33 Kurşun katliamında 12 akrabasını kaybeden Özkaplan,Katliamlar Kürtlere tahammülsüzlüğün sonucudur

33 Kurşun katliamında 12 akrabasını kaybeden avukat Jiyan Özkaplan, ”Zilan, Dersim, 33 Kurşun, Suruç, Roboski katliamlarının mantığı Kürtlere karşı tahammülsüzlük zeminine dayanmaktadır''dedi

33 Kurşun katliamında 12 akrabasını kaybeden Özkaplan,Katliamlar Kürtlere tahammülsüzlüğün sonucudur

33 Kurşun katliamında 12 akrabasını kaybeden Avukat Jiyan Özkaplan, ”Zilan, Dersim, 33 Kurşun, Suruç, Roboski… Bu katliamların mantığı aynı zemine dayanmaktadır, Kürtlere karşı tahammülsüzlüktür. 33 kurşun katliamının işlendiği Sefo deresi halen yasak askeri saha kapsamındadır. 32 insanımızın mezarları bile yok ve hepsi orada toplu bir mezarda bulunuyorlar.” dedi.

Gazete Duvar’dan Oktay Candemir’in haberine göre Özkaplan Muğlalı’nın isminin  caddelerde yaşatılmasına karşı hukuk mücadelesi başlatmaya hazırlanıyor.

Özkaplan, 33 Kurşun katliamının 77 yıl önce yaşandığını ancak etkilerinin daha uzun yıllar süreceğini belirtti. Katledilen 32 kişiden geriye 32 yarım kalmış öykü bulunduğunu dile getiren Özkaplan, “1943 yılının Temmuz ayında bir şafak vakti sınırı ihlal ettikleri gerekçesiyle dönemin 3. Ordu komutanı Mustafa Muğlalı’nın emriyle Sefo deresine götürülen 33 insanımız haksız ve suçsuz yere diz çöktürülerek kurşuna dizildi ve 32 insanımız katledildi. Dönemin bazı askerleri bu haksızlığa daha fazla dayanamayıp askeri mahkemelerde beyanda bulunarak suçlarını itiraf ettiler. İfadelerin ayrıntılarına bakıldığında 33 masum insana 1 ay boyunca yapılan işkence ve kötü muamelelerin itiraf edildiği göze çarpıyor. 33 insana diz çöktürüp, sırtlarına binerek marşlarla işkencelerini bitirdikten sonra ‘Dağ Başını Duman Almış’ marşıyla taburlarına geri dönen askerlerin itirafları katliamın vahşet derecesini gösteriyor. İtirafta bulunan bir asker, katledilenlerin bağırışlarının ve okudukları duaların hafızasından silinmediğini söylemiştir” diye konuştu.

‘MUĞLALI İSMİ KÜRTLER İÇİN ACI VE ÖFKEDİR’

Muğlalı ismiyle daha küçük yaşlarda tanıştığını vurgulayan Özkaplan, “Köye her gidişimizde kocaman puntolarla yazılmış bir ‘Orgeneral Muğlalı Kışlası’ tabelasını görürdük. Oradan her geçişimizde arabada bulunanların öfkesi ve acı dolu bakışlarıyla Mustafa Muğlalı’nın onlar için öfkeyi ve acıyı çağrıştırdığını anlamıştım. Mustafa Muğlalı Kışlası’nın her bir harfi ile yaşanan katliam yıllarca devam ettirildi. Kışlanın önünden her geçişimizde kadınlar ah çekerdi, dedemin ise gözleri yaşarırdı ve biz böyle bir yolculukla köyümüze varırdık. Böyle bir katliamdır 33 kurşun. ‘Biz sizi katletmekle kalmadık, size her daim bunu hatırlatacağız’ dercesine o kışladaki isim yıllarca orada kaldı. Dedemin buğulu gözlerini hiç unutmayacağım. Nişanlı olan ağabeyini katliamda kaybetmiş olması onda derin yaralar oluşturdu. Muğlalı ismi bugün Özalp’tan kaldırıldı ancak Muğla ilinde halen cadde, park ve işhanı adı olarak kullanılıyor. Katillerle övünme mantığı devam ediyor. Devlet bizden özür dilemediği gibi, katilin ismini hâlâ yaşatmaktadır” ifadelerini kullandı.

‘MUĞLALI’YI YARGILAMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Türkiye’nin bu tür katliamlarda her zaman uyguladığı cezasızlık politikasının artık kural haline geldiğini ifade eden Özkaplan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu şekilde yaşam hakkı ihlalleri hâlihazırda devam etmektedir. Zilan, Dersim, Suruç, Roboski… Bu katliamların mantığı aynı zemine dayanmaktadır, Kürtlere karşı tahammülsüzlüktür. 33 kurşun katliamının işlendiği Sefo deresi halen yasak askeri saha kapsamındadır. 32 insanımızın mezarları bile yok ve hepsi orada toplu bir mezarda bulunuyorlar. Burada bir insanlık suçu var, Türkiye şu anda kendi hukukunu, taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri açıkça ihlal etmektedir. Bizler de Muğlalı’nın isminin cadde ve sokaklarda yaşatılmasına karşı hukuk mücadelesi başlatacağız. Biz Orgeneral Mustafa Muğlalı’yı yargılamaya devam edeceğiz.”