Pervin Buldan'dan ittifak açıklaması

Van’da konuşan Buldan, “Biz Kürt halkı olarak inkarı, asimilasyonu kabul etmiyoruz, cenazelerimize yapılan saldırıları kabul etmiyoruz, cezaevlerinde bizlere uygulanan haksızlığı ve hukuksuzluğu kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.

Pervin Buldan'dan ittifak açıklaması

Mitingde konuşan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şunları dile getirdi:

“HDP var olduğu sürece, bu ülkede barış için, adalet için, mücadele etmeye elbette devam edecektir. Çünkü biz biliyoruz ki toplumsal yaralar ancak ve ancak gerçek adaletle, gerçek hukukla, adil ve kalıcı, onurlu barışa tesis edilmesiyle sarılır. Bunun farkındayız ama bu ülkeyi yönetenler her gün canımızdan, soframızdan, cebimizden, savaş politikaları yürüterek eksiltmeye devam ediyorlar. Soframızdan çalışmaya, cebimizden çalmaya devam ediyorlar. Çünkü iktidarlarını, koltuklarını savaş konsepti üzerine kuran bir düzenle karşı karşıyayız. Ama biz biliyoruz ki, Türkiye halklarının tercihi asla savaş değildir. Türkiye halklarının tercihi onurlu barıştır, adalettir, hukuktur, demokrasi ve insan haklarıdır.

Buldan, “Biz barışın refah anlamına geldiğini biliyoruz. Biz barışın huzur anlamına geldiğini biliyoruz, biz barışın güvenli bir gelecek anlamına geldiğini biliyoruz” dedi.

“Bu ülke barış ortamını yaşadı, bu ülke diyalog ve müzakere süreçlerine tanıklık etti” diyen Pervin Buldan, şunları kaydetti:

“Hepimizin bildiği gibi 2013 yılında devreye konulan barış sürecinde bu ülkenin halkları, kadınları, her bir yurttaşı, refah ve huzur içerisinde geleceğine güvenle bakmanın ne anlama geldiğini gördü ve buna tanıklık etti. 2013 yılında yürürlüğe konulan ancak AKP’nin bir şekilde yok saydığı, inkar ettiği ve elinin tersiyle ittiği o dönem bu ülkenin en güvenli yıllarıydı. Barış sürecinde diyalog vardı, müzakere vardı. Barış sürecinde Sayın Öcalan önemli bir aktördü. Bu 3 yıllık süreç içerisinde bir tek annemiz ağlamadı. Hiçbir gencimiz toprağa girmedi, yaşamını yitirmedi.”

“Torba içinde bir babaya oğlunun kemiklerini verdikleri için kaybedecekler”

Hakan Arslan’ın cenazesinin torba içinde babasına verilmesine ilişkin konuşan Buldan şunları söyledi:

“Çünkü biliyoruz ki siz gidicisiniz, siz kaybettiniz. Kaybetmeye de devam ediyorsunuz. Neden kaybediyorlar biliyor musunuz? Bugün cezaevlerinde binlerce Kürt ve siyasetçi olduğu için kaybettiler, kaybedecekler. Bugün cezaevlerinde hasta tutsaklar serbest bırakılmadığı için ve her gün cezaevlerinden hasta tutsakların cenazeleri çıktığı için kaybettiler, kaybedecekler. Aysel Tuğluk’a yapılan haksızlık ve hukuksuzluk nedeniyle kaybettiler, kaybedecekler.

80 yaşındaki Vanlı anne cezaevinde tutulduğu için kaybedecekler, kaybediyorlar. Ve torba içinde oğlunun kemiklerini bir babaya verdikleri için kaybettiler, kaybedecekler. Kürtler 90’lı yıllarda sokak ortasında katlediliyordu, 90’Iı yıllarda Kürtler faili meçhullere kurban gidiyordu.

Toroslarda Kürtler kaybediliyordu. Ama şimdi Kürtlerin kemiklerini bir torbaya koyarak ya kargoyla annesine gönderiyorlar ya babasını adliyeye çağırıp veriyorlar. İşte sizin vicdansızlığınız, işte sizin iki yüzlülüğünüz ve bunun için de kaybedişiniz ortada. Tüm bunların hesabını sandıklar kurulduğunda Kürtler de Türkiye halkları da mutlaka ama mutlaka size soracaktır.”

