HAK-PAR lideri Kaplan: Seçimin sonuçlarını mutfak, kadınlar ve Kürtler belirleyecek

HAK-PAR Genel Başkanı Düzgün Kaplan, Türkiye’de seçim yarışına giren ittifak ve cumhurbaşkanı adaylarının Kürt meselesine çözüm konusunda “farklı düşünmedikleri” belirterek “Bizim için Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında fark yok. Biz meseleye Kürt ve Kürdistan meselesi çerçevesinde bakıyoruz” dedi. Kaplan, hedeflerinin seçimlerden iyi bir oy almak ve bir Kürt temsiliyeti yaratmak olduğunu vurguladı.

HAK-PAR lideri Kaplan: Seçimin sonuçlarını mutfak, kadınlar ve Kürtler belirleyecek

Bir takım görüşmelerde bulunmak üzere başkent Erbil’de bulunan Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Düzgün Kaplan, Rûdaw Araştırmalar Merkezi’nin konuğu oldu.

Kaplan’a HAK-PAR Parti Meclisi üyesi ve Kürdistan Bölgesi Temsilcisi Zana Sezer ve Avrupa İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cafer Ster ile Genel Başkan Yardımcısı Mahsum Çelebi ile Parti Meclis üyesi Sidar Basut eşlik etti.

Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri hakkında Rûdaw Araştırmalar Merkezi Direktörü Ziryan Rojhılati ve gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kaplan, Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasından sonra kurulan yeni cumhuriyete Kürtlerin de destek verdiğini ancak “Yeni devlet Kürtlerin ve Türklerin ortak devleti olacak” şeklindeki sözlerin yerine getirilmediğini söyledi.

“Hedefimiz bu seçimde Kürt temsiliyeti yaratmak”

Kürtlerin yüz yıldır temsiliyetten yoksun olduğunu belirten Kaplan, “Bugün de Kürtlere Cumhur İttifakı mı Millet İttifakı mı diye soruyorlar. Kürtler bu tarih boyunca her zaman değişimin, özgürlüklerin ve demokrasinin yanında yer almıştır. Ama her iki ittifak da Kürtlerin hak ve özgürlükleri adına değişimi vaat etmiyor” yorumunu yaptı.

Ortadoğu’nun temel sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğunu anlatan Kaplan, “Kürt sorunu çözülmeden ve Kürtler özgür olmadan, ister bağımsızlık, ister özerklik ve isterse de federasyon çerçevesinde, Ortadoğu’ya doğru düzgün demokrasi gelmez. Bizim derdimiz de bu meseledir” dedi.

Düzgün Kaplan, Türkiye’de legal zeminde Kürt temsiliyeti yaratmayı hedeflediklerini vurgulayarak, “HAK-PAR’ın bu seçimlerde politikası bir Kürt temsiliyeti yaratmaktır” diye ekledi.  

“Seçimin sonuçlarını mutfak, kadınlar ve Kürtler belirleyecek”

İttifaklara dair soruyu yanıtlayan HAK-PAR Genel Başkanı Kaplan, anketler ve seçim sonuçlarına ilişkin, “En iyi anket 14 Mayıs’taki seçimlerdir. Ama her iki ittifakın (Cumhur ve Millet) oyları baş başa görünüyor.Bir tarafın diğerine karşı ezici bir üstünlüğü görünmüyor ama yine de hangi taraf kazanırsa sürpriz olacak. Her iki taraf da seçimleri devletin ve bu istemin bekası şeklinde görüyor ve her ikisi de bunu korumak istiyor” değerlendirmede bulundu.

Kaplan, Türkiye’de bugün ekonomik durumun kötü olduğunu belirterek, “Seçimlerin sonuçlarını mutfaktaki durum ve kadınlar belirleyecek. İktidar asgari ücreti arttırarak yükselen enflasyona karşı tepkileri dindirmeyi denedi ama hala sıkıntılar yaşanıyor. Ekonomik durumlar iktidara karşı bir tepkiyi de biriktirmiş durumda. Öte yandan Kürtlerin oyları da seçim sonuçlarının belirlenmesinde etkili olacak” dedi.

