Erdoğan'dan YPG açıklaması: Bu bir skandal!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in YPG’yi muhatap almasının skandal olduğunu belirtti.

Erdoğan'dan YPG açıklaması: Bu bir skandal!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in YPG’yi muhatap almasının skandal olduğunu belirtti.

“BM böyle bir skandalın altına imza koyamaz”

BM’nin YPG 'nin  çocuk savaşçıların durumuna ilişkin görüşmesinin  ve anlaşma imzalanmasının kabul edilemez olduğunu ifade eden Erdoğan, bu konuda ilgili mercileri ciddi manada silkelemek istediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Osaka'da yapılan G-20 Zirvesi’nin ardından Kyoto, Tokyo ve Pekin’e geçerek açılışlara katıldı, önemli temaslarda bulundu. Erdoğan, Pekin’den Türkiye’ye hareketinden önce oradaki Türkiye Büyükelçiliği’nde gazetecilerle buluşup sohbet etti.

Erdoğan, “Hangi gerekçeyle olursa olsun BM’nin bir terör örgütünü bu şekilde muhatap alması, masaya oturması ve resmi bir statü tanır gibi bir anlaşma imzalaması en hafif ifadesiyle bir skandaldır. BM böyle bir skandalın altına imza koyamaz. Olacak iş değil. Ben gıyabında söylüyorum ama BM Genel Sekreteri Guterres’in bundan haberi yoktur, böyle bir yanlışı asla yapmaz diye düşünüyorum.” dedi.

“Bu ortada bırakılacak bir konu değil”

Silahlı çatışmalarda çocuklar konusundaki özel temsilci Virginia Gamba’nın bu işlemini protesto etmek için BM Daimi Temsilcisi Feridun Sinirlioğlu’nun girişim başlattığını ifade eden Erdoğan, “Döner dönmez de ilk etapta Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, Guterres’le konuyu ele alır. Daha sonra gerekirse ben de görüşürüm. Bu ortada bırakılacak bir konu değil.” diye konuştu.

Erdoğan, şöyle devam etti:

“Japonya ile altyapı, teknoloji, enerji ve savunma sanayii alanlarında iş birliğimiz güçlenerek devam ediyor. Asya’nın en önemli ülkelerinden biri olan Japonya ile Asya, Çin-ABD gerginliği, İran, Kuzey Kore ve Suriye konularını da ele aldık. Japonlar da ABD’nin İran yaptırımlarından rahatsız. İran ile iyi ilişkileri var. Fakat Abe’nin arabuluculuk girişimi de netice vermedi. Bölgemizdeki sorunları çözmek için yeni bakış açılarına ve cesur bir liderliğe ihtiyaç var.”

‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken bizim yanımıza birilerini almamız lazım.’

Hele hele BMGK içinden birilerinin bizim yanımızda yer alması bu süreci hızlandıracaktır. Biz bunu dünyadaki 190’ı aşkın ülkeyle konuştuğumuzda birçoğu zaten ürkek korkak, rahat hareket edebilen yok. Kimisi dolara bakıyor. Kimisi farklı avantalara bakıyor. Ama biz farklı bir yere bakıyoruz. Çünkü eğer biz Allah’ımıza dayanmazsak, hakkın ve haklının yanında olmazsak bunun hesabını kolay kolay veremeyiz.

Bu dünyada iki seçeneğimiz var. Ya mazlumların yanında olacağız ya zalimlerin yanında olacağız. Biz mazlumların yanında olmayı kabullendik. Birileri de zalimlerle yürüyor. Ama tarih boyunca onlar da zalimlerle anılacaklar. Bu dünya Firavunlar gördü, Nemrutlar gördü. Nemrutlarla, Firavunlarla beraber olanlar hiçbir zaman hayırla yad edilmiyor. Bu devrin de Nemrutları, Firavunları var. Onlar da yarın öyle anılacaklar.”

ABD ile İran arasındaki gerilimde Türkiye’nin arabuluculuk görevi

 “Bunu aslında kimse düşünmek istemiyor. Kimse o konuya girmek dahi istemiyor. Sayın Trump’la yaptığımız görüşmede bu konu hiç gündeme gelmedi. Ama Japonya Başbakanı Shinzö Abe ile yaptığımız görüşmede Abe ‘Böyle bir olayda birlikte olabilir miyiz?’ dedi. Ben de ‘Niye olmasın’ dedim. ‘Her ikisiyle de gerek Ruhani gerek Hamaney’le görüşmelerde bulunabilirim’ dedim. ‘Beraber derseniz, beraber de olabilir’ dedim. O konuda bir sıkıntımız yok. Tabi nereden başlayacağız, nereye gideceğiz, nerede bitireceğiz? Bunlar da önemli.

