Taştekin: Mazlum Kobane Esad'la el sıkışabilir

Taştekin: Mazlum Kobane Esad'la el sıkışabilir

Türkiye’nin Rojava'ya başlattığı askerî harekât ve ardından önce ABD daha sonra da Rusya ile yapmış olduğu anlaşmaların ardından Suriye’de hareketli günler yaşanıyor. ABD’nin askerlerini Suriye’den çekeceğini açıklaması ve geçen pazar ABD operasyonuyla IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin DSG’nin desteğiyle öldürülmesi de bölgedeki dengelerin yeniden okunmasına neden oluyor.

Bölgeyi yakından takip eden gazeteci Fehim Taştekin bugünkü yazısında “Sonuç itibarıyla ‘Barış Pınarı’, ABD’nin DSG’yle ortaklığını bozmadığı gibi Trump’ın çekilme kararını yeniden gözden geçirmesine neden oldu” diyor. Esad hükümetinin DSG Genel Komutanı Mazlum Kobane’yi Suriye ordusuna davet ettiğini hatırlatan Taştekin, “Mazlum Abdi’nin (Kobane) Emeviye Camii’ne gitme ihtimali kâbusların âlâsı! Bu düş ‘Yeni Osmanlı’ya aitti!” ifadelerini kullanıyor.

Türkiye’nin operasyondan sonra ABD ve Rusya karşısında daha savunmasız bir konumda olduğunu belirten Taştekin, YPG’nin 30 km güneye çekilmesinin Ankara’nın bir kazanımı olduğunu belirtse de uzun vadede bunun neyi değiştireceği önemli sorusunu gündeme getiriyor. YPG’nin çekildiği bölgelerde özerk yönetimin asayiş ve sivil birimlerinin durumu idare ettiğini ifade eden Taştekin, “Soçi Mutabakat Muhtırası bu yapılara dair bir şey içermiyor. Suriye ordusunun bölgeye intikal etmesinin önünü açan mutabakat da fiili yapıların geleceğini müzakerelere bırakıyor. Kolayca yok edilmeleri de mümkün değil. Rusların varmak istediği sonuç, Türkiye’nin beklediği gibi Kürtleri sıfırlamak değil müzakereyle bulunacak formüllerle Suriye devletinin içine taşımak” diyor.

ABD’nin de bu yöndeki Rus senaryosunu baltalamak için çekilme stratejisini yeniden kurguladığını belirten Taştekin, şu değerlendirmeyi yapıyor:

 “Başkan Donald Trump çektiği askerleri petrolü kontrol etme misyonuyla geri gönderdi. Savunma Bakanı Mark Esper’e bakılırsa petrolle Suriye Demokratik Güçleri (DSG) finanse edilecek. Amerikalılar bu yolla DSG’nin Suriye ordusuna katılımını önlemeye çalışıyor. DSG Genel Komutanı Mazlum (Kobani) Abdi’nin ‘General Mazlum’ hitabıyla Trump’tan Washington daveti alması da bu amaca matuf. Yani sonuç itibariyle “Barış Pınarı”, ABD’nin DSG’yle ortaklığını bozmadığı gibi Trump’ın çekilme kararını yeniden gözden geçirmesine neden oldu.”

Ankara’nın görmek istemediği üç durumla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Taştekin, bunları şöyle aktarıyor:

 “Dengenin nerede duracağına bağlı olarak DSG bir ‘Truva Atı’ operasyonuyla Suriye ordusuna alınabilir;

Mazlum Abdi, Trump tarafından Beyaz Saray’da ağırlanabilir;

Ya da tam tersi Mazlum Abdi, Kasyun Dağı’nın eteklerindeki Halk Sarayı’nda Esad’la el sıkışabilir.”

IŞİD lideri Bağdadi’nin öldürüldüğü operasyonda ABD’nin Türkiye’ye sadece “Biraz hava sahanızı kullanacağız” dediğini belirten Taştekin “İşbirliği ve koordinasyon bundan ibaret. Paylaşılan bir hedef ve misyon tanımı yok. Bağdadi’nin İdlib’de olduğuna dair genel istihbarat Irak Muhaberatı’ndan; konum, müştemilat, şahıslar ve çevre bilgisi Mazlum Abdi’nin adamlarından. Bağdadi’nin saklandığı ve operasyonun yapıldığı Barişa köyü, Hatay-Reyhanlı sınırına 5 km mesafede” ifadelerini kullanıyor.

ABD’nin operasyonda izlediği yolun, ortaklık tercihlerinin ve Bağdadi’nin sığınmak için seçtiği yerin birçok şey söylediğine dikkat çeken Taştekin, şöyle devam ediyor:

 “– Türkiye’nin kırmızı bültenle aradığı Mazlum Abdi, IŞİD’le savaşta ortak olarak öne çıkıyor. Bu Türkiye açısından pozisyon aşınmasıdır.

– Bağdadi’nin sınıra bu kadar yaklaşması IŞİD için geçiş yollarının hâlâ işlediğini gösteriyor.

– Türkiye’nin IŞİD’le mücadelesindeki samimiyetsizlik ve laçkalık kendini bir kez daha ele veriyor.

– Türkiye’nin 12 gözlem noktası ile fiilen himaye sunduğu İdlib’deki örgütlerden IŞİD’e el uzatanlar olduğu da anlaşılıyor. Bağdadi’nin saklandığı konut Huras el Din’in adamlarından birine ait. Bunda şaşılacak bir şey yok. HTŞ ve Huras el Din dahil bölgedeki selefi-cihadi örgütlerin hepsi aynı kökten geliyor. Geçmişte aralarında çatışmalar çıksa da yeri geldiğinde ‘ihvan’ oluveriyorlar.

– IŞİD’in dağılan militanlarının, Türkiye’nin himaye ettiği gruplara katıldığına dair bilgiler de geliyor. Suriye Milli Ordusu diye üniforma geçirdikleri örgütlerin bazılarının El Kaide ve Nusra kökenli olduğunu defalarca yazdık. İzleri sürülen bazı önemli isimler Suriye Milli Ordusu içinde tek tek açığa çıkıyor.”

Haberin kaynağına buradan ulaşabilirsiniz