AKP'nin seçim stratejisinde Muhafazakar Kürtler ve İmamoğlu vurgusu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekilleriyle iftardan sonra yaptığı konuşmanın ardından toplantı salonunda dertleşme ve soru cevap tarzında bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi ve İstanbul seçimlerinde nasıl hareket edilmesi, nelere dikkat edilmesi gerektiğini aktardı. Bu toplantıda öne çıkan en önemli ayrıntı Erdoğan'ın artık CHP ve Kılıçdaroğlu'nu değil, İmamoğlu'nu ciddi bir rakip olarak değerlendirmesiydi.

AKP'nin seçim stratejisinde Muhafazakar Kürtler ve İmamoğlu vurgusu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekilleriyle iftardan sonra yaptığı konuşmanın ardından toplantı salonunda dertleşme ve soru cevap tarzında bir değerlendirme toplantısı gerçekleştirdi ve İstanbul seçimlerinde nasıl hareket edilmesi, nelere dikkat edilmesi gerektiğini aktardı. Bu toplantıda öne çıkan en önemli ayrıntı Erdoğan'ın artık CHP ve Kılıçdaroğlu'nu değil, İmamoğlu'nu ciddi bir rakip olarak değerlendirmesiydi.

Erdoğan'ın milletvekilleriyle görüşmesinde altını çizdiği konulardan biri YSK kararının seçmene iyi anlatılması gerektiğiydi. Erdoğan, özellikle İmamoğlu'nun sosyal medyada çok fazla ses getiren videolu anlatımına konu olan bir zarfta 4 oy varken neden sadece İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin iptal edildiği gibi sorulara doyurucu yanıtlar verilmesini istiyor.

Muhafazakâr Kürt seçmenlere yönelik özel bir strateji konuşulmadığı dile getirilse de, seçimin düğümünü belirleyecek seçmen kitlesi Kürtler olduğundan Erdoğan'ın Kürtleri özel olarak hedeflediği, seçim kararının alındığı gün Öcalan ile gerçekleştirilen görüşme ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Kürdistan Bölgesi'ne yönelik ziyaretinin bu stratejinin ilk adımları olduğu dile getiriliyor. Ancak Erdoğan'ın HDP seçmenini ne yaparsa yapsın yanına alamayacağı gerçeğini kabul ettiği, bu nedenle enerjisini bu kesime yönelik çabalarla harcamak yerine kazanabileceği kesimlere yönlendireceği düşünülüyor.

Seçim stratejisi konusunda AK Parti Medya Tanıtım Başkanı Mahir Ünal başkanlığında bir çalışmanın yürütüldüğü dile getirilen toplantıda İstanbul kampanyası başladığında yumuşak ve kucaklayıcı bir dilin hâkim olması gerektiğinin altı çiziliyor. Bilhassa Ekrem İmamoğlu'nun sevgiyi ve hoşgörüyü öne çıkaran dilinin seçmende büyük bir karşılık bulduğunu gözlemleyen AKP kurmayları sert ve itici üslubun terkedilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Yerel seçimler “beka”söylemi üzerine kurulmuş, “Yallah Kürdistan’a” dili tercih edilmişti. Muhafazakâr Kürtler AK Parti’ye oy vermedi ama sandığa gidip CHP’ye oy vermeye de eli gitmedi. O nedenle gitmemeyi tercih etti. Bu kez muhafazakâr Kürtlerin kazanılması amaçlanıyor. AK Parti'nin bu yaklaşımı İmamoğlu'nun seçmende karşılık bulan stratejisini elinden almayı da amaçlıyor.

Aynı kucaklayıcı dil, “kırgın AK Partililer” için de geçerli olacak. AK Parti’nin sorunu geçmişte AK Parti’ye oy veren seçmenin kırgınlık ve küskünlükler nedeniyle oy vermemesi oldu. AK Parti şimdi kendi kayıplarını telafi etmenin de peşinde koşacak. Ancak Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu'nun sessizliklerini bozarak deyim yerindeyse kazan kaldırmalarının İstanbul seçimlerinde etkilerinin muhakkak olacağı öngörülüyor. Her ne kadar her iki siyasetçi de harekete geçmek için İstanbul seçimlerinin sonucunu bekleseler de, bu seçimlerde başarısızlığın oluşması için belli bir çaba içinde bulunacakları öngörülüyor.

İmamoğlu demeyin, CHP adayı deyin

Toplantı ile ilgili en ilginç anekdotlardan birini Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi köşesine taşıdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, toplantının sonunda AK parti milletvekillerine Ekrem İmamoğlu’yla ilgili bir talimat verdiğini ileri süren Selvi bunu şöyle anlattı:

Erdoğan, “İmamoğlu adını anmayın. CHP adayı deyin. İmamoğlu’nu değil, CHP’yi önplana çıkarın. CHP önplana çıktıkça oyları düşüyor” diyor. Aday olduğunda “kimsenin tanımadığı adam” deniliyordu Ekrem İmamoğlu’na, şimdi ismi CHP’nin önüne geçmiş durumda.

Erdoğan kendisini bugünlere İstanbul Belediye Başkanlığı'na taşıdığının farkında. Kendisindeki gençlik enerjisi ve karizmasının İmamoğlu'nda olduğunu gözlemleyebilecek kadar da deneyimli bir siyasetçi. Bugüne kadar CHP ve Kılıçdaroğlu'nun etkisiz siyasetinin rahatlığını yaşayan Erdoğan'ın artık İmamoğlu faktörü nedeniyle pek rahat olduğu söylenemez.

Erdoğan'ın kavgacı ve sert üslubu ile AK Parti'ye gönül verenlerin dışındaki büyük çoğunluğu ötekileştiren yaklaşımının tam aksine sevgiyi siyaset anlayışının merkezine yerleştiren, hoşgörü ile tüm kesimleri kucaklayan bir profil çizmesi İmamoğlu'nu Erdoğan için son derece ciddi bir rakip haline getirmiş durumda.

Erdoğan'ın en önemli özelliği, siyasetin gündemini belirleyebilme ve muhalefet liderlerini bu gündemle meşgul edebilme yetisiydi. İmamoğlu Kılıçdaroğlu'nun aksine Erdoğan'ın oluşturduğu gündemlere çok fazla takılmamayı tercih ediyor. Mitinglerde Erdoğan'ın ortaya attığı söylemlere cevap yetiştirme yerine halkın arasında halkın sorunlarını dinleyerek ve kendi projelerini anlatarak kameralardan uzak ama seçmenin gözüne yakın olmayı tercih ediyor.

Erdoğan için bugüne kadar siyaset yapabilmek basit bir durumdu. Çünkü karşısında onu zorlayacak çok önemli bir lider bulunmamaktaydı. Kandil'in özgür bırakmadığı Selahattin Demirtaş'ı saymazsak, ki onu da ekarte edemeyince demir parmaklıkların arkasına göndererek etkisini sınırlamayı tercih etti. Ancak İmamoğlu konusunda böyle bir şansı da yok. Yani Erdoğan için siyasetin zorluğu yeni yeni başlıyor ve bu yeni evrede Ekrem İmamoğlu, Ali Babacan, Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu gibi çok fazla ciddi rakiplerle mücadele etmek zorunda kalacak.