Kılıçdaroğlu: "Kürt sorununu çözeceğime söz veriyorum"

Kılıçdaroğlu: "Kürt sorununu çözeceğime söz veriyorum"

 CHP lideri Kılıçdaroğlu, “40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yılda bir sorun neden çözülmez? Sorunu çözmeyen siyasi otoritedir. On binlerce kişi hayatını kaybetti ama bu sorun çözülmedi. Ben buradan CHP Genel Başkanı olarak bu sorunu demokratik standartlar içerisinde Türkiye'nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Belediye başkanlarına teşekkür eden Kılıçdaroğlu, CHP’li yerel yönetimlerin pandemi sürecinde bütün engelleri aşarak “tarih yazdıklarını” söyledi.

Kılıçdaroğlu, CHP'nin 37'nci Kurultayı'nda yaptığı konuşmaya değinerek, "Bütün sorunları ikinci yüz yıla geçiş belgesiyle nasıl çözeceğimizi anlattım. Sandığı koyarlar mı bilmiyorum ama eğer sandığı koyarlarsa kim boyunun ölçüsünü alacak göreceğiz" dedi

“Cumartesi Anneleri’nin sesini duymayana insan demem”

"Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz" diye CHP lideri, "800’üncü Haftada Galatasaray önünde bir karanfil bırakmak istediler. Anneler evlatlarının mezarının nerede olduğunu bilmek istiyor. Bir karanfil bırakıp evladım nerede diye soran annenin sesini duymayana ben insan demem. Evladım nerede diyorlar” dedi.

Erdoğan’ın Başbakanlık döneminde Cumartesi Anneleri’ni davet edip dinlediğini hatırlatan CHP lideri, “Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Bu olayı bir siyasi gözlükle analiz etmek kadar yanlış bir şey yoktur. Devletin itibarını korumak istiyorsak, devlet her vatandaşa eşit muamele edilir demek istiyorsak Cumartesi Annelerinin sesini duymalıyız. Diyarbakır Anneleri de kıymetlidir. Anneler arasında hiçbir ayrım yapmıyoruz. Devleti yönetenlerin annelerin sesini dinlememesi kadar acı bir şey yoktur. Devleti yönetenlerin oturup bir daha düşünmesi lazım. Bir karanfil bırakmayı engelliyorsan, ülkede demokrasi olmadığını herkes görüyor. Bizi üzen bu tablo" diye konuştu.

“Yeni bir anayasa yapacağız”

Partisinin 37’inci kurultayında “ikinci yüz yıla çağrı” beyannamesini ilan ettiklerini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerine şunları ekledi:

“Bugün içinde bulunduğumuz TBMM’nin 100. Yılını tamamladık. 29 Ekim 2023’te ise cumhuriyetin 100. yılı olacak. Yeni yüzyıla girerken neler yapmalıyız neleri değiştirmeliyiz? Önerilerimiz toplumun çoğunluğunun sorunlarını çözmeliydi. Neydi sorunlarımız? İşsizlik vardı, kayırmacılık, yolsuzlukla mücadele vardı. Bunları kimlerle yapacağız? Bunları dostlarımızla yapacağız dedik. Dostlarımızla yapacağız deyince havuz medyasında bir titreme geldi. Kimlerde dostlarımız? Bu 13 maddeye onay veren kimse bizim dostumuz onlardır. Kimlerle bir araya geleceğiz. İşsizle, konteynerden çöp toplayanlarla, taşeron işçiler ile, şoförlerimizle yani halkımızla bir araya geleceğiz.

Demokratik yolla bir dikta yönetimine son vereceğiz. Nasıl yapacaktık? Yeni bir anayasa yapacağız. Bugüne yapılan büyün anayasalar tonu değişmekle birlikte vesayetle oldu. Hiçbir zaman toplumun bütün kesimleri bir araya gelip bir anayasa değişikliği olmadı. Son anayasa değişikliği baskı döneminde yapıldı. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek. Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak. Herkese eşit mesafede olduğu için anayasa ona hakim tayin etme yetkisi veriyor. Bir partinin genel başkanı hakim tayin edemez. TBMM’de gece yarısı kanunları olmayacak. Milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yasa konuşulacak. Komisyonlarda görüşmelerde bütün taraflar zorunlu olarak çağrılacak. Ben bir konuda bir kanun çıkarıyorum ama o konunun uzmanlarını ve o konunun içinde olanları da dinliyorum demektir. O kanun ortak görüşle çıkıyor diyecekler. Adalet, güven vermesi lazım. Bugünkü parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır. Yargı üzerindeki vesayeti kaldırmamız gerekiyor. Hükümetin geçmişte olduğu gibi Meclis'ten güven oyu alması ve Meclis'e hesap vermesi yeniden sağlanacak."

