Ortadoğu'da Erbil başkentli 'Kürdistan Devleti' kuruluyor

Ortadoğu'da Erbil başkentli 'Kürdistan Devleti' kuruluyor

Prof. Dr. Ümit Yazıcıoğlu’nun dün kaleme aldığı “Ortadoğu’da Erbil başkentli Kürdistan devleti doğuyor”  başlıklı makale birçok tartışmaya neden oldu. 

Makaledeki en dikkat çekici bölüm ise;

“Bugünden itibaren Irak Kürdistan Bölgesi yönetiminin bağımsızlık ilan etmesi de artık mümkündür, çünkü ABD Temsilciler Meclisi bugün Kürt halkının bağımsızlığını tanıyan bir karar çıkardı. Bu kararda “Irak Kürdistan Bölgesi’nin egemen bir ülke olarak statülerini belirleme hakkına sahip olduğu” ifade ediliyor. Eğer Irak Kürtleri bağımsızlık ilan ederlerse Birleşmiş Milletler’de (BM) ilk tanıyacak ülke ABD olacak.” 

Yazıcıoğlu, ilgili makaleyi İznews'ten Rozerin Urucu ile yaptığı röportajda değerlendirdi.

“Kürdistan bölgesi halkı egemen bir ülke olarak statülerini belirleme hakkına sahiptir“ bu cümleyle bağlaşan 2 yıl öncesine ait bir yasa tasarısı vardı ancak bu tasarının rafa kaldırıldığı söyleniyordu. Tasarının yeniden temsilciler meclisi gündemine getirildiğine ilişkin bilginiz nedir? ABD basınında ve Güney Kürdistan’da yetkililerin bundan neden haberi yok?

Güney Kürdistan‘daki yetkililerin veya ABD basının, makalemin içeriğindeki ana haberden niçin haberdar olup olmadığı sorusuna benim cevap vermem doğru olmaz. Fakat yine de analiz olarak şunu belirtmekte fayda görüyorum: “The Kurdish Spring (Kürt Baharı – Ortadoğu’nun Yeni Haritası)” isimli kitabın yazarı Columbia Üniversitesi Barış ve İnsan Hakları Çalışmaları Direktörü David Phillips, Kobani direnişinin Kürt tarihinde “Halepçe” gibi ulusal kimliğin inşası için önemli bir yer tutacağını söyledi. ABD Temsilciler Meclisi’ne, Güney Kürdistan halkının bağımsızlığını tanıyan bir karar 2017’de sunulmuştu. O zaman çoğunluk tarafından kabul etmiş fakat oylamaya sunulmamıştı. Aldığım objektif bilgilere göre tasarı bekletildi ve bugünlerde  tartışılmaya başladı. Muhtemelen İran müdahalesi sonrası Kürtlerin BM’ye bağımsızlık için başvurmaları sinyali verilecek. Bu bilgileri bana Amerika’da yaşayan, Kürdistan’ı gezmiş  hatta Kürtçe bilen Amerikalı bir dost bilim insanı verdi.

II.)

Mesut Barzani’nin bir bağımsız devlet başkanından daha fazla, başta ABD olmak üzere birçok devlet nezdinde mazhar olduğu müsamaha ve itibar ile verilen destek aslında sizin bu sorunuza cevap olarak her şeyi açıkça anlatmaktadır. Ortadoğu’nun yeni haritası, dünyada bundan sonraki ilk bağımsız devlet olacak olan Kürdistan’ın sınırlarına bağlı olarak değişecek. Başta Irak olmak üzere Suriye ve İran’ın bölüneceği, Ortadoğu’da yeni bir haritanın oluşacağı ön görülüyor. Irak dağıldığında Güney Kürdistan Bölgesi ayağa kalkacak ve uluslararası toplum da güvenlik ve ticari ilişkiler bakımından gereken ilgi ve işbirliğini gösterecek. ABD ve Batı dünyasının istediği budur.

III.

Ulusların kendi kaderini tayin hakkı, bir ulusun ulus olmaktan kaynaklı en temel hakkıdır. Bir ulus eğer isterse başka bir ulusla aynı coğrafyayı paylaşarak, aynı sınırlar içerisinde kendi kimlik dil ve kültürüyle kardeşçe beraber yaşayabilir, isterse de ayrı devlet kurma ve sınır koyma şeklinde de yaşayabilir. Hukuki ve siyasi gerçekler karşısında self-determinasyon uluslararası hukukun genel bir ilkesi olarak kabul edilmektedir. Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmayı istemeleri de son derece meşrudur.

IV.

Trump ‘ın “Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge kurulsun” açıklamasının içerdiği mesaj, Ortadoğu’da ABD’nin de güvendiği bir Kürt devletinin kurulmasının gerekli olduğu, bu nedenle tüm dünya ülkelerinin Kürtlerin devlet sahibi olmasını kabullenmesi gerektiği anlamınını taşımaktadır. Zaten Washington, Türkiye’yi yaklaşık 15 yıldır stratejik müttefik olarak görmüyor, Türkiye ile sadece taktik bazında diplomatik görüşmeler yapıyor. Amerika artık Türkiye’nin yanında pozisyon almıyor, bilakis Ortadoğu’da Kürtlerin lehine tavır aldı ve yakında bir Kürt devleti kuracak. Suriye ve Irak Kürt bölgelerinin birleştirilerek bu coğrafya üzerinden Akdeniz’e açılan bir koridor doğrultusunda bağımsız bir Kürt devletinin kurulması, Türkiye’nin toprak bütünlüğü için bir tehdit değildir. Türkiye’nin şimdiden Kürtlerle olan bazı meselelerini çözmesi iyi olur.

V.)

ABD diplomaside NATO üyesi olan Türkiye’nin Ortadoğu’daki stratejik önemini bildiğinden Türkiye’yi kaybetmek de istemiyor. Fakat Suriye ve Irak Kürt bölgelerinin birleştirilerek Akdeniz’e açılabilen bir Kürt devleti kurulmasından yana. Araplar ve diğer pek çok ülke buna tam destek veriyor. Bu bağlamda ABD’nin günümüzdeki amacı her ne olursa olsun Türkiye’nin, Suriye’nin Kürt bölgelerine bundan sonra operasyon düzenlemesini önlemek ve akabinde bu coğrafya üzerinde bir Kürt devletinin kurulmasını sağlayarak bu bölgenin Irak ve Suriye’den ayrılmasıdır.
 

Peki bu ortamda Kürt sorununun çözümü için Türkiye’de neler yapılmalıdır?
Türkiye’nin siyasetçilerinin ve devlet adamlarının ellerini taşın altına koyup risk almasının zamanının geldiği kanaatindeyim. Siyasiler ve Erdoğan hükümeti, acilen Kürt sorunu üzerine yoğunlaşmalıdır.
İlk etapta şiddetin durması için, genel bir af çıkarılmalı ve bu affın bir yönü hukuki , diğer yönü ise siyasi olmalıdır.

Kürtlere anayasal güvence verilmeli. Hazırlanacak yeni bir anayasa ile Kürt dili yayın alanında tümüyle serbest bırakılmalı, Kürtçe eğitim verilmeli ve üniversitelerde Kürdoloji bölümleri açılmalıdır.

Devlet idaresinin modernleştirilmesi için, başkanlık sistemine en kısa süre içerisinde geçiş yapılarak, büyükşehir belediye başkanlıklarının birleştirilmesinin ve bölge belediye başkanlıklarının yine en kısa süre içerisinde yerel yönetimler yasasında yapılacak değişiklikler sonucu kurulmasının gerekli olduğu kanaatindeyim.