ABD'li Dergi: IŞİD ile Haşdi Şabi Kürtlere karşı birleşti

Foreign Policy’den Vera Mironova ve Mohammed Hussein’in hazırladığı rapora göre, “Irak'taki durum garip ortakları bir araya getirmeye devam ediyor.” Bunun en yeni ve en tuhaf örneği IŞİD mensupları ile Heşdi Şabi unsurları arasında özellikle Kürt bölgelerinde sağlanan ittifak.

ABD'li Dergi: IŞİD ile Haşdi Şabi Kürtlere karşı birleşti
Foreign Policy’den Vera Mironova ve Mohammed Hussein’in hazırladığı rapora göre, “Irak'taki durum garip ortakları bir araya getirmeye devam ediyor.” Bunun en yeni ve en tuhaf örneği IŞİD mensupları ile Heşdi Şabi unsurları arasında özellikle Kürt bölgelerinde sağlanan ittifak.

 Bundan bir yıl öncesine kadar da IŞİD mensupları ile Heşdi Şaibi güçleri arasında Kerkük ve Musul dolaylarında şiddetli çatışmalar yaşanıyordu. Ancak Amerikan Foreign Policy dergisinin iddiasına göre, her iki tarafın “ortak çıkarları” tarafları “garip” bir şekilde bir araya getirdi. 

Foreign Policy’den Vera Mironova ve Mohammed Hussein’in hazırladığı rapora göre, “Irak'taki durum garip ortakları bir araya getirmeye devam ediyor.” Bunun en yeni ve en tuhaf örneği IŞİD mensupları ile Haşdi Şabi unsurları arasında özellikle Kürt bölgelerinde sağlanan ittifak.

“Çoğunluğu Şii milislerden oluşan Haşdi Şaibi güçleri ile bazı eski IŞİD mensupları güçlerini birleştirmeye başladı. Bu iki eski düşmanın partner olması fikri tuhaf görünebilir, ancak her iki taraf da çıkarlarını düşünüyor” denilen raporda, Heşdi Şaibi birliklerinin özellikle de Sünni bölgelerde yer edinebilmek için IŞİD’lileri saflarına çektikleri bilgisine yer verildi.

IŞİD’in 2014 yılında Irak’a saldırmasının ardından Şii dini mercilerin onayıyla kurulan ve bu bayrak altında savaşan Heşdi Şaibi milisleri, İran’a yakınlıkları nedeniyle bu ülkenin “temsilcileri” olarak görülmeye başlandı. Sünnilerin çoğunlukta yaşadığı bölgelerde çalışmaları zorlaşan bu güçlere çoğu zaman ABD’nin başını çektiği uluslararası koaliyon da “ortak” gözüyle bakmakta zorlandı.

Irak Parlamentosu tarafından resmen ülkenin “silahlı gücü” olarak tanınan Haşdi Şaibi güçlerinin bir bölümü bu yıl Mayıs ayında düzenlenen seçimlere, Fetih İttifakı adıyla girerek 329 sandalyeli Irak parlamentosunda 48 sandalye kazandı.

Haşdi Şabi eski IŞİD’lileri işe alıyor

Foreign Policy’ye göre Heşdi Şabi ülkedeki hakimiyetini genişletmek adına“büyüme” stratejisinde de bir değişiklik yaptı. Dolayısıyla genç Şiilerin yanı sıara, eski IŞİD üyelerini de işe alıyor.

Raporu hazırlayanların görüştüğü Irak hükümet yetkilileri ve aktivistler, ülkede faaliyet yürüten en büyük Haşdi Şaibi gruplarından biri olan Bedir Örgütü'nün sadece Kürdistan ile Irak arasındaki tartışmalı bölge sınırları içerisinde yer alan Gulale (Celewla) kasabasında 30 civarında eski IŞİD’liyi işe aldığını iddia etti. Bununla birlikte, Heşdi Şabi’nin en radikal gruplarından biri olan Asaib Ahl el-Haq da aynı merkezde 40 eski IŞİD’liyi işe aldı.

Foreign Policy’e konuşan kasabadaki Kürt yetkililerden Halil Hudadad, “IŞİD 2014'ün sonlarında burada Peşmergeye yenildikten sonra, yerel IŞİD üyeleri Gulale’ye geri dönemedi. Kaçıp başka şehirlere gittiler. Ama şimdi yeni üniformalar giyerek geri döndüler” dedi.

