Erdoğan'dan Güvenli Bölge ve Menbiç açıklaması

Türkiye Başkanı Erdoğan, Osaka’da yapılan G20 Devlet Başkanları Zirvesi’ni Türk gazetecilere değerlendirdi. ABD Başkanı Trump ile görüşmesinin özellikle önemli olduğunu kaydeden Erdoğan Güvenli Bölge ile Menbiç konularındaki düşüncelerini de paylaştı.

Erdoğan'dan Güvenli Bölge ve Menbiç açıklaması

Türkiye Başkanı Erdoğan, Osaka’da yapılan G20 Devlet Başkanları Zirvesi’ni Türk gazetecilere değerlendirdi. ABD Başkanı Trump ile görüşmesinin özellikle önemli olduğunu kaydeden Erdoğan Güvenli Bölge ile Menbiç konularındaki düşüncelerini de paylaştı.

Erdoğan Trump ile ilgili olarak “Kendileri S-400 ve F-35’ler konusunda bize destek veriyor. Yaptırımlara ilişkin olarak farklı opsiyonlara baktıklarını ve Türkiye’ye adil muamele yapılmadığını basının önünde açıkça ifade etti” dedi.

Erdoğan Trump’ın bu yıl içinde Türkiye’yi ziyaret edeceğini de söyledi. Erdoğan Rus lider Putin ile de ikili ilişkilerin yanı sıra Suriye ve İdlib konularını ele aldıkları bilgisini vererek “Ayrıca Türkiye-Rusya-İran olarak bir üçlü zirve yapalım dedik ve arkadaşlarımızı görevlendirdik. Bu üçlü zirveyi yakın zaman içinde, Temmuz başı gibi gerçekleştireceğiz. Üçlü zirvenin ardından dörtlü İstanbul Zirvesi’ni yine toplamayı planlıyoruz. Bu dörtlü zirveyi de Türkiye-Rusya-Almanya-Fransa olarak yapacağız. Bunun da görüşmesi olumlu” diye konuştu.

Erdoğan sorulara şu cevapları verdi: 

Vaatler yerine gelmedi

Putin İdlib’deki saldırılarla ilgili ne söylüyor... 

Hep söyledikleri şu; “İdlib’i beraber başardık.” Ama işin doğrusuna bakarsanız İdlib’de biz hakikaten Putin’le çalıştık ve çalışıyoruz. Şu anda orada Rusya’nın tesiri olsa bile biz bunun arkasında rejimin olduğunu görüyoruz. Putin’e bu saldırılar konusunda rejimi uyarmasını söylüyoruz.  Bugün bizim en çok üzerinde durduğumuz konulardan biri de 300 bin insanın bizim sınırımıza doğru hareketlenmesi emareleridir. Biz bu hareketlenmenin durdurulması arzusundayız. Bunun önünü öyle ya da böyle kesmemiz lazım. Başta BM Genel Sekreteri Guterres olmak üzere diğer görüşmelerde de bunu etraflıca konuştuk. Daha önce Trump’la da yaptığımız görüşmede terör koridoru olarak belirlenen yerde bir 20 mil meselesi vardı. Yani kuzeyden güneye doğru 32 km’lik bir derinlikte güvenli bölge olarak söylediğimiz mesele vardı. Şimdi burayı öyle bir güvenli bölge yapalım ki burada biz devlet olarak TOKİ ile devreye girebiliriz. Ama diğer tarafta ABD, Rusya, Almanya, İngiltere, Fransa, koalisyon güçleri bize mali destek versinler ve bu mali destekle biz buralarda konutlar inşa edelim.

Sıcak baktılar mı? 

Ne yazık ki hiçbirisi vaatlerini yerine getirmedi. Bizim düşüncemiz buralarda onların kendi yerel mimarisine de uymak suretiyle içinde bahçesinde ekip biçebileceği, hayvancılık yapabileceği konutlar inşa etmek. Gerekirse bazı bölgelerde tarım endüstrisi alanında organize sanayi bölgeleri oluşturup bu yönde de meslek edindirme gibi bir adım da atarız. O zaman derinlik 20 mil olmaz da 30-40 mile çıkarabiliriz. Biz onlara bunları söylüyoruz. Hayır demiyorlar, güzel diyorlar. Guterres’e “bunun başını sizin çekmeniz lazım” dedim.  

