Erdoğan yönetiminin, Rojava Harekatı'nda uğradığı 7 büyük kayıp

Ahval'de "Suriye Harekâtı’nda Erdoğan’ın yedi büyük kaybı" başlıklı bir yazı kaleme alan İlhan Tanır, Türkiye'nin Fırat'ın doğsunda 120 km'lik bir toprağı ele geçirmesine rağmen, Rojava'ya düzenlenen harekat kapsamında uluslararası arenada büyük kayıplara uğradığını dile getirdi ve bunları 7 madde olarak sıraladı.

Erdoğan yönetiminin, Rojava Harekatı'nda uğradığı 7 büyük kayıp

Ahval'de "Suriye Harekâtı’nda Erdoğan’ın yedi büyük kaybı" başlıklı bir yazı kaleme alan İlhan Tanır, Türkiye'nin Fırat'ın doğsunda 120 km'lik bir toprağı ele geçirmesine rağmen, Rojava'ya düzenlenen harekat kapsamında uluslararası arenada büyük kayıplara uğradığını dile getirdi ve bunları 7 madde olarak sıraladı.

Erdoğan yönetimi, istediği gibi olmasa da Fırat’ın doğusunda 120 km’lik bir toprağı ele geçirdi. Ve Tel Abyad ile Rasulayn/Serakineye'de, Türkiye’nin desteklediği güçler bayraklarını diktiler. Ama AKP Hükümeti bu harekâtın sonucunda dış dünyada şu ana dek karşılaştığı maliyete değecek çapta bir kazanım elde etti mi, o henüz belli değil. 

Harekât ile ilgili daha önce yazdığım gibi Washington'da üst üste binmiş ambargo paketlerinin önündeki baraj yıkıldı. Erdoğan içeride muhalefet bloğunu çatlatmayı başarmış olmasına ve Kılıçdaroğlu'nu da İmamoğlu'nu da 'hizaya' getirmesine rağmen, dışarıda hemen her iş tersine gitti.

Halkbank: Öncelikle şimdiye kadar Trump'ın gayreti ile tutulduğu düşünülen Halkbank iddianamesi, bazı uzmanlara göre, harekâtın yarattığı baskı sonucu yayınlanmak zorunda kaldı. 5 Kasım tarihindeki duruşmada Halkbank'ın ne yapacağı şimdi merakla bekleniyor. Yine duruşmaya çıkmaması halinde bazı yaptırımlarla karşı karşıya kalabileceği söyleniyor.

Halkbank iddianamesinin bu şekilde ortaya çıkmasında; Trump'ın avukatı ve Türkiye'nin de lobicisi olan eski New York belediye başkanı Rudy Giuliani'nin, iddianamenin hazırlandığı New York Güney Bölgesi ile girdiği sorunlu ilişkinin de bir sonucu olabileceği ifade ediliyor. Halkbank iddianamesinin ayağına dolandığı Giuliani'nin Türkiye ile girdiği ilişki de bir başka soru şu anda.

Washington'da birçok konuşmada Giulaini'nin ve Trump'ın Ankara ile ilişkisi sorgulanıyor. Burada can alıcı soru işareti, Giuliani'nin Türk hükümetinin lobicisi olduğu ispat edilirse, şimdiye kadar oynadığı roller tekrar mercek altına alınabilecek. İkilinin yakınlığından dolayı, Giuliani'nin Trump'ın almasında etkili olduğu kararlar varsa tekrar gözden geçirebilir. Bütün bunlar Trump'ın azil sürecine de eklenebilir.

Ambargo paketleri: Suriye'ye girildi ama bu durum ABD Kongresi'nin farklı yerlerinde de Türkiye aleyhine gelişen üç-dört yeni ambargo paketini tetikledi. Bir de Ermeni Soykırımı’nı tanıyan, bağlayıcılığı olmayan ama sembolik gücü hayli önemli olan bir karar tasarısının da tetiklenmesine neden oldu. 

Geçen yazımızda derinlemesine işlediğimiz gibi, ambargo yasa tasarılarının da en azından Temsilciler Meclisi kanadındaki Dış İlişkiler Komitesi’nin imzasını taşıyan Engel-McCaul versiyonunun başarıya ulaşabileceği, Senato'daki diğer iki ambargo tasarısının ise halen muallakta olduğu görülüyor. 

