Karasu'dan Erbil'deki saldırı ve güvenli bölgeye ilişkin açıklamalar

Karasu'dan Erbil'deki saldırı ve güvenli bölgeye ilişkin açıklamalar

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Medya Haber TV’de yayınlanan Ülkeden programına konuk oldu. Karasu, Rojava ve Suriye'ye yönelik saldırıları ve Kürdistan-Türkiye’deki demokrasi mücadelesini Ararat Suveyda'ya değerlendirdi.

Karasu'nun röportajından ilgili bölümler şu şekilde:

Erbil’de bir Türk diplomat ile iki Kürdistan Bölgesi vatandaşının hayatını kaybettiği saldırı hakkında değerlendirmelerde bulunan Karasu, "Şimdi tabi bu saldırıları gerçekten kapsamlı ele almak gerekiyor. Her yerde kazanımlara saldırıyor diyorsunuz, saldıracaktır. Türkiye kendi iç sorunlarını çözmediği müddetçe Rojava’ya da Başur Kürdistan’a da Bakur’da Kürt halkına da saldıracaktır. Sadece Kürtlerin mücadelesine değil, demokratikleşme mücadelesi varsa Ortadoğu’da ona saldıracaktır. Çünkü herhangi bir demokratikleşme Türkiye’yi etkiler. Demokratikleşen bir Türkiye’de Kürtler üzerindeki soykırımcı politikayı sürdüremez. Şimdi bir yerde Kürt kazanımı olursa kendisi Kürt soykırımını sürdüremez. Rojava’ya ne için saldırıyor? Rojava’ya saldırmasının tek nedeni vardır; orada bir statü olursa Kuzey’e etkisi olacaktır. Çünkü en fazla Kürt Türkiye sınırları içerisinde. Onun için Güney Kürdistan’ı da kabul etmiyor, hata yaptık diyor. Fırsatını buldu mu düzeltecek. Çünkü örnek oluyor, Kürtler var. Bir milyon Kürt var Türkiye’de, örnek oluyor. Bu bakımdan nerede bir Kürt kazanımı varsa saldırması kaçınılmazdır. Nerede bir demokrasi gelişmesi varsa kesinlikle saldıracaktır. Bunu herkes bilmeli. Rojava’ya saldırmayı durdurmanın yolu, Kuzey’de Kürt sorununun çözülmesinden geçer. Güney Kürdistan’ın kazanımlarının güvencede olması için Türkiye’de Kürt sorununun çözülmesi gerekiyor.

Geçen gün Abbas arkadaş “Tek başına Güney’de sorun çözülemez, kendilerini kandırmasınlar” dedi kıyamet koptu. Niye böyle diyor diye. Türkiye’de Kürt sorunu çözülmezse bugün olmazsa yarın düşmanlık yapacak. Niye referandumda saldırdı Türk devleti. Açık değil mi bağımsız bir Kürt sorunu var mı, Rojava’da var mı, Başur’da var mı? Bakur’daki Kürtlerin durumu, Rojava’daki, Başur’dakilerin durumunu etkilemiyor mu? Bakur’da AKP-MHP’nin Kürt düşmanlığı Rojava’yı etkilemiyor mu, Başur’u etkilemedi mi? Etkiliyor. Niye referandumda müdahale etti? Türk devleti müdahale etti, çünkü kendi Kürt sorununu çözememişti. Onun için Güney’de bağımsızlık referandumunu kabul etmedi, reddetti. Kuzey’de sorun çözülmeyince, Güney’de de sorun çözülmüyor. Güney’in tam iradesi var mı, müdahale etmediler mi, Kerkük’ten müdahale etmediler mi? Şimdi bu gerçek ortadayken tek başına bir parçada sorunu çözmek yetersiz bir yaklaşımdır. Sadece tek başına bir parçada Kürt sorunu çözülemez, bütünlüklü ele almak lazım değerlendirmesine bu kadar tepki duyulabilir mi? Buna tepki duymak Güney Kürdistan’daki siyasi partilerin Kürt sorununu anlamaması demektir. Şöyle bir şey var mı; Başur Kürdistan’la Türkiye arasında anlaşma mı olmuş. Başur Kürdistan’la İran, Suriye, hatta başka bir yerle anlaşma mı olmuş? Siz benim bulunduğum yere karışmayın Kuzey’de, Rojava’da Kürtlere ne yaparsanız yapın şeklinde anlaşma mı olmuş? Böyle bir anlaşma olduysa tamam ilgilendirmez. Bütün parçalardaki Kürtler soykırıma uğratılacak sadece Başur Kürdistan kabul edilecek. Öyle bir yaklaşım mı var? Biz Başur Kürdistanlıların böyle bir anlaşma yapacaklarını sanmıyoruz. Böyle bir anlaşma yoksa o zaman Türk devleti sorunu çözmediği müddetçe bütün parçalarda kazanımlar tehlike altındadır. Söylenen budur. Bu net değil midir?