Suriye’nin kuzeyiyle ilgili güvenlik koridorundan, göçmenlerin oradan geçişinden bahsederken “barış koridoru” dediniz. Bunu biraz açabilir misiniz?  

Şimdi bu insanlar oraya barış ortamını yakalamak için gelecekler. O barış ortamında bu insanlar hem güvende olacaklar hem de “artık benim için savaş bitti, öyle bir ortamdan kurtuldum” diyecekler. Tabi orada koalisyon güçleri onların o barış ortamında yaşamaları için tedbirleri alacak. Bize düşen görev neyse biz de tedbirlerimizi alacağız. Böylece insanlar orada üretime başlayacaklar. Kendi yiyeceğini kendi tarlasından alacak. Kurduğumuz endüstri bölgeleri ve organize sanayi bölgelerinde çalışacaklar. Bu çok önemli bir şey.

Menbiç’te bir aşama kaydedildi mi?

Daha önce Trump da çekilme talimatını vermişti. Fakat maalesef o söz daha yerine gelmedi. Şu anda burada işgal devam ediyor. Bazıları da “Sizi oraya kim sizi çağırıyor?” gibi laflar ediyor. Bizi Suriye halkı çağırıyor. “Gelin bizi kurtarın” diyor. Kaldı ki ne ABD ne Fransa ne İngiltere ne Almanya... Hiçbirisi oraya davetli değil.

Macron'a Kıbrıs için sen konuşamazsın dedim

Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi içine alan bir gerilim tırmanıyor. Bu konuda siz Türkiye’de iken Macron ile ilgili çok sert ifadeler kullandınız. Buradaki görüşmelere nasıl yansıdı? 

Buradaki görüşme tam aksine çok olumlu geçti. Sayın Macron “Niye bana bunları söyledin falan” demedi. İkili görüşmede kendisine bizzat söyledim; “Bak” dedim, “Kıbrıs meselesinde sen bir defa konuşamazsın. Senin Kıbrıs’la yakından uzaktan alakan yok. Burada ben konuşurum, Yunanistan konuşur, İngiltere konuşur, AB konuşur ama sen konuşamazsın.”  

Filistin'in satılmasına fırsat vermeyiz

Yüzyılın planı adıyla lanse edilen ve aslında Filistin davasını bitirme niyeti taşıdığı dillendirilen bir anlaşmadan söz ediliyor. Bu anlaşmayla ilgili sizin duruşunuz, görüşünüz nedir?

Bu konuya bizim olumlu yaklaşmamız asla ve kat’a söz konusu değil. “Filistin toprakları satılamaz” dedik. Buna kesinlikle fırsat vermeyiz, bunun önünü açmayız. Bu sorunun arkasında yatan bir diğer önemli konu da özellikle 1967 planının unutturulmak istenmesidir... Halbuki ABD de AB de 1967’de yapılan anlaşmanın taraftarıydı. Yeni yönetim çok daha farklı, Evanjelik bir yönetim olduğu için zaten sıkıntı var. Fakat onlar da hedefine varamadı. Kudüs meselesinde ne kadar taraftar buldukları ortada.  

Trump'ın dediği gibi pazarlıkta çetin biriysem bu iyi bir şey

Trump’ın dediği gibi çetin biri misiniz? 

