Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne AİHM başvurusu yarın, karara bağlanacak

Edirne F Tipi Cezaevi’nde 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuru yarın karara bağlanacak. AİHM, olası bir ihlal kararının gerekçesini Demirtaş’ın siyasi kimliğine dayandırırsa Türkiye açısından da bir ilk gerçekleşecek. Bu durumda, Türkiye’nin muhalif kimliği nedeniyle bir siyasiyi tutuklayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucu doğacak.

Demirtaş’ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne AİHM başvurusu yarın, karara bağlanacak

Edirne F Tipi Cezaevi’nde 4 Kasım 2016’dan bu yana tutuklu olan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluluğuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılan başvuru yarın karara bağlanacak. AİHM, olası bir ihlal kararının gerekçesini Demirtaş’ın siyasi kimliğine dayandırırsa Türkiye açısından da bir ilk gerçekleşecek. Bu durumda, Türkiye’nin muhalif kimliği nedeniyle bir siyasiyi tutuklayarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiği sonucu doğacak.

Hakkında 96 fezleke hazırlanan Demirtaş’ın sadece tek dosyadan 142 yıl hapsi isteniyor. Demirtaş, HDP’li Sırrı Süreyya Önder ile birlikte bu dosyalardan birinde mahkum da oldu. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, 2013 Newroz kutlamalarında yapılan konuşmalardan dolayı Demirtaş’a 4 yıl 8 ay, Önder’e 3 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Ancak bu cezalar kesinleşmedi ve infazı henüz başlamadı. Demirtaş’ın AİHM’e yaptığı başvuru yarın karara bağlanacak. Mülkiyeliler Birliği İnsan Hakları Merkezi Müdürü Kerem Altıparmak, AİHM’in yarın vereceği karara ilişkinT24 yazarı Gökçer Tahincioğlu’na değerlendirmede bulundu:

“Yarın açıklanıyor”

“AİHM, bu uzun sürecin ardından Demirtaş kararını yarın açıklayacak. AİHM’nin, Demirtaş ve HDP’li vekillerin dosyalarını birlikte açıklaması bekleniyordu ancak sürpriz biçimde mahkeme, sadece Demirtaş kararını açıklayacağını geçtiğimiz Cuma bildirdi. AİHM’nin yazılı açıklamasında, Demirtaş’ın makul bir süre içinde yargılanma, ön duruşma öncesi gözaltı ve tutuklu yargılanmayla ilgili iddialarının karara bağlanacağı vurgulandı. Bunun yanısıra ifade özgürlüğü ve hakların sınırlandırılmasıyla ilgili iddiaların da karara bağlanacağı bildirildi.

‘En kritik karar’

AİHM’nin vereceği karar siyaseti de yakından etkileyebilecek. AİHM, Demirtaş’ın başvurusunu esastan reddedebilecek. Ancak ihlal kararı verirse, bu kararı AİHS’nin hangi maddesine dayandıracağı ve nasıl gerekçelendireceği büyük önem taşıyacak. Seçeneklerden bazıları şunlar:

AİHM, sadece Demirtaş’ın tutuklanmasının haklı olmadığı konusunda AİHS’nin 5. maddesine dayalı bir tespit yapabilecek. Bu durumda avukatları, tahliye edilmesine yönelik bir süreç başlatabilecek. Daha önce de AİHM, Türkiye için bu yönde çok sayıda karara imza attı.

AİHM, kişi hürriyetinin ihlali başlıklı AİHS’nin 18. Maddesine dayalı bir mahkumiyet kararı verirse, bu, Türkiye açısından bu maddeden ilk mahkumiyet olacak. Bu durumda, Demirtaş’ın, muhalif kimliği nedeniyle tutuklandığı iddiası da karşılık bulmuş olacak.

AİHM, Demirtaş ve avukatlarının iddia ettiği gibi dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili bir ihlal tespit ederse, bu kez tüm tutuklu vekilleri hatta tutuksuz yargılananları kapsayan bir sonuç doğacak. Zayıf da olsa AİHM’nin bu iddia için de yorum yapabileceği ifade ediliyor.

