Davutoğlu Erdoğan'a meydan okudu: Eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz

Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na çıkarken Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı’na taşıdığı Ahmet Davutoğlu, yeni parti kurma girişimi sürecinde AKP çevrelerinden kendisine yöneltilen suçlamalara ağır bir yanıt verdi. Davet edilmediği AKP'nin 18. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri sırasında konuşan Davutoğlu, “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” dedi. Sakarya'da katıldığı etkinlikte Erdoğan'a meydan okuduğunu söyleyen Davutoğlu, ''eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz.'' dedi.

Davutoğlu Erdoğan'a meydan okudu: Eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz

Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’na çıkarken Başbakanlık ve AKP Genel Başkanlığı’na taşıdığı Ahmet Davutoğlu, yeni parti kurma girişimi sürecinde AKP çevrelerinden kendisine yöneltilen suçlamalara ağır bir yanıt verdi. Davet edilmediği AKP'nin 18. kuruluş yıl dönümü etkinlikleri sırasında konuşan Davutoğlu, “Terörle mücadele defterleri açılırsa birçok insan, insan yüzüne çıkamaz” dedi. Sakarya'da katıldığı etkinlikte Erdoğan'a meydan okuduğunu söyleyen Davutoğlu, ''eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz.'' dedi.

Yeni parti kurma hazırlığında olan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Sakarya Dostlar Platformu’nda konuştu.

Davutoğlu, AKP’nin tek başına iktidarı ilk kez kaybettiği, HDP’nin parti olarak barajı aştığı 7 Haziran 2015 seçimleri ile terör saldırılarının da yaşandığı bir zeminde bu seçimin yenilendiği 1 Kasım 2015 arasında geçen dört aylık sürece de önemli bir göndermede bulundu. Yenilenen genel seçimde AKP’nin tek başına tekrar iktidara gelmesinin üzerinden 6 ay geçmeden Erdoğan’ın isteği üzerine Başbakanlık ve parti genel başkanlığından istifa eden Davutoğlu, “Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman, eminim en kritik dönemlerden, birkaç aydan biri 7 Haziran ile 1 Kasım arasındaki dönem olarak yazılacaktır” diye konuştu.

Davutoğlu’nun konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:

“Manifestomuzda ‘siyaset yapılacaksa değerleri olmalıdır’ dedik. Takiyyeden kaçılsın, düşünce özgürlüğü içerisinde herkes fikirlerini açıkça ifade edebilsin dedik. FETÖ taktikleriyle kimse kimseye kumpas kurmasın dedik. Akrabalar kayırılmasın dedik. Mülk bir grubun elinde birikmesin dedik. Bu inandığımız kutsal kitabın hükmüydü.”

”Siyasi kurumsallaşmada hatalar var dedik, ehliyet ve liyakat geriye atıldı dedik. Kutuplaşma arttı dedik. Kriz yoktur diyerek krizi unutturamazsınız dedik.”

Bir hareket kendi tarihini silmeye başlamışsa kendi kendine tasfiye ediyordur”

Yenilenen iki genel seçim arasındaki süreçte yaşanan 6-8 Ekim olaylarını da gündeme getiren Davutoğlu, "O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye'nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk" dedi.

AKP’nin 18. yaşı nedeniyle hazırlanan görsel ve videolarda kendi dönemine yer verilmemesini, “Bir hareket kendi tarihini silmeye başlamışsa kendi kendine tasfiye ediyordur” sözleriyle yorumlayan Davutoğlu, 22 Nisan'da yayımladığı manifesto ile kurucusu da olduğu eski partisine "bir dakika dur" dediklerini belirterek şöyle devam etti:

"O metni yayınladığımızda adını 'itiraz süreci' diye koyalım demiştik. Kim ne derse desin bu gidişe itirazımız var." 

Bize dahi hain denirse bu partinin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilirler

Yaptıkları açıklama üzerine yapılan "hain", ihanet" yorumlarını da eleştiren Davutoğlu, Sakarya'daki konuşmasında şunları söyledi:

“Bize bunlar olmuyor demediler. Bize hain dediler, ihanetle tanımladılar söylediklerimizi. Bu ülkenin teveccühüyle göreve gelmiş sadece bana değil, herhangi bir T.C. Başbakanına kimse hain diyemez. Bu milletin içinden bundan sonra da hain bir başbakan çıkmayacak.”

”O zaman sormak gerek. Nedir bu kutuplaştırıcı dil? Bu hareket için koşturan bizlere dahi hain denirse, bu hareketin dışında olanlar kendilerini nasıl huzurlu hissedebilir? Şimdi soruyorum: Biz ne zaman ihanet ettik söyleyin, meydan okuyoruz.”

”Trol çeteleri harekete geçtiğinde, bu ülke krize sürüklenmesin diye arkamızı bakmadan başbakanlık makamını terk ettiğimizde mi hain olduk.”

Ümmetten kastedilenler yalılarlarda oturanlarsa biz o topluluktan değiliz

"Ümmeti bölüyorsunuz" sözlerini siyasi hayatta dini kavramların yozlaştırılmasına karşı olduğunu belirterek eleştiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

“Ümmeti bölüyorsunuz dediler. Dini kavramların yozlaştırılmasına karşıyım. Buna son vermemiz lazım. Ümmet evrensel bir inanç topluluğuysa Türkiye’de yaşayan 81 milyon kardeşimizin hepsi ümmetin parçasıdır. Kimse ümmeti tekeline alamaz. Ümmetten kastedilen daha önce yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn edenler gibi yalılarda oturup Türkiye’yi dizayn etmeye çalışanlarsa biz o topluluktan değiliz.”

