The Washington Times: Kürtler artık unutulmuş bir halk değil

The Washington Times: Kürtler artık unutulmuş bir halk değil

The Washington Times gazetesinde dün "Kürtler artık unutulmuş bir halk değil" başlıklı yazı yayımlandı. Yazıyı yazan emekli Albay Norvell B. DeAtkine. Arap ülkelerinde uzun yıllar görev yapmış bir Orta Doğu Bölge Uzmanı. John F. Kennedy Özel Mücadele Merkezi ve Okulu'nda 18 yıl boyunca ders vermiş. Yazar, Kürtlerle ilk karşılaştığı yılları anlattıktan sonra Kürtlere ilişkin izlenimlerini ve tespitlerini paylaşıyor.

Norvell B. DeAtkine, ilk kez 2003 yılında, ABD ordusunda görevli iken Kürdistan'da bulundu. Kürtlere dair çok az biliyordu. 

Süleymaniye'de kaldığı süre içinde Kürtleri ve onların ulusal farkındalıklarını yaratma süreçlerine şahit oldu, gerek yaşadığı deneyimler gerekse Kürtlerle ilgili yaptığı okumalar onu Kürtlere yakınlaştırdı. Zamanla karşılaştığı Kürtlerin bakışlarının, Arap ülkelerinde karşılaştıkları somurtkan bakışlardan farklı olduğunu olduğunu fark ettiğinden söz ediyor. Halepçe'deki soykırım müzesini ziyareti, Washington D.C.'deki Holocoust müzesini ziyaretinde yaşadığı tiksintiyi burada da yaşadığını hatırlıyor.

Ülkesine döndükten sonra Kürtlere ilgisi artarak devam etti, onları daha fazla tanımaya başladı. Kürtlerin şu an karşı karşıya oldukları realitenin çok ağır olduğunu kabul ediyor. Bölgedeki dört ülke arasında bölünmüş bir kültürel haritaya sahip ve bu ülkelerin hiç biri bağımsız bir Kürdistan istemiyor.

Kürtlerin bağımsızlığı bir Orta Doğu sorunudur

Kürtlerin bağımsızlığı artık tek bir ülkenin sorunu değil. Bir Orta Doğu sorunu. 2000'li yılların başında hala Arap-İsrail sorunu bölgenin en büyük sorunu olarak kabul görürken artık durum çok farklı. Elbette bu doğru değil. Siyasi İslamın güç kazanması, İran'ın emperyal hedefleri, Kürdistan ya da büyük Kürdistan meselesi artık bölgenin önde gelen sorunları.

Sorunların çözümü tespit edilmelerinden daha zor elbette. Şu an Kürtler açısından en fazla öne çıkan Kerkük meselesi ile Türkiye'deki Kürtlerin bağlılıkları. İlkinde, Kürtlere, anlamsız bir şekilde, yıllarca uğruna mücadele ettikleri topraklarını teslim etmeleri isteniyor. Üstelik IŞİD' karşı mücadelede bunca göze çarpan başarılar sergilerken ve Irak hükümetinin nefes alabileceği bir alan yaratabilmişken. 

İkincisinde ise, bir takım kozmetik yaklaşımlara rağmen, Türkler hala Kürtlere "dağ Kürtleri" mantığı üzerinden yaklaşıyor ve ona göre davranıyor, elle tutulur bir gelişme yok.

Kürtler, iç sınırlar, dayatılmış diller, farklı alfabeler, her dört ülkede ikinci sınıf vatandaş olmak ve kendisine açılmış pek çok yaranın sahibi olarak bölünmüş bir halk. Ancak dünyanın bir yanındaki diaspora Kürtleri ortak bir etnik aidiyet üzerinden Batı'da bir Kürt duyarlılığı yaratabildiler. 

Kürt devleti

Bir Kürt devletinin kurulması, başta sınırlar olmak üzere pek çok sorunun çözümüne bağlı. Avrupa'daki bölünmüş topluluklara örnek olarak verilen Polonyallılar ve Ukraynalıların durumu yol gösterici olabilir. Yüzyıllarca başkaları tarafından yönetildiler, pek çok sınır değişikliklerine maruz kaldılar ancak bu onların Polonyalı ve Ukraynalı olmaları gerçeğini değiştirmedi. Kürtler de böyle. Ulusal kimlik arayışları, büyük bölgesel güçlerin rekabet bataklığına ya da kartografik "realite soyutlamaları" içine gömülmemelidir. Başkan Woodrow Wilson'ın 99 yıl önce onlara söz verdiği şeyi elde ettiler.

  ​​Norvell DeAtkine