Irak Cumhurbaşkanı Salih'ten PKK açıklaması

 Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, “Türkiye bölgede önemli ve stratejik bir ağırlığa sahiptir. Aramızda çok boyutlu ekonomik ve siyasi çıkarlar bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye-Irak arasındaki ilişkilerin pekiştirilmesi gayet normal bir beklenti olmalıdır”dedi ve PKK'yi kastederek "Irak’ın komşu ülkelerine tehdit oluşturabilecek bir yer olmaması gerekir" ifadesini kullandı.

Irak Cumhurbaşkanı Salih'ten PKK açıklaması

Irak Cumhurbaşkanı Berham Salih, “Türkiye bölgede önemli ve stratejik bir ağırlığa sahiptir. Aramızda çok boyutlu ekonomik ve siyasi çıkarlar bulunmaktadır. Dolayısıyla Türkiye-Irak arasındaki ilişkilerin pekiştirilmesi gayet normal bir beklenti olmalıdır” dedi ve PKK'yi kastederek "Irak’ın komşu ülkelerine tehdit oluşturabilecek bir yer olmaması gerekir" ifadesini kullandı.

Berhem Salih, Erbil-Ankara, Ankra-Bağdat ve Erbil-Bağdat ilişkilerinin yanı sıra, bölgedeki gelişmeler hakkında Haber Türk’ten Çetiner Çetin’e konuştu.

"Türkiye'nin askeri operasyonları"

“PKK 40 yılı aşkın bir süredir Irak topraklarını kullanarak Türkiye'ye karşı eylemler gerçekleştiriyor. Bunu önleme yolunda Türkiye ile iş birliğine hazır mısınız ?” sorusuna Salih şöyle cevap verdi:

“Irak ve Türkiye arasında bir koordinasyon bulunmaktadır. Irak Anayasası'na göre Irak’ın komşu ülkelerine tehdit oluşturabilecek bir yer olmaması gerekir. Demin de ifade ettiğim gibi, bu durum 40 yıldan bu yana mevcuttur. Ve dört hafta veya 4 ay içerisinde çözülmesi mümkün değildir. Türk ve Irak işbirliği ve sürece Irak Kürdistan hükümeti ile Koordinasyon içinde ilerletilmesi gereken bir süreç gerekiyor. Ben şunu dikkatle vurguluyorum. Güvenlik ortaklıktır. Sınır güvenliği, Irak ile Türkiye arasında ortaklık hususudur. Bu konuda iyimserim inşallah birlikte iş birliği yapar, bu sınırın güvenliğini ve istikrarı için iş birliği alanlarımızı genişletiriz. Açık ve net söylemeliyim ki bu ortak çıkarımızadır.”

Türkiye'nin Irak ile yeni sınır kapılarına ihtiyacı olduğu söyleyen Salih konuşmalarına şunları ekledi:

“ Yeni sınır kapısının açılması konusu uzun zamandan beri bize teklif edilmektedir. Ben hatırlıyorum. Planlama bakanlığı görevini yaparken Diyarbakır ve İstanbul'a bu hususta toplantılar yapmak üzere gitmiştim. Yani 12-13 yıl öncesinde Irak ve Türkiye'nin yeni sınır kapılarına ihtiyacı olduğu kanaatindeydik. Ancak bu konu ile ilgili bazı siyasi ve lojistik sorunlar mevcut. İki hükümet arasında uzlaşmalar ve görüşmeler devam ediyor.

Bu uzlaşma sürecine, Irak Kürdistan bölgesindeki kardeşlerimizi de dahil etmemiz gerekiyor. İki ülke arasında pekiştirmek istediğimiz ilişkilerin sadece bir sınır kapısı ile sınırlı kalması yeterli olmayacaktır. Dediğim gibi ticari değişim ve dönüşüm sürecimiz  ve iki ülke arasındaki ilişkileri pekiştiremek için bir grup sınır kapılarına ihtiyaç vardır. İki hükümet ve Irak Kürdistan bölgesel hükümeti dahil edilerek anlaşma yapılırsa bunu hızla gerçekleştirebiliriz. Kişisel görüşüm bu çok acil gereklidir.”