Senato'nun Cumhuriyetçi Başkanı Mitch McConnel, Trump'ın ambargoları durdurma pozisyonuna yakın veya şiddeti düşük ambargolara pozitif bakıyor. Bundan dolayı hem Van Hollen - Graham ambargo paketi, hem de Risch-Menendez ambargo paketleri McConnel tarafından engellenebilir. 

Ermeni Soykırım’ını Tanıma Yasası: Hemen her yıl Kongre'nin ilgili komitesine getirilen Ermeni Soykırımı’nı tanıma kararının bu yıl geçmesine ciddi bir ihtimal veriliyor. Trump son dakika çok dramatik bir uyarı veya tehdit yayınlamazsa, Ermeni Soykırımı’nı tanıyan tasarının Komite'den atlatılarak doğrudan Genel Kurul'da oylanabileceği ifade ediliyor.

Türk diplomasisinin Washington'da cephe savaşı vererek sürekli engellemeye çalıştığı bu tasarının onaylanması, Fırat'ın doğusuna yapılan son harekâtla birlikte Türk diplomasinin yenilgisi anlamına gelecek.

Temsilciler Meclisi’nden geçebilecek Ermeni Soykırımı’nı tanıma ve ambargo paketlerinin Senato'ya ne kadar baskı uygulayacağı, oradan benzer karar ve ambargo paketlerinin çıkıp çıkmayacağı Erdoğan'ın 13 Kasım tarihli ziyaretine yakın günlerde belli olacak. Ondan dolayı Erdoğan'ın Washington ziyareti öncesi Kongre'nin Fırat'ın doğusunda olanlardan dolayı bir memnuniyetsizlik gösterisi yapacağı ama bu gösterinin ne kadar büyüklükte olacağı yakında görülecek.

Mazlum Kobane’ye PR: Fırat'ın doğusuna yapılan harekâtın bir başka sonucu ise Türkiye'nin 'kırmızı bültenle' aradığı, dünyanın General Mazlum olarak tanıdığı SDG Genel Komutanı Ferhat Abdi Şahin’in dünya çapında tanınmasına ve takdir edilmesine yol açması. 

Mazlum Kobane şimdiden Washington'a en üst düzeyden, yani Trump tarafından davet edilirken, Kongre de Dışişleri’nden vizesinin hızlandırılmasını istedi. Daha önce pasaportu dahi olmadığı söylenilen General Mazlum; sadece ABD ile değil Rusya Savunma Bakanı ile de video konferans aracılığı ile görüştü. 

Basın tarafından bu görüşmenin görüntüleri ve fotoğrafları yayınlandı. PKK'yi zaten terörist örgüt olarak dahi tanımayan Rusya, böylece Mazlum Kobane’nin uluslararası rolünü kabul etti. Mazlum Kobane, Washington'a gelmeden Ankara'da yeterince büyük sarsıntı yapmışa benziyor. Gelirse kopacak gürültü hakkında tahmin yürütmek şimdiden güç.

Medyada büyük yenilgi: AKP ve Erdoğan'ın ABD medyası ile ilişkileri uzun süredir kötü gidiyor ama son harekât sonrası Türkiye katliamcılıkla, kimyasal silah kullanımı ile cihatçılarla ve ABD'nin seküler ve IŞİD'i yenen kahraman ortaklarını öldürmekle suçlandı. 

13 Kasım ziyareti zorlaştı: Bütün bunlar zaten zor geçmesi beklenen Erdoğan'ın Washington ziyaretini daha da zor koşullara mahkûm kıldı.

DSM’nin görünürlüğü arttı: Demokratik Suriye Meclisi (DSM) Yürütme Konseyi, yani Rojava Hükümeti’nin Eş Başkanı İlham Ahmed de bu arada ani bir kararla Mazlum Kobane’nin yerine Washington'a tekrar geldi ve Kongre'de konuşmacı olarak toplantıya katıldı, çok üst düzey profilli görüşmeler yaptı. Bu da yine harekâtın sonuçlarından biri oldu.

Erken: IŞİD lideri Ebu Bekir El Bağdadi'nin ölümünün ise bu ilişkilere yeni sorunlar getirip, getirmeyeceğini söylemek için biraz daha vakte ihtiyaç var. Her ne kadar Bağdadi, Türkiye sınırına 5 km uzakta öldürülmüş olsa da, Türk hükümetinin bu saldırıda ABD ile yaptığı işbirliğinin içeriğini bilmek için henüz çok erken.