Pazarlıkta çetin biriysem -ki severim- bu iyi bir şey. Trump bazı şeyleri ifade ederken zihin arkasında bir şeyler saklamıyor. Mesela S-400 ile ilgili çok açık, net, dürüstçe ifadeler kullandı. Ben de dedim ki “Ben de sizi bu yönünüzle seviyorum.” Obama’ya diyor ki “Bu süreci sen bu hale getirdin. Sen eğer Patriotları vermiş olsaydın bugün böyle bir durum olmayacaktı. Ama sen vermedin. İşi buraya kadar sürükledin. Şu anda da adaletli davranmaya mecburuz.” F-35’ler konusunda bir noktaya geldi, bu çok daha önemli. “1 milyar 400 milyon dolar para vermişler. Sen malını vermiyorsun. Böyle anılmak da iyi bir şey değil” dedi. Bunu da çok açık ve net söylemek bir insanın dürüstlüğüne işaret eder. Bununla ilgili olarak da arkadaşlarımızı görevlendirdik, işin takibini yapacaklar. Tabi S-400 konusunda da Putin’le yanımda yaptıkları şakalaşmalar oldu. Onlar da güzeldi.

Ne dediler? 

(Gülerek) Onların neler olduğunu karıştırmayın. Bazı şeyler de bende kalsın.

 “Biz ABD ile stratejik ortağız. Böyle ülkeler arasında bu tür yaptırımlar olmaz” dediniz. Tam olarak “Ortadan kalktı” diyemiyoruz belki ama nasıl bir orta yol bulunabilir?

Yaptırım derken; “Şu şu konuda yaptırım” diye hiçbir şey duymadık şu ana kadar.  Trump, kendisi ile telefon görüşmelerimde, ikili olarak bir araya gelişlerimizde şu ana kadar “Biz size şu yaptırımı yapacağız” demedi. S-400’le ilgili olarak da “Haklısın” dedi. Bugün işi çok daha ileri bir seviyeye taşıdık. Bu ileri seviyede de Trump “Bu adaletsizliktir” dedi. Bu çok önemli. Putin’le üçlü olarak bir araya geldiğimizde de yine makul ve güzel şeyler söyledi.  Putin ve Trump arasındaki görüşmeyi Putin zaten bize anlatmıştı. Yani oralardaki görüşmelerde de bu konu olumlu istikamette. Öyle zannediyorum ki herhangi bir sıkıntı olmadan bu süreci aşacağız. Bu arada biz bir de oradan THY olarak 100 tane Boeing uçağı alıyoruz.

Dünya “Erdoğan Trump’ı ikna edecek mi?” diye bekledi. Sanki ikna olmuş gibi geldi; “Hiçbir Hollywood setinde bu kadar güzel insanı bir arada görmedim” diyerek mesela. Nasıl karşıladınız bu yaklaşımını? 

Böyle bir yaklaşım elbette iyi karşılanır. Tabii bundan sonraki süreç de çok önemli. Bu S-400’ler konusunda özellikle birilerinin, farklı kesimlerin sağda solda artık konuşmaması lazım. Çünkü bu açıklamadan sonra Trump konumunu belirlemiştir. Ama birileri de maalesef kendilerine göre gelin güvey oldular, rastgele yazıp çiziyorlar. 

Buna umut bağlayanlar var.

Evet var. Başlığı atıyorlar ama içinde bir şey yok. Hatta ben konuşmamda da yaptırımlar için “Böyle bir şeyi tahmin etmiyorum” açıklamasını kullandım.

Trump'a açık açık söyledim

F-35’ler  için biz şu ana kadar 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık. Mesela geçen hafta 50 milyon dolarlık ödeme yapıldı. Bu ödemeyi aksatmadan yapan bir ülkeye karşı böyle bir uygulamayı o da haklı olarak eleştirdi; “Ödemesini yapıyorlar ama biz uçaklarını vermiyoruz” dedi. Üstelik gönderdiğimiz pilotların eğitim programını durdurmuşlardı.

Şimdi Rusya’da ise tam aksine, S-400’lerle alakalı çok ciddi bir eğitim çalışması yapıldı. O eğitim çalışmalarına katılanlar aynı zamanda öğretmen konumundalar. Yani döndükten sonra öğretmen olarak burada insan yetiştirmeye başlayacaklar. Biz yola çıkmışız. Şurada belki bir hafta, 10 gün içerisinde ilk serisi inmiş olacak. Bunu Trump’a açık açık ben de söyledim, Putin de söyledi.