Kayyumlar, Rojava, Kerkük: Bu meselenin doğru ismi, Kürtler ve Kürdistan meselesidir

 Kürtlerin kazanımları Türkiye başta olmak üzere tüm bölgesel güçler tarafından yok edilmek istendiğine dikkati çeken Dr. Sharo Garip, buna karşı “Kürt siyaseti, basını, aydınları çatışmacı siyaset yerine uzlaşmacı bir siyaset izlemelidir” diyerek “Kürt kemeri” önerisinde bulundu.

Kayyumlar, Rojava, Kerkük: Bu meselenin doğru ismi, Kürtler ve Kürdistan meselesidir

 Kürtlerin kazanımları Türkiye başta olmak üzere tüm bölgesel güçler tarafından yok edilmek istendiğine dikkati çeken Dr. Sharo Garip, buna karşı “Kürt siyaseti, basını, aydınları çatışmacı siyaset yerine uzlaşmacı bir siyaset izlemelidir” diyerek “Kürt kemeri” önerisinde bulundu.

Kürtler, içerisinde bulundukları koşullar ve karşı karşıya oldukları bölgesel, küresel fırsatlar ve tehditler doğrultusunda ulusal birliklerini sağlama çabasında. Bu konudaki ilk adımlar PKK Lideri Abdullah Öcalan, Federe Kürdistan Bölgesi önceki başkanı Mesut Barzani ve dönemin Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin çabaları ile 2013 yılında atılmıştı.

Hewler, Diyarbakır, Ankara ve Brüksel'de gerçekleştirilen konferanslar sonucunda 21 kişiden oluşan Kongre Hazırlık Komitesi kurulmuş, fakat yürütülen çalışmalar süreç içerisinde sekteye uğramıştı.

Coğrafi, siyasi ve dini farklarıyla bütün Kürtlerin bir araya gelmesini hedefleyen Kürt Ulusal Birliği, bugün Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik devam eden saldırıları başta olmak üzere Kürtlerin yaşadıkları diğer coğrafyalarda yaşananlar nedeniyle yeniden gündemde.  

Türkiye’deki Kürt siyasi parti ve örgütlerinin temsilcisi olan 70 isim, “Ulusal Birlik” gündemiyle 5 Aralık’ta bir araya gelecek. Ulusal birliğe dair bu toplantıdan yansıyacak hava, diğer parçalardaki siyasetleri de etkileyecek.

Almanya Köln Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Bölümü’nde görev yapan Dr. Sharo Garip, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları ve Kürt Ulusal Birliği konusunda MA'ya değerlendirmelerde bulundu. 

Türkiye yerle bir etmek istiyor

Bugün Kürtlerin kendi anavatanlarında bir statü sahibi olmasının engellendiğini söyleyen Dr. Garip, savaşlarda amacın işgal edilen yerin insansızlaştırılması ve demografik yapıyı değiştirmek olduğunu, Türkiye’nin de bir bütün olarak Kürtlerin yaşadıkları tüm parçalardaki kazanımlarını yerle bir etmek istediğini ifade etti.

Dr. Garip, başvurulan ve uygulanan baskıların bir bütün olarak Kürt enerjisini, birliğini, yani sinerjisini engelleme ve kırma çabası olduğunu vurguladı. Garip, “Devlet; Kürtlerle masaya oturması, açtığı televizyon kanalı, üniversitelerde açtığı Kürtçe bölümler ile bir parça resmi devlet ideolojisinde bir kırılma yaşamıştı. Fakat devlet verdiği bütün tavizleri geri almış, yerle bir etmiş, eski politikalara geri dönmüştür. Buna karşı Kürtler de bu barış dönemine ilişkin 'Türkiyelileşme' gibi bazı tavizlerle kırılma yaşadılar. Fakat Kürtler devletin toparlanması gibi bir toparlanma, verdiği tavizleri geri alıyorum diyebilecek bir siyaset geliştiremediler. Bu siyaset Kürtlerde bir yılgınlığa sebebiyet vermektedir" diye belirtti.