Acemlerin bir sözü var; ‘Oturdular, konuştular ve dağıldılar’ derler. Öyle olacaksa hiç anlamı yok. Sadece vakit kaybedersiniz, o kadar. Burada da netice almaya odaklanılmalı. Sayın Başbakana sordum ‘Sen görüşme yaptın, nasıl gördün?’ diye… Baktım pek olumlu görmemiş. Bundan sonraki süreci, soruların cevabını önce biz planlayalım, sonra ne gibi adım atacağız onları konuşalım dedik.”

 “Trump’ın kullandığı ifadeler takdire şayandır”

Erdoğan, “Sayın Trump’ın o gün yaptığımız görüşmede arkadaşlarıma kullandığı ifadeler, onlara yönelik ortaya koyduğu tavır, takdire şayandır. Ben de zaten kendilerine bu tür tavırlarını sevdiğimi belirttim.” dedi.

“Bunun adı gasp olur”

F-35 meselesine de değinen Erdoğan, “Siz bir müşteri arıyorsanız, bir müşteri çıkmışsa, o müşteri de ödemelerini tıkır tıkır yapmışsa sen o müşterinin malını nasıl vermezsin? Bunun adı gasp olur. Biz şu ana kadar da 1,4 milyar dolar ödeme yaptık. Askerlerimiz pilotlarımız bir general eşliğinde eğitime gitti. 4 tanesini teslim ettiler, diğerlerini bıraktılar. 116 tane F-35 almak için sözleşmemizi yaptık. Biz burada pazar değil aynı zamanda ortak üreticiyiz. Bazı parçalarını da Türkiye’de üretiyoruz.” ifadelerini kullandı.

“Tedbirimizi hemen almamız lazım”

Erdoğan, “Biz füzeler noktasında geçmişte Patriotlara müşteri olduk ama bu müşteri oluşumuz karşılıksız bırakılınca biz daha neyi bekleyeceğiz, başımızın çaresine bakmayacak mıyız? Düşman saldırsa biz bir yerden sistem bulalım öyle savaşalım mı diyeceğiz? Tedbirimizi hemen almamız lazım.” dedi.

“Hafter şu anda orada tam manasıyla korsan hareket yapmıştır”

 “Bizim zaten askeri anlaşmamız var. Bunu daha da güçlendirdik. Orada BM’nin uluslararası hukuka göre muhatabı Sarrac’tır. Hafter şu anda orada tam manasıyla korsan hareket yapmıştır; korsan konumundadır.

Biz de bugüne kadar bütün görüşmelerimizi Sarrac’ın ekibiyle yaptık. Ben bugüne kadar Hafter’le muhatap olmadım. Şimdi BM’nin de buna göre adımlarını atması lazım. Şu an Sarrac ve ekibi kaybedilen yerleri her geçen gün tekrar geri alıyorlar. Temenni ederiz ki kısa zamanda Libya’da da bir seçime gitme imkanı doğar. Halk kendi haklarını demokratik yollarla temsil etme imkanı yaklar.”

“Onların anlayacağı dil neyse o dille de konuşmasını biliriz”

Erdoğan, “Hukuk içinde atılması gereken adımları atıyoruz. Bundan sonra da böyle götürmeye çalışacağız. Ama karşımıza hukuk tanımazlar çıkarsa, onların anlayacağı dil neyse o dille de konuşmasını biliriz. Orada hiçbir hukuku olmayanların kendilerine hak istihsal etmeleri kabul edilebilir bir şey değil.”

“AB’ye girişi şaibeli olan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi oradan aldığı güçle KKTC’yi korkutmaya çalışıyor. AB de dürüst hareket etmiyor. Bürgenstock’ta KKTC’ye en büyük haksızlık yapılmıştır. Referandumda hayır dediği halde Güney Kıbrıs AB’ye alınmıştır; Kuzey Kıbrıs evet dediği halde alınmamıştır. AB’nin mali yaptırımlar noktasında da Kuzey Kıbrıs’a ödemesi gereken para ödenmemiştir. Şimdi biz bu AB’ye nasıl inanalım? Bunlar dürüst değil. Bunların hepsi gaspçı. Burada da yaptıkları yine bu.”