılmaya sebep olabilirdi ancak; Kürtler çok canlıdır ve tek bir adım geri atmamaktadırlar, bunun sebebi güneyde devletleşme adımları ve başkan barzaninin duruşudur. Kürtlerin kuzeyde bu kadar canlı ve heyecanlı olması kuzeyin durumundan değildir, güneydeki devletleşme , rojovadaki gelişmeler ve barzaninin uluslar arası alandaki caba ve başarılarıdır. Başkan barzaninin etkisi tüm parçalardaki kürtlerde çok fazladır.
Kürdistanda 3 çizgi var. Biri pkknin temsil ettiği çizgidir. daha çok türkiyedeki chp misali çokta ulusalcı olamyan ve eski solculuğu esas alan bir yaklaşım günümüzdeki gücü şimdiye ait değil eskiden biriktirdiği sermayesini kullanmaktadır. İkincisi islami hareketlerdir. Kürdistanda gelişmektedirler. Kürdistani yaklaşımları eskiye oranla katbe kat gelişmiştir. Bunlar dahada gelişeceklerdir. Üçüncü sü ise ulusal hareket5lerdir. Sadece güney kürdistanda değil dört parça kürdistanda ulusalcılık her geçen gün daha çok büyüyyor ve rağbet görüyor bu işin öncülğünüde başkan Barzani yapmaktadır. Ulusalcılığın resmi olarak başkan Barzani görünmektedir. Yaptığı her iş, attığı her adım tüm kürdistanda heyecanla karşılanmaktadır.
Kuzey Kürdistan'da Ulusalcı hareket her geçen gün artmaktadır
Kuzey kürdistanda ulusalcılık ve kürdistanicilik her geçen gün armakta olduğu belirten PWD lider sözlerini şöyle sürdürdü; "Kürdistani kanat HDP ninde içinde gelişmektedir. Solculardan rahatsız olan bir kısım HDP'liler var. Türkiyelileşmek değil kürdistanileşmek istemleri ağır basmaktadır. Kürt halkı Pkk nin siyasetinden umut beklenmemektedir. Nevrozdaki kalabalık yanıltmasın, orda her türden kürt vardır. Ancak pkk özel olarak hyalkı ayaklandırmak istediğinde ne kadar çağrı yaptıysada Diyarbakır gibi bir yerde birle yüz kişiyi toplayamadı. Eskiden amedte 500 bin kişiyi bir çağrı ile toplarken şimdi neden toplayamıyor, uyguladığı yanlış siyasetin ürünüdür. Nevroz ise tüm kürtlerin ortak bayramıdır, birileri kendisine mal etmemelidir. Bu ideolojiler ve poartiler için değil kürtlük ve kürdistanilik için yapılmıştır.
Kuzey kürdistanda ulusalcılık ciddi gelişmeler göstermektedir. Kürtler birbirleriyle uğraşmaktan vazgeçmeli ve var olan imkanları doğru değerlendirerek ulusal örgütlemesini büyütmeldir. Her kürdüm diyen artık elini taşın altına koymalıdır. Ve cidden yönetime aday olduğunu göstermek için gece gündüz çalışmalıdır."
Nerina Azad