Bağımsızlık referandumu yaşanmasaydı bu söyleme itiraz edebilirlerdi ama daha yakında yaşandı. Bu gerçekler ortadayken bütün Kürtlerin aklıselim düşünmesi lazım. Türk devletinin konumunun öyle sıradan bir konum olmadığını, Kürt sorununun çözümü olmadığı müddetçe Kürt düşmanlığını sürdüreceğini ve bunun da her zaman tehlikeye atacağı açıktır. Bugün PKK’yle uğraştığı için, Bakur’da uğraştığı, çok zorlandığı için bütün politikalarının sadece Güney Kürdistan politikası değil, Avrupa politikası, Rusya politikası, ABD politikası, Çin politikası, bütün politikalarını Kürtlere göre ayarladığı, PKK’yi tasfiye etmeye göre ayarladığı için Başur Kürdistan politikasını da ona göre ayarlıyor. Bu nedenle buna bakarak, bugünkü günlük politikaya bakarak Türk devleti Başur Kürdistan’la dosttur, iyi ilişki içindedir denilemez. Bu kendini kandırmak, siyasetten anlamamaktır. Diplomasinin, siyasetin en basit kuralıdır. Hedefleri tek tek düşüreceksin. En büyük düşmanına karşı diğer düşmanlarına şimdilik göz yumacaksın, Türk Devleti’nin yaptığı da budur.

Daha önce de belirttim Osmanlılar, Kürtlere nasıl politika uyguluyormuş tarih boyu? Bir aşiret güçlendiği zaman diğer zayıf aşiretleri destekleyip o güçlü aşiretin üzerine gönderiyormuş. Onu zayıflatıyormuş, başka bir aşireti destekliyormuş, o çok güçlenince bu sefer diğerleriyle işbirliği yapıp onun üzerine yürüyormuş. Tabi ki Türk devleti, PKK düşmanı olacak, kırk yıldır uğraşıyor. Bu nedenle şimdi Güney’e göz yumuyor, göz yumdular, hatta hata yaptık dediler. Şimdi bu gerçekler ortadayken gerçekten Kürtlerin tarih bilinci mi yok, Türkiye tarihi, Türkiye politikası mı bilinmiyor? Bugün en politik halk Kürtlerdir. Kürtler gerçekten politik bilince sahip. Sadece Kuzey halkı değil, Güney Kürdistan ve Rojava halkı da bu bilince sahip. Çünkü çok büyük olumsuzluklar yaşadılar. Çok ağır saldırılara uğradılar, ihanetlere uğradılar, hançerlendiler. Bütün bunlar Kürtleri Ortadoğu gerçeği, düşman gerçeği konusunda bilinçlendirdi. Şimdi bu gerçek ortadayken bu saldırıları sadece PKK’ye yönelik görmek, Türk devletinin savaşını sadece PKK’ye karşı görmek yanlıştır. Evet, bugün PKK’ye karşı ama PKK’yi etkisizleştirirse ne olacak? Bazıları PKK’yi etkisizleştirip Kürtlerle anlaşacağını sanıyor. Zayıf düşürünce mi anlaşacak? Türk Devlet soykırımcı gerçeği var. O bazı aptalların düşüncesidir.