“CHP’nin değişebileceğine inanıyorum”

AK Parti’nin 2015’ten önceki süreçte tek başına iktidar olduğunu ve bu süreçte değişik adımlar attığını anlatan Düzgün Kaplan, şöyle devam etti:

“15 Temmuz askeri darbe girişiminin ardından Avrasyacı derin devlet denilen kanat ve MHP ile ittifak yaptı. Avrasyacı derin devlet dediğimiz kanat Türkiye’de NATO’nun kontrolündeki tarihten beri siyaseti belirleyen konumdaydı. Bu kanat aynı zamanda Güney Kürdistan’da Kürtlerin bir statü sahibi olmasına karşı çıkan kanattır. 2003’te Süleymaniye’de yaşanan çuval olayının ardından NATO’ya karşı tavırlarını değiştirdi, Çin ve Rusya ile ittifakı savundu. Doğu Perinçek bir çok defa televizyonlarda ‘Erdoğan bizim çizgimize geldi, biz onunkine değil’ diye açıklama yaptı. Bu nedenle AK Parti’nin bağımsız değil ittifaka göre bir politikaya sahip olduğunu söylüyoruz. CHP ise bu tekçiliği savunan devletin kurucusudur ve ben CHP’nin değişebileceğine inanıyorum. Hala uniter ve Kemalist devleti savunuyor ve güçlendirmek istiyor. Kemalizmin siyaseti de anti-Kürt’tür. Bu çizginin değişmesi çok zordur.”

“Kılıçdaroğlu iyi bir Kemalisttir”

CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Dersimli ve Alevi olduğunu hatırlatan Kaplan, “Mesele bir şahsın Kürt veya Alevi olup olmaması değil, mantalitedir. Dünyaya nasıl baktığıdır. Kılıçdaroğlu iyi bir Kemalisttir. Kürt olması politik çizgisini değiştirmiyor. Kendisi hemşehrim olur ve gönül isterdi ki değişime liderlik etsin” dedi.

HAK-PAR lideri Kaplan, Millet İttifakı’nın da Kürtler için somut hiç bir şey vaat etmediğini vurgulayarak, “İki bin sayfa deklarasyon yayınladılar. En temel mesele Kürt meselesidir ama bu konuda tek kelimeye bile yer verilmedi. Kürt meselesine değinerek milliyetçi oyları kaybetme korkusu yaşayabilirler ama mesela Kürtçe konusu, bu insani bir mesele. Ona da değinilmemiş. Kendisi bir Alevi ve Aleviler dini inançlarını özgürce yaşayamıyor. Kürt ve Alevi meselesi hakkında tek bir kelime bile yok. Programınız sizin belgenizdir, böyle bir programınız yoksa Kürtlere ve Alevilere nasıl güvence verebilirsiniz?” diye konuştu.

“Kürt meselesi çözülmeden Türkiye’de demokrasi gelişmez” diyen Kaplan, “Bu da cesaret ister. Erdoğan başlangıçta bu cesareti gösterdi ve biz de destekledik. HAK-PAR siyasete siyah veya beyaz bakmıyor. Kürtler için, insanlık için atılan olumlu adımları destekliyoruz. 2002’den sonra TRT Kurdi’nin açılması, üniversitelerde Kürdoloji bölümlerinin açılması ve 12 Eylül darbecilerinin yargılanması, yine çözüm sürecinde atılan adımlar olmlu reformlardı” ifadesini kullandı.

“Bizim için Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında fark yok”

HAK-PAR olarak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiç bir adayı desteklemeyeceklerini ve bu rekabete taraf olmayacaklarını kaydeden Kaplan, “Bizim için Erdoğan ile Kılıçdaroğlu arasında fark yok. Biz meseleye Kürt ve Kürdistan meselesi çerçevesinde bakıyoruz. Kürtlerin temel hakları için Kılıçdaroğlu da olumlu adım atarsa onu da destekleriz” dedi.

“HDP’nin politikası sistem partileri ile aynı”

