ABD-DSG operasyonunda IŞİD'e ikinci darbe

ABD-DSG operasyonunda IŞİD'e ikinci darbe

ABD ve Suriye Demokratik Güçleri'nin (DSG) dün gece IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin öldürülmesi için İdlib'de düzenlediği ortak operasyonun yankıları devam ediyor. 

ABD Başkanı Donald Trump'ın Twitter'dan, "Kısa süre önce çok büyük bir şey oldu" mesajını paylaşması sonrası tüm dünya Trump'ın yapacağı açıklamaya odaklanmıştı. 

Trump'ın paylaşımı sonrası sosyal medyadan açıklama yapan DSG Genel Komutanı Mazlum Kobane, “ABD ile ortak stihbarat çalışması sonucu tarihi bir operasyon” yaptıklarını söylemişti.

Ardından, Beyaz Saray'da gazetecilere açıklama yapan ABD Başkanı Donald Trump, Bağdadi’nin bir tünelde kendini patlatarak öldürdüğünü söyledi. 

Bütün bu gelişmeler sonra DSG Genel Komutanı Mazlum Kobane twitter üzerinden yeni bir açıklama yaptı.

DSG Komutanı, "IŞİD liderlerini izleme ve hedef almadaki ortak işbirliğimiz güçlü bir şekilde devam ediyor ve yakında başka operasyonlar olacak." açıklamasını yaptı.

Mazlum Kobane, IŞİD lideri Ebubekir El Bağdadi'nin öldürüldüğü operasyonda IŞİD'in ikinci en önemli ismi olan Ebu Hasan el Muhacir'in hedef alındığını açıkladı.

DSG Komutanı, twitterdan paylaştığı açıklamada şunları söyledi:

"Önceki operasyona devam ederken, Ebu Bekir El Bağdadi'nin sağ kolu ve bir IŞİD sözcüsü olan terörist Ebu El-Hasan El-Muhajir, DSG istihbaratı ve ABD ordusu arasında doğrudan koordinasyon içinde, Jarablus yakınlarındaki Ein el-Baydah köyünde hedef alındı."

Ebu Hasan el Muhacir Kimdir?

Asıl adı John Georgelas olan Ebu Hasan el Muhacir,  Yunan asıllı ABD’li bir ailenin çocuğudur. 

1983'te Teksas'ta doğmuştur ve bir Hıristiyan olarak yetişmiştir.

Dedesi, II. Dünya Savaşı’nda iki kere yaralanmış Albay John Georgelas. Babası Timothy de orduda üç yıl görev yapmış bir doktor.

Georgelas ailesi, babanın görevleri sebebiyle uzun yıllar birçok farklı ülkede ikamet etmiş. Küçükken çeşitli hastalıklar geçiren John, 11 yaşındayken Yunan Ortodoks Kilisesi’ne bağlı bir gençmiş.

Babası ve dedesinin aksine, fiziksel ve ruhsal olarak askerliğe uygun olmayan John’u babası şöyle anlatıyor: “Hep sınıfın en küçüğüydü ve hep takipçiydi. Kolay manipüle edilen biriydi. Liseden itibaren hep yanlış kararlar verdi.”

John’un lise yıllarında vermeye başladığı yanlış kararlardan biri uyuşturucu bağımlılığı oldu. Marihuana, asit, mantar gibi çeşitli uyuşturucuları kullanmaya lise yıllarında başlayan John’un bu düşkünlüğü sonraki yıllarda da devam edecekti. Yine aynı yıllarda, babasına ve ABD yönetimine yönelik derin bir öfke beslemeye başladı.

Lisede notları çok kötüydü ve neredeyse uyuşturucu kullanmaktan başka bir şey yapmıyordu. Liseden sonra Blinn College’da felsefe bölümüne girdi, ancak bitiremedi. Aldığı “dinler tarihi” dersindeki İslam anlatısını sıkıcı buldu.

İslam’ın ne olduğunu yerli Müslümanlardan öğrenmeye karar verdi. Öğrendiği İslam’dan o kadar etkilendi ki 2001 yılında, Ramazan ayının ilk gününde College Station’daki bir camide Müslüman oldu.

John’un İslam’ı seçtiği günlerde 11 Eylül saldırısının külleri daha soğumamıştı ve ABD’de Müslüman karşıtlığı en üst seviyedeydi. Müslüman olunca Yahya adını aldı. Pikabını satıp uçak bileti aldı ve 2001 yılının Aralık ayında, ailesi Yahya’nın Şam’a gittiğini bir e-posta ile öğrendi.

Ebu Hasan el Muhacir ve 5 Aralık'tan beri IŞİD'in sözcülüğü yapıyor.