CHP'nin, Kürt Sorunu'nun Çözümü için değişim önerileri

CHP özellikle de son dönemlerde “Kürt Sorunu” konusunda geçmişte kullandığı söylemden farklı bir dil ve üslup kullanıyor. Parti yöneticilerinin de, “Kürt Sorunu çözülmeden Türkiye’de hiçbir sorun çözülemez” şeklindeki açıklamaları, CHP’nin önümüzdeki dönemde bu konuda izleyeceği siyasetin rengine dair ipuçları veriyor.  

CHP'nin, Kürt Sorunu'nun Çözümü için değişim önerileri

CHP özellikle de son dönemlerde “Kürt Sorunu” konusunda geçmişte kullandığı söylemden farklı bir dil ve üslup kullanıyor. Parti yöneticilerinin de, “Kürt Sorunu çözülmeden Türkiye’de hiçbir sorun çözülemez” şeklindeki açıklamaları, CHP’nin önümüzdeki dönemde bu konuda izleyeceği siyasetin rengine dair ipuçları veriyor.  

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi’nin son dönemde Kürt Sorunu'yla ilgili en somut adımı ise 2015 yılında hazırlanan "22 Soru 22 Cevap" başlıklı raporun güncellenmesi kararı.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tarafından hazırlanan raporda, Kürt Sorunu'nun “güvenlikçi” yöntemlerle çözülemeyeceği belirtiliyor, çözüm adresi olarak Meclis gösteriliyor.

CHP’li yöneticiler bugün de aynı görüşü savunarak, “Sorun bazı partilere misyon yükleyerek değil, bütün partilerin katılımı ile Meclis çatışı altında çözülebilir” diyor.

Raporda ayrıca TBMM'de siyasi partilerin katılımıyla bir Toplumsal Mutabakat Komisyonu kurulması, Ortak Akıl Heyeti, Gerçekleri Araştırma Komisyonu oluşturulması gibi öneriler yer alıyor, temel hak ve özgürlüklerin geliştirilmesi için Siyasi Partiler Kanunu'ndan Terörle Mücadele Kanununda değişikliklere çok sayıda değişiklik teklifi yer alıyor.

Partinin bu konuda yeni olarak neleri önerdiğini ve hangi değişimleri düşündüğünü CHP’li yöneticilere ve bu konuda ne kadar samimi olduğunu ise siyasilere sorduk.

“Kürt Sorunu Türkiye’nin en temel sorunlarından biri”

CHP İstanbul Milletvekili, Parti Örgütü ve Örgüt Yönetiminden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kağan Salıcı, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) Kürt Sorunu’nun çözümü ile ilgili yaptığı çalışmanın başarısız olduğunu savundu.

Oğuz Kağan Salıcı, “Biz o dönemde dedik ki; parlamentonun önplana çıkmadığı, Mecliste yer alan partilerin tamamının bu sürecin içerisinde olmadığı bir çalışma baştan başarısız olmaya mahkumdur. Hatta o süreçte Genel Başkanımız şunu da söyledi; siyasi kariyerime mal olacağını bilsem dahi ben bu sürecin başarılı olmasını isterim, bunun için de bir kredi açıyorum. Ama iktidar sayın Genel Başkanının bu sözlerini ‘bizim senin kredine ihtiyacımız yok’ diyerek baştan kestirip attı” dedi.

“CHP bu konuda samimi”

“Burada amaç sorunu çözmek miydi yoksa kendisine siyasi bir başarı devşirmek miydi? Şu anda yaşadıklarımız aslında bu sorunun cevabını ortaya koyuyor” diyen Salıcı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu konuda samimi olduğuna vurgu yaparak şunları söyledi:

“Cumhuriyet Halk Partisi, Kürt Sorunu’nun Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olduğunu ve çözülmesi gerektiğini çok öncelerden beri ifade eden, yazan, toplumla paylaşan ve kendi içerisinde tartışan bir siyasi partidir. Dolayısıyla birizm bakışımızda bir değişiklik yok. Biz Kürt Sorunu’nun bütün boyutlarıyla parlamento zemininde çözülmesi gerektiğini söylüyoruz. Bunu muhalefette olduğumuz dönemde de söyledik, çözüm süreci sürerken de yapıcı eleştirilerde bulunduk ve malesef bizim eleştirilerimizin doğru ve haklı olduğu ortaya çıktı. Bugün parlamento dışında bir görüşme yapılsın ve bunlar sonuçlansın diyen kimse kalmadı. Bizim bakışımız bu ve buna devam edeceğiz.”

“Meclisin tüm Türkiye’nin temsilcileri vasıtasıyla egemenliğin tecelli ettiği yer olduğunu” belirten Oğuz Kağan Salıcı” “Her ne kadar Meclisi devre dışı bırakmaya ve etkisizleştirmeye yönelik başkanlık sisteminin getirmiş olduğu çabalar varsa da, şu anda Meclis’te bu konunun görüşülüyor olması toplumun bütün kesimlerinin o tartışmanın içerisinde bulunması doğru olanıdır” ifadesini kullandı.

“Kürt meselesini çözmeden Türkiye’de hiç bir meseleyi çözemezsiniz”

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de meselenin siyasi partilere misyon yükleyerek çözülemeyecine dikkat çekerek, Çözüm Süreci’nin devam etmesi için partisinin çok ciddi çaba sarfettiğini belirtti.