Çözüm Süreci

Oslo, Habur ve Çözüm Süreci’ne ilişkin açıklamalarda bulunan Berham Salih şunları ifade etti:

“Ben şahsen Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilk kez 2005 yılında görüşmüştüm. O dönemde başbakanlık görevinde bulunuyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan unutmayalım ki, tarihi bir kişiliğe sahiptir. Erdoğan, Türk siyasi tarihinde alışageldiğimiz geleneksel bir Cumhurbaşkanı değildir. Bunu siyasi hayatı boyunca hep hissettirdi. Erdoğan, birçok kavramı ve alışa geldiğimiz alışkanlıkları değiştirebilecek bir cesarete sahiptir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de siyasi koşullarda çözüm sürecine başlarken, gerçekten sadece Türkiye’nin durumu için değil tüm bölge için gerçek bir dönüşümün yolunu açtı. Ben ilk defa Türkiye’ye 1991 yılında merhum Cumhurbaşkanımız Celal Talabani ile birlikte gitmiştim. İstanbul’a gittim. Bugün ben İstanbul’u 1991’deki hali ile karşılaştırıyorum. Maşallah aradaki fark tartışılmaz, muaazam ve  inanılmaz derecede büyüktür. O dönemde Kürt ve Kürdistan kelimeleri ve sorununa dair konuşmak görüş dile getirmek Türkiye’de yasaklanmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyük açılımlar gerçekleştirdi.

Irak Kürdistan bölgesine çok önem verip değerli bir açılım yapmıştır. Ekonomik ve siyasi ilişkiler oluşturmuştur. Şunu da belirtmeliyim ki barış ve çözüm süreci de bu vesile ile başlamıştı. Ben bu durumu iyi takip eden bir siyasetçi olarak, geride bıraktığımız dönemde çok acı verici olaylar yaşanmıştı. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bütün bölgede istikrara hizmet edecek tarihi çözümlerin getirilmesi konusunda çok ciddi özen gösteren bir siyasi şahsiyet görüyorum.

Bu nedenle düşman söylemi ile ilgili tasnifte bulunmak ve bunu veya şunu düşman kılmak siyaset açısından iyi bir şey değil; doğru bulmuyorum. Çünkü hayat bundan çok daha çetrefillidir. Özellikle biz büyük dönüşümlerin yaşandığı bir süreçteyiz. Türkiye bölgedeki büyük bir aktör devlet olarak çok önemli bir süreçtedir. Türkiye için barış ve istikrarı temenni ediyorum. O bizim için aziz bir komşudur.

Şunu da belirtmek isterim ki, Kürtler Ortadoğu ailesinin asil bir oluşumudur. Kürt halkının haklarına, kültürüne özel saygı gösterilmesi sadece Kürtler ve Kürtlerin çıkarına değil bütün bölgenin istikrarı için önemlidir. Ben Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilgili naçizane tecrübemde şunu söylüyorum; Erdoğan’da Türkiye’nin ve bölgenin istikrarına hizmet edecek ve büyük dönüşümler için özen gösterme, kudret ve cesaret görüyorum. Bunu tarihe not düşmek gerekiyor.”

