Sancar'dan muhalefete 'yeni dönem' çağrısı

AİHM’in Demirtaş için 'tahliye' kararı üzerinden muhalefete çağrı yapan Sancar, 'Yeni bir dönem başlatalım. Bu karar üzerinden barışı konuşabileceğimiz bir çerçeveyi ortaya koyalım' dedi.

Sancar'dan muhalefete 'yeni dönem' çağrısı
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, TV5’in programında gazeteciler Yıldıray Oğur ile Ali Bayramoğlu’nun sorularını yanıtladı.
 
Son 4 yıllık süreçte 16 bin 500 partilinin gözaltına alındığını ve bunlardan 3 bin 500’ünün tutuklandığına dikkati çeken Sancar, AİHM’in Demirtaş kararında “DTK faaliyetlerine katılmak suç olamaz. DTK yasal bir kuruluştur” dediğini aktardı. Sancar, “Son 5 yılda yaşadığımız hukukla kılıflandırılan bütün işlemler ‘AİHS’e aykırıdır’ diyor. ‘Türkiye’nin 3’üncü büyük partisi hukuk kullanarak çökertmeye çalışılmıştır’ diyor. Daha ne desin?” ifadelerini kullandı. 
 
‘6-8 EKİM SUÇLAMASI ÇÖKTÜ’
 
AİHM’in kararıyla ‘oyun bitti’ dediğini söyleyen Sancar, şöyle devam etti: “Selahattin Demirtaş’ın ‘terör suçlarından’ tutuklu olduğunu gösterir hiçbir kanıt yok. Hükümet kendi savunmasından 6-8 Ekim olaylarını yazmış. Demirtaş 6-8 Ekim sorumlusu olarak yargılandığı dava dosyası var. Demirtaş’ın ‘terör’ fiilini gösteren yeterli kanıtlar sunulamamıştır. Demirtaş’ın 6-8 Ekim dahil hiçbir fiilden ‘terör’ suçlusu olarak tutuklu yargılanmasını gerektirmiyor. 6-8 Ekim gerekçesi, suçu, kumpası bir kez daha çökmüştür. Bunu AİHM söylemesine gerek var mıydı? Türkiye’de kendine muhalif diyen çevreler hükümetin baskısından susuyorlar. 2014 Ekim’den sonra çözüm süreci devam etti. 6-8 Ekim olaylarında hükümetin ne kadar sorumlu olduğunu Akil İnsanlar toplantısında açıklamıştım. Bu kadar açık bir kumpas. Ağır, adaletsiz, çirkin bir kumpas. Biz buna karşı direndik, mücadele ettik fakat sadece bizim çabamız yetmedi. Elbette teşhir ettik, deşifre ettik ama arkadaşlarımız bu kumpastan dolayı içerdeler. AİHM kararına gerek yoktu ama iyi ki geldi.
 
TÜRKİYE TOPLUMUNA HAKARET  
 
Bu karar çıktığında üç isim yüksek perdeden kararı tanımayacağını belirttiler. Tek kelime ile Türkiye halkına, toplumuna bu açıklama ile hakaret ediliyor. Türkiye halkına hakarettir. ‘Ben bu kararı tanımıyorum’ diye bir şey yok. Eğer bir devlet bir sözleşmeye imza atmışsa buna bağlıdır. Bir devletin şeref ve onurudur imzası. Bu 3 şahıs bunu bilmiyor mu? Biliyor. Bilmiyorsalar durum daha da vardır. Bir devletin imza koyduğu sözleşmenin kararını tanımama gibi bir seçeneği yok. ‘Ben bu kararı yerine getirmeyeceğim, bedeli neyse ödeyeceğim’ deseydiler daha dürüst olurlardı. ‘Karar bizi bağlamaz değildir’, ‘Sözleşmeye tarafım, uygulamam gerekir. Avrupa Konseyi’nden çıkacağım, uygulamıyorum, ne olursa olsun göze alıyorum’ deselerdi çok daha dürüst davranmış olurlardı.
 