“Kürt halkı olarak cenazelerimize yapılan saldırıyı kabul etmiyoruz”

Biz Kürt halkı olarak inkarı, asimilasyonu kabul etmiyoruz, cenazelerimize yapılan saldırıları kabul etmiyoruz, cezaevlerinde bizlere uygulanan haksızlığı ve hukuksuzluğu kabul etmiyoruz. İşte bunun için HDP buradadır ve halk için demokratik siyaset yürütüyor.

Bu demokratik siyaseti de halkımız için, kadınlarımız için, gençlerimiz için yapmaya da devam edeceğiz.”

 İttifaklar konusu

HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Emek ve Özgürlük İttifakı’na değindiği konuşmasında şunları ifade etti:

“Şimdi önemli ittifaklarımız var. Seçimlere iki ittifakla hem Türkiye soluyla Emek ve Özgürlük İttifakı ama aynı zamanda Kürtlerin ittifakıyla da seçimlerde güçlü bir iradeyle hep birlikte omuz omuza yan yana birlikte ve beraber gireceğiz. AKP’ye artık güle güle demenin zamanı geldi ve geçiyor. Sizlere söz veriyoruz. HDP bu ülkedeki halkların sesi olacak. HDP Türkiye halklarının sözü olacak. HDP Türkiye halkaların rengi olacak. HDP ortak yaşamın teminatıdır. Bir kez daha söz olsun barış için söz olsun adalet için söz olsun demokrasi için kadınlar ve gençler için söz olsun. Hepinize bu coşkuyu iradeyi kararlılığı buraya taşıdığınız için ayrı ayrı teşekkür ediyorum.”

Mithat Sanvar: “Savaş acıdır, yıkımdır, gözyaşıdır”

Silopi’de 1 Eylül mitinginde konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da, “Türkiye’deki halklar demokrasi, adalet isteyen herkes savaşlara karşı çıkmalıdır. En büyük savaş karşıtı ittifakı yaratmak zorundayız” diyerek şunları söyledi:

“Bakın neden savaşa karşı çıkmalıyız? Savaş acıdır, yıkımdır, gözyaşıdır, her türlü tahribatın ana kaynağıdır. Bu ülke savaş politikalarından çok çekmiştir. Savaş aynı zamanda talandır, zulümdür, soygundur, yoksulluktur. Savaş başladığında yoksullar kaybeder, bir avuç zengin kazanır. Yoksulların gençleri, çocukları savaşlarda can verirken  bir avuç savaş baronu servetine servet katar. O nedenle savaşlar aynı zamanda sömürü düzeninin besin kaynağıdır savaş politikaları da öyledir. Savaşlar aynı zamanda çeteleşmenin ve çürümenin de nedenidir. Bu ülkede Kürt soruna güvenlikçi, savaşçı zihniyetle yaklaşmanın büyük yıkımları bir kez daha hatırlayalım. Soygun var, sömürü var, talan var, binlerce can kaybı var, devletin çeteleşmesi var. Eğer 90’larda Susurluk gibi kirli soygun imparatorluğu ortaya çıkabilseydi bunun temelinde Kürt sorununda çözümsüzlük ve savaşla Kürt sorununa yaklaşma zihniyeti yatıyordu” 

Sancar şöyle devam etti.

“Bugün her an yeni ifşaatlar ve yeni itiraflarla karşılaşıyoruz. Yine çetleşme, yine mafyalaşma bir suç imparatorluğu kuruldu. Ne zaman 2015’te çözüm süreci bittikten sonra. Bugün her an bir pislik ortaya dökülüyorsa bunun temel sebebi Kürt sorununa savaş anlayışıyla yaklaşmaktır. Üstelik soygunları, çeteleşmeyi, savaş planlarını bölgeye yayarak gizlemeye ve örtmeye çalışıyorlar. Burada hemen şu sınırın öte yanında yaşayan başta Kürt halkı olmak üzere, halklara karşı savaş hazırlıkları yapıyorlar. Güney Kürdistan’da yine işgal politikaları sürüyor. Bütün bunları mevcut iktidar daha da büyütmek istiyor. Hem sömürü düzenin devam ettirsin hem de bütün bu pislikleri soygunu ve sömürüyü halkın gözünden gizlesin diye. Bu iktidar savaş politikalarıyla ayakta kalmaya çalışıyor. O yüzden diyoruz ki Türkiye’deki halklar demokrasi, adalet isteyen herkes savaşlara karşı çıkmalıdır. En büyük savaş karşıtı ittifakı yaratmak zorundayız.”