Irak’taki mevcut durum

2003’ten sonra Irak’ın durumu hakkında konuşan Irak Cumhurbaşkanı Salih şunları ifade etti:

“Gerçekten Irak korkunç süreçler yaşadı. En azından son 40 yılda yaşananlara bakacak olursak bunu daha iyi anlayabiliriz.  Diktatör Saddam Hüseyin rejiminin başına geçtiği 1979 yılında Irak-İran savaşa girdi. Sonra Kuveyt savaşına girildi. Toplum hafızasında hala derin izler bırakan toplu mezarlar, toplu katliamlar, Halepçe’nin kimyasal silahlarla bombalanması, ülkedeki bazı halkların göç ettirilmesine yönelik politikaları ve ambargolu yıllar…

2003’ten sonra ise El Kaide terör örgütünün ülkede terör fırtınası estirmesi, DAEŞ olayı hala hafızalarımızda… Yani tam kırk yıl boyunca savaş, despotizm ve şiddetle iç içe yaşamış bir Irak var. Bu toplum çok büyük acılar çekti. Çok büyük felaketler gördü. Dolayısıyla hem dünya hem komşu ülkelerin Irak’taki çetrefilli durumu anlayışla karşılamaları gerekir. Çok büyük ve kötü bir mirasla boğuşuyoruz. Herkesin Irak’ın çok yaralı olduğunu bilmesi gerekir.

Dünya ve aziz komşularımızın Irak’a yardımcı olup, şiddet, istikrarsızlık, ambargo, despotluk ve kaotik kırk yıl yaşayan Irak’tan istikrarlı bir Irak'a dönüşmesi için destek olmalıdır. Ve bu konuda beklentilerimiz var. Bu hiç de kolay değil. Ancak günümüzde, Bağdat’ın bazı mahallelerini dolaşırken hayatın yeniden normalleştiğini göreceksiniz. Irak yeniden normal hayatına dönüyor. Iraklılar arasında özgüven ve istikrar durumu hakim olmaya başladı.

Iraklılar geçmişin sanrılarını atlatmak ve geride bırakmak istiyorlar. Bu durum hiçte kolay değil. Ama ben iyimserlikle bakıyorum. Çünkü Iraklıların yeni ve özgür bir Irak’ta yaşamak konusunda azimlerini görüyorum. Aynı zamanda Irak’ta zor durumlar var. Bölgesel duruma bağlı, İran’a ile ABD arasında yaşanan siyasi ve bölgesel kriz. Körfez bu sürece dahil elbette. Bölgeyi kasıp kavuran krizler ve çekişmeler bulunmakta. Ve bu süreçlerden etkilenmemek mümkün mü? Bütün dünyaya mesajımız şudur; Irak’ta gerçekleştirilmeye çalışılan istikrar çok önemlidir. Bundan hiç vazgeçmememiz gerekiyor. Önemle korumamız muhafaza etmemiz gerekiyor. Ve Irak’ın bütünlüğünü korumamız, Iraklılara yardım etmemiz gerekir ki, Irak’ın sorunlu bir yer olduğu algısının yerine  komşularına yardım edebilecek kapasiteye ulaştığı algısının oluştuğunun görülmesi daha önemlidir.”

Erbil ile Bağdat ilişkileri

Erbil ile Bağdat arasındaki ilişkilerin hali hazırda iyi durumda olduğunu anımsatan Salih, “ Gerçekten Irak devleti ile Kürt sorunu eskidir. Aynı zamanda Irak devletinin kurulmasından bu yana Kürt halkının da sorunları var. Ancak hepimizin kabullendiği Anayasa çerçevesinde federal hükümet ile Kürt hükümeti arasında tüm sorunlarda anayasayı bir temel saymamız gerekiyor. Sorun vardı. Hala da sorunlar var. Ama anayasa bu konuda keskin bir üslupla sınırları belirlemiştir. Biz Kürtlerin ırak ulusal projesi içinde bulunmamız gerekir. Bu Irak’ın bütünlüğü için önemlidir. Aynı zamanda Kürtlerin kendilerine özgü olan hususlarını da korumamız gerekiyor. Çünkü biz bu devletin bir parçasıyız. Bu vatanın bir parçasıyız.