Seçimlere Yeşil Sol Gelecek Partisi listesinde katılacak olan HDP’nin hala Kürtlerden yüksek oranda oy aldığını dile getiren Kaplan, “Ancak Hendek olaylarından sonra büyük bir tepki oluştu. Kürt seçmen hem Erdoğan’dan, hem de PKK ve yoldaşlarından rahatsız. Erdoğan’a, ‘seni 20 yıl destekledik ama bu meseleyi çözmedin, eski devlet aklına geri döndün’ diyor. Aynı şekilde PKK’ye de tepki gösteriyor. ‘Bu kadar destek verdik,  80 vekil çıkardık ama bu fırsatı ve kazanımları heba ettin’ diyor. Artık yurtsever bir düşünce var. Yine gençler içerisinde özellikle Z Kuşağı içerisinde milliyetçi bir çizgi var. Biz ulusal bir temsiliyet için bu kesimleri kucaklamak istiyoruz. Bunun için fırsat var ama pratik ve çalışma istiyor. Siyaset sokağa çıkarak yapılır, bunu da biz yapıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Kaplan, “HDP’nin politikası CHP, AK Parti ve diğer sistem partileri ile aynı. CHP ve AK Partili yetkililer Kürdistan’a geldiğinde Kürt sorunu hakkında konuşuyor ve çözeceğiz diyor. Ama diğer kentlere gittiklerinde ise milliyetçi bir dil kullanıyorlar.  HDP ise iki ittifak içerisinde. Biri Ankara’da Türk sol partileri ile yaptığı ittifak, diğeri ise Diyarbakır’da Kürt partilerle yaptığı ittifak. Resmiyette Diyarbakır’da yaptıkları ittifakı programlarına almıyorlar. Ama Kürt oylarını almak için bunu yapıyorlar. Bu Kürt siyaseti üzerinde bir dejenerasyon yaratıyor” dedi.

Yeşil Yol Parti’nin seçimlerde yüzde 10 barajını aşamayacağı tahmininde bulunan Düzgün Kaplan, “Bunun bir çok sebebi var. Birincisi halkın hendek olaylarından sonra duyduğu tepki. İkincisi sol partiler ve Kemalistlerle yapılan ittifak, üçüncüsü ellerindeki belediye ve vekilliklerinin alınması ve dördüncüsü ise PKK artık askeri açıdan eskisi gibi değil” şeklinde konuştu.

Kaplan, 2018’deki yerel seçimlerde Kürt seçmenin PKK lideri Abdullah Öcalan’ı dinlemediğini ve bu süreçten sonra da İmralı’dan gelecek mesajların dikkate alınmayacağını söyledi.

Düzgün Kaplan, “Seçmen Kürt meselesi konusunda AK Parti’den de rahatsız. İmkan ve yetki elindeydi ama çözmedi diye. Öte yandan PKK Kılıçdaroğlu’nu destekliyor. Aslında bir yandan bu destek mi zarar mı durup sormak lazım. Bir taraftan Kürtlerden destek almasına neden olurken diğer taraftan da milliyetçi seçmenin oyunu kaybetmesine sebep olur. Diğer taraftan muhafazakar Kürtler de CHP’ye oy vermez, Erdoğan’dan razı olmasalar bile elleri CHP’ye oy vermeye gitmez” sözlerini sarf etti.

“Seçimlerde sürpriz oy alacağımızdan ümitliyim”  

HAK-PAR’ın 2015’teki seçimlerde 110 bin oy aldığını ancak sandık güvenliği sağlanamadığı için bu kadar çıktığını savunan Düzgün Kaplan, “Bu seçimlerden sürpriz oy çıkaracağımız konusunda çok ümitliyim. Nispet bir oy alacağımızı tahmin ediyorum. Bir yıl sonra yerel seçimler var ve biz asıl orada rol almak istiyoruz” dedi.

Kaplan, ilk kez oy kullanacak seçmenlerin önemli bir kısmının Kürt seçmenlerden oluştuğunu, gençlerin de artık yeni alternatiflere yöneldiklerini dile getirdi.

“Seçime katılma hakkını diğer Kürt partilerle paylaşmak istedik”

Parti meclisi olarak seçime parti olarak katılma kararı aldıklarını ve Kürt partilere de ittifak teklifi götürdüklerini hatırlatan Kaplan, “HDP ile ittifak yapan Kürt partilere teklif götürmedik, çünkü tercihleri belliydi. Ama PAK, Azadî Hareketi, PDK-Bakur, PDK-Kurd, TDK Tevger ve PSK’ye teklif götürdük. PSK, Yeşil Sol Parti’yi destekleyeceğini açıkladı. Seçime katılma hakkı almak çok zordu. Biz bu hakkı diğer Kürt partilerle paylaşmak istedik. İsim, slogan, adayları birlikte paylaşalım dedik. Azadî Hareketi ve PDK-Kurd ittifaka katılma kararı aldı. PAK ve TDK-TEVGER ise oylarını HAK-PAR’a vereceklerini açıkladı. Kürdistani bir ittifak için iyi bir başlangıç var. Seçimlerden sonra da Kürt birliği konusunda diyaloğa devam etmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Düzgün Kaplan, 2015’teki seçimlerde Türkiye’nin tüm bölgelerinden oy aldıklarını hatırlattı. /Rudaw