DSG'den Erdoğan'ın Suriye planına şartlı onay

DSG'den Erdoğan'ın Suriye planına şartlı onay

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Suriyeli mülteci sayısını daha önce 1 milyon şeklinde telaffuz ederken, bu hedefi 2 milyona çıkardı. Hatta mültecilerin aktarılacağı yerleşimlerin aynı zamanda Fırat’ın güneydoğu aksında Rakka ve Deyrezor’a doğru indirilebileceğini, böylelikle Suriye’ye dönüş yapacak mülteci sayısının 3 milyona çıkabileceğini de söyledi. 

Erdoğan altı ayda biteceğini umduğu Suriye İç Savaşı’nda tam batağa saplanmış durumda. İşler ne Fırat’ın doğusunda ne de batısında istediği gibi gitmiyor. İdlib’de istediğini alması neredeyse imkânsız, Fırat’ın doğusuna üç milyon Suriyeli yerleştirme planı da bir o kadar imkânsız.

Erdoğan’ın kafasındaki plana göre, tüm dünya Türkiye’nin Fırat’ın doğusunu işgal etmesine destek verecek veya sessiz kalacak; Türkiye bölgeyi geri çıkmamak üzerine denetimine alacak; Avrupa Birliği milyarlarca euro verecek ve TOKİ burada Suriyelilere bahçeli villalar yapacak.

Cumhurbaşkanı Suriyeli mülteci sayısını daha önce 1 milyon şeklinde telaffuz ederken, bu hedefi 2 milyona çıkardı. Hatta mültecilerin aktarılacağı yerleşimlerin aynı zamanda Fırat’ın güneydoğu aksında Rakka ve Deyr ez Zor’a doğru indirilebileceğini, böylelikle Suriye’ye dönüş yapacak mülteci sayısının 3 milyona çıkabileceğini de söyledi. 

Yani hem Kürtleri sürecek, hem toprak kazanacak, hem de zor durumdaki inşaat sektörünü Avrupa Birliği parasıyla canlandıracak. Bunun için de bir dateline belirlemiş durumda: Üç yıldır bitmeyen iki hafta! Trump’la konuşacak, Amerikan Başkanı evet demezse kendi başına Suriye’ye girecek ve işi halledecek! IŞİD’e karşı savaşta 11 bin kayıp vermiş, ağır bedeller ödemiş Kürtler de Trump destek veriyor diye tıpış tıpış geri çekilip Erdoğan’a yol açacak!

15 Temmuz sonrası tarumar edilen Türk Silahlı Kuvvetleri sahada ne kadar etkili olacaktır sorusu bir yana, Suriye’nin bu bölgedeki hava sahasını fiilen kontrol eden Amerika’nın ne yapacağı belli değil. Seçim öncesi desteği zaten yerlerde olan Trump’ın kamuoyunda sempatisi yüksek Kürtlere karşı askeri harekâta destek vermesi mümkün görünmüyor.

Türkiye’nin olası bir saldırısında Amerikan medyasının Kürtlerden yana bir yayın çizgisi tutturacağını düşündüğümüzde Kongre’nin harekete geçmesi ve Ankara’nın hayal bile edemeyeceği yaptırımları devreye sokması kaçınılmaz hale gelecek. Kıbrıs Savaşı sırasında devreye giren Kongre, Türkiye’ye karşı yaptırım kararı almış ve silah ambargosu başlatmıştı. Bu kez sonucun daha da ağır olabileceğini söyleyebiliriz.

Erdoğan bu açıklamalarıyla Trump Yönetimi’ni baskı altına alıp kendisine alan açmak istiyorsa, bu taktiğin de başarı şansı yüksek değil. Çünkü daha yeni iktidar ve muhalefeti ile bir İngiliz parlamenter heyeti Rojava’yı ziyaret edip IŞİD’e karşı mücadelesi nedeniyle Kürtlere teşekkür edip, destek sözü verdi.

Erdoğan bu açıklamaları yaparken Amerika öncülüğündeki koalisyon yetkilileri Gire Spi'de (Tel Abyad) Kürtlerin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri (DSG) temsilcileriyle bir araya geldi. Bu toplantıda Erdoğan’ın açıklamalarına cevap veren Kürt yetkililer, hangi Suriyelilerin hangi koşullarda dönüş yapabileceğine ilişkin tavırlarını netleştirdi. Rudaw’ın İngilizce sitesinin haberine göre bu koşullar şunlar:

  • Rojava bölgesine sadece buradan çıkmış halk dönebilir. Yani başka bölgelerden Türkiye’ye gitmiş Suriyelilerin buraya yerleşmesine izin verilmez, bölgenin nüfus yapısı değiştirilemez.
  • Ayrıca geri dönecek Suriyelilerin hiçbir şekilde terör gruplarıyla bir ilişki içinde olmaması gerekir. Buna Türkiye’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu elemanları da dâhil.  
  • Buna ek olarak Suriyeliler elin kolunu sallayarak dönemez. Hazırlıklar yapılıp tamamlandıktan ve uluslararası kuruluşların destek ve yardımları alındıktan ve özel bir arama sistemi kurulduktan sonra elemeden geçip dönebilirler.

Başkan Trump’ın uluslararası alanda sürekli geri adım atmak zorunda kaldığı, IŞİD’in kıpırdanmaya başladığı, IŞİD Lideri Bağdadi’nin taraftarlarına video ile eylem çağrısı yaptığı bir dönemde; Amerika’nın desteğiyle hatırı sayılır bir düzenli orduya sahip olan Rojava yönetimi kartlarına güveniyor.

İlk günden beri Türkiye’nin muhtemel bir saldırısında Rakka ve Deyr ez Zor’daki güçlerini çekip sınır boyunca topyekûn bir savaş başlatacaklarını vurguluyorlar. Böyle bir tablo sadece IŞİD’in değil İran ve Rusya’nın da bölgede yeni bir alan kazanmasıyla sonuçlanacak ve Washington için felaket senaryosu oluşturacaktır.

Erdoğan’ın “güvenli bölge” dediği ve artık Rakka’ya kadar uzanan bir alana 3.6 milyon Suriyeli mülteciyi yerleştirme planı, sahada karşılığı olmayan ham bir hayaldir. New York’ta bir araya geleceği Trump muhtemelen kendisine bunu söylemeyecektir ama 75 milyar dolarlık ticaret sözü ve Holywood yıldızı övgüsüyle kendisini avutacaktır.

Böyle olması da Türkiye’nin hayrınadır; çünkü bölge halklarını birbirine kırdıracak yeni bir savaşın kimseye faydası dokunmayacağı gibi çok uzun sürecek derin düşmanlıkların tohumunu atma sonucu verecektir. İyi yönetilen bir Türkiye’de Rojava bölgesinin Ankara için tehdit değil bir fırsat olduğu görülebilecektir. Gerçekçi olmak barışı desteklemektir ama içeride çok sıkışmış Erdoğan’ın ne yapacağına çok güven olmaz elbette...