”Ümmetten kastedilen zor günlerde, biz ateş çemberinden geçerken bu harekete her türlü hakareti yapıp şimdi ikbal günlerinde bizden daha çok o hareketi sahiplenmeye çalışanlarsa biz o topluluktan da değiliz.”

6-8 Ekim olayları esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye'nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk

Davutoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Terörle mücadele konusunda defterler açılırsa birçok insan insan yüzüne çıkamaz. Bizi bugün insan yüzüne çıkamazlar, açık söylüyorum. Neden mi? Gelin hafızanızı bir yoklayın. İleride bir gün Türkiye Cumhuriyeti tarihi yazıldığı zaman en kritik dönemlerden biri 7 Haziran-1 Kasım arasındaki dönem olacaktır. Başbakanlık görevini aldığım zaman -bunu izah etmek zorundayım, kampanya dolayısıyla bu soruları aldığım için- 6-8 Ekim olayları oldu. O olaylar esnasında çözüm süreci adı altında Türkiye'nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanı bulduk."

Sandıkta bir milletin oylarıyla bir sonuç ortaya çıkmışsa buna saygı duyacaksınız

"Bir ülkede seçim yapılıyor, sadık ortaya konuyorsa, o sandıkta bir milletin oylarıyla bir sonuç ortaya çıkmışsa buna saygı duyacaksınız. Bizim milli irade anlayışımız bu. O saygı belediye başkanlarına duyulan saygı değildir. Oraya gidip oy kullanan yüz binlerce vatandaşa duyulan saygıdır. Bu tavır asla teröre desteği mazur göstermez. Kim teröre destek veriyorsa en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır. Seçimden önce ceza aldılarsa YSK onları elemeliydi. Bu ülkenin demokrasisine gölge düşürmemeliydiler. Yok 31 Mart'tan sonra suç işlemişlerse öncelikle onlar mahkemeye götürülmeliydi. Mahkeme onları mahkum ettikten sonra görevden alınmalıydılar. Şu an bile haklarında bir dava açılmış görünmüyor. Eğer suçlularsa derhal cezalandırılmalılar."

Kayyım açıklaması

“Kimse bize teröre destek suçlamasında bulunamaz. Eğer bir ülkede seçim yapılıyorsa sandıktan bir sonuç ortaya çıkmazsa ona saygı duyacaksınız. Saygı seçilen belediye başkanına değil oy kullananlara gösterilen saygıdır. Bu adayların terörle ilişkisi varsa YSK onları elemeliydi. Yok eğer 31 Mart’tan sonra bunlar suç işlemişse yapılması gereken onları mahkemeye götürmek sonra görevden almaktı. Çünkü şu an dahi haklarında bir dava açılmış görünmüyor. Olabilir, böyle bir suçu işledikleri tespit edildiği anda derhal cezalandırılmalılar.”

Eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz

”Şimdi sorma sırası bizde. Terörle mücadele konusunda bizi bugün eleştirenler eski defterler açılırsa insan içine çıkamaz.”

Cumhurbaşkanı çözüm sürecine devam edeceksiniz demişti

”Başbakanlık görevini aldıktan bir ay sonra 6-8 Ekim olayları oldu. Bu olaylarda Türkiye’nin kamu düzeninin nasıl yerle bir edildiğini görme imkanım oldu. Sayın Cumhurbaşkanı bize görevi tevdi ederken iki emaneti vardı. Çözüm sürecine devam edeceksiniz, FETÖ ile mücadele edeceksiniz dedi.”

”7 Haziran günü maalesef tek başına iktidar olma şansı olmayınca terör odakları ve onların arkasındaki parti Türkiye zaafa düştü zannıyla gemi azıya aldı. 7 Haziran-1 Kasım tarihleri arasını silmek, bütün o mücadelenin bizim talimatımızla başladığını unutturmak istiyorlar. MHP’den suçlamalar geliyor. Biz mücadele ederken 17 Ağustos’ta götürdüğümüz 4 hükümet teklifine de hayır dedi ve bizi terörle mücadelemizde tek başımıza bıraktılar.”

Kendi tarihini reddetmeye başlamışsa tasfiye başlamıştır

“Her şeyi beklerdim de tarihin hafızasını silmek suretiyle insanları unutturabileceklerini zannetme çocukluğunu beklemezdim. Bu görev yapmış bütün arkadaşlarımıza karşı yapılmış en büyük haksızlıktır. Bir hareket kendi tarihini reddetmeye başlamışsa kendi kendini tasfiye etmeye başlamıştır. Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz ama tarihi değiştiremezseniz. Diyorlar ki “Sayın Başbakan bir televizyona çıksanız”. Değil televizyona çıkmak benim adımın telaffuz edilmesi bile yasaklandı 3 yıldır. 18. yıl videosundaki yokluğumuz bazı arkadaşlarımızı üzdü ama beni üzmedi, şaşırtmadı da.”

”Bedel ödemekten korkmayız. Bize bedel ödetin ama ekonominin başına liyakatsiz insanlar getirerek millete bedel ödetmeyin.”

Güçlü bir ekiple geliyoruz

”Biz yeni bir ümit rüzgarı estirmeye, yeni bir gelecek inşa etmeye geliyoruz. Bu milletin üzerine çökmüş karamsarlık bulutlarını dağıtmaya geliyoruz. Çok güçlü bir ekiple geliyoruz. Bu yol birilerinin zannettiği gibi küskünlerin yolu değil hiç kimseye küsmeyenlerin yoludur. Bu yol siyasetteyken servetine servet katanların değil cebindeki son kuruşu bir siyasete harcayanların yoludur.