Aydın Dere yazdı: Efrin başaracak ,Kürdler,Kürdistan Kazanacak

Sorun bir kanton, bir parça, bir parti sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür.

Aydın Dere yazdı: Efrin başaracak ,Kürdler,Kürdistan Kazanacak

Sorun bir kanton, bir parça, bir parti sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür.

 

Olay ve olguların neden ve sonuç ilişkileri irdelendiğinde Türkiye’nin dehşet bir sosyolojik gerçeği ile karşılaşılacaktır. Bir milyonluk orduya sahip Türk sömürgeci devletinin bir Kürd kasabası olan Efrin’e dönük savaş uçakları ve on binlerce çeteleriyle saldırması ve sivilleri hunharca katletmesi ve bunun devletin tüm kurumları, işçisinden soytarısına kadar desteklemesi bize şu gerçeği gösteriyor: Türk eğitim sistemi çarpık ve sorunludur. Tarih, sosyoloji, antropoloji ve siyasal bilgiler tamamen yalanlar üzerinden empoze ediliyor. Bilim, sanat ve felsefenin değeri bilinmiyor. Uygarlıklardan ve demokratik değerlerden nerdeyse nefret ediliyor ve bu değerlerin kendilerini böleceği düşünülüyor. Sosyal, çoğulcu ve demokratik hukuk devletinin ne olduğu bilinmiyor. Düşünen ve sorgulayan bir toplum değil, aksine hep sorgulanacağı psikozu içinde yalancı ve vurguncu yöneticilerini dinlerken kendilerinden geçiyormuş gibi yapıyorlar. Sonra darbeler oluyor ya da günlük yaşamda toplumun çoğu hukuksuzlukla karşılaşırken bile hukukun herkese lazım olacağı kavranamıyor. Hiç bir demokratik devrimler gelenekleri olmadığı için yöneticilerinden hep korkarlar. Oysa demokratik sistemlerde, yöneticinin halktan çekindiği ve demokrasinin halkın egemenliği olduğunu da bilmezler. Çarpık ve bilimdışı Türk eğitim sistemi bireyleri haktan, eşitlikten ve halktan yana değil de güçlüden, zalimden yana olan bir kişilik yaratığının farkında da değiller. Bu kitleler lümpen, kaypak ve dalkavuklaştırıldıkları için güç merkezine göre hareket ederler. Bunlar kimlik bunalımı içinde, kendi kimliklerini ötekilerin kadim kimliklerinin aşağılanması ve yok edilmesi üstünden geliştirdikleri fobik atraksiyonlarla eyleme geçerler. Bu eylemlilik namertlik, talan ve linç tarzındadır.

Kürdler, bir kez daha uluslararası ihanet ile karşı karşıya. Gün namus günüdür. Ulus olarak tüm gücümüzle Afrin'e sahip çıkma günüdür. Sorun bir kanton, bir parça, bir pati sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür. Öyle bir düşmanlık güdülüyor ki, zenefobi hastalığına dönüşmüş. Devletin tüm kurumları, Diyanet’inden, futbolcusundan, işçisinden işsizine kadar Afrin gibi bir kasabaya karşı “Ölüm” naraları atılıyor. Peki, “Efrin size ne yaptı?” diye soracak olursak, elbette hiçbir şey. Fakat Sur’dan Şırnak’a kadar yerle bir ettikleri kentlere dönük saldırılardan ve ardından dört sömürgeci devlet iç ihanetti de kullanarak Kerkük’ü düşürmelerinden aldıkları cesaretle Erfin’e saldırıyorlar. Bu saldırının içinde Türkiye, Suriye, Irak ve İran var. Rusya İran ve Suriye’nin hamisi ve müttefiki olarak Türkiye’nin saldırmasına izin verdi. Bu düpedüz bir jenosit uygulamasıdır. Yaklaşık bir milyonluk bir orduya sahip seksen milyonluk Türk devleti, ÖSO çeteleri, bu da yetmiyormuş gibi 72 iki savaş uçağının günlerdir bir kasabayı bombalaması tarihin en büyük alçaklıklarındandır. Dilini yasakladığın, varlığını bile inkâr ettiğin, anadilde tek bir anaokuluna bile izin vermediğin bu halkın sınır ötesinde özgürce yaşamak isteyen bir kasabasına bile tahammül edememek başka nasıl tarif edile bilinir? Hiçbir insani değer, hiçbir ahlak, mertlik ve insanlık gözetilmiyor. Türkiye’nin sahte bilim kurumları savaş naraları atıyor. Bu sahte ve ırkçı bilim kurumlarından geçen Kürdlerden kendilerini bir takım evrensel değerlere göre yetiştirebilen bir avuç aydın ve gerçek yurtsever kesim dışında geri kalanı hiçbir zaman iflah olamadılar. Çünkü bu bilim dışı eğitim sistemi beyinleri zehirliyor. Yıllardır barış ve kardeşlik uğruna katledildik. Efrin ile gördük ki insanlık yok. Acaba biz bir ders çıkaracak mıyız tüm bu namertliklerden? İşte bu hale getirilen bir halk bir milyon ordusu ile Efrin gibi bir kasabaya saldırısının namertlik ve utanç verici olduğunu bilmemesi ciddi sosyolojik bir analiz gerektiriyor.

