Şam, Türk-Rus ortaklığıyla oluşan fiili durumu nasıl görüyor?

Şam, Türk-Rus ortaklığıyla oluşan fiili durumu nasıl görüyor?

Rusya ile Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ve yaklaşık 50 Türk askerinin yaşamını yitirdiği Suriye ordusunun son İdlib operasyonunda Ankar ile Moskova anlaştı ve ateşkes ilan edildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Putin dün Moskova'da bir araya geldi ve üç maddelik İdlib mutabakatı imzalandı. Peki Suriye, Türk-Rus ortaklığıyla oluşan fiili durumu nasıl görüyor? 

Gazeteci Fehim Taştekin, BBC Türkçe için bu başlıklı yazı kaleme aldı. Taştekin, yazısına "Türkiye'nin nihayetinde Bahar Kalkanı adını verdiği son İdlib harekâtıyla Moskova ve Şam'a geri adım attıracağına dair değerlendirmeler, 5 Mart'ta Moskova zirvesinden çıkan ek protokolle açığa düştü. Başından beri Suriye devletinin kapasitesi, Rusya ile ortaklığının mahiyeti, müdahaleler karşısında rejimin kısa sürede çökeceği ya da Rusya'nın Şam'ı yarı yolda bırakabileceğine dair öngörüler gerçeğin hep uzağına düştü. Henüz Rusya veya İran'ın savaşa müdahil olmadığı ve rejimin sayılı günü kaldığı düşünülen günlerde bile Şam'da toprakların her bir karışında kontrolün yeniden ele alınması konusunda kararlılık vurgulanıyordu. Sistem, sınır kapılarını ve bazı kentleri kaybetse de askeri, istihbari ve iktisadi olarak fonksiyonlarını yitirmedi. Çok tökezledi ama savaşta mobilizasyon yeteneğini korudu. Eğer sistem bu şekilde işliyor olmasaydı Rusya, Esad yönetimine el vererek bu denli büyük bir risk almazdı" ifadeleriyle başlıyor. 

Rus dış politikasının temel karakterini betimleyen iki önemli nokta ortaya çıktığını dile getiren Ortadoğu uzmanı gazeteci "Birincisi aralarında karşılıklı güvenlik ve işbirliği anlaşması olan bir müttefikini koruma konusundaki kararlılık. İkincisi bu kararlılığın Rusya'nın dış ilişkiler ağını mahvetmesine izin vermeyen esneklik" diyor. 

"ABD ile kafa kafaya gelmemek için Fırat hattında hava sahasının paylaşılıp askeri koordinasyon mekanizmasının kurulması, İran ve Hizbullah'ı bahane edip Suriye'yi vuran İsrail'e karşı Rusya'nın kontrolündeki hava savunma sistemlerinin çalıştırılmaması ve Türkiye'yi işbirliği içinde tutmak için üç askeri harekâta yeşil ışık yakılması, esneyerek oyunu sürdürme yaklaşımının tipik pratikleriydi" değerlendirmesinde bulunan Fehim Taştekin devam ediyor: 

"Elbette Rusya'nın ABD, Türkiye ve İsrail'e gösterdiği esneklikten Şam mutlu değil. Şam'da Türkiye'nin dolaylı dolaysız müdahalelerden vazgeçmesi halinde Suriye'deki sorunun kısa sürede çözüleceği inancı hakim. Şam yönetimi nihai hedefe odaklanarak Türk-Rus ortaklığıyla oluşan fiili durumu da "geçici" ve "hedefe varmayı kolaylaştıran ara çözüm" olarak görmeyi tercih ediyor.

Bu noktada Şam-Moskova ilişkilerinin tanımında ince bir ayrım da kendini gösteriyor: Suriye'nin, müttefiki Rusya'nın belirlediği oyun kurallarına "Hayır" deme şansı sınırlı. Fakat Moskova'nın Şam'a yaklaşımı da buyurgan ve dayatmacı değil. Sıklıkla Erdoğan'ın "Rusya'nın Esad rejimini dizginlemesi lazım" çıkışlarına yansıdığı gibi Şam-Moskova arasında emir-komutayı andıran bir ilişki türü yok. Aksine pek çok gözlemci, Esad yönetiminin Rusya'nın muhataplarıyla geliştirdiği mekanizmaları zora sokacak direnç alanlarını muhafaza ettiğini düşünüyor. Bu tespit, sahada koordinasyon ve eşgüdümü koruyan askeri operasyonlar için çok da geçerli olmayabilir. Rusya ve Suriye'nin Türkiye ile yapılan mutabakatlar ya da ateşkes ilanlarına yaklaşımları farklı değil. Suriye ordusunun M-5 otoyolu dahil Türk askeri gözlem noktalarının gerisine çekilmesi talebinin karşılık bulmaması da imzalanan mutabakatların adım adım Suriye ordusunu sınırlara taşımaya dönük araç olarak görüldüğünü teyit ediyor. Şam-Moskova ile ilişkilerinde ağır sorunlara rağmen karşılıklı saygı ve mesafeyi koruyan bir boyutun olduğu hep gözardı ediliyor. Bu mesafe Şam'ın direnç alanlarını korumasına da imkân veriyor."

Rusya esnek yaklaşımı sayesinde Türkiye-Suriye barışının tesis edilebileceğini ve bu şekilde Suriye'nin yeniden inşa sürecine geçilebileceği hesabını yaptığını dile getiren Taştekin'e göre, Rus yaklaşımının temelinde şu argümanlar yatıyor:

  • Şam-Ankara arasında köprüler kurulmadan Suriye'nin askeri olarak toparlanmasının maliyeti çok yüksek olacaktır.
  • İki ülke barışmadan Suriye'nin yeniden inşa süreci de çok pahalıya gelecektir.
  • Türkiye'nin İdlib'de enerjisini bitirmek yerine Doğu Akdeniz'deki enerji savaşına odaklanmasında fayda var.
  • Şam-Ankara diyaloğu yeniden tesis edilirse iki ülkenin Doğu Akdeniz'de birlikte hareket etmesinin de önü açılabilir.