Türkiye'nin Rojava'da oluşturmak istediği güvenli bölgeye ilişkin konuşan Karasu şöyle dedi:

Zaten biz bu güvenli bölge meselesini anlayamadık. Zaten orası güvenli bölge. Şu anda Ortadoğu’nun en güvenli bölgesi Kuzey Suriye’dir. İstikrarlı bir bölgedir. Güvenliği tehdit eden Türkiye’dir. Sürekli top atışı yapıyor, taciz atışı yapıyor. İnsanları öldürüyor. Efrîn’i işgal etti, her gün tehdit ediyor. Sen kimsin, ne diye tehdit ediyorsun. Birileri de demiyor senin ne hakkın var. Avrupa, ABD bilmem Türkiye’nin gerekçelerini anlayışla karşılıyoruz diyor. Neyini anlayışla karşılıyorsunuz, Rojava’dan Türkiye’ye savaş mı açılmış. Evet bir savaş var ama savaşı Türkiye başlattı. BM demiyor mu ABD senin ne işin var orada? Seni ne ilgilendiriyor? Suriye’nin savaşının bu noktaya gelmesinde etkili olan Türkiye’dir. Böyle olmazdı yani. Suriye’deki iç muhalefeti yok etti. Bu kadar çatışmalı, bu kadar yıkımlı bir savaşın ortaya çıkmasına sebep olan Türkiye’dir.

Şimdi güvenli bölgeymiş. Orası zaten güvenli bölge. Yok, 35 km girecekmiş. Orası zaten ancak 35 km’dir. Şehirlerin hepsi sınırdadır. Bu açıktan açığa eşkıyalıktır. Ben her yere girerim. Hani anayasal hukuk, hani insan hakları, hani toplum hakları? Yani orada bir halk kendi kendini Araplarla, Süryanilerle yönetiyor, yönetmek istiyor, kimseye de zarar vermiyor, hatta dünya takdir ediyor. Peki, Türk devleti niye buraya saldıracak. Biz soruyoruz; Avrupa’ya, BM’ye, Rusya’ya, ABD’ye. Niye saldıracak? Bu halklar DAİŞ’e karşı savaş verecek, on binden fazla şehit verecek, yirmi binden fazla yaralı verecek hepiniz alkışlayacaksınız ama Türkiye saldırdığında da sessiz kalacaksınız. Hatta Türkiye’yle güvenli bölge pazarlığı yapılacak. Bu artık insanlık vicdanının yerlerde sürünmesidir. Diyeceksiniz kapitalizmin vicdanı mı var, ahlakı mı var? Türk devleti yapar, saldırır. Kendi Kürt sorununu çözmediği müddetçe Kuzey’e saldırır, Güney’e de saldıracak. Tek yol direnmektir. Direnirlerse her şeyi alt üst edebilirler. Türkiye’yi orada bataklığa sürükleyebilirler. Türkiye bu savaş politikasının sonucu Enver Paşa’ya dönebilir. Ama direnilirse. Direnilmesi gerekir. Onun yerine şu bu değil. Oradaki demokratik ortamı kaldırmak, Ortadoğu’da demokrasi vahasıdır, özgürlük vahasıdır onu ortadan kaldırmak istiyor. O kötülük mü etti kendisine? Kürtlerin özgürlüklerini ortadan kaldırmak istiyor.

Bu yönüyle AKP’yi şu görüşmelerle, şu anlaşmayla tatmin etmek mümkün değil yani. Evet diplomasi de yapabilir, dünya kamuoyunu bilgilendirebilirler, haklılıklarını ortaya koyabilirler ama AKP-MHP iktidarı dinlemez. Ceberuttur, faşisttir, soykırımcıdır, Kürt düşmanıdır. Bilmem terör koridoru, ne koridoru ya. Önceden Akdeniz’e girecekler. Koridor derken ta Akdeniz’e kadar. Koridor derken sen işgal etmişsin orayı. Sen işgal yapıyorsun, Kuzey Suriye’yi işgal etmek istiyorsun. İşgal hareketi var. Bu yönüyle kesinlikle halkların hazır olması, direnmesi lazım. Halkın çocuğuyla, kadınıyla, yaşlısıyla direnmesi lazım. Sadece YPG’yle, QSD’yle direniş olmaz, halk direnecek. Yaşamını da verecek feda edecek, direnecek ve oraya AKP girdi mi savaş alanı haline getirecek.

