HAK-PAR seçim bildirgesini açıkladı: Türkiye federal sistemle yeniden yapılanmalıdır

HAK-PAR 14 Mayıs’ta yapılacak olan milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin bildirgesini yayınladı. Seçim bildirgesinde Kürtler için federasyon talep edildi.

HAK-PAR seçim bildirgesini açıkladı: Türkiye federal sistemle yeniden yapılanmalıdır

Maraş merkezli depremlerin Türkiye’yi sarstığı ve 50 binin üzerinde insanın yaşamını yitirdiğine dikkat çekilen açıklamada “Aşırı merkeziyetçi devletin hantallığı, kriz çözmedeki yetersizliği bir kez daha ortaya çıktı” denildi.

“Bugün tüm toplumu saran ekonomik krizin, büyüyen yoksulluğun nedeni de bu militarist zihniyettir” denilen bildirgede, “Kuşku yok ki 11 ilde ve 13 milyon insanımızı etkileyen depremin yaralarının sarılması daha çok uzun yıllar alacak ve tüm Türkiye’yi olumsuz yönde etkileyecektir” ifadelerine yer verildi.

HAK-PAR bu siyaset tarzını reddediyor”

Siyasette düşman cepheler halinde bloklaşmamların olduğuna vurgu yapılarak şu ifadelere yer verildi:

“Siyaset, bir kez daha diyaloğu, toplumsal sorunların teşhisini ve çözüm önerilerinin tartışılmasını imkânsız kılıyor. Söz konusu siyaset tarzı özgürlük alanlarını daraltıyor, militarizmi güçlendirirken, yoksulluğu büyütüyor.Gelir dağılımındaki adaletsizliğin büyümesi toplumsal barışı, gelecek kaygısını kemiriyor.Hak ve özgürlükler Partisi HAK-PAR bu siyaset tarzını reddediyor.”

Hiçbir partiye ve bloğa eklenmeyeceklerini belirtilen açıklamada “HAK-PAR demokrasi dışı rant bloklaşmaların; baskıcı ve otoriter zihniyetin; ırkçı, şoven anlayışların; Kürt karşıtı politikaların karşısında duracak. Halkımızın taleplerinin savunucusu olacak ve barışçıl mücadeleyi, diyaloğu esas alan özgürlükçü, demokrat adayları ile seçimlere katılacak ve yeni bir siyaset tarzını egemen kılacaktır. Türkiye’yi yönetmeye talip olan cumhurbaşkanlığı adayları Kürt sorunu, Alevi sorunu gibi önemli toplumsal problemleri es geçerek, herhangi bir çözüm projesi sunmadan, Kürt karşıtlığı üzerinden kutuplaştırdıkları seçmenlerden oy istemekteler” denildi.

Bildirgede HAK-PAR parti olarak izleyecekleri siyaseti şu sözlerle ifade etti:

“HAK-PAR ise bu süreçte, Kürt halkının varlığının Anayasal olarak tanınması, ana dilde eğitim hakkının tanınması, Kürtçenin, Türkçenin yanı sıra resmi dil olarak kabul edilmesi, federal çözümün olanaklarının yaratılması ile meşru, demokratik haklarının garanti altına alınması başta olmak üzere,tüm özlem ve taleplerini esas alan bir siyaset izleyecektir.

HAK-PAR ; “Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek dil,” söylemleriyle, daha ceberut, üniter bir yapıyı, tek adam rejimini sürdürmek isteyen, hem sınırları içinde hem de sınırları dışında Kürtlerin meşru haklarını elde etmelerini beka sorunu olarak algılayıp saldıranları da, ulusal kahramanlarımıza, değerlerimize, sembollerimize hakaretler yağdıran iktidar blokunu da, Kürt karşıtlığı konusunda iktidar bloğu ile yarışan muhalefet blokunu ve adaylarını da umut olarak göstermeyi de ret etmektedir.

HAK-PAR, Çağdaş anlamda demokratikleşmeden, gerçek bir laiklikten, insan haklarından, kadınların eşitlik mücadelesinden yanadır ve ötekileştirilen tüm toplumsal kesimlerin de meşru taleplerinin savunucusu olacaktır. İnanıyoruz ki 30 milyonu aşkın bir nüfusa sahip Kürtlerin meşru haklarına karşı düşmanca tavır alan, kayıtsız kalan her aday politik olarak kendi sonunu da hazırlayacaktır.”

“Cumhurbaşkanlığı için boş oy at”

HAK-PAR Parti Meclisinin, 14 Mayıs seçimlerinde “Kürt karşıtı ırkçı şoven söylemlerle” birbiriyle yarışan 4 Cumhurbaşkanı adaydından hiçbirine destek olmayacağı yönünde karar aldığı ifade edildi. HAK-PAR; ayrıca seçmenlerden sandıkta Cumhurbaşkanlığı için boş oy kullanarak protesto etme çağırısında bulundu.

