Kılıçdaroğlu’dan Meclis’e 16 maddelik çağrı

Kılıçdaroğlu’dan Meclis’e 16 maddelik çağrı

TBMM'de düzenlenen 23 Nisan özel oturumunda söz alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Meclis’e 16 maddelik çağrıda bulundu.

TBMM, açılışının 100’üncü yıl dönümü vasilesiyle 23 Nisan özel gündemiyle toplandı. TBMM Başkanı Mustafa Şentop açılış konuşmasını yaptı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılmadığı Genel Kurul'da, AK Parti adına Grup Başkanı Naci Bostancı konuşma yaptı.

Bostancı'nın ardından kürsüye çıkan CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Bugün sorunlarımız var. Sorunları ivedilikle çözmemiz gerekiyor. Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisine 100'üncü yılında önemli görevler düşüyor” dedi.

Kılıçdaoğlu, “Sorunlarımızın kaynağı, Türkiye Büyük Millet Meclisini büyük ölçüde etkisizleştiren darbecilerdir ve onların uygulamaya koydukları darbe yasaları ve bu yasaların sonucu olarak ortaya çıkan darbe hukukudur. Yaşadığımız sorunları sağduyuyla, akılla, mantıkla, bilgiyle, birikimle, birlikte aşmamız gerekiyor. Ön yargılarımızdan arınarak aşmamız gerekiyor. Ölçümüz, vatanımızın ve milletimizin çıkarlarını esas almak; hedefimiz, cumhuriyeti demokrasiyle taçlandırmak olmalı. Türkiye Büyük Millet Meclisi ikinci yüz yıla adım atarken gelin bu anlayışla sorunları çözmeye çalışalım” diye konuştu.

CHP Lideri ayrıca Meclis'e 16 maddelik bir çağrıda bulundu.

Kılıçdaroğlu'nun Meclis kürsüsünden yaptığı 16 maddelik çağrı şöyle:

1- Tüm toplumsal, siyasal ve kültürel kesimlerin katılımıyla, yeni bir demokratik anayasa yapmalıyız. Bu anayasanın temeli, kuvvetler ayrılığı" ilkesine dayanmalı, demokrasilerde olması gereken denge/ denetim esası sağlanmalıdır.

2- Yeni anayasanın omurgası "Cumhuriyetin demokrasiyle taçlandırılması" olarak nitelendirdiğimiz yeni ve güçlü bir demokratik parlamenter sistem olmalıdır. Unutulmamalıdır ki demokrasiyle taçlandırılmış cumhuriyetimizde, fikir, düşünce ve inanç özgürlüğü ile medya ve sendikalaşma dahil örgütlenme özgürlüğünün önündeki tüm engeller de kaldırılmış olacaktır.

3- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin ve hukuk devletinin en önemli ayaklarından biri olan yargı kurumunun bağımsızlığı, kesin olarak sağlanmalıdır. Adalete erişim hakkının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır.

4- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yasamadır. TBMM'de milli iradenin en geniş haliyle temsil edilmesini sağlayacak yeni bir seçim sistemi yaşama geçirilmelidir. Ayrıca, siyasetçi ile vatandaş arasındaki güveni güçlendirmek için bir "Siyasi Ahlak Kanunu" çıkarılmalıdır.

5- Kuvvetler ayrılığı ilkesinin bir diğer önemli ayağı da yürütmedir. Yürütme, tüm icraatıyla mutlak denetime ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır. TBMM adına görev yapan Sayıştay, tüm kamu kurum ve kuruluşlarını denetlemelidir. TBMM'de kurulacak Kesin Hesap Komisyonu'nun başkanlığı da muhalefet partilerine verilmelidir.

6- Yerel yönetimler, rant ilişkilerini düzenleyici kurumlar olmaktan çıkarılmalı, refah devletinin asli unsurları haline getirilmelidir. İyi tanımlanmış bir iş birliği ve iş bölümü çerçevesinde yerel yönetimlerin işlevleri arttırılmalıdır.

7- Kamu istihdamında nepotizmden uzak, liyakate dayalı, bir personel politikasına ivedilikle geçilmelidir.

8- Liyakate dayalı istihdam politikaları kapsamında özellikle eğitim, sağlık, sosyal güvenlik ve güvenlikte "sıfır" istihdam açığı hedeflenmelidir. Çocuklarımızın geleceği, vatandaşlarımızın sağlığı, engellilerimizin ve yaşlılarımızın bakımı, ülkemizin iç ve dış güvenliği tartışmasız milli bir anlayışla oluşturulmadır.

9- Vatandaşlarımıza asgari bir gelir güvencesi sağlanmalı, bu bağlamda "Aile Yardımları Sigortası Kanunu" ivedilikle çıkarılmalıdır.

10- Demokratik standartlarda, adaletli ve denetime açık bir Kamu İhale Sistemi'ne geçilmelidir.

11- Vergi politikası, üretimi ve istihdamı özendirecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Ücretliler üzerindeki vergi yükü makul düzeylere çekilmelidir.

12- TÜİK verilerine göre her üç çalışandan biri kayıt dışıdır. Kayıt dışı istihdamla toplumsal destek sağlanarak mücadele edilmelidir. Bu mücadelede en etkili yolun sendikalaşma olduğu artık öğrenilmelidir.

13- Türkiye, yeni bir planlama anlayışı çerçevesinde, katma değeri yüksek ürün üretme hedefine kilitlenmelidir. Bu ilke bağlamında tüm üretim politikaları, diğer üretim biçimleriyle birlikte tümüyle ekolojik olmalıdır.

14- Sağlık hizmetlerine ön koşulsuz erişim bir haktır ve ücretsiz olmalıdır. Koruyucu ve temel sağlık hizmetleri bu doğrultuda planlanmalıdır.

15- Planlamada tarım, temel stratejik sektörlerden biri olarak ele alınmalıdır. Bu bağlamda, gıdaya sağlıklı koşullarla erişim hakkına ilişkin yasal düzenlemeler yapılmalıdır.

16- Eğitim, Türkiye'nin kalkınma stratejisinin en önemli, en temel parçası olarak yeniden ve paydaşlarıyla birlikte planlanmalıdır. Eğitim politikalarının tek hedefi "fikri hür, irfanı hür ve vicdanı hür" nesiller yetiştirmek olmalıdır. Üniversitelerimizde, her türlü fikir, düşünce özgürce tartışılmalı, her türlü bilimsel çalışma özgürce yürütülmelidir.

“Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa gelecek nasıl olacak?”

Covid-19 salgını dolayısıyla siyasetçiler, bilim insanları, sivil toplum örgütleri, uluslararası kuruluşların yetkililerinin "Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” dediğini belirten Kılıçdaroğlu, sözlerinin sonunda şunları kaydetti:

“O zaman en azından şu soruyu kendimize sormamız gerekiyor: ‘Hiçbir şey eskisi gibi olmayacaksa gelecek nasıl olacak?’ Bu konuşma biraz da bu sorunun yanıtını oluşturuyor. Cumhuriyetimizi gerçek anlamda demokrasiyle taçlandırırsak, emin olun, yine tüm mazlum milletlere örnek olacağız.

Değerli milletvekilleri, bunları yaptığımızda çocuklarımıza demokratik standartları yüksek, yaşanabilir bir Türkiye bırakacağız. Sadece çocuklarımız için değil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tarihine ve tarihin kendisine yüklediği sorumluluğun da gereğini yerine getirmiş olacağız. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu tarihî görevi yerine getirmesi dileğiyle hepinize saygılar sunuyorum.”