Rus Büyükelçi: DSG'yi siyasi manzarasının bir parçası gibi görüyoruz

Rusya'nın Irak Büyükelçisi Elbrus Kuatrashev, Irak’ta seçim sonuçları ile ilgilenmediklerini, ancak Iraklılardan bu süreci ülke içinde sorun yaratmadan verimli bir şekilde yönetmelerini istediklerini kaydetti. Suriye ve Rojava konusunda Türkiye ile bazı çelişkileri olsa da iyi bir işbirliği ve koordinasyon içerisinde olduklarını anlatan Kuatrashev, olası bir Türkiye operasyonunun engellenmesi konusunda çaba sarfedeceklerini söyledi. Şam yönetimi ile Rojava arasında bir diyalog bulunduğunu ifade eden Rus Büyükelçi, Kürtler için özerklik veya federasyon önerileri olmadığını, buna Suriyelilerin karar vereceğini dile getirdi.

Rus Büyükelçi: DSG'yi siyasi manzarasının bir parçası gibi görüyoruz

Büyükelçi Kuatrashev, Rûdaw TV’de Bestun Osman’ın sunduğu “Rûdawî Amro” programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Tekrar bizimle olduğunuz için teşekkür ediyorum. Rûdaw ile yaptığınız söyleşiden bu yana dört ay geçti.

Zaman çok hızlı geçiyor. Dört ay, iki ay veya on ay olabilir. Hatırlamıyorum.

Irak seçimlerinden başlayalım. Seçimden sonra ne öngörüyorsunuz?

Şu anda gördüğümüz, kimin kazanıp kimin kaybettiğine dair karar verme süreci olduğudur.

Sizce kim kazandı?

Irak'taki siyasi sürecin başarılı olduğuna inanıyorum. Seçimlerin planlandığı gibi zamanında yapılması önemliydi. Diğer yandan, Rusya olarak nihai bir karara varılmasının uzun sürmemesini umuyoruz. Ardından yeni bir hükumet kurulacak.

Kazanmasını istediğini bir taraf var mı?

Sonuçları mı kastediyorsunuz?

Evet.

Hayır.

Sizce Irak’ın yeni başbakanı kim olursa iyidir?

Tanrıya şükür, Rusya'nın böyle bir endişeye ihtiyacımız yok. Bizce bu Irak'ın iç meselesidir. Iraklılardan istediğimiz bu süreci ülke içinde sorun yaratmadan verimli bir şekilde yönetmeleridir. Elbette bu sürecin çok uzun sürmesini istemiyoruz çünkü bu ülkenin günlük sorunları çözmek için aktif bir hükumete ihtiyacı var. Siyasi şahsiyet ve gruplar konusuna da Rusya müdahale etmemektedir.

Fakat bunu Suriye’de yapıyorsunuz?

Hayır, Suriye’de de yapmıyoruz.

Suriye'nin geleceği konusunda Türkiye ile hemfikir olmadığınızı söylediniz. Türkiye Esad'ın gitmesini ama siz kalmasını istiyorsunuz.

Türkiye ile veya herhangi bir tarafla aynı görüşte veya ihtilaf içinde olabiliriz. Bizim de hakkımız var çünkü her uluslararası mesele hakkında bir tavrımız, duruşumuz var. Ancak bu, Suriye halkıyla istedikleri gelecek konusunda çeliştiğimiz anlamına gelmiyor. Bunu onlara bırakıyoruz. Suriye’de siyasi sürecin ilerletilmesinde sadece arabulucu rolü oynuyoruz. Bunu yapan sadece biz değiliz.

Anlıyorum. Suriye'de başka ülkelerin kuvvetleri de var. Siz bundan bahsettiniz…

Afedersiniz! Bir şey söylemem gerekiyor. Türkiye ile olan çelişkilerimizden bahsetmek istiyorum. İki tarafın da hemfikir olduğu şey, Suriye'deki mevcut durumun daha da kötüye gitmemesidir. Birçok konuda çelişkili olsak da koordinasyon halinde olmamız gerektiği kanaatindeyiz. Türkiye ile işbirliğimiz verimli ve başarılı oldu ve iyi gidiyor.