TÜRKİYE AK’DEN İHRAÇ EDİLEBİLİR  
 
‘Büyük Daire kararını tanımıyorum’ demek, bunun Bakanlar Komitesi’ne gitmesi demektir. AİHM’in polis gücü, adli polisi yok. Mekanizması var. Yaptırım uygulama imkanları var. Bakanlar Komitesi üye devletlerin Dışişleri Bakanı’ndan oluşur. Bu kararın uygulanması konusunda Bakanlar Komitesi’ne gidilecek. Elinde siyasi araçlar var. Avrupa Birliği ile Avrupa Konseyi ayrıdır. AB, AİHM kararlarını referans alır. Venedik Komisyonu’nu referans alır. Avrupa Konseyi Bakanlar Konseyi, Mart ayından toplanacak. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri, Parlamenter Meclisi, İnsan Hakları Komiseri, Venedik Komisyonu bunlar sırasıyla açıklamalar yapacak. Bir kısmı yaptı. AB de yaptı. Şimdi uygulamazsa karşılaşacağı hukuki yaptırım iki aşamalı olabilir. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğini askıya alma, bu Türkiye tarihinde bir kere oldu. 12 Eylül Askeri Darbe sonrasında. Eğer ihlalin giderilmemesi konusunda inat devam ederse Türkiye Avrupa Konseyi’nden ihraç edilebilir. Sözleşme öyle diyor. Bakanlar Komitesi ihraç kararı alır. Türkiye ihraç olursa ne olur ben biliyorum ama şu ‘kararı tanımıyoruz’ diyenler ne olacağını halka anlatsın bakalım. Halka anlatsınlar, var mısınız? Gider, pazarlık yapıyoruz diyorlar. Avrupa sadece hükümetlerden ibaret değildir. Muhalefet güçlerinden de var. Artık oyun bitti. Türkiye’ye bu kadar haksızlık yapılmasına hiç kimsenin hakkı yoktur. Bu kararın gereği yerine gelecektir. Gecikeceğini düşünmüyorum.
 
PARTİ KAPATMA
 
Parti kapatma konusunda AİHM’in temel kararı Herri Batasuna kararı değildir, temel karar DTP kararıdır. AİHM 2016 tarihinde DTP kararı verdi. Yöneltilen tüm suçlamalar hükümetin o zamanki savunmasında vardı. AİHM, ‘DTP ile Herri Batasuna aynı değildir’ demiş ve bunların tamamını geçersiz bulmuştu. Bugün bize yöneltilen tüm suçlamalar o zaman hükümetin yönelttiği suçlamalar aynen var. AİHM, bunların tamamı geçersiz olduğunu söyledi. Türkiye ile İspanya’da aynı değildir. Dolayısıyla bölücülükten kapatamazsınız, DTP gibi bir partinin amacı Kürt sorunun demokratik, barışçıl bir şekilde çözümünü sağlamaktır. Anayasanın 90’ıncı maddesi uluslararası sözleşmelerin kanunlardan üstün olduğunu söyler. Dolayısıyla ‘parti kapatılsın’ diyenler Anayasayı çiğniyor, Anayasayı kapatma çağrısı yapıyor. Anayasayı ortadan kaldırırsanız bu devlet tescil edilmiş bir diktatörlüğe dönüşür. HDP’yi kapatma çağrısı Anayasal sistemi kapatma çağrısında farklı değildir. Sürecin en kritik yerinde olan İdris Baluken 18 yıl hapis cezası aldı. Şimdi HDP’yi kapatma çağrısı, Türkiye’yi mutlak şiddet mahkûm etme girişimidir. Şiddet döngüsünün Türkiye’yi boğmasını isteme, Kürt sorununda çözüm hiçbir şekilde siyasi alanda konuşulmaması çabadır.
 
MHP’nin herhangi bir siyaset ürettiğini gördünüz mü, pek çok kanun var bunlara dair bir şey gördünüz mü? Hayır, tek yaptığı çatışma dili, Kürt sorununda güvenlik politikasının sürdürülmesini sağlamaktır. MHP kendi erimesi önüne geçmek için HDP’yi kullanıyor. Kapatma çağrısıyla kalmadı, soykırım çağrısı yaptı.
 
YENİ DÖNEM BAŞLATMAK GEREKİYOR, ‘MIŞ’ GİBİ YAPMAYALIM
 
Yeni dönemi başlatmak gerekiyor. Bu yeni dönemde HDP temel aktörlerden biridir. Bu yeni dönemi de en azından AİHM’in Demirtaş kararı üzerinden müzakere edebiliriz. HDP olarak biz hazırız. Muhalefetinde bu konuda cesur davranmasını bekliyorum. İktidar için oyun bitti. Bence hepimiz için oyun bitti artık ‘mış’ gibi yapmayalım. İktidarın bazı konularda gölgesinde yürüyerek, bu ülkeyi felakette gitmesini önleyemeyeceğimizi görelim. Gelin bu çerçeve üzerinden demokratik hukuk devletini, barışı konuşabileceğimiz bir çerçeveyi ortaya koyalım.