ABD Dışişleri Bakanlığı Terör Raporunda Türkiye

ABD Dışişleri Bakanlığı Terör Raporunda Türkiye

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl Kongre’ye sunmak üzere hazırladığı ve ülkelere göre terör faaliyetlerinin değerlendirildiği rapor yayınlandı. Raporun Türkiye bölümünde PKK  operasyonlarının yanı sıra, IŞİD’le mücadeleye katkılar ve terörün finansmanı konusundaki eksikliklere değinildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 2019 yılı içinde terörizmle ilgili gelişmelerin değerlendirildiği raporda genel hatlarıyla IŞİD’le mücadele kapsamında Irak, Suriye, Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya ülkelerinin yanı sıra, Hizbullah, Hamas ve El Kaide örgütleri bağlamında İran öne çıktı.

Raporun Türkiye bölümünde, PKK, IŞİD’le mücadele, terörün finansmanı konusunda Türkiye’deki mekanizmaların etkinliği gibi konulara yer verildi.

Raporda PKK’nin Türkiye sınırları içinde ve dışında saldırılarını sürdürdüğü, güvenlik güçlerinin hem ülke içinde hem de Irak (Kürdistan Bölgesi) ve Suriye’nin (Rojava) kuzeyinde askeri operasyonlar yürüttüğü belirtildi.

Raporun bu bölümünde her yıl PKK ve Türkiye’de çözüm sürecine ilişkin tartışmalar konusunda rapor hazırlayan sivil toplum kuruluşu Uluslararası Kriz Grubu’nun verilerine yer verildi.

Buna göre, 2019 yılının ilk 11 ayında Türkiye’de PKK bağlantılı olaylarda 26 sivil, 82 güvenlik gücü mensubu ve 343 PKK’li hayatını kaybetti.

Raporda örgüte sempatizanlığı ya da örgüte yardım ve yataklık gerekçesiyle seçilmiş siyasetçiler dahil gözaltı ve tutuklamaların 2019’da devam ettiği belirtildi.

“Türkiye’de özgürlükler kısıtlanıyor”

Hükümetin kapsamı geniş terörle mücadele yasası uyarınca bazı özgürlükleri ve ülkede hukukun üstünlüğü sisteminin unsurlarını kısıtlamayı sürdürdüğü kaydedildi.

Savcıların, terör ve ulusal güvenliğe yönelik tehdit kavramlarına ilişkin tanımı genişleterek aralarında gazeteciler, muhalif siyasetçiler, aktivistler ve hükümeti eleştirenlerin olduğu geniş yelpazeden kişileri haklarında açılan soruşturmalar kapsamında yargıladığı belirtildi.

Sosyal medya soruşturmaları

Türkiye’de terörün geniş bir tanımı olduğu ve bu tanımın anayasal düzene ve devletin iç ve dış güvenliğine karşı suçları da kapsadığı belirtildi.

İçişleri Bakanlığı’na göre sadece yılın ilk çeyreğinde 10 binden fazla sosyal medya hesabının “terör propagandası” yapıldığı gerekçesiyle yargıya intikal ettirildiği belirtildi. 3.600 kullanıcının sosyal medya faaliyetleri sebebiyle soruşturmayla karşı karşıya kaldığı kaydedildi.

PKK’nın kaçırdığı 2 MİT mensubu ve Erbil’deki suikast rapora girdi

Raporda 2017 yılında PKK tarafından Süleymaniye’de kaçırılan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın 2 mensubunun 2019 yılı sonu itibariyle hala kayıp olduğu ifade edildi.

2019 yılının Temmuz ayında PKK mensubu oldukları düşünülen saldırganların Kürdistan Bölgesi’nin başkenti Erbil’de bir restoranda Türk diplomat Osman Köse’ye düzenledikleri suikast da rapora girdi. ABD’nin terörle mücadelede ortağı olan Türkiye’nin PKK’den gelen tehditlerle mücadelede ABD’den yardım almayı sürdürdüğü belirtildi.

2019’daki saldırılar

5 Temmuz’da Reyhanlı’da yol kenarına bırakılan bombanın patlaması yüzünden 3 Suriyeli’nin öldüğü, 12 Eylül’de Diyarbakır’ın Kulp ilçesinde yol kenarına bırakılan bombanın patlaması sonucu Tarım ve Ormancılık Bakanlığı çalışanlarını taşıyan servis aracında 7 kişinin öldüğü ve 13 kişinin de yaralandığı ve hükümetin PKK’yi sorumlu tuttuğu, 25 Eylül’de Adana’da polis nakliye aracını hedef alan patlayıcının infilak etmesi sonucu beş kişinin yaralandığı ve hükümetin PKK’yı sorumlu tuttuğu, Ekim ayında da Türkiye’nin Rojava'da yürüttüğü Barış Pınarı Harekatı sırasında, Türkiye’de 13 sivilin sınırın Rojava tarafından gelen havan topu ateşinde hayatını kaybettiği, Türk hükümetinin de bu saldırıları Türkiye’nin YPG’yi sorumlu tuttuğu belirtildi.