Peşmerge’ye karşı savaşan liderler Heşdi Şabi olmuş

Rapora göre alt düzey eski IŞİD’lilerin yanı sıra, grup liderlerinin de birçoğu Haşdi Şaibi saflarına geçmiş bulunuyor.

Kürdistan Bölgesi Asayiş kaynaklarının verdiği bilgiye göre, Haziran-Ağustos 2014 tarihleri ​​arasında Gulale’nin güneyinde Peşmerge'ye karşı savaşı yöneten IŞİD lideri Mutashar el-Turki bunlardan biri. Bir diğeri ise Zaid Mawlan'dır ki bu kişi Iraklı bir polis taburunun üyelerini 2014 yılında IŞİD’e teslim olmaları konusunda ikna etmiş.

Raporu hazırlayan kişilerin görüştüğü bazı Haşdi Şaibi sorumlu ve üyeleri, eski IŞİD’lilerin saflarına alınmasına ilişkin farklı görüşler paylaşmış. Asaib Ahl el-Haq’dan bir yetkili, kendi grubunda eski IŞİD üyelerinin olduğunu reddederek sadece Sünnilerin katılması için çalıştıklarını idia ediyor.

Ancak Diyala’da bulunan Heşdi Şabi taburu komutanı Şeyh Ebu Ahmed ise, “İşe başladığımızda, bazı IŞİD üyeleri katıldı. Ancak, daha sonra geçmişlerine baktık ve şüphelilerin tümünü reddettik” ifadelerini kullanıyor.

Başka bir yerel Iraklı yetkili ise, her iki görüşün aksine bir açıklama yaparak, “IŞİD’e karşı savaşa bilmek için eski IŞİD’lilerden faydalanmamız gerekiyor. Bunun en açık örneği de Mutashar el-Turki’dir!” diyor.

Neden Heşdi Şabi’ye geçiyorlar

Foreign Policy raporunda, “Sünni savaşçıların kısa süre önce savaştıkları Şii güçlere katılmaya istekli olması çok garip görünebilir ama bunun için bazı iyi gerekçeleri var” sözlerine yer verdi.

Rapora göre bu denelerin başında “ekonomi” meselesi geliyor. IŞİD’e dini ve mezhebi nedenlerle katılan gençlerin örgüt yenildiğinde kendilerini işsiz bulduğuna değinilen raporda şu ifadeler yer aldı:

“Savaşmaktan başka bir mesleği olmayan gençler, Irak’taki resmi güvenlik güçlerine katılamayacakları için önlerinde iki seçenek kalıyor. Ya ayda 400 dolar veren Heşdi Aşayiri güçlerine katılacaklar – ki bunun içinde ailelerinden birinin aracılığına ihtiyaçları var, ya da kendileri için şartları daha esnek olan Heşdi Şabi milislerine katılacaklar.”

Heşdi Şabi kimliği sahibi olmak eski IŞİD’lilere iki yönden fayda sağlıyor; birincisi kendilerini bu kimlikle eski Irak güvenlik güçleri ajanı olarak temize çıkarıp toplum içinde yer edinemeleri, ikincisi ise hiç bir engele takılmadan tüm kontrol noktalarından rahatça geçmeleri.

Rüşvet ve yolsuzluk bu ilişkinin bir başka boyutunu oluşturuyor. Musul’dan dergiye konuşan kaynaklar, Heşdi Şabi’ye üye olanların bu örgütün kimliklerini kendileri gibi eski IŞİD üyelerine 500 dolardan sattığını, bazılarını da bir kaç bin dolar karşılığında Heşdi Şabi’ye kattığını belirtiyor.

Musullu bir güvenlik görevlisi de, “Musul kurtarıldıktan sonra Iraklı güvenlik güçleri arasında herhangi bir koordine kalmadı. Bu yüzden her kes istediği gibi kimlik çıkarabiliyordu” diyor.

Öte yandan raporda bu bölgede yaşayan halkın endişelerine de yer veriliyor. Halkın bir çoğu, zamanında onlara karşı “terör” estiren bu kişilerin tekrar bölgelerinde iktidar sahibi olmasından dolayı korku yaşıyor.

Raporda, ayrıca “Sonuç ne olursa olsun, bu durumun Irak için kötü bir sonuç doğurması muhtemeldir” değerlendirmesine yer veriyor.