Açıklamada cumhurbaşkanlığı seçiminde ikinci tura kalınması halinde, Cumhurbaşkanı adaylarının Kürt halkının taleplerine karşı göstereceği tavıra, ortaya koyacakları projelere baklarak politikasını güncelleceği ifade edildi.

Milletvekili seçimlerinde partilerine oy verilmesi çağrısı yapılan açıklamada “Tüm halkımızı, Kürt halkının kolektif taleplerini merkeze alan tek parti olan HAK--PAR’a oy vermeye çağırıyoruz” denildi.

"Türkiye federal sistemle yeniden yapılanmalıdır"

HAK-Par açıklamasında “Türkiye Cumhuriyeti de başta Kürt sorunu olmak üzere kuruluşundan bu yana çözemediği, kangrenleşmiş sorunlarını aşmak için federal bir sisteme yönelmeli, çok dilli, çok kültürlü, çok uluslu gerçeğine uygun, çoğulcu bir niteliğe kavuşmalı; federal tarzda yeniden yapılanmalıdır1 denilerek şu ifadelere yer verildi:

 “Başta Kürtlerin çoğunlukta olduğu bölge olmak üzere, farklılıkların var olduğu bölgelerde federe yapılar kurulmalıdır. HAK-PAR bu temelde siyasi ve idari egemenliğin paylaşılmasını öngören ve federal çözüm öneren tek partidir. Türkiye federal bir yapıya dönüşmelidir. Türkiye de Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Rusya, Belçika, Kanada, İsveç, Avusturya, Hindistan, Güney Afrika dâhil birçok ülke gibi federal sistemle yönetilmelidir” denildi. HAK-PAR’ın açıklamasında “Türkiye başta Güney Kürdistan Federe Bölgesi’yle ve Suriye Kürdistan’ındaki Kürtlerle birlikte komşularıyla barışçıl ilişkiler içinde olmalı; haklarına saygı göstermeli ve uluslararası toplumla uyumlu olmalıdır.”

Alevi meselesi

İnanç bağlamında Alevi sorununa da değinen HAK-PAR “Biz HAK-PAR olarak, devletin Aleviliği kendine göre tanımlama anlayışını terk etmesini ve meşru haklarını teslim etmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ancak hâlâ Alevilerin haklı taleplerine cevap verilmiş değil. Cemevlerinin statüsü hâlâ tanınmadı. Din dersi zorunlu olmaktan çıkarılmadı.Alevilerin yanı sıra, diğer inanç grupları, örneğin Hıristiyanlar, Museviler ve Êzdi Kürtler üzerinde de ayırımcılık ve baskı türlü biçimlerde sürmekte.Alevi sorununun çözümü gerçek bir laikliğin hayat bulmasıyla mümkündür. Türkiye’nin gerçek anlamda laikleşmesi için devlet din alanından elini çekmeli. Hiçbir inanca baskı yapılmamalı, hiçbir inanca imtiyaz tanınmamalı” denildi.

HAK PAR'ın açıklamasında öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:

Dış politika karşılıklı saygı ve barışçıl ilişkile­re dayanmalıdır

Türkiye, İran, Irak, Suriye, ABD, AB ve Rusya başta olmak üzere neredeyse tüm dünya ile ilişkilerinin merkezine Kürt karşıtlığını koymuştur. Bu yanlış politikadan vazgeçilmelidir.Türkiye hem içeride Kürt sorununu çağdaş yöntemlerle, adil bir çözüme kavuşturmalı, hem de İran, Irak ve Suriye sınırları içinde kalan Kürtlerle iyi komşuluk ilişkileri geliştirmelidir.

Kürtlerin Bölgede meşru kazanımlarını beka sorunu olarak algılamamalı, “Bölünme” fobisi ile hareket etmemelidir.Türkiye’nin Yunanistan’la da Avrupa Birliği’yle de ABD’yle de ilişkileri iyi gitmiyor. Bu agresif politika sürdürülemez. Türkiye başta Güney Kürdistan Federe Bölgesi’yle ve Suriye Kürdistan’ındaki Kürtlerle birlikte komşularıyla barışçıl ilişkiler içinde olmalı; haklarına saygı göstermeli ve uluslararası toplumla uyumlu olmalıdır.

AB üyeliği

Biz HAK--PAR olarak Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğini destekliyoruz ve tam üyeliğin bir an önce gerçekleşmesini istiyoruz. Bunun için Türkiye bir an önce gerekli reformları tamamlayarak AB üyeliğinin gereklerini yerine getirmelidir.Türkiye AB üyeliği için gerekli şartları yerine getirmekte ayak sürümekten de vazgeçmelidir.