Utanmadan geçen gün birisi etnik temizlik uygulandığını söyledi. Etnik temizlik uygulayan sizsiniz. Oralara gireceklermiş, Arapları getirip oraya yerleştireceklermiş. Varsa Arap gidip yerleşebilir. Nerenin Arap’ı ise, Tel Abyad’dan Arap varsa gidip yerleşebilir, kim engeller? Kastettiği öyle Araplar değil. En uçta DAİŞ çetelerini oraya yerleştirmek istiyor. Biz dünyaya soruyoruz, öyle bir Suriye mi istiyorlar? En uçtakilerin DAİŞ zihniyetinde olduğu bir Suriye mi istiyorlar? Türk devleti öyle bir Suriye yaratmak istiyor. Suriye’de demokratikleşmenin önünü almak istiyor. Eğer Türkiye saldırırsa hepsi sorumludur. ABD de Avrupa da Rusya da sorumludur. Biz hepsini sorumlu tutarız sadece Türkiye’yi değil. DAİŞ’e karşı koalisyon gücüydü. DAİŞ’e karşı direnenler var, onları ezmek istiyor. DAİŞ’in intikamını almak istiyor. AKP-MHP faşizmini geriletmeden Ortadoğu’da DAİŞ zihniyeti geriletilemez. DAİŞ zihniyeti hortlar. Sorun DAİŞ değil, zihniyeti hortlar. Zaten DAİŞ zihniyetini ortaya çıkartan AKP-MHP’dir. Her gün şu düşman, bu düşman, bu Türk düşmanı, şu İslam düşmanı, herkesi İslam-Türk düşmanı yapıp DAİŞ zihniyeti ortaya çıkarıyorlar. Bu açıktır. Bunu yapan Erdoğan’dır, Bunu yapan Devlet Bahçeli’dir. Herhangi bir işgal olursa biz kesinlikle herkesi sorumlu tutacağız. Avrupa’dır, ABD’dir, Rusya’dır, koalisyondur, herkes sorumlu olur. Ve halka da çağrı yapıyoruz sonuna kadar direnmelidirler. Bu oyunu direniş bozar, başka bir şey bozmaz. Çünkü zihniyeti soykırımcıdır, faşisttir. Laftan anlamaz. Kendi Kürt sorununu çözmediği için Kürt düşmanlığı yapacaktır, oraya tahammül etmeyecektir. Başur’da hata yaptık demiyor mu? Orada hata yaptım diyor, tahammül eder mi? Bir de kendine göre zayıf buluyor, öyle düşünüyor.

Onun için biz bekliyoruz. AKP-MHP’nin işgal hareketini, hiç kimse yapmaz demesin. Herkes son ferdine kadar savaşa hazırlansın. Orayı AKP’ye bataklık etsinler. Nasıl ki Enver Paşa savaş savaş dedi tosladı o da toslamalı orada, halkın buna gücü yeter. Halkın içinde olduğu savaşın sonucunu silahlar belirlemez, halkın direnişi belirler, halkın fedakarlığı belirler. Öyle teknikle olsaydı Vietnam’da ABD kazanırdı. Eğer halk savaşın içerisine girerse AKP yenilir. Sadece YPG’nin, QSD’nin savaşı olarak bakılırsa yanlıştır, orada bir halk hareketi var diyoruz, halk devrimi diyoruz. O zaman halk savaşacak, halkla birlikte savaşılacak. Bütün halk savaşın içerisinde olacak yaşlısı, çocuğu kadınıyla. Devrimlerde savaş böyle yürütülür. Savaş böyle kazanılır. Hangi devrim sadece orduların savaşıyla kazanılmış, böyle bir şey var mı? Bu açıdan herkes hazırlanmalı. AKP’ye girdiğine pişman etmeliler.