Taştekin: ABD, Türkiye'yi ucu açık bir ameliyata alıyor

Taştekin: ABD, Türkiye'yi ucu açık bir ameliyata alıyor

Duvar'da yazısında ABD'nin Türkiye'yi ucu açık bir ameliyata aldığını yazan gazeteci ve yazar Fehim Taştekin, iki ülke arasındaki karşılıklı bağımlılık ilişkisinin giderek Türkiye'nin tek taraflı mahkumiyetine dönüştüğünü ifade etti. Taştekin, ABD Başkanı Donald Trump'ın Erdoğan için sigorta olarak devrede kalmasına rağmen, durumun değişmeyeceğini belirtti.

Taştekin, Erdoğan'ın ABD gezisine çıkarken var olan sorunların gezi sonrasında da hala devam ettiğine dikkat çekti ve, "Siyasetin patırtısı zevahiri kurtarmaya yetiyor. Sahte zaferler en içeriksiz gürültülerden devşiriliyor. “Dik duran” birkaç laf! Sahne önündeki hır-gür diplomasinin arka tarafta çözemediği sorunlardan kaçış için sergilenen bir cinlik sanki" ifadelerini kullandı.

O sorunların ne olduğuna da açıklık getiren Taştekin, "Ruslardan S-400 alımı nedeniyle CAATSA kapsamında öngörülen yaptırımların geri çekilmesi. Türkiye’nin üretim ortağı olduğu F-35 programına geri alınması. S-400’lerden vazgeçmeden ABD’den de Patriot alınması. ABD’nin Suriye Demokratik Güçleri (DSG) ile ortaklığını bitirmesi. Barış Pınarı’nın Erdoğan’ın kafasındaki haritaya göre genişlemesi. Halkbank soruşturmasının düşürülmesi. Fethullah Gülen’in iadesi" diye yazdı.

S-400 alımıyla ilintili F-35 meselesinde de Türkiye'nin ipin ucunu kaçırdığına işaret eden Taştekin, "...Kongre’de F-35 Programı Direktörü Korgeneral Eric Fick, Türkiye’nin ürettiği parçalara alternatif üretici bulduklarını, kalan 12 parça için arayışın sürdüğünü ama aksama olmayacağını söylüyordu. Zirve bu krizi bitirmedi. En fazla taraflar zaman kazandı denebilir. Bir ileri bir geri alınan yaptırım tehdidi, Erdoğan’a istediklerini yaptırma konusunda bir sopa olarak tutuluyor" yorumunu yaptı.

Taştekin, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham'in, CAATSA yaptırımlarını gündemden düşürme niyetinde olmadığını hatırlattı ve DSG konusunda da Amerika'nın tutumunun değişmediğine işaret etti:

"DSG konusuna gelince; Amerikalıların fikri değişmedi. Beyaz Saray’da odayı karartıp tablet bilgisayarından propaganda filmi izlettirmek her kimin fikriyse, bu, devletten devlete izlenecek bir yol değil. Dışişleri’ni, Pentagon’u, CIA’i önüne oturtup hesaba çeken ve bilgi alan senatörlerin bundan etkilenmelerini beklemek naifçe. Suriye’ye el atmış tüm gizli servislerin elinde hakikisinden tonlarca film vardır. Ve bunlar Erdoğan aleyhinde 1001 kabus senaryosu eder.

Bu işin bir de Moskova ayağı var. Rusya lideri Vladimir Putin’in elindeki filmler Erdoğan’ı daha fazla hareketsiz bırakacak türden. Erdoğan, Türkiye’nin Amerikan çıkarları açısından ‘garanti ortak’ olduğu vurgusunu yinelese de Suriye’de artık Rusya ile çalışmak zorunda."