Davutoğlu 'Rojbaş Diyarbakır' dedi, Kürtçe eğitim vaadinde bulundu

Davutoğlu 'Rojbaş Diyarbakır' dedi, Kürtçe eğitim vaadinde bulundu

Diyarbakır'da konuşan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu, Kürtçe tez yazımının yasaklanmasına tepki gösterdi. Davutoğlu "Tüm demokratik ve kalkınmış ülkelerde olduğu gibi anadilin eğitimde ve sosyal hayatta öğretilmesi ve kullanımının, vatandaşlarımızın bu vatana duydukları aidiyet bilincini güçlendireceğine, toplumsal barış ve dayanışmamızı tahkim edeceğine inanıyoruz" dedi.

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, “Önce Kürt'ü bir mesele haline getirdiler sonra da Kürt meselesini çözümsüzlüğe mahkum ettiler. Bunların bildiği sizin oyunuzu almak alamıyorsa da sizlere bir kayyum gönderip arkalarını sizlere dönüp gitmek” dedi.

Ahmet Davutoğlu, Diyarbakır'da partisinin 1’inci Olağan Kongresi'nde konuştu.

Sözlerine, "Diyarbekir biziz, biz Diyarbekiriz! 'Parti kuramaz dediler, bu kasvetli ortamda yola çıkacak cesur insanlar bulamaz dediler. Onlar Diyarbekirlileri tanımıyorlardı. 5 il ve 100 ilçe kongremizi tamamladık. 67 il ve 300 ilçemizde teşkilatlandık” diyerek başlayan Davutoğlu gündeme dair açıklamalarda bulundu.

Davutoğlu, “Kuramaz dedikleri Gelecek Partimizi kısa sürede kurduk. Ve ülkenin her bir köşesine sinen karanlığı dağıtmaya başladık. Şimdi bizden aldıkları cesaretlerle nice yeni partiler kurulmaya başlandı, kurulsun onlar da hayırlı olsun. Bizde kimseyi suçlamak yoktur” dedi.

 

Devlet kurumları değersizleşti, hukuk, emek değersizleşti”

“Bu iktidarın bugünkü halini tasvir edeceğin en doğru kelime değersizleşmedir” diyen Ahmet Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu iktidarın elinde hukuk değersizleşti, ehliyet ve liyakat, devlet kurumları, siyasi ahlak, milletvekilleri, eğitim ve kültür, emek ve en sonunda Türk Lirası da değersizleşti. Özetle bu iktidarın elinde aslında insan değersizleşti. Hatırlarsanız bize karşı parti içi darbe yapanlar 'düşük profilli Başbakan' istediklerini söylemişlerdi. Kalite ve şahsiyet düşmanı bu yaklaşım sayesinde önce Başbakanlığın profilini düşürdüler sonra da onu yok ettiler. Benzer şekilde hukukun, liyakatın, siyasi ahlakın, devlet kurumlarının, eğitim ve kültürün de önce profilini düşürdüler sonra anlamsızlaştırdılar ve nihayet değersizleştirdiler. Türk Lirası'nın değer kaybı bu profil düşmesi mantığının doğal bir sonucudur. Şimdi topyekun bir değer seferberliği ilan etme vaktidir. Biz bütün bu alanlara değer katmaya geliyoruz. Rahatsız olanlar rahatsız olsun.”

Davutoğlu, “Biliyorum bu aziz bölgemiz bu güzel insanlarımız çok büyük acılar yaşadı. Uzunca bir süre karanlık olaylar yaşandı. On yıllar boyunca insan onuru, insan hakları ayaklar altına alındı. Çok acılar çektiniz. Bizler de bu acıları unutmuş değiliz. Bizler bu acıları bitirmek toplumsal yaraları sarmak, her türlü ötekileştirmeyi sonlandırmak, adaleti tesis etmek için elimizden gelen çabayı göstermeye gayret ettik bundan sonra da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

“Önce Kürt'ü bir mesele haline getirdiler sonra da...”

Partisinin yerel yönetimler konusunda bakışını anlatan Ahmet Davutoğlu, HDP’nin yerel yönetim anlayışı ile devletin kayyum atamasını eleştirdi.