Suriye konusunda Türkiye ile hemfikir ve çelişkili olduğunuz  konular dediniz. Türkiye’nin Rojava’ya yönelik yeni bir operasyon planı var. Rusya bu konudaki tavrı nedir?

Niyeti olabilir. Bizim tavrımız biliniyor; nerede olduğu önemli değil, Suriye’de, Irak veya başka bir ülkede, biz izinsiz dış müdahaleye karşıyız.

Türkiye’nin müdahelesini bu şekilde mi görüyorsunuz?

Evet. Ancak bu, Suriye'nin temel sorunlarını çözmek için Türkiye ile işbirliği yapmamızı engellemez. Bu Türkiye ile durumumuza bağlı, büyük çelişkilerimiz olduğu gibi büyük bir işbirliği içerisindeyiz.

Türkiye'nin kuzeydoğu Suriye'ye olası bir operasyonunu engelleme konusunda bir rolünüz olacak mı?

Bu konuda her türlü çabayı sarfedeceğiz, diğer tarafların çabalarıyla da bu konuda elimizden geleni yapacağız, çünkü bunu çok tehlikeli görüyoruz. Türkiye'nin kendi gündemi var, bunu anlıyoruz. Dediğim gibi, onlarla askeri, siyasi ve istihbarat düzeyinde çeşitli düzeylerde ilişkimiz var. Tabii ki Suriye'de sahadaki durum karmaşık ama dediğim gibi Türkiye ile koordinasyon anlamında iyi anlaşıyoruz. Vurgulamam gerekiyor ki, anlaşmazlıklarımız var ama aynı zamanda karşılıklı anlayış da var. Bunu; sözlerim Türkiye’ye karşıtmış gibi görülmesin diye söylüyorum. Çünkü öyle değil.

Türkiye ile ilişkileriniz var, diğer yandan Türkiye'nin terörist olarak gördüğü Demokratik Suriye Güçleri (SDG) ile ilişkileriniz var. DSG ile ilişkinizin durumu nedir?

Biz DSG’yi Suriye’de siyasi manzarasının bir parçası olarak görüyoruz. DSG’nin Suriye Kürt toplumunun bir parçasını temsil ettiğini belirtmekte fayda var. Başka Kürtler de var, bunu biliyoruz. Hepsinin Suriye’de siyasi sürece katılmasını değerli buluyoruz. Bu bağlamda, onlarla alışveriş içerisinde olma hakkımız var. Suriye'nin geleceği için bu gruplarla ilişkilenmek ve ülkende siyasi çözümün şekillenmesine katılmalarını sağlamak gerekiyor.

Katılmalarından bahsederken kuzeydoğu Suriye'de özerk bir bölgenin varlığından mı yoksa Irak'ta sahip olduğumuz benzer bir federal sistemin varlığından mı bahsediyorsunuz?

Resmi olarak sadece size şunu söyleyebilirim; biz bu ayrıntılara girmiyoruz. Çünkü bu ayrıntıları ilgili taraflara bırakıyoruz.

DSG ve Şam’a mı?

Evet, merkezi hükumet. Nasıl bir yönetim şekline sahip olacaklarına kendileri oturup karar versin. Suriye'de gelecekte hangi siyasi sistemin var olacağına karar vermek bizim işimiz değil.

Fakat siz iki taraf arasında müzakereler için zemin hazırlıyorsunuz?

