CHP’nin Kürt inkârcılığında zirve…

Artı Gerçek'te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye sorunu ile ilgili tüm tarafların bir araya geleceği ancak YPG ve PYD'den kimsenin davet edilmeyeceği bir Türkiye Konferansı düzenleyeceklerini açıklamasını değerlendiren Doğan Özgüden, Türkiye'nin, İmamoğlu’nun İstanbul belediye başkanlığına seçilmesiyle yeni bir Karayalçın fenomeni yaşadığına vurguda bulundu.

CHP’nin Kürt inkârcılığında zirve…

Artı Gerçek'te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriye sorunu ile ilgili tüm tarafların bir araya geleceği ancak YPG ve PYD'den kimsenin davet edilmeyeceği bir Türkiye Konferansı düzenleyeceklerini açıklamasını değerlendiren Doğan Özgüden, Türkiye'nin, İmamoğlu’nun İstanbul belediye başkanlığına seçilmesiyle yeni bir Karayalçın fenomeni yaşadığına vurguda bulundu.

Doğan Özgüden'in yazısının ilgili bölümü...

31 Mart’ta olduğu gibi 23 Haziran’da da İstanbul’daki zaferini Kürt seçmenlerin desteğine borçlu olan İmamoğlu, seçim sonrası yaptığı konuşmalarda şükranını zaman zaman dile getirdi. Bundan daha önceki yazılarımda takdirle bahsetmiştim.

İmamoğlu’nun seçilmesine CHP dışından katkı sağlayan tek siyasal parti, İstanbul büyük şehir belediyesine başkan adayı göstermeyerek bir milyonu aşkın seçmeninin oylarını ona yönlendiren HDP idi.

Katkısı hiçbir şekilde inkâr edilemeyecek kişi ise, hiç kuşkusuz, halen Tayyip’in zindanında çile çektirilen HDP’nin eski eşbaşkanı ve cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’tı.

Bugünkü mahpusluk günleri geçtiğinde, hatta mahpusluğu sürdüğü sürece de Demirtaş sadece Kürt halkının, sadece HDP’ye oy verenlerin değil, gerçek bir demokratikleşmeden yana olan tüm güçlerin sesi olmaya devam edecektir.

Onunla dayanışma, özgürlüğüne kavuşması için mücadele, demokrasiden ve insan haklarından yana olan herkesin boynuna borçtur.

Bu hafta sosyal medyada başlatılan #freedemirtas kampanyasına katılmak, İstanbul belediye başkanlığını HDP ve Demirtaş’ın desteği sayesinde kazanmış CHP’de liderlerinden üyelerine herkesin görevi olmalıdır.

Hele Demirtaş’ın hapse girmesinin nedenlerinden birinin dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda başta Kılıçdaroğlu olmak üzere CHP Meclis grubunun iktidara destek vermiş olduğu hatırlanırsa…

Seçim zaferinin üzerinden sadece iki hafta geçmişken 7 Temmuz günü Edirne’ye 658. Kırkpınar Yağlı Güreşleri'ni izlemek üzere giden, bu arada CHP il merkezine olduğu gibi, İYİP merkezine de ziyarette bulunmayı ihmal etmeyen İmamoğlu maalesef 15 dakika mesafedeki Edirne F Tipi Cezaevi'ne uğramak zahmetine katlanmamıştı.  

Oysa Edirne’de F Tipi’nin kapısından içeri girmesine izin verilmeyecek olsa dahi, Demirtaş’a iletilmek üzere girişe bir teşekkür mesajıyla bir buket çiçek, hattâ bir tek kırmızı gül bırakabilir ve de hemen orada ziyaretinin engellenmesini protesto eden bir konuşma yapabilirdi.

O gün akıl edemediyse bile, İmamoğlu’nun en azından bugün açılmış olan #freedemirtas kampanyasına katılarak günahını affettirmesi gerekir.

Ya CHP’nin genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu?

Gerek cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinde, gerekse yerel seçimlerde ülkücü İyi Parti ile ittifak yaparken HDP’yi sürekli dışlamayı milli görev sayan, Tayyip’in Afrin operasyonunu sonuna kadar destekleyen Kılıçdaroğlu bugün Suriye sorununun çözümü konusunda getirdiği önerilerle Kürt inkârclığında zirve yapmıştır.

Tayyip Erdoğan’ı anladık… Suriye sorununu yaratan da, İşid katillerini dünyanın başına bela eden de, milyonlarca Suriye’liyi ülkelerini terketmek zorunda bırakan da o… Tüm bu cürümlerinin faturasını, Suriye’yi de, dünyayı da felaketlerden kurtaran Rojava Kürt’lerine ödetmek için her türlü kirli hesaba ve entrikaya başvuran da o…

Daha dün yalaka basının manşetlerinde “Bu bataklığı kurutacağız”, “Kanser hücresini yok edeceğiz”, “Çıbanın başını koparacağız” diye bas bas bağırıyor, ABD karşı çıksa da Türk Ordusu’nun Suriye’nin kuzeyine girerek “güvenli bölge” oluşturmakta kararlı olduğunu söylüyordu.

Ne olduysa, birden yelkenleri indirip “güvenli bölge”yi birlikte oluşturmak için ABD’yle anlaştıklarını ilan etti.  Bu tavır değişikliğinde hiç kuşku yok ki ABD’nin tepkisi kadar, hattâ ondan da çok, Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin kararlı tutumu rol oynuyor.

Şurası bir gerçek ki, bölgede savaşın kesinlikle sona ermesi, sürgün olmuş milyonlarca insanın yerlerine yurtlarına yeniden kavuşması, sadece Türkiye’nin değil, Esad yönetimindeki Suriye Devleti’nin ve de İşid teröristlerini kesin yenilgiye uğratan Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin de taraf olacağı görüşmelerle sağlanabilir.

Kılıçdaroğlu bugün yaptığı açıklamada çözüm için "Türkiye'nin süratle Esad ile hiçbir ön yargıya kapılmaksızın görüşmesi lazım" dedikten sonra CHP olarak sonbaharda Cenevre Konferansı’na benzer bir Suriye konferansı düzenleyeceklerini, uluslararası tüm önemli aktörleri, Esad’ın izlediği politikayı savunan veya yeren tüm kesimler dahil, herkesi bu toplantıya davet edeceklerini söylüyor.

Ama bir istisnası var… “Terör örgütleri ile ilişkili olanlar hariç tabii…”

Bu istisna ne IŞİD ne Türkiye’nin desteği sayesinde İdlib’de hâlâ direnen El Kaide ya da El Nusra falan değil…

Gazeteci soruyor: “YPG/PYD olmayacak mı?”

El cevap: “Onlar hariç… Onların dışında…”

Genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Kürt gerçeğini inkâr eden bu tutumu CHP’nin yönetim kademelerinde, parti kitlesinde nasıl karşılanıyor?

“Başkanımız böyle buyurmuş, elhak doğrudur!” diye yine sineye mi çekilir, bilemem…

Şu anda beni düşündüren, İstanbul Belediye başkanlığı koltuğuna Kürtlerin desteği sayesinde oturan Ekrem İmamoğlu’nun Kürt inkârcılığında zirve yapan bu sözlere herhangi bir tepki gösterip göstermeyeceği…

Ünü artık Türkiye sınırlarını da aşıp Avrupa başkentine “umut” diye davet edilmesi düşünülen İmamoğlu gerçekten umut olmaya devam edecekse, Kılıçdaroğlu’nun tutumuna mutlaka karşı çıkmalıdır.

Evet, İmamoğlu yeni bir Murat Karayalçın olmamalıdır.