Gelecek Partisi lideri, “Bir taraftan PKK terörü, diğer taraftan bu terörden beslenenler, sizlere, ülkemize ve milletimize huzuru, adaleti ve insan onuruna yakışır bir hayatı çok gördüler. Önce Kürt'ü bir mesele haline getirdiler sonra da Kürt meselesini çözümsüzlüğe mahkum ettiler. Bunların bildiği sizin oyunuzu almak alamıyorsa da sizlere bir kayyum gönderip arkalarını sizlere dönüp gitmek. Sandığa karşı dağı koyanlar da size kime oy verirseniz verin atadıkları bir KCK komiseri ile kendi istediklerini yapanlar da bu milletin bu iradesini bir daha teslim alamayacaklar. Ne kayyum ne KCK komiseri, demokratik ve vatandaşlarımızın iradesine dayalı bir sistem öngörüyoruz” diye konuştu.

 

 “KHK düzeni de kayyum düzeni de bitecek”

“Sizleri yoksulluğa mahkum ederek iktidar olanların düzenini bitireceğiz” diyen Davutoğlu sözlerine şunları ekledi:

“Bunların düzeni yasaklar düzenidir. Gelecek Partisi KHK düzeninin de kayyum düzeninin de bitmesi için yola çıkmıştır. Bunların çarpık düzenine de sizlerle birlikte dur diyeceğiz. Bu koalisyon iktidarının, ülkemizin hiçbir meselesi ile ilgili artık ne ahlaki, ne vicdani ne de insani ne akli bir önerisi, siyasi önerisi, duruşu çizgisi kalmamıştır.

Bu iktdar önce kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörle iş birliği yapıp hain ilan ediyor, sonra da Kürt seçmenini rahatlatabileceğini düşünerk Osman Öcalan'ı TRT'ye çıkarıyor, Abdullah Öcalan'dan mektup getirtiyor. Terörle iş birliği iddiasıyla belediyelere kayyum atayanlara şimdi sormak gerekmez mi; kırmızı bültenle aranan bir teröristi ekranlara çıkaran TRT'ye ne zaman kayyum atayacaksınız?”

“Gelecek Partisi’nin ülkenin demokratikleşme sorunlarını çözmek, toplumsal yaralarını sarmak, her türlü ötekileştirme ve aidiyet sorununu ortadan kaldırmak için geldiğini” belirten Davutoğlu, “Bu bağlamda tüm demokratik ve kalkınmış ülkelerde olduğu gibi anadilin eğitim ve sosyal hayatta güçlendirilmesinin toplumsal kardeşliğimizi tahkim edeceğine inanıyoruz” dedi.

Ahmet Davutoğlu, “Sizin kendi kendinizi yönetmenizi istemiyorlar. Çünkü demokrasiden korkuyorlar. Siz bir belediye başkanı seçiyorsunuz Kandil PKK silah zoruyla bir KCK kayyumu atıyor, PKK'nın kayyumundan kurtulsanız bu sefer vesayet rejimini kayyumu geliyor. Her ikisi de vatandaşımızın özgür iradesine inanmıyor, milli iradeye tahammül edemiyor. Ama biz bu kayyuma karşı çıkarken şunu da söylüyoruz asla bir daha bu bölgenin Kandil'in KCK'sına da teslim edilmesine izin vermeyeceğiz. Ne Kandil, ne kayyum ne KCK, demokratik yolla seçilmiş bir belediye başkanı... Bu kıskacı kıracağız. Ne otoriter bir sistem ne de terör” değerlendirmesinde bulundu.

 

“Cahil ekonomi yönetimi...”

Gençlerin isşizlik sorunu yaşadığını belirten Davutoğlu, bu sorunun kaynakları hakkında ise şu belirlemelerde bulundu:

“İki hain ve dış güdümlü çete gençliğimizi bir devşirme kültürüyle toplayarak kendi hesaplarına alet etmeye çalıştı; PKK ve FETÖ. Bu iki örgüt gençleri çağ dışı ideolojilere şartlandırarak kendi kirli emelleri için kullanmaya kalkıştılar. Gençlerimiz gibi geleceğimizi de heba etmeye çalıştılar. Bugün ise vizyonsuz bir siyaset, cahilce bir ekonomi yönetimi gençlerimizi karamsarlık kıskacına sokmuş bulunuyor. Gençlerimizi bu karamsarlık kıskacından çıkarmadan terörün kaynağını tamamen kurutmak imkansızdır.

