Can Ataklı: "Fırat'ın Doğusu'nun Bedeli 10 bin şehit mi?"

Köşesinde "Paha'nın ne olduğunu da açıklayın" bari başlıklı bir yazı kaleme alan, Sözcü yazarı Can Ataklı, Fırat'ın Doğusu'na yönelik operasyon sonucunda ne tür bir bedel ödeneceğini sordu.

Can Ataklı: "Fırat'ın Doğusu'nun Bedeli 10 bin şehit mi?"

Köşesinde "Paha'nın ne olduğunu da açıklayın" bari başlıklı bir yazı kaleme alan, Sözcü yazarı Can Ataklı, Fırat'ın Doğusu'na yönelik operasyon sonucunda ne tür bir bedel ödeneceğini sordu.

Can Ataklı'nın yazısının ilgili bölümü:

Artık gerçekten çok sıkıldım.
Başta saray olmak üzere, iktidar sözcülerinin ikide bir “Şöyle yaparız, böyle yaparız” diyerek dünyaya kafa tutuyor gibi görünmelerinden artık gına geldi.
Uçağımızı düşürüyor, “Sabrımızı taşırmayın” diyoruz.
PYD'ye 5 bin TIR silah ve mühimmat gönderiyorlar, “Gelmeyeyim oraya kırmayayım ayağını” diyoruz.
Amerika Başkanı “Kürtlere dokunmayın ekonominizi mahvederim” diyor yelkenleri indiriyoruz, sonra ilk fırsatta tekrar efelenmeye kalkıyoruz.
Bunun gibi daha sayısız örnek bulursunuz.
İktidarın artık bu emme basma tulumba gibi tavrının sadece içerdeki AKP tabanını etkilemek için olduğu konusunda hiçbir kuşku kalmadı.
Şimdi gündemde yine Fırat'ın doğusu var.
AKP Genel Başkanı, ağustos ayı içinde buraya girileceğini söyledi önceki gün.
Dışişleri için görevlendirdiği Mevlüt Çavuşoğlu da Erdoğan'ın sözlerini tamamladı.
Dedi ki; “Nasıl Afrin'den temizlendiyse, nasıl Cerablus'tan DEAŞ'lılar temizlendiyse; Fırat'ın doğusundan da YPG, PKK'yı temizleyeceğiz.”
Çok güzel, içimize su serpiliyor değil mi?
Çavuşoğlu, ardından daha da sert sözler söyledi.
“Fırat'ın doğusu ne pahasına olursa olsun temizlenecektir. Burada kararlılığımızda hiçbir şekilde değişiklik yoktur” dedi.
Bu da kesmedi Çavuşoğlu'nu ekledi; “Amerika'nın da artık bizi Münbiç gibi oyalama sürecine girmesine de müsaade etmeyeceğiz.”
Karnımız aslında bunlara tok artık ama bu tür efelenmeler özellikle eğitim düzeyi düşük, kültürü zayıf ve en önemlisi maddi olarak hayli aşağıda olan milyonlarca kişinin milliyetçi duygularını çok körüklüyor.
Ne yazık ki, muhalefet içindeki bir kesim de sırf “Dış tehlikeye karşı tek vücut olmalıyız” anlayışı içinde, bu tür sözde kafa tutmaları alkışlıyor, destekliyor.
Oysa ben yine soru sormak istiyorum.
Örneğin hep şunu merak ederim; “Ne pahasına olursa olsun” cümlesindeki “paha” nedir.
İktidar mensupları “paha”yı “bedel” anlamında kullanıyor.
Demek ki Fırat'ın doğusuna girmemiz halinde bir bedel ödeneceği kesin.
Kendini bu memleketin sahibi sanan Dışişleri Bakanı'nın söylediği “bedel” örneğin 10 bin şehit olabilir mi?
Ya da bölgeye girip de çıkamamak da bir bedel midir?
Fırat'ın doğusuna girelim derken toprak kaybına uğramak da bedeldir.
Yani Dışişleri Bakanı'na göre bunlardan herhangi biri başımıza gelecekse yine Fırat'ın doğusuna girilecek midir?
Bu soruları ve yorumları saçma bulmayın.
Çünkü eğer iktidar bu işin sonunda mutlaka bir bedel ödeneceğini bilmese “Ne pasına olursa olsun” demez, bunun yerine; “Gireriz, kafalarını öyle bir kırarız ki, bir daha kaldıracak gücü bulamazlar” der.
Diyemiyorlar, korkuyorlar çünkü söyledikleri hiçbir şey gerçek değil. Sadece bunlara aklı ermeyenleri kandırmaya çalışıyorlar.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Fırat'ın doğusunda ne var?

Suriye'deki iç savaşın içine balıklama atladığımız günden beri iktidarın ağzından düşürmediği bir kavram var.
“Fırat'ın doğusu” diyorlar.
Burası bizim için çok önemliymiş.
Buraya kimse müdahale edemezmiş.
Burayı kendi hakimiyetine geçirmek isteyen olursa başına çok şey gelirmiş.
Hatta öyle ki “ne pahasına olursa olsun” burayı başkasına yar etmezmişiz.
Buna örnek olarak sayısız şehit verdiğimiz ama nedense destan yazdığımızı söyledikleri El Bab olayını gösteriyorlar.
Askerimiz büyük bir kahramanlık göstererek El Bab'a girmiş ve “terör koridoruna” engel olmuş.
Peki, aranızda bilen var mı, ben de çok merak ediyorum bu “Fırat'ın doğusunda” ne var?
Fırat'ın doğusunda olan her neyse Fırat'ın batısında yok mu?
Eğer bunlar Fırat'ın batısında da varsa buna ses çıkaracak mıyız, çıkarmayacak mıyız?
İşin kötü tarafı şu; Türkiye'de muhalefet dahil pek çok akıllı kesim bile hiç sorgulamadan bu “Fırat'ın doğusu” edebiyatına sessiz kalıyor.
İktidar sözcüleri de akıllarına estikçe “Fırat'ın doğusu” diye tutturup “milli birlik ve beraberlik ruhu” edebiyatı yapıyorlar.
Sonuç; kimse bilmiyor.