Demokratik bir anayasa şarttır

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, aradan geçen 42 yıllık zamana rağmen hâlâ askeri darbenin izlerini ve ruhunu taşıyor. Biz HAK--PAR olarak Türkiye’nin çok uluslu, çok kültürlü yapısına uygun çağdaş, sivil, demokratik bir anayasa yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu anayasa federal yapılanmaya, AB standartlarında, çoğulcu, katılımcı demokrasiye zemin oluşturmalıdır. Kürt kimliği anayasada yer almalıdır. 

 Kürtçe Türkçe ile birlikte resmi dil olarak kabul edilmeli; ilkokuldan üniversiteye kadar okullarda okutulmalı ve kamu alanında serbestçe kullanılmalıdır.

Biz HAK-PAR olarak, Türkiye’de ana dilde eğitimi savunurken bu hakkı aynı zamanda Arap, Laz, Çerkez gibi bu coğrafyada yer yer yoğun topluluklar halinde yaşayan diğer etnik gruplar için de gerekli görüyoruz.

Kopenhag Kriterleri’nin gerekleri yerine getirilmelidir.

Venedik Komisyonu Şartı’na uygun olarak şiddeti dışlayan siyasi partiler ve dernekler kurulabilmeli, siyasi ve sivil hayattaki yerlerini alabilmelidir.

­Kürt veya Kürdistan adıyla Parti veya STK kurma önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası demokratikleşmeli; seçim barajı tümden kaldırılmalı, her parti

aldığı oy oranında parlamentoda temsil edilmeli ve aldığı oy oranında hazineden yardım almalıdır.

­Ceza Yasası adil ölçülerde değiştirilmeli, Terörle Mücadele Kanunu kaldırılmalıdır.Kürdistan’da ismi değiştirilen yerleşim bölgelerinin, coğrafik ve tarihi yerlerin Kürtçe isimleri iade edilmeli.

­Başta Şeyh Sait, Seyid Rıza, Said­i Kürdi olmak üzere mezarları gizlenen tüm Kürt şahsiyetlerin mezar yerleri açıklanmalı, cenazeleri ailelerine teslim edilmelidir

Koruculuk sistemi

1980'li yıllarda geçici olarak kurulan Koruculuk sistemi kalıcı hale gelmiş ve tam anlamıyla bir siyasal ve sosyal probleme dönüşmüştür. HAK­-PAR Koruculuk sistemini ortadan kaldıracaktır.

Genel siyasi af

Türkiye’de toplumsal gerilim noktalarından biri de cezaevleridir. Haksız, hukuksuz yere, resmi ideolojiye, egemen siyasete karşı olduğundan binlerce insan tutuklu veya hükümlü durumdadır. Pişmanlık yasaları veya iktidara yakın kişilerin, ünlü mafya babalarının serbest bırakılmasına yönelik infaz düzenlemeleri yerine, tüm siyasi tutukluları kapsayan genel siyasi af ilan edilecektir.

İç göç ve geriye dönüşlerin özendirilmesi

Bugün Kürdistan’dan savaş, yoksulluk ve işsizlik nedeni ile göç ederek metropollere sığınmış olan milyonlarca Kürt, adeta mülteci konumuna düşmüştür.

Metropollere sığınmış olan halk en ağır işlerde ve en geri hizmetlerde çalışmak zorunda kalmıştır. Ağır çalışma ve barınma sorunları ile boğuşmaktadır. Gençler büyük kentlerde hızla savrulmuş, mafya ve uyuşturucu gibi bataklıklara sürüklenmiştir. Bu düşürülmüşlük bir kader değildir. Bu nedenle göç eden Kürtler derhal memleketlerine dönebilsin diye gerekli tüm koşullar hazırlanmalıdır. Kürdistan’da yaşanan kirli savaş, milyonlarca insanın yerini yurdunu terk etmesine neden oldu. Kirli savaşın ve devlet terörünün mağduru olan halkımızın tekrar topraklarına dönmesi, maddi ve manevi kayıplarının karşılanması için özel bir ekonomik ve sosyal politika uygulanacaktır. Savaş sırasında yakılan, yıkılan ve boşaltılan köyler yeniden onarılmalı, yaşanılır kılınacak. Mağdurlara devlet tazminat ödeyecektir. Savaş, işsizlik ve yoksulluk nedeni ile metropollere göç etmiş insanların geriye dönüşü özendirilecek ve yaşam standartları yükseltilmesi için gerekli tedbirler alınacaktır."