Ülkemizde bütün başlıklarda bir geriye dönüş bir anlamda 90'lı yıllara dönüş var. Bu koalisyon ortakları her şeyin değer kaybetmesine sebep olurken, adeta her şeyimizi değersizleştirmek için ant içmişler. Çünkü eski Türkiye'ye aşık oldular. Eski Türkiye demek her şeyimizin değerinin düşürülmesi ve kaybedilmesi demek. İşte bakın, paramızın değerini nasıl düşürdüler. Paramızın değerinin nerelere düştüğünü görüyorsunuz. Dolar, euro, altın başını aldı gidiyor. Şimdi bu iktidardan, Cumhurbaşkanı'ndan, Ekonomi Bakanı'ndan bir cevap, bir çözüm, bir açıklama duydunuz mu? Bu konuyla ilgili geçmişteki sözlerinin arkasında durabildiler mi? Hayır duramazlar.”

 

“Devlet binasına aile sokulmamalı”

Devlet yönetimine aile bulaştırılırsa çıkan ilk yangında devlete millete bakmazsın, çocuğunun, eşinin, kardeşinin, damadının derdine düşersin” diyen Davutoğlu, “Devlet binasına aile sokulmamalı. Ekonomi uçuruma gidiyor sorumlusu yok. Kimden hesap soracak bu millet? Bunlar ne hesap veririz ne de sorumluluğu alırız diyorlar. Hesap soracaksanız dış mihraklar orada karanlık odaklar orada onlara hesap sorun diyorlar. Bunlar komplo dizilerinin dünyasında yaşıyorlar. Ekonomiyi de bu komplocu uyduruk akılla yönetebileceklerini zannediyorlar. Milletimizin aklına, zekasına hakaret ediyorlar. Daha da ileri gidiyorlar kendilerini eleştiren, hesap soran vatandaşa 'köpeklerin havlaması' diyor bu iktidarın temsilcileri” ifadesini kullandı.

 

Ahmet Davutoğlu konuşmasında ayrıca şunları dile getirdi:

“Ekonomi bu krizden nasıl çıkacak, bu mutfaktaki yangın nasıl söndürülecek, bu işsizlik, dolar, enflasyon nasıl düşürülecek bunları dert etmiyorlar. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor. Her biri sosyal medya kahramanına dönmüş, tweet atıp duruyorlar, en fazla yapabildikleri bu. Türkiye bir sosyal medya platformu değildir ve bir sosyal medya mantığıyla yönetilemez.

Cuma günü nihayet medya Cumhurbaşkanı'na ekonomiyi sorma cesaretini gösterdi. Cevap ne mi oldu? Bugünle 20 yıl öncesinin mukayesi yapıldı. 2002'ye gitmeye gerek yok 4 yıl önceyle kıyaslayın bugün neredeyiz ona bakın. Sayın Cumhurbaşkanı bir ekonomik kriz olduğunu düşünmüyor. Bu iltidar mutfakta yangın olduğuna inanmıyor. 2002'deki buzdolabı satışlarından bahsediyor hala. Ekonomideki makro mikro dengeler alt üst olmuş, baş aşağı gidiyoruz bu iktidarın en derin ekonomi analizi buzdolabı üzerinden. Doğru ama buzdolabı önemli hepimizin evinde var ama daha da önemlisi vatandaş 2020'de o buzdolabını artık dolduramıyor. Erdoğan'ın ekonomiyle ilgili tek derdi bakana yapılan saldırılarmış. Ülkenin ekonomisi yanıyor, ülkenin Cumhurbaşkanı bırakın yangını görmeyi yangının varlığını bile kabul etmiyor."

 

“Kürt meselesini artık salt bir bölgenin meselesi değil”

Partisinin Olağan Kongresi öncesinde bir basın toplantısı düzenleyen Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, burada Kürt meselesine ilişkin değerlendirmelrde bulundu.

