Mithat Sancar: Kürtleri düşmanlaştıran siyaset, Türkiye'ye büyük zarar verir

HDP Mardin Milletvekili ve Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, 31 Mart yerel seçimleri sonrası ortaya çıkan tabloyu değerlendirdi.

Mithat Sancar: Kürtleri düşmanlaştıran siyaset, Türkiye'ye büyük zarar verir

HDP Mardin Milletvekili ve Meclis Başkanvekili Mithat Sancar, 31 Mart yerel seçimleri sonrası ortaya çıkan tabloyu değerlendirdi.

Sancar'ın açıklamalarının satırbaşları şöyle:

Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) veri akışının kesildiği sırada Genel Merkez'deki Seçim Kriz Koordinasyonu'nda gelişmeleri takip ediyordum. Veri akışı kesildiğinde biz de YSK nezdinde girişimde bulunduk. Bunu normal bir durum olarak anlatmaya çalıştılar ancak tatmin olmadık. İşin AA kısmı daha da karmaşık görünüyor, hatta daha da şüpheli. AA ile YSK arasında çelişkiler var gibi duruyor. YSK Başkanı'nın açıklamasından sonra aydınlatılması gereken pek çok soru var. Şimdi odaklanmamız gereken yer, seçim sürecinin sağlıklı, hilesiz, manipülasyonsuz sonuçlandırılmasıdır.

Seçim sonuçlarının iktidar bloku açısından bir yenilgi olduğu söylenebilir. İktidar bloku bu sonuçlarla beklediğinin çok altında bir tablo ile karşılaşmıştır. Bunu pek çok veri ile teyit etmek mümkündür. İçinde bulundukları psikolojik havadan da bunları anlayabiliriz. 

İtirazlar aslında seçim süreçlerinin normal bir parçasıdır. Fakat normal olmayan, özellikle İstanbul seçimleriyle ilgili, bunun bir algı ve manipülasyon sürecine dönüştürülmüş olmasıdır, iktidar ve iktidar medyası tarafından. İtiraz süreci yeni bir tür algı ve manipülasyon operasyonuna dönüşmüş görünüyor. Muhalefetin buna hazırlıksız olmadığı sanırım anlamışlardır. Bizler de hazırlıklıydık. CHP de iyi hazırlanmış görünüyor. Bu manipülasyonla bir yere varabileceklerini sanmıyorum.

Bu saatten sonra İstanbul seçimlerinin sonuçlarını değiştirecek herhangi bir müdahale Türkiye'de çok daha tatsız bir duruma yol açar. Şüpheler birikmiş durumda. Daha önceki seçimlerin yarattığı kızgınlıklar var.

Seçim sonuçlarının değişmesi gibi bir durum yaratırlarsa bunun kendilerine ve Türkiye'ye hayrı olmaz. Türkiye bundan ciddi sıkıntı yaşar. AKP'nin de bundan bir faydası olmayacaktır.

Herkesin olabildiğince etik ve hukuk kurallarına duyarlı hareket etmesinde büyük bir fayda var. HDP seçmeninin büyük şehirlerde iradesini gösterdiğinden şüphe duymuyoruz. Evet seçmenimiz Türkiye çapında uyguladığımız stratejiye neredeyse bütünüyle sahip çıkmıştır, bütünüyle destek olmuş ve fire vermemiştir.

Bölgedeki bazı şehirlerde ortaya çıkan sonuçlar bizim beklediğimiz gibi değil. Bu gerçekliğin temelinde ilk sırada, devletin orada uyguladığı özel bir program var. Mesela Şırnak. Şırnak'ın nüfusu radikal bir şekilde değiştirildi. Oraya 9 bin civarında güvenlik görevlisi kaydırıldı. Oradan zaten yoğun bir göç vardı. Şırnak'ı terk eden insanlarımız dönememişti. Garnizon oylarının yarattığı bir sonuçtu bu.

İl Genel Meclisi'nde, AKP'nin iki katı oy aldığımızı da görürsünüz. Cizre, Silopi ve İdil'de çok açık farkla kazandık. Muş'ta itirazlarımız sürüyor. Orada şaibeler var, elimizde somut deliller var ancak il seçim ve ilçe seçim kurulu itirazlarımızı kabul etmiyor.

Devletin tüm imkanlarını kullandı, AKP. AKP seçime parti olarak girdi demek de doğru olmuyor. Orada bir devlet partisi vardı karşımızda.

Ağrı'da kaybımız var. Bitlis ve Dersim'de de var. Her birinde belirleyici faktör devletin politikasıydı. Ancak bizim de sorgulamamız gereken eksiklikler muhakkak vardır. Hedeflerimizden uzak olan sonuçları sadece dışsal faktörlere bağlamayı kolaycılık görürüz. Belki aday belirlemede yanlışlarımız vardır, belki çalışmalarımızda eksiklik vardır.

Belki ittifak politikalarında, Dersim gibi, yeterince iyi hareket etmemiş olabiliriz ancak bölgede başarısız olduğumuzu söylemek gerçekten yanlış olur. Diyarbakır, Batman, Hakkari, Van, Siirt gibi illerde çok açık farkla kazandık. Bu zor şartlarda kazandık. HDP, ilk kez girdiği yerel seçimlerde bu kadar ağır şartlarda 65'ün üzerinde belediye kazandı. Bunların içinde sekizi il, üçü de büyükşehir.

Esas olan normalleşme, barış için yeni ihtimallerin ortaya çıkmış olmasıdır. Türkiye'de 7 Haziran sonrasına benzer bir hava esiyor. İnsanlarda bir rahatlama var. Şimdi, 7 Haziran seçimleri sonrasında başaramadığımızı başarma zamanı. Tüm demokrasi güçleri, bu ortaya çıkan imkanları çok iyi değerlendirmelidir. Biz HDP olarak üzerimize düşeni yapmak için hazırlıklarımızı yapmıştık. 

Bizim önceliklerimiz arasında hukuksal çöküşü tamir edecek reformların hayata geçirilmesi var. Bu nedenle Meclis'e çağrı yaptık. Haksız yere içeride rehin tutulan arkadaşlarımızın serbest bırakılmasını sağlayacak adımların atılması önemli. Sadece bizim arkadaşlarımız değil, gazeteciler, akademisyenler, öğrenciler var haksız yere tutuklanan. Bu derin bir yaradır, Türkiye toplumunda. Bu nedenle önceliğimizi hukuksal çöküşü tamir edecek güçlü adımların hızla atılmasını sağlamaya vermek lazım.

Cumhurbaşkanının, genel başkan konumundan derhal uzaklaşması ve kendi konumuna çekilmesi için vesilesidir bu seçimler. Toplumsal barış sadece Kürt meselesi ile sınırlı değildir. Gerginlik yaşayan tüm toplum kesimleri arasındaki ilişkileri yeniden normal bir seviyeye çekmeyi de gerektirir. Evet, toplum kesimleri kutuplaşmaya prim vermedi. Bu Türkiye toplumunun sağduyusunun güçlü olduğunu gösteriyor.

Çok sert, çok ağır bir nefret söylemi ve çatışma stratejisiyle geçen seçimin ardından bu dilin kabul görmediğini teslim etmek ve toplumun burada hakkını vermek gerekiyor. Kürtlere yönelik ayrımcı ve aşağılayıcı üslup kimseye kazandırmıyor. Kürtleri yok sayan hiçbir politika Türkiye'de kalıcı olamaz, iktidarı da hiçbir şekilde sürekli kılamaz. Kürtleri ve HDP'yi düşmanlaştıran siyaset, bunun sahiplerine ve Türkiye'ye büyük zarar verir.