Irak Fedaral kurumlarının çatısı altında çalışıyoruz. Sadece Erbil hükümetinin haklarını korumak değil, Basra ve Musul’un haklarını korumak için de çalışıyoruz. Geçmiş zamana bir dönelim. Saddam Hüseyin Kürtlere despotluk yaptı. Aynı zamanda Araplara, Türkmenlere, Hristiyanlara, Ezidilere ve diğer oluşumlara da despotluk yaptı. Daha sona DAEŞ terörü ülkemize musallat oldu. Önemli bir kentimiz olan Musul’a girdi. Iraklı Sünnilere saldırdı ve aynı zamanda Iraklı Şiilere de saldırdı.

Ezidiler ve Kürtlere de saldırdı. Oluşan olağanüstü tehdit açısından bizi birleştiren birçok husus oluştu. Bununla birlikte bizi birleştirecek birçok konu var. İstikrarı sağlamak ve terörizme karşı koymak için Erbilli Kürt ve Süleymaniyeli Kürt, Basralı ve Musullu Arap ülkenin genel menfeatleri için çıkarları konusunda birleşirler. Bugün temel arzumuz, iyi okulların bulunması, kamu hizmetlerinin sağlanması, sağlık hizmetlerinin temin edilmesi, ve özgür bir hayatın sağlanması hususu ortak çıkarımızdır.

Ben bugün Irak Cumhurbaşkanı'yım. Ama ben bir Kürdüm ve Kürtlüğümü seviyorum. Aynı zamanda Arap kardeşim de Araplığını sevecektir. Türkmen kardeşim de aynı şekilde… Keza Hristiyan kardeşim de… Ancak artık halkımızın istediklerine ve talep ettiklerine konsantre olmamız gerekir. Birkaç gün önce İstanbul’daydım. Bu şehrin altyapı hizmetlerini gördüm. Yapılan çalışmalarla ilerlemeleri gördüm. Bunun aynısını Bağdat ve Musul’da görmek istiyorum.

Süleymaniye ve Erbil’de de görmek istiyorum. Ki Erbil ve Süleymaniye’de birçok imar yapısı, projeler ve çalışmalar hayata geçirildi. Bu arada hatırlatmak isterim ki, bunların birçoğu Türk şirketleri tarafından yapıldı. İlk inşaa ettiğimiz havalimanı bir Türk şirketi tarafından yapılmıştı. Ve bu Türk şirketi şehre güzel bir hizmet sunmuş oldu. Dolayısıyla ortaklılara konsantre olalım. Milliyetçilik ve inzivanın Irak için faydası yoktur. Ben Kürdüm sen Türksün bir başkası Araptır. Mensup olduğumuz milleti severiz. Ancak özgür bir hayat için çalışalım. İyi okullar iyi eğitim, sağlık hizmetleri insanın onurunu korumak için çalışalım. İnşallah biz bunları hayata geçirmek üzere başlamış bulunmaktayız.”

Erdoğan'ın Irak ziyareti 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak geçtiğimiz hafta Türkiye’de bulunan Irak Cumhurbaşkanı Salih “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı Bağdat'a ziyaret ettiniz mi ?” sorusuna Şöyle yanıt verdi:

Ayrıntılı bir şekilde ziyaret tarihi belirlenmedi. Ancak ben, sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eylül ayında geleceğini düşünüyorum. Ailesinin de misafir olmasını temenni ediyorum. Onun gelişini kutlayalım. Dediğim gibi o aziz bir dostumdur. Bölge siyasi koşullarında çok önemli bir şahsiyettir. Irak Türkiye ilişkilerinin ilerlemesinde çok önemli bir rol alabilecektir. Halklarımız için elele vereceğiz. Bu bölgede istikrarı sağlamak için elele vereceğiz. Sözüme son verirken Türkiye’deki halkımıza saygılarımızı sunarım. İnşallah Irak’ın kudretli ve istikrarlı bir şekilde geri döneceğini hep birlikte göreceğiz. İnşallah fiilen ortak olacağız, iş birliği yapacağız güçlü ekonomik eylemlerin yapılabilmesi için el ele vereceiz. Ortak güvenliği pekiştireceğiz.