Kürt meselesinin çözümü konusunda partisinin projelerini anlatan Davutoğlu, “Bütün Türkiye’yi kapsayan demokratikleşme sorununu çözmeden salt bölgeye ait bir meseleymiş gibi görmemek lazım. Ama bölgeye ait bir meseleyi de Kürt meselesi bağlamında da açık, net ve şeffaf bir anlayışımız var. Bir kere anadilin kullanımı konusunda ilkesel bir tutumumuz var. Yakın zamanda Dicle Üniversitesi’nde Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümünde tezlerin Kürtçe yazılmaması konusunda da söyledim, bugün de dile getireceğim. Türkiye’de İngiliz, Fransız, Alman dili ve edebiyatı veya başka dillerde tezler yazılıp kullanılıyorsa bu toprakların saf dili olan Kürtçe konusunda kimsenin herhangi bir kısıtlama getirmesi düşünelemez ve biz tavır olarak bunu ortaya koyduk, koymaya da devam edeceğiz” dedi.

Bölge uzun zamandır bir “yerel demokrasi” sorunu olduğunu savunan Davutoğlu, “Eğer bir parti seçilirse, isimlerini zikretmeyeyim, Kandil’den bir KCK elemanı kayyum gibi atanıyor, belediye başkanının kim olduğundan bağımsız olarak oromatiğe bağlanan bir yönetim kuruluyor. Ondan kurtulmak isterken bu sefer vesayet anlayışıyla bir kayyum atanıyor. Gelecek Partisi olarak bu kıskacı kırmaya geliyoruz. Bu ülkenin insanları nerede yaşarsa yaşasın kendi hür iradeleri ile kendi başkanlarını seçer ve onlar da bu ülkenin yasaları çerçevesinde faaliyetlerini yürütür” ifadelerini kullandı.

 

"Gençlerin yüzde 40'ı işsiz"

Ahmet Davutoğlu, “Yerel demokrasi bağlamında da yerel yönetimlerin muhattabının İçişleri Bakanlığı değil, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olması gerektiğini düşünüyoruz, bunu programımıza da koyduk” dedi.

Diyarbakır’da nüfusun yüzde 50’isinin 35 yaşın altında ve bunların yüzde 40’ının işsiz olduğunu vurgulayan Davutoğlu, “Bir ülkenin gençleri bir takım terör örgütlerinin ve çetelerin insafına terk edilemez. Son 40 yılda PKK ve FETÖ terör örgütleri bölgenin ve Türkiye’nin gençlerini neredeyse devşirme mantığı ile toplayıp heba ettiler. Şimdi de karamsarlık süreci altında heba oluyorlar. İşte biz Gelecek Partisi olarak bölgede istihdamın artması, sosyo ekonomik kalkınma için çok özel projeler geliştireceğiz” diye konuştu.

 

Davutoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşlerimizin bugün ya PKK ya da ABD, Fransa, Rusya gibi, hatta bölgesel BAE ve İran gibi ülkelerin himayesine girmiş gibi görünmeleri bizim için bir ayıptır. Ta 2011’de Türkiye bölgedeki bütün kaderdaşlarının hamisidir demiştim. Şimdi de söylüyorum, bizim görevde olduğumuz dönemde Türkiye ile Irak Kürdistan Bölgesel Yöneti ile ilişkilerimizin ne düzeyde olduğunu herkes bilir. Türkiye’nin Diyarbakır ile Erbil arasında, Diyarbakır ile Haseki arasında, bu ülke vatansaşları ile Irak ve Suriye’deki Kürt kardeşlerimiz arasında örülen her duvar psikolojik anlamda söylüyorum, terör örgütlerinin açtığı gedik, ister PKK ister DEAŞ olsun veya başka ülkelerin gelerek onları koruduğu algısına son vereceğiz. Suriye ve Irak’taki kardeşlerimiz Türkiye’de yaşayan Kürt kardeşlerimizin akrabalarıdır ve hep böyle kalacaklar.”

Konya’dan önce Diyarbakır’da kongre yaptıklarını anımsatan Davutoğlu, “Sadece istediğimiz için değil, Diyarbakırlılar istediği için  böyle yaptık. Çünkü çok çabuk örgütlendiler” dedi.