“40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor”

"40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yıldır bir sorunun çözülmesinin sebebi kimdir?" diyen Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasi otoritedir. Şimdi batının egemen güçleri bu sorunu Türkiye’nin çıkarına aykırı bir araç olarak görüyorlar. Bu sorunu Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime söz veriyorum. Her insanın hayatı önemlidir. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz. Kadına yönelik fırsat eşitliğini çözeceğiz. Tüm terör örgütleriyle ve yer altı terör örgütleriyle mücadele etmek bizim görevimiz olacaktır. Herkes terör örgütleriyle mücadele edeceğiz der ama yeraltı dünyasını ağızlarına almazlar. Neden bir siyasi parti lideri yeraltı dünyasının lideriyle görüşür?"

“Atatürk olmasaydı o camilerde 5 vakit ezan olunmazdı”

Türkiye Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın Ayasofya Camisi açılışındaki Cuma Hutbesi'ni eleştiren Kemal Kılıçdaroğlu, "Bizim en büyük ortak değerlerimiz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarıdır. Liyakat sahibi herkes bilir bunu. Kin ve öfkeyle o koltuğa oturursanız, siz erdemli bir kişi değilsiniz ve o koltuğa layık değilsiniz” dedi.

Kılışdaroğlu, sözlerine şunları ekledi:

“Çıkacaksınız öyle bir konuşma yapacaksınız ki sonra haddinizi aştığınızı fark edip ne söyleyeceğini şaşırıyorsun. Demek ki sen liyakatli değilsin. Atatürk’ün 1923’te TBMM’nin açılışında yaptığı konuşmasına Mondros Mütarekesi’nden başladı. Türk adındaki her şeyi yakıp yıktılar. Ayasofya’ya sürekli haç asıp gözdağı vermeleriyle duygularımız incindi dedi Mustafa Kemal. Atatürk olmasaydı o camilerin hiç birinde 5 vakit ezan olunmazdı bunu biliyor musun sen? Kurtuluş Savaşı’nın hangi koşullarda yapıldığını bileceksiniz. Bir kişi sevgi ve hoşgörü varken lanet sözcüğünü kullanır mı? Belki Erdoğan için kullanmıştır onu da söylesin. Hele bir din görevlisinin kullanması asla doğru değil. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. Sen o koltuğu sadece kirletiyorsun. Kitabımız insanlara güzel sözler söyleyin der. Bunu söyleyecek olanlar da din adamlarıdır."

“Seçim barajını kaldıracağız”

Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda seçim yasasını değiştireceklerinin sözünü verirken, "Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niye uyguluyorsunuz? Söz veriyorum bunu yapacağım” diye konuştu.

“Milletin vekilini millet seçecek. Seçim barajını kaldıracağız” diyen Kılıçdaroğlu, “Makul bir baraj konabilir. Kadınlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler izin vermiyor. Meclise cinsiyet kotası verilmeli. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız. Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in itibarını yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun süredir bu olmadı, ama inşallah biz bunu yapacağız. Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O zaman sen de kul hakkına ortak oluyorsun. Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz. Sayıştay’ı bütünüyle işler hale getireceğiz. Ulusal vergi konseyini kuracağız. Ülkeyi yönetenler her kuruşun hesabını vermek zorunda. Asgari ücretli verginin dışında tutulmalı.Siyaset 21. Yüzyıl Türkiyesi’ne yakışır olacak. Güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kuracağız. Gerçek anlamda bir planlama yaparsanız bütün kaynaklar verimli kullanılır" diye konuştu.

"Eğitim sistemini yapılandıracağız"

Eğitim sisteminde köklü değişilikler yapacaklarını söyleyen CHP lideri, "Eğitim sistemini tepeden tırnağa yeniden yapılandıracağız. 4+4+4 sistemi geldiğinde tek itiraz eden parti bizdik. Bakanlar kurulunda görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu. Milli Eğitim şuralarında, Milli Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmedi. 5 milletvekili kanun teklifini verdi, hiçbiri eğitimci değildi. Sonuçta milyonlarca çocuk kobay olarak kullanılıyor. Dünyada kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz. Üniversiteler tamamen çöktü. İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı bizim üniversitelerimizi geride bıraktı" ifadelerini kullandı.