Bu doğru, onlarla ilişkimiz iyi. Her ikisinin de dostu ve müttefikiyiz. Suriye'nin sınırları içinde istikrarlı bir ülke olarak kalması, kendisine ve komşu ülkelere tehdit oluşturmaması bizim çıkarımızadır. Suriye'nin huzuru ve birliğinin yanı sıra Irak'ın istikrarı ve birliği de tüm Ortadoğu için büyük önem taşıyor. Tabi bölgenin komşusu olarak bizim için de. Sorunlarla bu şekilde uğraşıyoruz. Özerklik olur veya olmaz konusu üzerinde durmuyoruz. Sadece, her ülkenin azınlıkları, etnik ve dini farklılıklarının kendi haklarına sahip olması gerektiğini söylüyoruz. Kültürel, idari, ekonomik, siyasi ve diğer haklar. Bu bizim tavrımız ve evrensel bir ilkedir.

Bu önerinin birkaç yıl önce yapıldığını ve Rusya'nın desteklediğini hatırlıyorum. Şimdi Rusya’nın bu öneriden caydığını mi söylüyorsunuz?

Hayır tabii ki değil. Özerklik Rusya'nın fikri değil. Seçeneklerden biridir. Özerkliğin farklı çeşitleri var. Özerklik söylemi Rusların diline çok kolay gelir. Çünkü devletimiz, yani dünya topraklarının altıda birini oluşturan Rusya Federasyonu tamamıyla özerk bölgelerden oluşmaktadır. Bu yüzden bu sözü söylemek bizim için doğaldır, kolayca söylüyoruz. Ancak bu, bir tarafa özerklik konusunda dayatma içerisinde olacağımız anlamına gelmez. Bunu müzakerecilere bırakıyoruz.

Peki ya müzakereler nasıl ilerliyor? DSG ile Şam arasında arabuluculuk yapıyorsunuz.

Süreç devam ediyor ve daha iyiye gitmesini ümit ediyoruz.

İki taraf arasındaki müzakerelerde son görüşmesinin ne zaman yapıldığını söyleyebilir misiniz?

Ne yazık ki bunu yapamam. Bu çalışma Şam'daki büyükelçiliğimiz tarafından yürütülüyor. Ama bu bir tür daimi süreçtir.

Daimi süreç.

Daimi süreç.

Son altı ayda herhangi bir ilerleme oldu mu? Bildiğim kadarıyla son altı ayda ilerleme kaydedildiğini belgeleyecek bir rapor yok.

Gelişme şu ki, her iki tarafta da ihtilaf konularını belirleyen bir listesi var. Yani konuşulacak şeyler var. Bu müzakere sadece müzakere olsun diye değil, her iki tarafın da farklı fikirleri var. Bazı konularda anlaşmaya vardılar, bazı konularda ise çelişkileri var. Ama hepsi bir paket olarak çözülmeli. Paket henüz oluşturulmadı. Ayrıca siz de bu konuşmalar hakkında pek bir şey duymadınız çünkü çoğu hassas konular. Her iki tarafın da zeki davranarak bilgilerin hızla yayılmasını engelleyerek sorun yaratmamaya dikkat etmeleri beni mutlu ediyor.

Peki ya Türkiye’nin olası bir saldırısı DSG ile Şam arasındaki müzakereleri nasıl etkiler?

Dostça söylemek gerekirse, benim Türkiye’nin operasyonundan haberim yok.

Böyle bri öngörünüz de mi yok?

Ortadoğu'da her şeyi öngörmek zorundayız. Her şeyi. Ay’ın aniden üzerimize düşmesi bile mümkün. Ortadoğu'da bu yaşanıyor. Türkiye’nin olası bir harekâtı fikri her zaman oradadır. Türkiye'nin kendine göre nedenleri var. Nedenlerini de biliyoruz.

Birbirinizi anlıyor musunuz, aynı fikirde misiniz?

