Sancar: Kürt sorununu şiddetle çözmeye niyetlenen iktidarlar hep çöktü

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta yaptığı "Kürt sorunu yoktur" açıklamalarına yanıt vererek “‘Ben Kürt sorununu tanıyorum’ diyen başbakanlar da gördük. Ama sonra hepsi tam tersi bir yola girdiler. O yolda da kaçınılmaz olarak çöktüler. Onlarla birlikte onların taşıyıcı partileri de yok oldu" dedi.

Sancar: Kürt sorununu şiddetle çözmeye niyetlenen iktidarlar hep çöktü

Mardin’de temaslarda bulunan Sancar daha sonra partisinin Mardin il binasında düzenlenen halk toplantısında konuştu. Sancar şunları söyledi:

Ülkenin içinde bulunduğu şartları uzun uzun anlatamayacağım. Bu iktidar çözülmektedir. Bu iktidarın sırtını dayadığı, bu iktidarın kaynağını aldığı sistem çökmektedir. Ama çökerken halklara, topluma zarar vermektedir.

‘Sistem çöküyor ve bunun temel nedeni Kürt sorununda çözümsüzlük politikası’

Niye çöküyor bu sistem? Her şeyden önce bu ülkenin tarihi, Kürt sorununda inkarı, imhayı ve çözümsüzlüğü esas alan bütün iktidarların kaderinin çözülmek ve çökmek olduğunu bize pek çok örnekle göstermiştir. Yani bu iktidar çözülüyor. Bu sistem çöküyor ise bunun temel nedeni Kürt sorununda inkar, imha ve çözümsüzlük politikalarına dayandığı içindir.

‘Kürt sorununu şiddetle çözmeye niyetlenen iktidarlar hep çöktü’

Daha geçen gün  AKP Genel Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Kürt sorunu yoktur, ne Kürt sorunu kardeşim’ dedi. Geçmişte kullandığı başka ifadeler de var, tek örnek değil. ‘Ben Kürt sorununu tanıyorum’ diyen başbakanlar gördük. ‘Kürt sorununda Bask modeli tartışılır’ diyen başbakanlar gördük. ‘AB’nin yolu Diyarbakır'dan geçer’ diyen başbakanlar gördük. Ve fakat sonra tam tersi bir yola girdiler. Hepsi tam tersi bir yola girdiklerinde kaçınılmaz olarak çöktüler. O iktidarlar çöktüğü gibi o iktidarın taşıyıcı partileri de yok oldular. Şimdi onlardan geriye 3-5 tane isim bile hatırlanmaz. Hatırlananlar da hayırla yad edilmezler. O nedenle eğer bir iktidar bu ülkede Kürt sorununu şiddetle, güvenlik politikaları ile inkarla çözmeye niyetlenirse en önce kendisini çözmeye başlar.

Politikaları yeni değil bu iktidarın da 40 yıldır bildiğimiz yöntemleri her seferinde güya yenileyerek devreye sokuyorlar. Dönem dönem bu yöntemler şartlara göre ihtiyaçlarına göre farklılaştırılır.

‘Zulmedenler tarihin çöplüğünde, Kürt halkı aydınlık ufka doğru yürüyor’

Mardin'imizin ilçelerinin köylerinin 90’larda yaşadığı zulmü yaşı yetenler tanıklık ederek gördüler. Yetmeyenler büyüklerinden duydular veya okudular ve öğrendiler. Boşaltılan, yakılan köyler, güya faili meçhul bir şekilde cinayetlere kurban giden sayısız insanımız... Elbette Kürt sorununda imha inkar politikaları 80’de başlamadı. 80’ler yeni bir dönemdi. Ama bu sorun 100 yıllık. Bu 100 yıla dönüp baktığımızda katliamlardan sürgünlere, faili meçhullerden zindanlara, idamlara varana kadar her türlü zulüm yönetiminin denendiğini görüyoruz. Sonuç; Kürt halkı dimdik ayakta Kürt halkı onurunu kimliğini, özgürlüğünü geleceğini savunmaktan bir an bile geri durmuyor. Yani bu kadar zulüm, yani bu kadar haksızlık, adaletsizlik bu yöntemleri uygulayanları tarihin çöplüğüne gönderdi. Kürt halkı tarihin aydınlık ufuklarına doğru yürüyüşünü kararlılıkla sürdürüyor. Bu sizin gibi insanlar ve sizden önce aynı yolda yürüyen dostların, yoldaşların başarısıdır. Onların azminin bir eseridir.

‘Reform beklentisi yaratıyor, biliyor ki Kürtlerin desteği olmadan yönetimde kalamaz’

Şimdi de bu çöküşü ve çözülmeyi örtmek veya gözlerden saklamak için yeni manevralara başvuruyorlar. İktidar ‘reform’ diyor, el altından Kürt sorununda da bazı adımlar atacağına dair rivayetler yayıyor. Özellikle buralarda, Kürt şehirlerinde bir beklenti yaratmaya çalışıyor. AKP’nin bu taktiği de yeni değil. Sıkıştıkça en başta Kürtlere yönelmekte, Kürtlerden bir destek alma hayaline kapılmakta. Çünkü biliyor ki Kürtlerin desteğini almayan herhangi bir partinin ülke yönetiminde yer alması mümkün değil. Kürtler olmadan hiç kimse bu ülkeyi yönetemez. Kürtleri dikkate almayan, Kürtleri hesaba katmayan hiçbir yönetim kalamaz.

‘Adalet yerini bulsun’ dediler 1 haftada 1000 kişi gözaltına alındı

Reform dedikleri şeyi uzun uzun anlatmaya gerek yok. Adalet bakanı ‘Adalet yerini bulsun isterse kıyamet kopsun’ demişti. Arkadaşlarımız bir liste çıkardılar o günden bugüne çeşitli şehirlerde yapılan operasyonlarda, başta partili arkadaşlarımız olmak üzere çeşitli sivil toplum kuruluşlarından, aydınlardan insanlar gözaltına alındı. Günlerce içeride tutuldular. Bir kısmı tutuklandı, bir kısmı tahliye edildi. Kaç kişi biliyor musunuz? 946. Bir haftada yaklaşık 1000 kişi haksızca, zalimce sabahın köründe evlerine baskın yapılarak gözaltına alındı. Bazı yerlerde kapıları kırdılar, bazı yerlerde küçücük bebekleri uykudan uyandırıp korkutmayı bile kendilerine hak saydılar.”