Demirtaş ile ilgili AİHM kararı uygulanmadı, dava AYM'ye taşındı

Demirtaş ile ilgili AİHM kararı uygulanmadı, dava AYM'ye taşındı

HDP'nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın 2005 yılında katıldığı bir televizyon programında görüşlerini açıkladığı için 10 ay hapis cezası aldığı davada AİHM, ihlal kararı verdi. Demirtaş’ın yerel mahkemeye yaptığı yeniden yargılama başvurusu reddedildi. Demirtaş’ın avukatlarından Mesut Beştaş, kararın kaldırılması için bir üst mahkeme olan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itirazın da reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında İHD Diyarbakır Şubesi Başkanı ve Diyarbakır Demokrasi Platformu sözcüsü olduğu 2005 yılında Roj TV’de yaptığı konuşma nedeniyle mahkum edildiği davayla ilgili ihlal kararı sonrası yerel mahkemeler başvuruları reddetti. Demirtaş için Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldı.

Demirtaş, “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla Diyarbakır’da yargılandığı davada 10 ay hapis cezası almıştı ve bu cezası ertelenmişti. Demirtaş, düşünce ve ifade özgürlüğü hakkının engellediği gerekçesiyle yaptığı başvuruyu 2019 yılında karara bağlayan AİHM, Türkiye’yi tazminata mahkum etmişti. AİHM’in ihlal kararı ardından Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuran Demirtaş’ın avukatı Mesut Beştaş,  AİHM’in kararında belirtilen ihlal sonuçlarının ortadan kaldırılması için yargılamanın yenilenerek Demirtaş hakkında beraat kararı verilmesini talep etti.

AİHM’İN KARARI YOK SAYILDI

Demirtaş’ın avukatlarından Mesut Beştaş, kararın kaldırılması için bir üst mahkeme olan Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulundu.

Avukat Mesut Beştaş

Başvuruda, AİHM’in ihlal kararı gereğince Demirtaş hakkında yeniden yargılama kararı verilmesi yasal bir zorunluluk olması gerekirken yerel mahkemenin başvuru dilekçesi ve AİHM kararını incelemeden bu talebi keyfi ve hukuka aykırı bir şekilde reddettiği vurgulandı. Yerel mahkemenin Demirtaş hakkında verilen HAGB kararı kesin hüküm niteliğinde değerlendirmeyerek AİHM’in davanın esasa dair verdiği ihlal kararı yok saydığına işaret edilen başvuruda, kesinleşen HAGB kararının yerel mahkemenin kararının aksine infaz gören ve denetim ile birlikte adli sicil kaydına işlenen bir karar olduğuna işaret edildi.

AVRUPA KONSEYİ BAKANLAR KOMİTESİ’NE BAŞVURU

AİHM ihlal kararı gereğince yeniden yargılama yapılması gerekirken, talebinin reddine karar verilmesi nedeniyle Demirtaş’ın Anayasa’nın 36’ıncı maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma ve 26’ıncı maddesindeki düşünce ve ifade özgürlüğü hakkının ihlal edildiği belirtildi.
Başvuruda, AİHM’in verdiği ihlal kararının Demirtaş hakkında daha önce verilen hükmün sonuçlarının giderilmesine yönelik olmasına rağmen yerel mahkemenin ihlal kararının sonuçlarının ortadan kaldırılmayarak, Türkiye’nin AİHS’nin 10. Maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğü ile AİHS’nin 46. Maddesindeki AİHM kararlarına uyma taahhüdünü yerine getirmediği vurgulandı. Demirtaş’ın avukatlarından Beştaş, Türkiye’nin AİHM’in ihlal kararını uygulamadığı gerekçesiyle, AİHM kararlarının uygulamasıyla görevli olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine başvurdu.

‘TÜRK YARGISI DAĞILMA SÜRECİNE GİRMİŞTİR’

Kararı değerlendiren dosyanın avukatı Mesut Beştaş, “Kamuoyuna yansıyan davanın küçük kısmından da anlaşılacağı üzere Türk yargısı ciddi bir dağılma sürecine girmiştir. Bu davada görüldüğü gibi mahkemelerin ne şekilde karar vereceği öngörülemez bir noktaya gelmiştir. Bu öngörülemezlik, mahkemelerin yasanın ve hukukun gerektiği gibi uygulamamasından kaynaklanıyor. AİHM, Selahattin Bey hakkındaki yargılamanın düşünce özgürlüğüne açık bir müdahale olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Buna rağmen AİHM’in kararına uymak zorunda olan yerel mahkeme, yetkilerini aşarak yeniden yargılama ve beraat kararı vermesi gerekirken bu talebimizi reddetti. Türk yargı mercilerinin yetki ve görev sınırlarının nelerden ibaret olduğunun birileri tarafından hatırlatılması gerektiğine inanıyorum. Yaşanan hukuksuzluklara ve haksızlıklara karşı koyma ve önüne geçme görevinin yargı mercilerine bırakılmasının ne yazık ki yakıcı bir ihtiyaç haline geldiğini düşünüyorum” dedi.