Birbirimizi anlıyoruz ama hemfikir değiliz. Demek istediğim, Türkiye ile iyi düzeyde anlayış birliği var, ne istediğini ve planının ne olduğunu anlıyoruz. Bunu anlıyoruz, ancak bu konuda aynı fikirde değiliz. Müzakereler aynı görüşte olan dostlar arasında olmaz, yani belli konularda ihtilaf içerisinde olanlar arasında olur. Mu nedenle diyalog ve müzakereye ihtiyacımız var. Türkiye ile Suriye meselesi gibi çeşitli konularda yapılan tüm görüşme, temas, müzakere ve tartışmaların yapıcı bir şekilde sonuçlandığını vurgulamak isterim.

Bölgede olası bir kargaşada Türkiye ile DSG arasında arabuluculuk yapacak mısınız?

Bu rolü sahada üstleniyoruz.

Bu rolü oynuyorsunuz!

Evet.

Sizce bu rol Türkiye’nin olası bir operasyonunu engellemeye yardımcı olur mu?

Şimdiye kadar durumun daha da kötüye gitmesini önlemeye yardımcı oldu. Her gün, gizlemenin veya görmezden gelmenin zor olduğu küçük olaylar oluyor.

Sahadaki rolünüzün Türkiye'nin yeni bir operasyon başlatmasını engellemeye yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Çünkü günlük bazı sorunları sahada çözebilirsiniz, ancak bir ülke diğer bir ülkeye karşı operasyon başlatmaya karar vermişse ne yapacaksınız?

Sanırım, bu sorunun Amerikalı temsilcilere yöneltilmesi gerekiyor. Çünkü güneydoğu Suriye'de büyük bir askeri güce sahipler.

Kuzeydoğu Suriye demek istediniz?

Afedersiniz, kuzeydoğu Suriye. İngilizce konuşmak yoruyor, çünkü İngilizce benim ana dilim değil, düzelttiğiniz için teşekkürler. ABD’nin askeri kuvvetleri orada. İlginçtir ki, Türkiye’nin ilk harekâtından önce ABD o bölgelerden kuvvetlerini geri çekti. Bu nedenle onlara sorun.

Fakat öte yandan Efrin’de Rusya’nın askeri varlığı Amerikan varlığından daha çok?

Efrin’de mi?

Evet.

Efrin’de Rus askerleri yok.

Efrin’den kastım Fırat’ın batısı, bu doğru mu?

Efrin derken kanton olarak bahsediyorsanız, biz oraya hiç gitmedik. DSG’nin kontrolündeydi.

Fakat Fırat’ın batısında hep vardınız?

Evet, oraya yakındık.

Amerikan kuvvetleri o bölgede yoktu, çünkü Fırat'ın doğusunda bulunuyorlardı. MERI Forum'da Efrin'deki durumun felaket olduğundan bahsetmiştiniz. Bununla ne demek istediniz?

Bölgedeki demografik değişimi kastettim. Bölgedeki raporlara ve Suriyeli Kürtlerden alınan bilgilere göre Kürt nüfusun aleyhine demografik değişim yaşanmış. Ben buna felaket diyorum. Bu her şeyden önce bölge halkı için bir felaket.

Raporların ayrıntıları neyi gösteriyor?

Hatırladığım kadarıyla bölgedeki Kürtler zorla göç ettirildi, evleri Türkiye çatısı altında toplanan Suriyeli silahlı grup üyelerine verildi.

Suriyeli mi?

Evet.

Arap mı Türkmen mi?

Detayları bilmiyorum. Uzun zamandır bu konular üzerinde çalışmıyorum. Ama genel olarak durumu izliyorum ve orada neler olduğunu biliyorum. Demografik değişim bir felakettir.

Anlıyorum. Irak konusuna dönelim. Irak ve Rusya arasında silah satışı ve hava savunma sistemi konusunda bir anlaşma var mı?

Bu işbirliği de daimi bir şekildedir.

Hava savunma sistemi konusunda da mı?

Evet, hava savunma sistemi konusunda da.

Yani Irak Suriye’den S-400 sistemi mi aldı?