‘Kritik sonuçları olur’

Mülkiyeliler Birliği İnsan Hakları Merkezi Müdürü Kerem Altıparmak, davanın seyri ve olası sonuçları konusunda şunları söyledi:

“AİHM, genellikle iki üç hafta önceden karar açıklayacağını taraflara bildirir. Demirtaş dosyasında avukatlarına bu bilginin gelmediğini, Cuma günü açıklama ile kararın açıklanacağının öğrenildiğini biliyoruz. AİHM, bana göre çok yanlış olsa da vekillerin başvurularını birleştirmişti. Buna rağmen şimdi sadece Demirtaş kararını açıklıyor. Demirtaş, İdris Baluken gibi tutuklandığı dosyadan hüküm giymedi. Bu da kararı daha kritik hale getiriyor. Mahkemenin açıklamasından esasa geçildiğini anlıyoruz. Yani iç hukuk yollarının tüketilmediği bir gerekçeyle usulden reddedilmemesi, esas bakımından hak ihlalini tartıştığı anlamı taşıyor. Kritik sonuçları olabilir.

‘Muhalif olduğu için mi?’

Buradaki tek mesele haksız bir tutuklama var mı ya da makul sürede bu kişi yargılanıp, serbest bırakıldı mı sorusuna yanıt verilmesi değil. Bir iddiası daha var avukatların. Demirtaş’ın muhalif bir siyasetçi olduğu için tutuklamanın siyasi amaç taşıdığı iddia ediliyor. Mahkeme olası bir ihlal kararında sadece tutuklama haklı mı, makul sürede karara bağlanmış mı gibi konuları içeren 5. madde açısından karar verebilir. Ama kişi hürriyetinin ihlali ile ilgili 18. Maddeden mahkumiyet verirse bu ilk olur. Bu maddeye dayanması, başvurucuların ‘siyasi kimliği nedeniyle tutuklandı’ iddiasını destekler. AİHM, ihlal kararı verdiği Mehmet Altan ve Şahin Alpay dosyasında 18. madde incelemesi yapmadı. Ama burada 18. maddeye bakılması ihtimali daha güçlü. Eğer bakarsa Türkiye açısından ilk olacak.

‘Tahliye ihtimali’

Şahin Alpay ve Mehmet Altan arasında bir fark vardı. Şahin Alpay hakkında kesinleşmiş karar olmadığı için tahliye de talep etti AİHM. Mehmet Altan mahkum olduğu için bunu demedi. Demirtaş’ın mahkum olduğu dosya ile tutuklu olduğu dosya aynı değil. Bu nedenle tahliye yorumu da yapılabilir olası bir ihlalde. Tahliyesine gerek görülüp görülmeyeceği önemli nokta. Gerekeni yap tarzında bir şey diyecek mi, göreceğiz.

‘Dokunulmazlık tartışması’

Bir diğer kritik husus, tutuklama yasaya uygun mu konusunun bir ayağı da dokunulmazlığının kaldırılması. Demirtaş kendisi de söylüyor, başvuru dilekçesinde de var. Başvurucular, dokunulmazlığı bu şekilde kaldırıp yargılayamazsınız diyor. AİHM, ihlali buradan bulursa, radikal sonuçları olur. Oradaki iddia şu Demirtaş, 2013’te konuşuyor. Bu konuşmayı yaptığı sırada bu kişi hukuken sorumlu tutulacağını öngörebilir miydi? Yani yaptığın eylem hukuken öngörülebilir mi? Yasama sorumsuzluğu bizde kürsüden yapılan konuşmalar gibi dar algılanıyor. Ama dosyada Demirtaş’ın bir parti lideri olarak ister kürsüde ister dışarıda görüşlerini açıklayabileceği, bunun kürsü dokunulmazlığı kapsamında olduğu iddiası var. Bu kişinin hırsızlık yapmadığı, insan öldürmediği, konuşma yaptığı ve o tarihte bunun suç olacağını öngöremeyeceği belirtiliyor. Yasal öngörülebilirlik testi yerine gelmemiş deniliyor. Venedik Komisyonu’nun dokunulmazlıkla ilgili raporunda da benzer saptamalar var. AİHM’nin bu yolla bu değerlendirmeyi yapma ihtimalini de dışlamıyorum.”