'ABD, Kürdistan Bölgesi’ni kilit bir müttefik olarak belirleyecek'

'ABD, Kürdistan Bölgesi’ni kilit bir müttefik olarak belirleyecek'

Amerika’da yılda altı defa yayınlanan Counter Punch Dergisi’nde, dün ABD ve Kürdistan Bölgesi ilişkilerine yer verildi. Amerika’da yılda altı defa yayınlanan Counter Punch Dergisi’nde, dün ABD ve Kürdistan Bölgesi ilişkilerine yer verildi. Yazıda, Kürdistan Bölgesi’nin tek güvenli yer olduğu ifade edilirken, Neçirvan Barzani’nin ise Rojava ve Kürdistan Bölgesi’deki Kürt bölgeleri arasında konsolide bir görev üstlendiği ve ABD için kilit bir muhatap olduğunu yazdı.

Counter Punch Dergisi’ndeki yazı şu şekilde:

‘Bölgenin en istikrarlı konumu Kürdistan Bölgesi’

Bölgenin en istikrarlı konumu Kürdistan Bölgesi. ABD, Kürdistan Bölgesini özel bir yerde tutuyor. Geçtiğimiz günlerde bölgeye askeri üs yapılacağının da sinyallerini verdi. Dünya Ekonomik Forumu’nda Trump ve Neçirvan Barzani buna ilişkin kısa da olsa görüştü. Daha sonra Barzani’nin Washington’a davet edildiği açıklandı. Belki de ABD, ciddi bir şekilde Kürdistan Bölgesi’ni kilit bir müttefik olarak belirleyecek.

Neçirvan Barzani, Rojava’daki Kürt bölgelerinin özerkliğinin yeni koşullarda konsolide bir yapıda olması için büyük rol oynaması beklenen Washington için kilit bir muhatap konumunda. Gerçekten de Amerika’nın bakış açısına göre Kürdistan Bölgesi, bir istikrar sahası olmaya devam ediyor ve bölgede tehlikeli durumda olan ABD askeri varlığı için önemli bir sayfa olabilir. 

ABD’nin Rojava’da petrolü kontrol ettiği bölgelerde, petrolün işleyişi ve aktarımı Kürdistan Bölgesi aracılığıyla daha bir mümkün hale geliyor.

‘Berhem Salih ABD’ye yanaşmaya çalışıyor’

Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi, şu an için nötr bir konumunda kalırken, Bağdat ise işlevsiz görünüyor ve Kürdistan Bölgesine otorite verme yetkisinde bir profil de çizmiyor. Ayrıca, Kürt olan Berhem Salih’in de bölgede oluşan güç boşluğuna hakim olmak ve kendini ABD’ye yararlı kılmak için Washington cephesine yanaştığı görülüyor. 

Bölgede Şii partiler ve ADB’liler arasındaki genel kargaşa göz önüne alındığında, şu anda Şii bölgelerinde gizli Amerikan karşıtı duyguları kimin kanalize edebileceği konusunda bir odak noktası da bulunmuyor. Çünkü Kasım Süleymani’nin yokluğu en çok açık hissedilen yer tam da bu nokta. Bu noktada kimin söz sahibi olacağı ise zaman alacak bir durum. 

24 Ocak'ta Bağdat'ta ‘Milyonluk bir yürüyüş’ gerçekleşti. Yürüyüş çağrısı, milliyetçi görünen ancak son zamanlarda kendini İran'la daha yakın tutan din adamı Muqteda al-Sadr'dan geldi. Söz konusu miting çağrısı, ABD karşıtlığına ilişkin bir çağrı idi. 

‘İran destekli gruplar ile Sünniler çatışabilir’

Şii milislerin lideri Ebu Mehdi el-Muhendis'in ölümü daha önce komuta ettiği Haşdi Şabi arasında bir çatışma ortamına dönüşebilir. Çünkü Haşdi Şadi içinde İran ile uyumlu gruplar muhtemelen bir azınlık oluşturacak. Haşdi Şabi içinde İran taraftarı olmayanlar, oluşan otorite boşluğunda Şii-Sünni çatışmasına gidebilir. Ebu Mühendis Süleyman’ doğrudan gözetimi altında yetişmiş bir isimdi. Fakat ikisi de aynı anda öldürüldü. İran artık, Irak'taki Direniş cephesine verilen bu iki figürün liderliğini yeniden yaratmayı imkansız bulacak. 

Haşdi Şabi, güçlü bir siyasi grup olarak kalacak mı yoksa ileride av mı olacak? Etkin bir merkezi komuta olmazsa, Haşdi Şabi içindeki İran yanlısı gruplar ile Sadr'ın bloğu arasında savaşlar patlak verebilir. 

‘Irak siyasetinin normale dönmesi imkansız görünüyor’

Irak'ta yaşanan bu kaotik durumda Irak siyasetinin normale dönmesi imkansız görünüyor. Bu aynı zamanda gizli bir ABD gündemi gibi de görünüyor. Bölgedeki protestocular yeni başbakan adaylarını reddetti ve mezhepsel çizgilere bölünmüş yolsuz siyasi sisteme bir son verilmesini talep ediyorlar.