Demirtaş’tan 9 Kürt partisinin Kürtçe kararına destek

Kürtçe ana dilimiz için birlikte çalışma kararınızı sevinçle karşıladık

Demirtaş’tan 9 Kürt partisinin Kürtçe kararına destek

Kürtçe ana dilimiz için birlikte çalışma kararınızı sevinçle karşıladık

Edirne F Tipi Cezaevi’nde 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 9 Kürt siyasi partisinin Kürt dilinin geliştirilmesi, resmi dil olması ve okullarda öğretilmesi amacıyla ortak bir platform kurmasına destek verdi.

31 Ekim’de gönderdiği mektubunda Demirtaş 9 Kürt partisinin aldığı karara destek verdiğini belirterek şu ifadeleri kullandı: “Kürt partileri olarak Kürtçe ana dilimiz için almış olduğunuz birlikte çalışma kararını sevinçle karşıladık. Kürt dilinin eğitim, ekonomi, sosyal ve siyasal alanda dahil olmak üzere yaşamın her alanında özgürce, engelsizce kullanılması için yapacağınız her çalışmayı canı gönülden desteliyor, sizleri kutluyoruz. Bu birlikteliği başka konularda da beraber hareket etmenize vesile olmasını umuyoruz. Ben de cezaevinde Kurmanci dili çalışmalarına büyük bir heyecanla devam ediyorum.”

Ne olmuştu?

Halkların Demokrasi Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (ÖSP), Kürdistan Demokrat Partisi–Bakur (PDK), Kürdistan Demokrat Partisi-Türkiye (PDK-T), Kürdistan Sosyalist Partisi (PSK), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK), İnsan ve Özgürlük Partisi ile Azadî Hareketi temsilcileri, Kürt dilinin geliştirilmesi, resmi dil olması ve okullarda öğretilmesi amacıyla yapılan açıklamayla ortak bir platform kurdu. 9 siyasi parti evde, sokakta, dolmuşta, otobüste, hastanede Kurdî (Kurmancî, Kırmançkî) konuşarak halkı konuşmaya çağırmak için ortaklaştıklarının altını çizerek şu açıklamayı yapmıştı. “Bizler, dil konusunda uzman olan kurum ve şahsiyetlerimizin bir araya gelip yaratıcı, kapsayıcı, uzun soluklu görüş-öneri-projelerle ortak sinerji yaratmalarına zemin hazırlamada destek olmak istedik. Bizler, televizyon, radyo, gazete gibi kurumları, aydın ve yazarlarımızı bu kanayan yaramızda ortak bir çağrıyla dikkatlerini yoğunlaştırmak ve özel programlarla, yazınsal faaliyetle kampanyaya katkıda bulunmaya çağırmak istedik. Sosyal kanser asimilasyona karşı halkımızın feryadını başta Birleşmiş Milletler UNESCO olmak üzere dünya kamuoyuna duyurmak için Türkiye kamuoyunu ve vicdan sahibi herkesi hareket ettirmek için bir araya geldik. Bizler tüm bunlarla, sivil ve siyasal kadrolarımız ve en önemlisi halkımızla demokratik kültürün ve ulusal ittifakın iklimini güçlendirmeye katkıda bulunabilmek için bir aradayız. Bu adımın bu yönde atılmış son değil, başlangıç adımı olmasını diliyoruz ve bunun için çabalayacağız.”