Hayır, henüz S-400 almış değil. Onların diğer hava savunma sistemleri var.

Hangi tür hava savunma sistemi?

Ben askeri uzman değilim. Bu sistemler S-400 kadar gelişmiş olmasa da çok iyi ve şu anda Irak ordusu tarafından kullanılıyor.

Rus hava savunma sistemleri Irak ordusu tarafından mı kullanılıyor?

Evet, neden olmasın?

Irak S-400 almak isterse Rusya satar mı?

Nasıl anlatacağımı bilemiyorum. Bana öyle geliyor ki Irak gerçekten bu sistemi satın almak isterse, bizim açımızdan sorun yok. Neden olmasın?

Irak’a S-400 satma konusunda porblem var mı?

İsteyen herkese, iyi amaçlar için satıyoruz. Sonuç itibariyle bu bir kendini savunma sistemidir. Bunun bir saldırı sistemi olmadığını söylemekte fayda var. Peki bir devlet kendini savunmak istiyorsa neden ona yardım etmeyelim?

Anlıyorum. MERI Forum'da bahsettiğiniz bir konu hakkında size bir soru sormak istiyorum. İran'ı Ortadoğu dışında sayıyorsunuz. İran'ı Ortadoğu'nun bir parçası olarak görmüyorsunuz. Peki o zaman İran'ı nerenin bir parçası olarak görüyorsunuz?

Hayır bu bir yanlış anlaşılma. Demek istediğim, Ortadoğu'nda tüm Arap devletlerini kapsayan çalışmalarımızın çerçevesiydi. Sonra, İran, Afganistan ve Pakistan'ın da parçası olduğu Asya'nın ikinci kısmı var. Türkiye Avrupa bloğunun bir parçasıdır. Avrupa bloklarından biri, Avrupa'nın dördüncü bloğu. Elbette tüm bu ülkelerde yaşanan olayları izliyoruz. Ama belirlenen sorumluluğa göre İran masası bölümü bir meslektaşım tarafından yönetiliyor.

Kürdistan Bölgesi ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilere gelelim; Rus şirketlerin Kürdistan Bölgesi’nde çalışması konusunda herhangi bir ilerleme var mı?

Ekonomik işbirliği açısından iyi kazanımlar olduğunu söylemekten mutluluk duyuyorum. Daha mutlu bir gelecek bizi bekliyor.

Bu işbirliği içerisinde yeni bir gelişme var mı?

Her şeyden önce, herhangi bir aktivite eksikliği belirtisi yoktur. Ekonomik nedenlerle Irak hükumeti tarafından hiçbir şey yapılmadığı taktirde Irak'ın güneyinde böyle bir şey yaşanması muhtemeldir. Çünkü petrol sahalarındaki ekonomik durum değişiyor ve oradaki şirketlerimizin faaliyet gösterdiği koşullar giderek daha rahatsız edici hale geliyor. Fakat Kürdistan'daki durum bu konuda daha iyi ve bildiğim kadarıyla Kürt hükumeti daha esnek. Umarım merkezi hükumet de bu esnekliğe ulaşır. Ama onlar için durum çok politize hale geldi. Yabancı şirketlerin güya Irak’tan daha fazla para topladığı, daha çok kazandığı gibi birkaç konuda bir önceki parlamentoda patlak veren tartışmayı duymuş olmalısınız. Şirketler için şartların sıkılaştırılması talep edildi. Petrol Bakanı da bunun aksine şartların daha da iyileştirilmesi gerektiğini vurgulamıştı. Bu çelişkiler Irak’ta vardı, burada, Kürdistan’da böyle şeylerle karşılaşılmadı.

Sayın Büyükelçi bize konuk olduğunuz için teşekkürler. Umarım dört ay sonra yeniden bir söyleşide bir araya geliriz.

Çok mutlu oldum, evet bunu bir geleneğe dönüştürelim.

(Rudaw)