"Referandum kesinlikle bağlayıcıdır, sadece Bağdat'la bir pazarlık unsuru değildir"

"Referandum kesinlikle bağlayıcıdır, sadece Bağdat'la bir pazarlık unsuru değildir"

Hemin Hewrami, Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesud Barzani'nin dış ilişkilerden sorumlu danışmanı ve KDP'nin Liderlik Konseyi üyesi, ARA News'den Wladimir van Wilgenburg'a verdiği özel mülakatta 25 Eylül'de gerçekleşecek bağımsızlık referandumunun bir kamuoyu yoklaması olmadığını, bağlayıcı bir referandum olduğunu ve Batı'dan gelen tepkilere rağmen yapılacağını söyledi.

Hemin Hewrami, Washington Post gazetesinde, referandumun bağlayıcı bir amacının olmadığı, tartışmalı bölgeler üzerinden elde edilen kazanımları sağlama almaya yönelik olduğunu iddia eden bir makaleye dair şu yanıtı verdi: 

"Bu doğru değil. Referandum bir kamuoyu yoklaması değildir. Ve Başkan Barzani son günlerde Washington Post'a, bunun KBY'nin gelecek hükümetinin uygulaması ve Kürdistan halkının verdiği kararın tam olarak yerine getirilmesi konusunda bağlayıcı olduğunu olduğunu ifade etti.

Bu referandum Kürdistan'ın bağımsızlığı içindir

Dolayısıyla, Washington Post makalesinin iddia ettiği gibi referandum kesinlikle sadece Bağdat'la bir pazarlık unsuru değildir. Bu referandum Kürdistan'ın bağımsızlığı içindir ve sorulacak soru Kürdistan'ın bağımsızlığından yana mısınız, değil misiniz? Evet ya da hayır. Şayet bağımsızlık için değilse, bu soruyu niye soralım? Şayet bağımsızlık referandumu değilse, niye bir referandum yapalım? Bağdat'la birlikteliğin başarısız olduğuna inanıyoruz. Bu referandum federalizmi yeniden müzakere etmek için değildir. Zaten federalizm şu anda çökmüş durumda ve niye çöktüğüne yönelik pek çok argüman ileri sürebilirim.

Bu nedenle, bağımsızlığın, Bağdat ile kurulacak ilişkiler açısından daha iyi bir çözüm olduğunu düşünüyoruz. Bağımsız bir Kürdistan'la, Bağdat ile askeri, ekonomik ve güvenlik işbirliğini derinleştirebiliriz."

Süleymaniye tarih boyunca Kürdistan'ın kaderini belirlemesinin ateşli savunucuları olmuşlardır

Referandumla ilgili Süleymaniye'deki eğilimin Hewlêr ve Duhok'tan farklı olduğunu, bunun üstesinden nasıl gelineceğine ilişkin olarak Hawrami, "Öncelikle, Süleymaniyelilerin karşı olduklarına dair kanıt yok. Bir takım parti ve diğer unsurlar zamanlama ve yöntem konusunda farklı düşünüyorlar. (...) İnsanlar referandum konusunda siyasi partilerin rehini haline gelmemeliler. Siyasi partiler halk adına karar veremezler. Bu nedenledir ki halka bu şans veriliyor. Süleymaniye'nin tarihine baktığımızda Kürdistan'ın kaderini belirlemesinin ateşli savunucuları olduğunu görüyoruz. Çoğunluğun bağımsızlık aleyhinde karar vereceğini düşünmüyoruz. Bazı radikal partiler anti-KDP perspektiften bakarak referandumun yanlış olduğunu düşünebilirler. Bu bir ulusal projedir. Süleymaniyelilerin çoğunluğunun "evet" demesi için elimizden geleni yapacağız." dedi.

Referandum bir KDP projesi mi?

Hewrami, bazı partilerin, referandumun bir KDP projesi olduğuna yönelik propagandalarına da cevap verdi: 

"Öncelikle böyle düşünen sadece Goran hareketidir, birden fazla parti değil. Onlar da ilkesel olarak değil, zamanlama, yönteme karşılar. Onların ki anti-KDP bakış açısıdır, ulusal değil. Ama yanılıyorlar, bu bir KDP projesi değil. Bu, parlamento seçimi değil, ulusal bir bir meseledir. Goran liderliğine, kendi parti programlarındaki, bağımsız Kürdistan çağrısı yapan 3 maddeye bakmaya davet ediyorum. Siyasi olarak referanduma karşı iseler, kendi partilerinin anayasasına da karşıdır demektir.

 Bu arada, gerçekçi olmalıyız. Hiç bir konuda yüzde yüz mutabık kalmak mümkün değildir. Yüzde yüz bir "evet" sonucu da beklenmemelidir."

Bağımsızlığın ekonomi ayağı

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın danışmanı İlnur Çevik'in, Kürtlerin bağımsızlık ilan etmeleri halinde, Kürdistan'ın bir devleti kaldıramayacağı yönündeki iddiasına şu yanıtı verdi: 

Doğrusunu isterseniz, bağımsız bir Kürdistan için argümanlarımızdan biri de ekonomimizi güçlendirmektir. Birincisi, gıda güvenliği, Kürdistan şu an kendi kendine yeterlidir. Yıllık un ve buğday ihtiyacımız 500,000 ton iken, biz 1,3 milyon ton buğday üretiyoruz. Kalanını ihraç ediyoruz. Patateste de kendimize yeterliyiz. 1991'den 2003'e kadar Irak ve BM ambargosu olmak üzere iki ambargoyu ayakta kalarak atlattık.

Bizim için mesele hak ve itibar meselesidir, ekmek değil. Tek ekonomik kaynağa, yani petrole bağımlı olmaktan kurtulmaya çalışıyoruz. Özel sektörü geliştirmeye çalışıyoruz, Uluslararası pazara bağlanmak istiyoruz. Kamu hizmetleri hacmini düşürmeyi, özel sektörü büyütmeyi planlıyoruz. Ancak şu an Bağdat'tan miras aldığımız politik ekonomi bunlara izin vermiyor. Bağımsızlık, Kürdistan'a Dünya Bankası, IMF'le ilişki kurma ve ekonomi ve idari durumu yenileme fırsatı sağlayacaktır. Ayrıca, enerjimizi geliştirebiliriz.