“Türkiye’de bugün birikmiş bütün meseleler, bunun içinde anayasa tartışması, iç politika, gazeteciler, yazarlar ve bilim insanlarının tutsak olmasının temelinde Kürt meselesi var” diyen Tekin, şu değerlendirmede bulundu:

“Kürt meselesini çözmeden Türkiye’de hiç bir meseleyi çözemezsiniz. Bu sadece Cumhuriyet Halk Partisi’ne veya iktidar partisine yüklenecek bir misyon değildir. Bütünüyle, yani 82 milyon vatandaşımızın tamanının, Kürt’üyle, Türk’üyle her kesin dahil olması gerekiyor. Bu meseleyi ivediklikle, daha çok gözyaşının dökülmemesi, demokrasi ve özgürlükler konusunda sınırların genişletilmesi için çözmemiz gerekiyor.”

“Kürtlerin talepleri çok doğal”

Kürtlerin yerel seçimlerde İstanbul, Ankara, İzmir, Adana ve Mersin’de “demokrasi ve özgürlükler adına üstüne düşebilecek her türlü görevi yerine getirdiğini” dile getiren Tekin, “Ben İstanbul’daki Kürtleri yakinen bilen biriyim; Kürtlerin tek talebi var, barış ve kardeşlik istiyorlar. Bundan daha doğal birşey olamaz. Yani tekrar köylerinde, kasabalarında sürgün edilmek isemiyor” diye konuştu.

Türkiye’de sorunların çözümü için yeni bir anayasaya ihtiyaç olduğunu vurgulayn Gürsel Tekin köyle devam etti:

“Türkiye’nin ivedilikle yeni bri anayasaya ihtiyacı var. Kardeşlik hukukumuzu güçlendirmek zorundayız. O coğrafyanın bir çocuğu olarak şunu altına çizerek söylemek istiyorum; bu gün bu nesille bu meseleyi çözemezsek yarın çok zorlanırız. İnşallah bunun için de Ak Parti’siyle, MHP’siyle, HDP’siyle, CHP’siyle, parlamentoda ve parlamento dışındaki bütün siyasi partiler bir araya geleceğiz. Demokrasi ve özgürlükler adına yani 82 milyon vatandaşımızın rahatlıkla sırtını dayayabileceği yeni bir anayasaya ihtiyaç var.

Eğer 89 raporu anlaşılabilseydi, Türkiye bu kadar ağır maliyet ödememiş olacaktı. Bu günkü ekonomik krizin temelinde yatan neden budur, bunları bilmemiz lazım. Bu krizde sadece Kürtler mi eziliyor? Türkler, Çerkezler, Gürcüler, Lazlar ve her kes sefalet ve işsizlik içerisinde, Rahmetli Erdal İnönü’nün gerçekten cesur ve kararlılık duruşuyla hazırladığı 89 raporu anlaşılabilseydi bugün Türkiye başka bir noktada olacaktı. En azından ordan bir örnek alınarak bu günün koşullarına uygun bir şekilde mutlaka bir çözüm bulunması gerekiyor.”

“CHP kırmızı çizgilerini aşmadan olmaz”

Şeyh Said’in torunu Kürt siyasetçi Diyadin Fırat ise Kürt Sorunu konusunda CHP’nin “kırmızı çizgilerine” dikkat çekti.

Fırat, “CHP, ‘Cumhuriyeti kurduk, saltanatı yıkıp modernizme döndük’ diyor. Modernizm de bildiğiniz gibi hak, adalet ve özgürlüklerdir. Türkiye 1946’dan sonra çok partili sisteme geçti, demokratik parlamenter sisteme geçebilir miyiz diye bir arayışın olduğu dönemde 1960 darbesi oldu. Demokrasiye, uygarlığa ve insan haklarına yönelmeyi heveslediler ama darbeler, cuntalar oldu ve bu aşamaya geldi” dedi.

Kürtlerin Türkiye siyasetinde ne denli önemli bir role sahip olduklarının yerel seçimlerde açığa çıktığını ifade eden Diyadin Fırat, “Türkiye’de son olarak da tutup sistemi değiştirdiler, barajı 50+1’e dönüştürdüler. Bu sitem içerisinde de, ‘acaba Kürtleri nefessiz bırakıabilir miyiz, sistem dışında tutabilir miyiz’ arayışında oldular. Ama konjöktür öyle döndü ki 23 Haziran İstanbul seçimlerinde şu anlaşıldı; Kürtler olmadan Türkiye’de demokrasi de, parlamenter sistem de, hak da anayasa da olmaz. Anayasada ‘bizim için kutsal olan insandır, Kürt, Türk, Arap vb bizim için önemli değil’ dense yeni bir anayasa yazabilirler” değerlendirmesinde bulundu.

CHP’nin hala Kürt Sorunu konusunda “tereddüt” içerisinde olduğunu savunan Fırat, “CHP hala derin devlet ve İttihat Teraki tehdidi altında, milliyetçilik tehdidi altında. Kürtler bir gün gelir de hak sahibi olurmu endişesi içerisinde. Bunlar onların kırmızı çizgileri ve bunlardan kendilerini kurtaramıyorlar. CHP bu vesveseden kurtulup, siyasetinin merkezine ‘insanı’ alırsa Kürtler de hazırdırlar. Kürtler yeni bir anayasanın yazılmasını, eşit ve özgür yurttaşlığı destekliyor” diye konuştu.

Kürt siyasetçi Diyadin Fırat, sorunun çözümü için Türkiye’nin 2013 sürecine dönmesi gerektiğine vurgu yaptı.