Raporun Suriye bölümünde YPG adı doğrudan geçmese de bir kez daha yer aldı. “Suriye topraklarında faaliyet gösteren PKK bağlantılı Marksist gruplar Türkiye açısından Suriye’de en önemli terörle mücadele kaygısı” ifadeleri kullanıldı.

“Türkiye terörist savaşçılar için transit ülke”

Sınırları içinde ve dışında terör örgütleriyle mücadeleyi sürdürdüğü belirtilen Türkiye’nin Suriye ve Irak’ta IŞİD ve diğer terör örgütlerine katılmak isteyen yabancı terörist savaşçılar açısından hem kaynak hem de transit ülke olduğu kaydedildi.

IŞİD’in Yenilgiye Uğratılması İçin Küresel Koalisyon’un aktif bir üyesi olduğu belirtilen Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki terörle mücadele operasyonları için hava sahasına ve üslerine erişim sağlamayı sürdürdüğü belirtildi.

Raporda Türkiye’ye ilişkin bazı veriler de paylaşıldı. Buna göre, Türkiye 2011 yılından bu yana 100’ün üzerinde ülkeden gelen 7.800 yabancı “terörist” savaşçıyı iade etti. IŞİD üyesi olduğundan şüphelenilen kişilerin ve bunların aile bireylerinin iadesi için başlatılan çabalar kapsamında 2019 yılının Kasım ayı ortası ve Aralık ayı başı arasındaki dönemde Türk hükümetinin terörizm gerekçesiyle 70 kişiyi ya sınır dışı ettiği ya da ülkeye girişine izin vermediği belirtildi. İçişleri Bakanlığı’na göre, 9 Aralık itibariyle Türkiye’de 1.174 IŞİD üyesi ve 115 El Kaide üyesinin gözaltında olduğu kaydedildi.

Raporun Terörün Finansmanıyla Mücadele bölümünde, Türkiye’nin kara paranın aklanmasıyla mücadele amacıyla oluşturulan Mali Eylem Görev Gücü’nün ve IŞİD’in Yenilgiye Uğratılması Koalisyonu’nun mali ayağı olan IŞİD’in Finansmanıyla Mücadele Koalisyonu’nun üyesi olduğu hatırlatıldı.

2019 yılı Aralık ayında Mali Eylem Görev Gücü’nün Türkiye’nin bu kurumun standartlarına uyumu ve kara para aklamayla mücadele mekanizmalarının ne kadar etkili olduğunun değerlendirildiği bir rapor yayımladığı ve bu raporda Türkiye’ye ilişkin ciddi eksikliklerin tespit edildiğinin altı çizildi.

Bu eksikliklerin giderilmesi için Mali Eylem Görev Gücü’ne bağlı Mali Suçlar Soruşturma Kurulu’nun bir eylem planı başlattığı ve yıl sonunda bu eylem planı çerçevesinde atılan adımların Mali Eylem Görev Gücü tarafından değerlendirileceği belirtildi.

“IŞİD hala etkili”

Raporda genel olarak IŞİD’le mücadelede elde edilen başarılara rağmen örgütün Afrika’da etkili olduğuna dikkat çekildi. IŞİD’in lideri Ebu Bekir Bağdadi’nin öldürülmesi ve örgütün toprak kaybetmesine rağmen, örgütün dünya genelinde bağlantılı olduğu gruplar üzerinden “terör” faaliyetlerini sürdürdüğü belirtildi.

Örgütün kollarının bulunduğu Afrika kıtasında ve özellikle de Sahel, Çad Gölü Bölgesi ve Doğu Afrika’da etkili olduğu vurgulandı.

Örgüte bağlı grupların Güney ve Güneydoğu Asya’daki faaliyetleri kapsamında geçtiğimiz yıl Sri Lanka’da Paskalya ayininde kilisede aralarında beş ABD vatandaşının da olduğu en az 250 kişinin hayatını kaybettiği saldırı hatırlatıldı. Saldırının IŞİD’in en kanlı saldırılarından biri olarak kayıtlara geçtiği vurgulandı.

“İran yaptırımları terör gruplarına mali desteği sekteye uğrattı”

Raporda İran da öne çıktı. Geçtiğimiz yıllarda İran’ın ABD’nin “terör örgütü” olarak tanıdığı Hizbullah ve Hamas dahil “terör” gruplarına yılda 700 milyon dolar harcadığı ancak Amerika’nın uyguladığı yaptırımların İran’ın bu örgütlere maddi destek verme kapasitesine zarar verdiği belirtildi.

Raporda İran rejiminin ABD’nin “terör örgütleri” listesine aldığı İran Devrim Muhafızları ve İstihbarat ve Güvenlik Bakanlığı aracılığıyla son yıllarda Kuzey ve Güney Amerika ile Avrupa, Ortadoğu, Asya ve Afrika’da “terör” saldırıları planlarında doğrudan rolü olduğu ifade edildi.

Tahran’ın El Kaide üyelerinin İran topraklarında bulunmasına izin vermeye devam ettiği, Afganistan ve Suriye gibi çatışma bölgelerine savaşçı ve para göndererek örgütün faaliyetlerini kolaylaştıran El Kaide bağlantılı bir şebekenin İran’da faaliyet göstermesine izin verdiği belirtildi.