ABD ve Rusya'dan "Dar çerçevede Kürt Özerkliği" anlaşması

Moskova'da bulunan Rusya uzmanı akademisyen Kerim Has'a göre Kürtlerin "dar çerçevede özerkliği" konusunda ABD ve Rusya bir anlaşmaya varmış olabileceğini dile getirirken, Kremlin'e yakınlığıyla bilinen Moskova merkezli düşünce kuruluşu Valdai Club'da program direktörü olarak çalışan uzman Ivan Timofeev de Şam yönetiminin Türkiye'ye karşı "Kürt kartını" elinde bulundurmak isteyeceği görüşünde.

ABD ve Rusya'dan "Dar çerçevede Kürt Özerkliği" anlaşması

Moskova'da bulunan Rusya uzmanı akademisyen Kerim Has'a göre Kürtlerin "dar çerçevede özerkliği" konusunda ABD ve Rusya bir anlaşmaya varmış olabileceğini dile getirirken, Kremlin'e yakınlığıyla bilinen Moskova merkezli düşünce kuruluşu Valdai Club'da program direktörü olarak çalışan uzman Ivan Timofeev de Şam yönetiminin Türkiye'ye karşı "Kürt kartını" elinde bulundurmak isteyeceği görüşünde.

22 Ekim'de Rusya ile Türkiye arasında varılan mutabakat kapsamında, Suriye'nin kuzeydoğusunda, sınırın 10 kilometre güneyine kadar olan bölgede ilk Türk-Rus ortak devriyesi Cuma günü yapıldı.

Bir gün öncesinde ise Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, bu devriyelerin geçici olduğunu, nihai hedefin "Şam yönetiminin tüm topraklarda hakimiyet kurması olduğunu" söyledi.

Soçi'de uzlaşılan mutabakat muhtırasına göre 23 Ekim'de YPG sınırın 30 kilometre güneyine çekilmeye başladı, Rusya ve Suriye orduları da bölgeye yerleşti. Çekilmenin bittiği tarih olan 29 Ekim'de de ortak devriye başlayacaktı.

Esad, Kürtlerden, büyük çoğunluğu ABD'den gelen silahlarını Suriye ordusuna hemen teslim etmelerini istemeyeceğini, Suriye ordusunun öncelikle Kürtlerin aktif olduğu bölgelerde kontrolü sağlayacağını belirtti.

Esad'ın röportajında YPG'nin adını vermeden "Kürt bölgelerindeki yeni gerçekliğe saygı" vurgusu yapması da önemli.

Moskova'nın her fırsatta "Kürtler ve Şam yönetimi diyalog kurmalı" çağrısı yapması, Erdoğan ve Putin'in Soçi'deki 6 buçuk saatlik görüşmesinin ardından yaptığı basın toplantısında Putin'in bu çağrıyı tekrarlaması da, Esad'ın sözlerinin arkasında yatan neden.

BBC Türkçe'ye konuşan Moskova'da bulunan Rusya uzmanı akademisyen Kerim Has'a göre Kürtlerin "dar çerçevede özerkliği" konusunda ABD ve Rusya bir anlaşmaya varmış olabilir. Ancak YPG'nin tamamen Suriye ordusuna katılması zor görünüyor:

"Tümü orduya katılamaz. Hem Rusya'nın hem Suriye'nin filtresinden geçecekler. Suriye ordusunda askeri hiyerarşiye bakılacak, etnik anlamda, mezhepsel anlamda kotalar var. Bu yapının bozulmaması gerekiyor."

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Ivan Timofeev de, bu sorunun hâlâ yanıtsız olduğunu söylüyor:

"Ayrı bir grup olarak varlıklarını sürdürmek mi isterler yoksa hükümetin ordusuna mı katılmak isterler, bunların hangisi Kürtlerin çıkarına olur, bu sorunun cevabı henüz yok. Hangi durumda faaliyetlerine daha özgürce devam edebilirler, ona karar verecekler ve o yönde talepte bulunacaklar."

Kerim Has ise, Şam yönetiminin Türkiye'ye karşı "Kürt kartını" elinde bulundurmak isteyeceği görüşünde:

"YPG'nin kısmen orduya katılması Şam yönetiminin de işine gelir. 60, 70 bin kişilik eğitimli taze kan. Gelecekte yapılacak İdlib operasyonunda bile kullanılabilirler. Ancak küçük çapta bir YPG'li grubun sessiz konumda belli bölgelerde kontrol altında bırakılması da olası. Esad, 3, 4 bin YPG'liyi tutup Kürt kartını Türkiye'ye karşı elinde bulundurmak isteyebilir."

Esad: Devriyeler geçici

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, Perşembe günü Suriye devlet televizyonuna verdiği röportajda, Rusya ile Türkiye arasında varılan anlaşma gereği başlayan ortak devriyelerin geçici olduğunu söylemiş; "Nihai ve stratejik hedeflerle taktik yaklaşımları birbirinden ayırmalıyız" demişti.

Esad, tüm bu bölgelerde Suriye ordusunun yeniden hakimiyetini kuracağını, Türk askerinin bulunduğu bölgelerin de geri alınacağını, ancak hakimiyet sağlanırken "sahadaki yeni gerçekliğe saygı duyulacağını" söylüyor.

Kerim Has, Esad'ın "daha çok bir piyon gibi Rusların yön verdiği şekilde konuştuğunu" söyledi. Türkiye'yi Suriye'den çıkaracak asıl gücün Rusya olduğunu belirtti.