Kürdler, bir kez daha uluslararası ihanet ile karşı karşıya. Gün namus günüdür. Ulus olarak tüm gücümüzle Afrin'e sahip çıkma günüdür. Sorun bir kanton, bir parça, bir pati sorunu değil. Sorun, Kürd halkının bertaraf edilmesinin dört sömürgeci devlet tarafından bir proje dâhilinde hayata geçirilmek istenmesi sorunudur. Bu anlamda dört parçada ve dünyada halk olarak Efrin’e tüm gücümüzle sahip çıkma günüdür. Öyle bir düşmanlık güdülüyor ki, zenefobi hastalığına dönüşmüş. Devletin tüm kurumları, Diyanet’inden, futbolcusundan, işçisinden işsizine kadar Afrin gibi bir kasabaya karşı “Ölüm” naraları atılıyor. Peki, “Efrin size ne yaptı?” diye soracak olursak, elbette hiçbir şey. Fakat Sur’dan Şırnak’a kadar yerle bir ettikleri kentlere dönük saldırılardan ve ardından dört sömürgeci devlet iç ihanetti de kullanarak Kerkük’ü düşürmelerinden aldıkları cesaretle Erfin’e saldırıyorlar. Bu saldırının içinde Türkiye, Suriye, Irak ve İran var. Rusya İran ve Suriye’nin hamisi ve müttefiki olarak Türkiye’nin saldırmasına izin verdi. Bu düpedüz bir jenosit uygulamasıdır. Yaklaşık bir milyonluk bir orduya sahip seksen milyonluk Türk devleti, ÖSO çeteleri, bu da yetmiyormuş gibi 72 iki savaş uçağının günlerdir bir kasabayı bombalaması tarihin en büyük alçaklıklarındandır. Dilini yasakladığın, varlığını bile inkâr ettiğin, anadilde tek bir anaokuluna bile izin vermediğin bu halkın sınır ötesinde özgürce yaşamak isteyen bir kasabasına bile tahammül edememek başka nasıl tarif edile bilinir? Hiçbir insani değer, hiçbir ahlak, mertlik ve insanlık gözetilmiyor. Türkiye’nin sahte bilim kurumları savaş naraları atıyor. Bu sahte ve ırkçı bilim kurumlarından geçen Kürdlerden kendilerini bir takım evrensel değerlere göre yetiştirebilen bir avuç aydın ve gerçek yurtsever kesim dışında geri kalanı hiçbir zaman iflah olamadılar. Çünkü bu bilim dışı eğitim sistemi beyinleri zehirliyor. Yıllardır barış ve kardeşlik uğruna katledildik. Efrin ile gördük ki insanlık yok. Acaba biz bir ders çıkaracak mıyız tüm bu namertliklerden? İşte bu hale getirilen bir halk bir milyon ordusu ile Efrin gibi bir kasabaya saldırısının namertlik ve utanç verici olduğunu bilmemesi ciddi sosyolojik bir analiz gerektiriyor.

Türk devleti en kutsal kavramları da kirletti. Kıbrıs işgalinin adı "Barış Harekâtı" Zindan katliamının adı "Hayata dönüş" Hiç kimselere bir zararı olmayan Afrin’e saldırının adı da " Zeytin Dalı Operasyonu" koyulmuş. Yeryüzü Türkçülüğün Kürd düşmanlığına benzer bir düşmanlık, bir zalimlik ancak Saddam döneminde gördü. Ben bir Türk olsaydım Efrin’lilerin kendini savunma direnişine insanlık, mertlik ve yiğitlik adına gurur duyar devletimin bir kasabaya savaş açmasından utanç duyardım. Bir halkın kendisini ve yurdunu savunması onun en tabii hakkıdır. İnsanlık tarihi bize göstermiştir ki, bir halk davasında haklı ve kararlı olduktan sonra o halk yenilmezdir. Bugün Avrupa basını gözden geçirdim Türkiye'nin Afrin işkâl girişimini haklı gösteren bir satıra rastlamadım fakat Efrin’lilerin kararlı direnişini öven onlarca yorum ve haber okudum. Bu anlamda Erdoğan ulusal anlamda Kerkük işgalinden cesaret alarak aynı savaş ve işkâl konseptini uygulamak istedi. Fakat bu konsepte kendisinin de özel bir planı da var. Erdoğan kendisini, ailesini ve yolsuzluk ve hırsızlık batağındaki avenesini kurtarmak için iktidarının ömrünü uzatmaya ihtiyacı var. Bunun için güya bir kahramanlığa ihtiyacı var. Bir milyonluk ordu, savaş uçakları ve çeteleriyle Afrin'e saldırması gerekiyordu. Günler oldu bir metre ilerleyemedikleri gibi moralleri yerle bir. Erdoğan'ın bu savaşta yenilmesi onun iktidarının sonu olacağı için çılgınlıklar yapıyor. Cihat çağrısı, Atatürk’e sarılıyor, Kızılelmacılığı oynuyor fakat insanlıktan söz bile etmiyor, edemiyor, çünkü böyle bir kültürü olmadığı için sahte bir zafere Kürd çocuklarının katliamı üzerinden ihtiyacı var.