Bu mesele Kürtler ve Kürdistan meselesidir

Kürdistan’da yaşanan felakette Kürt aydın ve siyasetlerinin eksikliklerinin önemli bir payı olduğunu söyleyen Garip, Kürt sorununun yine Kürtler tarafından muğlaklaştırıldığı eleştirisinde bulundu.

Garip, bu konudaki eleştirilerini şöyle sürdürdü: "Kürtleri ve Kürdistanı, kayyumlarla gasp pratiği ya da Rojava, Kerkük işgali meselesinde de rahatlatacak olan şey, meselenin ismini doğru koymaktır. Bu mesele, Kürtler ve Kürdistan meselesidir. Kürtler aslında tabanda Kobani, Afrin, Kerkük’ü işgal dönemlerinde ulusal birlik ruhunu taşıyor ve yaşıyorlardı; ama bu maalesef Kürt siyasetinin tavanında aynı karşılığı görmedi. İttifak; CHP ile İstanbul, Ankara ya da Bağdat ile değil, öncelikle Diyarbakır, Erbil, Mahabad ve Kobani ile aranmalıdır.” 

Kürt Kemeri

Bunun için de Kürtlerin öncelikle kendi iç sorunlarını çözmek zorunda olduğunun altını çizen Garip, “Kürdistan'da iç barış sağlanmalı. Kürt siyaseti, basını, aydınları çatışmacı siyaset yerine uzlaşmacı bir siyaset izlemelidir. Bunu gerçekleştirmenin tabii ki koşulları var ve bir konsensüs oluşturmak zorundadırlar. Kürdistan'da yüzyıldır bir toplumsal sözleşme sağlanamadı. Bu toplumsal sözleşme ve birlik zemini elbette partilerin kendi ilkeleri, sembolleri etrafında gerçekleşmez. Örneğin; ortak Kürdistan bayrağı, dil, ulusal marş gibi bütün Kürtlerin tarihsel olarak kendine ait hissettiği semboller etrafında bir ulusu birleştirmek, iç barışı sağlamak zor değil. Bu tür toplumsal sözleşmeler feragat esasına dayanır" dedi.

Dr. Garip, daha zor dönemlerin beklediğini belirttiği Kürtlerin bunun farkında olması gerektiği uyarısında da bulundu.

Bu yüzden Kürt aydınlarının, siyasetçilerin, öğrencilerin, basın yayın kısacası her bir bireyin ulusal bilinç ve sorumlulukla hareket etmeleri gerektiğini kaydeden Garip, "Kürtler bu yüzyılda yaşanan kaynak savaşında önlem almazlarsa en ağır kaybeden olabilirler. Yani Bakur, Rojava, Başur ve Rojhilat hepsi çok ciddi riskler ve saldırılarla karşı karşıyadır. Öncelikle herkes suçlayıcı, karalayıcı, ayrıştırıcı, zehirli dilden kaçınmaya özen göstermeli. Her alanda ciddi bir diplomasi, yeni bir örgütlenme, yeniden silkinme dönemi gerekiyor. Kürtler; Ortadoğu'da çok ciddi ve dinamik bir güçtür. Sadece ciddi bir birlik gerekiyor” diye konuştu.  

Aralarına çekilen Arap veya Türk kemeri gibi ciddi tampon bölgelerle Kürtlerin birleşmesinin engellendiğini vurgulayan Garip, “Güney ve Rojava’nın da buna bir Kürt kemeri ile karşılık verebileceğini, yani ortak devriye atabileceğini” söyledi.

Ulusal Birlik gündemden düşmemeli

Ulusal birlik konusunda özellikle Kürt aydınlarına düşen misyonun üzerinde duran Dr. Garip, "Elbette Kürt aydınlarına büyük görevler düşüyor. Bir anlamda Kürt halkının ve Kürdistan'ın çıkarlarını parti çıkarları üstünde düşünmeleri, halkın çıkarlarını popülist politikalara karşı korumaları ve teminat olmaları gerekir. Sadece aydınlar da değil, sanatçılar, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler, Kürt kadın örgütleri, ulusal birliği gündemlerinden düşürmemeli ve her sahada ortak dayanışma ile bunu pratikte hayata geçirmeleri gerekiyor" dedi.