Kremlin'e yakınlığıyla bilinen Moskova merkezli düşünce kuruluşu Valdai Club'da program direktörü olarak çalışan uzman Ivan Timofeev de, operasyonu bitirme sözü veren Türkiye'nin askerlerini ani bir şekilde geri çekmek istemediğini, Rusya'nın kontrolünde bir müddet daha kalabilmesi için böyle bir anlaşmaya gidildiğini söylüyor:

"Ortak devriye görevi aslında açıkça başlatılan bir operasyonla arka planda başlayacak olan bir geri çekilme arasında denge sağlamak için yapılıyor. Türkiye operasyonu durdurma sözü verdi ama ani bir şekilde askerlerini Suriye'nin kuzeyinden geri çekemeyeceği ortada. Operasyonun yapıldığı bölgenin dışından başlayarak Rus ordusuyla yapılan ortak devriyeler, Türkiye'nin operasyonuna 'uluslararası' bir boyut kazandırıyor."

Esad, röportajında Rusya ile Türkiye arasında yapılan anlaşmaya göre YPG'nin 30 kilometre güneye çekilmesini "Şam'ın tüm ülkenin kontrolünü ele alması hedefine ulaşmasında yardımcı olan bir adım" olarak değerlendiriyor.

Barış Pınarı Harekâtı'nın yürütüldüğü ve şu an Türk ordusunun hakim olduğu Rasulayn ve Tel Abyad arası için de Esad "Bu toprakları en nihayetinde Suriye ordusu geri alacak" diyor.

Ortak devriyenin sembolik anlamı var

Kerim Has'a göre, devriyelerin sembolik olmaktan öte bir anlamı yok:

"34 bin YPG'li zaten 3200 adet ağır silahıyla birlikte geri çekildi. Zaten anlaşmada YPG'nin silahsızlandırılmasından bahsedilmiyor. Ortak devriyenin yapılacağı 10 kilometrelik alanda artık bir tehdit yok, Rusya da bunun taahhüdünü verdi.

"Ancak yine de seyir halinde bile olsa Türkiye'nin o bölgede bayrak dalgalandırmak istediğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin'le 6 buçuk saat görüştükten sonra iç kamuoyuna bunu sunmak istiyor, aslında sembolik olmaktan öte bir anlamı yok."

Rus basınının Rusya Savunma Bakanlığı kaynaklarına dayandırdığı haberlerine göre ilk devriye 4 Rus, 4 de Türk zırhlı askeri aracıyla, bir de Rusya'ya ait İnsansız Hava Aracının (İHA) eşliğinde gerçekleştirildi.

Milli Savunma Bakanlığında ortak devriye sürerken düzenlenen basın açıklamasında ise "Devriye, 1 İHA refakatinde ve 8 zırhlı aracın iştirakiyle devam etmektedir" denildi.

Kerim Has, YPG'nin zaten devriye bölgesinde beklemeyeceğini, tespit çalışmalarının da 4 zırhlı araçla yapılmasının zor olduğunu söylüyor.

Rusya'nın hedefi ne?

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrentyev, 22 Ekim'deki mutabakattan önce "Moskova, Suriye ile Türkiye arasında bir çatışmaya izin vermeyecek." demişti.

Ortak devriye yapılan bölgede Suriye ordusu da bulunuyor. 29 Ekim'de 18 Suriye ordusu askeri, Türk ordusu tarafından yakalanmıştı. Askerler, Rusya ile yapılan müzakereler sonucunda Rusya'ya teslim edildi.

Kerim Has, Rusya'nın da Türk ve Rus bayraklarının yan yana görülmesinden faydalandığı; Rus medyasında her gün NATO'da bu sayede oluşan çatlağın ne kadar önemli olduğundan bahsedildiği ve "Erdoğan'ın Türkiye içinde konsolidasyon sağlamasından Rusya'nın da kazançlı çıktığı" bilgisini veriyor.

Rusya'nın stratejik hedefini ise NATO'nun ilk genel sekreteri Lord Hastings Ismay'e atıfta bulunarak "ABD'yi Suriye'nin dışında tutmak, Kürtleri içeride tutmak, Türkiye'yi de kontrol altında tutmak" olarak değerlendiriyor.

NATO'nun güneydoğu sınırındaki üye ülke Türkiye'nin, birliğin bölgedeki en büyük rakibi Rusya ile ortak devriye yapmasının NATO'da nasıl değerlendirildiğine dair sorumuza NATO yetkilileri, Genel Sekreter Jens Stoltenberg'in 25 Ekim'deki açıklamasını hatırlatarak yanıt verdi:

"Suriye sahasında biz yokuz. Bu sebeple her bir müttefikin Suriye sahasındaki aktivitelerini değerlendirirken çok dikkatli davranıyoruz. IŞİD'le mücadelemiz devam ediyor ve Suriye'de siyasi çözüm için çalışıyoruz."

Siyasi çözüm için Cenevre'de başlayan Anayasa Komisyonu çalışmalarının da sahadaki süreci etkilediğini belirten Has, "Rusya sadece ortak devriyeyle değil, Rasulayn-Tel Abyad arasını da bir süreliğine Türkiye'ye vererek Türkiye'yi kontrol altında tutmak, anayasa görüşmeleri yapılırken sakinleştirmek istiyor" diyor:

"Sadece devriyeler değil, İdlib, Azez, Cerablus ve Afrin'deki durumun da çok uzun süreceğini sanmıyorum. ABD ile Rusya anlaşarak Türkiye'ye bir pay verdi, belli bir bölgeye girişine izin verdiler. Operasyonun başladığını ABD duyurdu, bittiğini de Rusya duyurdu."

Has'a göre ABD'nin birkaç yüz askerler petrol bölgelerinde kalması, bu petrol uluslararası piyasaya satması da Rusya ile anlaşmasına bağlı.